1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Kamu yararı geri planda tutulmuş”
“Kamu yararı geri planda tutulmuş”

“Kamu yararı geri planda tutulmuş”

DAÜ Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi (KENT-AG) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Önal İmar Planı’nın değerlendirdi

A+A-

Ödül Aşık ÜLKER

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi (KENT-AG) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Önal Hoşkara, Gazimağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nın gerek içerik, gerekse şekilsel olarak ciddi bir revizyona ihtiyacı olduğunu kaydetti.

“Planda yazılan vizyonla yapılanlar birbirini tutmuyor, kamu yararı geri planda tutulmuş, uygulama araçları yok” diyen Prof. Dr. Hoşkara, “Mevcut çalışma bölge planı değil, imar planı değil, ikisinin arasında bir yapıda. Ne yapılmalı? Öncelikle vizyon ve hedeflerle birlikte bölge düzeyinde yapılması gerekenler belirlenip sonrasında kentlerin imar planları, alternatif gelişme planlarını, yapısal planı, ulaşım planlarını da kapsayacak şekilde ayrı ayrı hazırlanmalı” diye konuştu.

Prof. Dr. Hoşkara, özellikle İskele’de baskı gruplarının talepleri doğrultusunda bir düzenleme yapıldığının çok açık bir şekilde görüldüğünü söyleyerek, “Planlar kamu için yapılır, belli çıkar grupları veya kişileri korumak için değil. Sürdürülebilirliğin en önemli kavramlarından biri adalet kavramıdır, ancak planda yapılanlar adil değil, denge yok” dedi.

Planın mutlaka devreye girmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Hoşkara, ancak plandaki aksaklıkların ikinci oylamanın yapılacağı 26 Aralık’a kadar giderilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Prof. Dr. Şebnem Önal Hoşkara, “Plan mutlaka devreye girmelidir ama doğru bir plan olmalıdır. Plan yeniden ele alınarak, imar planının içeriğinde olmaması gereken kısımlar çıkarılmalı, eksikler giderilmelidir. Planı destekleyici yasa ve tüzüklerin yapılması, eksik haritaların üretilmesi, öncelikli gelişme alanlarının belirlenmesi, planın sağlıklı uygulanabilirliği için önemlidir” diye konuştu.

Prof. Dr. Hoşkara, plan onaylanmasa da İçişleri Bakanı’nın imzalama yetkisi olduğuna dikkat çekerek, İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’ın kamu yararı olmayan bir planı onaylamakla tüm sorumluluğu almış olacağının altını çizdi. Prof. Dr. Hoşkara şunları söyledi:

“Bakan’ın bu sorumluluğu alması, hükümetin de sorumluluğu alması demektir. Planlar üzerinde sonradan bazı revizyonlar olabilir ama bunlar köklü değişiklikler olamaz. O zaman da, İmar Yasası’nın onayından 30 yıl sonra Gazimağusa ve diğer kentler için yakalanmış olan planlı gelişme şansı bir şekilde yanlış uygulama ile kaçırılmış olacaktır. Bölgedeki kentler, yanlış planlama ile, tüm dünya ülkelerinin gündeminde olan, BM tarafından ortaya konan sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden uzak olarak, düzensiz, alt yapısız, yaygın ve çarpık gelişmeye devam edecektir. Bunun sorumluluğunu taşımak kolay olmayacaktır.”

  • Soru: Belediye başkanlarının olumsuz oyuyla reddedilen Gazimağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nın tam olarak ne bir imar planı ne de bölge planı özelliklerini taşıdığını, daha çok emirname, kılavuz gibi hazırlandığını söylemiştiniz. İmar planı ve emirname nedir, aralarındaki fark nedir?
  • Prof. Dr. Hoşkara: Emirname bir imar planı olmadığı durumda, kente gelecek olan yapılaşma baskılarını engelleyebilmek için kısa süreli yapılan bir çeşit kısıtlayıcı ya da imara yön verici belgedir. 55/1989 Sayılı İmar Yasası’nın 19. maddesi altında, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Şehir Planlama Dairesi tarafından belirli gelişmeler için verilen planlama onaylarıdır. Burada, yasa planlama makamına, yani Şehir Planlama Dairesi’ne, yetkilerini olumlu yönde kullanıp taşınmaz malların gelişimini sağlamak amaçlı imar emiri yetkisi vermektedir. Emirnameler imar planı yapılana kadarki sürede kentin yanlış gelişmesini engellemek için hazırlanır ve normal şartlarda uzun süreli olmaz. Ancak maalesef Kıbrıs’ta durum bu değil. İmar planı ise, imar uygulaması yapılacak olan bir yerleşimde, yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulamaya esas olacak diğer bilgileri ayrıntılarıyla belirleyen planlardır. Plan, geleceğe yönelik hazırlanan rapor ve haritalardan oluşan belgedir. Planın bir vizyon çerçevesinde hazırlanması ve stratejileri olması gerekir. Dolayısıyla imar planı geleceğe yönelik hedefleri belirler, kalkınma ve büyümenin belirlenmesine yardımcı olur; bir başka deyişle söz konusu kentin 20 yıl sonra nasıl olacağının bugünden hazırlanan belgesidir. Kentin nasıl olacağının resmi çizilir ve o resme ulaşmak için atılması gereken adımlar belirlenir. Plan hazırlarken mevcut koşullardaki çevresel, sosyal, ekonomik, kültürel ve politik yapı göz önünde bulundurulur.
    Bugüne kadar bazı belediye başkanları tarafından imar planlarının istenmeme sebebi aslında imar planlarının kısıtlayıcı bir belge olarak görülmesidir. Ama aslında plan kısıtlayıcı değildir.

“Üç yerleşim yeri için yapılan plan, imar planı değil”

  • Soru: Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nın bir bütün olarak planlanmasının sağlıklı olmadığını söylüyorsunuz. Neden, bunun sakıncası nedir? Bu imar planındaki hatalar, eksiklikler nelerdir?
  • Prof. Dr. Hoşkara: İmar planı aslında kent planıdır, oysa burada üç ayrı yerleşim yeri var. Üç yerleşim yeri için yapılan plan, imar planı değil, bölge planı olabilir ama bölge planında da söz konusu bölgeye daha üst ölçekten bakılır. Yine çevresel, sosyal, ekonomik, kültürel ve politik koşullar göz önünde bulundurulur, ülkesel yapıya etkileri değerlendirilir. Bölgenin kalkınması amacıyla, ulusal düzeyde üretilen politika, plan ve stratejilerle yerel düzeyde yürütülecek faaliyetler arasındaki ilişkiler belirlenir, bölgesel gelişmenin hızlandırılması, sürdürülebilirliğinin sağlanması, kaynakların yerinde ve etkin kullanımının sağlanması ve bölgesel program ve projelere temel oluşturulması amacıyla stratejiler hazırlanır. Bölgesel plana göre üç kent birlikte bir bölge olarak ele alınır; ancak sonrasında kentler için kendi iç dinamikleri içinde ayrı ayrı imar planları, destekleyici haritaları hazırlanır. Şu anda ortaya konan belgede kentler ayrı ayrı olması gereken ayrıntıyı taşımıyor ancak bölge planı olarak bakıldığında da mevcut belgede çok fazla ayrıntı var.
    Mevcut çalışmada vizyon bölümünde olumlu bir yaklaşım, temenniler var. Ancak yapılan iş bizi o temennilere götürecek şekilde hazırlanmamış. Vizyon, “Doğal, kültürel ve tarihi dokusunu sürdürülebilir ve yenilikçi bir anlayışla değerlendiren, gerek kırsal bölgelerde gerekse kentlerde nitelikli iş sahaları ve yerli istihdam olanakları yaratan kıyıları ile bütünleşik kaliteli yaşam merkezi” şeklinde yazılmış.

“Altyapı konusunda eksiklikler, ciddi zafiyetler var”

Sürdürülebilirliğin en önemli araçlarından biri ulaşım planlamasıdır, daha az araç kullanımına imkan sağlayacak, daha yürünebilir, daha bisiklete binilebilir yerleşimler oluşturulmasıdır. Ama bu, hazırlanan planda öngörüldüğü gibi İskele’den Mağusa’ya bisiklet yolu yapmak değildir. Mağusa’ya gelince ne olacak? Mağusa’da nerede bisiklet sürülecek? Mağusa’nın trafik ve ulaşım sorunu nasıl çözülecek? Planda bunlarla ilgili çalışmalar olmayınca, bahsedilen vizyona ulaşmamış olunuyor.
Hazırlanan planda altyapı konusunda da eksiklikler, ciddi zafiyetler var. Mevcut sorunları kimin çözeceği, altyapı eksikliklerinin nasıl, ne zaman, hangi kaynaklarla çözüleceği de yok. Veya yeni önerilen yerleşim alanları için altyapı kimler tarafından nasıl yapılacak? Mevcut çalışma içinde hiçbir uygulama aracı yok, bunlar tanımlanmamış. Bu anlamda bir çok eksik var.
Diğer yandan, Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nda bir imar planında olmaması gereken detaylar da var. İmar planlarının eki olabilecek, kentsel tasarım rehberlerinde yer alacak unsurlar bu çalışmaya yedirilmeye çalışılmış. Onlar daha net ve daha ayrıntılı şekilde rehber niteliğinde hazırlanmalı ve ek olarak sunulmalı. Çalışmada ulaşım haritaları hazırlanmamış, öncelikli bölgeler belirlenmemiş; tarımsal arazilerin yapılaşmaya açılması, şehirlerarası yolların faaliyet koridoru olarak önerilmesi, Gazimağusa’da merkezlerin konumlandırılması, yeni liman ve serbest bölgenin orman alanı üzerinde önerilmesi, İskele’de mevcut kent merkezinin yok sayılarak yeni merkezi iş alanı önerilmesi gibi hatalı ve/veya yetersiz öneriler var.

“Özellikle İskele için baskı gruplarının talepleri doğrultusunda bir düzenleme yapıldığı çok açık bir şekilde görülüyor. Planlar kamu için yapılır, belli çıkar grupları veya kişileri korumak için değil. Sürdürülüebilirliğin en önemli kavramlarından biri adalet kavramıdır, ancak planda yapılanlar adil değil, denge yok”

 

“Planın kapsamı kamu yararına değil”

Hazırlanmış olan planın kapsamı kamu yararına değil. Özellikle İskele için baskı gruplarının talepleri doğrultusunda bir düzenleme yapıldığı çok açık bir şekilde görülüyor. Planlar kamu için yapılır, belli çıkar grupları veya kişileri korumak için değil. Sürdürülebilirliğin en önemli kavramlarından biri adalet kavramıdır, ancak planda yapılanlar adil değil, denge yok.
Ayrıca hazırlanan planda İskele esas kent gibi ele alınmış ama bu ülkesel fiziki plana aykırı bir durum. Ülkesel Fiziki Planda bölgenin ana kenti Gazimağusa’dır, İskele ikincil Yeniboğaziçi üçüncüldür.

“Kapalı Maraş’la ilgili senaryolar üretilmeliydi”

  • Soru: Mağusa’nın ikincil kent olarak alındığına ve Kapalı Maraş’ın da plan dışında bırakıldığına dikkat çekiyorsunuz. Son zamanlarda Maraş’ı açma konusu konuşuluyor. Maraş’ın hazırlanan imar planı dışında bırakılması ileride nasıl sorunlara neden olabilir? Açılması durumunda imar planı nasıl etkilenir?
  • Prof. Dr. Hoşkara: Kapalı Maraş’la ilgili senaryolar üretilmeliydi. “Maraş açılırsa kentin gelişimi ve büyümesi nasıl olacaktır?”, “Maraş örneğin 20 yıl daha kapalı kalacaksa kent nasıl büyüyecektir? Kentin gelişme dinamikleri ne olacaktır?”, “Maraş Türk kontrolünde açılırsa ne olacaktır, BM kontrolünde açılırsa ne olacaktır?” gibi bazı öngörüler olmalı ve ona göre A-planı, B-planı düşünülmeliydi. Bu çok kolay bir şey değil ama olması gereken bir şey. Plan, Maraş’ı dışarıda bırakarak onaylandıktan sonra Maraş açılırsa bütün dengeler, dinamikler bozulacak. O zaman Maraş’ı ayrı bir kent gibi mi düşüneceğiz? Mümkün değil. Güney’den arkadaşlarımızla Maraş’la ilgili konuştuğumuzda, onlar Maraş’ı ayrı düşünürdü eskiden. Şimdi onlar Maraş’ın Mağusa ile birlikte düşünülmesi gerektiğini kabul etti ama biz planı yaparken kabul etmemiş gibi yapıp Maraş’ı ayrı tutuyoruz. Bu doğru bir yaklaşım değil. Kapalı Maraş’ın imar planının bir yerinde olması şart.

“Planın revize edilmiş şekli, görüş veren ve aktör olan DAÜ’ye resmi olarak gönderilmedi. Biz el yordamıyla son şekline ulaştık ve hissettiğimiz sorumlulukla inceleme yapıp görüşlerimizi paylaşıyoruz. Plan en baştan gerçekten tüm aktörlerin yetkin katılımıyla hazırlanmış olsaydı, aksaklıklar ve farklılıklar daha az olabilirdi. Çıkar gruplarının baskısı denen şey herhalde burada devreye girmiş”

“Halkın katılımı ve aktörlerin sürece dahil edilmesi çok doğru uygulanmadı”

  • Soru: Gazimağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nın ilk versiyonuyla ilgili DAÜ olarak detaylı bir çalışma yapmış ve bunu ilgililere sunmuştunuz. Planın son haliyle ilgili bu tür bir çalışmanız olmadı ve DAÜ ülkesel fizik planı ile ilgili doğrudan aktör olması gerekirken olamadı. Bunun nedeni nedir?
  • Prof. Dr. Hoşkara: İlk hazırlanan taslak DAÜ’ye geldi, eksikler tespit edildi ve çözüm önerileri ortaya kondu. Son versiyon görüş veren ve aktör olan DAÜ’ye resmi olarak gönderilmedi. Dolayısıyla ilk yaptığımız önerilerin son versiyonda ne kadar yer aldığını bilemiyoruz. Görüş alınan ve ülkesel fizik planda baş aktör olarak tanımlanan üniversiteden yeterince yararlanılmadı. Halkın katılımı ve aktörlerin sürece dahil edilmesi konusunun çok doğru uygulanmadığını düşünüyorum. Daha pasif bir katılım gibi görüyorum. Bir yandan halk isteklerini planlama ekibine tek yönlü olarak bildirirken, diğer yandan toplumda güçlü sınıflar kendi değer yargılarını ve çıkarlarını, halkın katılımı ve kamu yararı adı altında topluma ve  plana empoze etmeye çalışmaktadır. Gelinen aşamada, kimsenin birbirini suçlamasına gerek yok aslında; önemli olan doğru noktaya varılması. Biz, Doğu Akdeniz Üniversitesi olarak, akademik birimlerimizle, bilimsel görüş vermeye, katkı koymaya her zaman hazırız.

“Plan mutlaka devreye girmelidir ama doğru bir plan olmalıdır. Plan yeniden ele alınarak, imar planının içeriğinde olmaması gereken kısımlar çıkarılmalı, eksikler giderilmelidir. Planı destekleyici yasa ve tüzüklerin yapılması, eksik haritaların üretilmesi, öncelikli gelişme alanlarının belirlenmesi, planın sağlıklı uygulanabilirliği için önemlidir”

 

  • Soru: Bir imar planının ilk versiyonu ile ikinci versiyonu arasında bu kadar büyük farklar olması normal midir?
  • Prof. Dr. Hoşkara: Planın revize edilmiş şekli, görüş veren ve aktör olan DAÜ’ye resmi olarak gönderilmedi. Biz el yordamıyla son şekline ulaştık ve hissettiğimiz sorumlulukla inceleme yapıp görüşlerimizi paylaşıyoruz. Plan en baştan gerçekten tüm aktörlerin yetkin katılımıyla hazırlanmış olsaydı, aksaklıklar ve farklılıklar daha az olabilirdi. Çıkar gruplarının baskısı denen şey herhalde burada devreye girmiş.

“Gazimağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nın gerek içerik, gerekse şekilsel olarak ciddi bir revizyona ihtiyacı var... Ne yapılmalı? Öncelikle vizyon ve hedeflerle birlikte bölge düzeyinde yapılması gerekenler belirlenip sonrasında kentlerin imar planları, alternatif gelişme planlarını, yapısal planı, ulaşım planlarını da kapsayacak şekilde ayrı ayrı hazırlanmalı”

“48 saatte hallolacak bir iş değil, 26 Aralık’a kadar da zor”

  • Soru: 26 Aralık’ta planla ilgili ikinci oylama yapılacak. Bahsettiğiniz sorunlar o zamana kadar giderilebilir mi? İçişleri Bakanı Baybars 48 saatte yapılacağını söylemişti...
  • Prof. Dr. Hoşkara: Mümkün değil, 48 saatte hallolacak bir iş değil, 26 Aralık’a kadar da zor. Yasada bazı zaman kısıtlamaları var ama niyet varsa gereken yapılır. Mümkün değil diyoruz ama planın 26 Aralık’ta onaylanmadığını ve bakanın da imzalamadığını düşünürsek, orada durmamak lazım. “Yapılamadı” diyerek konu kenara konulacaksa, 15 gün her şey bir kenara bırakılsın, bir yere kapanıp plan olması gereken şekilde hazırlansın ve onaylansın. Aktörlere bu işi doğru şekilde planlayıp yapmak için 2-3 ay ek süre verilecekse o zaman mevcut çalışma imzalanmasın. Plan mutlaka devreye girmelidir ama doğru bir plan olmalıdır. Plan yeniden ele alınarak, imar planının içeriğinde olmaması gereken kısımlar çıkarılmalı, eksikler giderilmelidir. Planı destekleyici yasa ve tüzüklerin yapılması, eksik haritaların üretilmesi, öncelikli gelişme alanlarının belirlenmesi, planın sağlıklı uygulanabilirliği için önemlidir.
    Sonuç olarak gelinen aşamada şunu söyleyebiliriz ki, Gazimağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nın gerek içerik, gerekse şekilsel olarak ciddi bir revizyona ihtiyacı var. Planda yazılan vizyonla yapılanlar birbirini tutmuyor, kamu yararı geri planda tutulmuş, uygulama araçları yok. Mevcut çalışma bölge planı değil, imar planı değil, ikisinin arasında bir yapıda. Ne yapılmalı? Öncelikle vizyon ve hedeflerle birlikte bölge düzeyinde yapılması gerekenler belirlenip sonrasında kentlerin imar planları, alternatif gelişme planlarını, yapısal planı, ulaşım planlarını da kapsayacak şekilde ayrı ayrı hazırlanmalı. Paydaşlar ve aktörler tarafından ortaya konan eksiklikler ve yanlışlıklar bu aşamada düzeltilmeli.
    Plan, vizyon, amaç ve hedefleri sağlayacak bir biçimde yeniden ele alınmalı, yalnızca kat yükseklikleri ve yoğunlukları düzenleyen, plan, emirname, uygulama kılavuzu karışımı görünümündeki ‘mutant’ yapısından kurtarılmalıdır. Gazimağusa, İskele ve Yeniboğaziçi için ayrı ayrı imar planları hazırlanmalı, yalnızca gelişme planı, arazi kullanım kararları, yapılaşma kural ve koşulları değil, gerekli tüm bölümler eklenerek gerçek planlar ortaya konmalıdır.

“Plan onaylanmasa da İçişleri Bakanı’nın bunu imzalama yetkisi vardır. Tabi o durumda bakan kamu yararı olmayan bir planı onaylamış ve tüm sorumluluğu almış olacaktır. Bakanının bu sorumluluğu alması, hükümetin de sorumluluğu alması demektir. Planlar üzerinde sonradan bazı revizyonlar olabilir ama bunlar köklü değişiklikler olamaz”

 

“Bunun sorumluluğunu taşımak kolay olmayacak”

Bu aşamada plan onaylanmasa da İçişleri Bakanı’nın bunu imzalama yetkisi vardır. Tabi o durumda bakan kamu yararı olmayan bir planı onaylamış ve tüm sorumluluğu almış olacaktır. Bakanının bu sorumluluğu alması, hükümetin de sorumluluğu alması demektir. Planlar üzerinde sonradan bazı revizyonlar olabilir ama bunlar köklü değişiklikler olamaz. O zaman da, İmar Yasası’nın onayından 30 yıl sonra Gazimağusa ve diğer kentler için yakalanmış olan planlı gelişme şansı bir şekilde yanlış uygulama ile kaçırılmış olacaktır. Bölgedeki kentler, yanlış planlama ile, tüm dünya ülkelerinin gündeminde olan, BM tarafından ortaya konan sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden uzak olarak, düzensiz, alt yapısız, yaygın ve çarpık gelişmeye devam edecektir. Bunun sorumluluğunu taşımak kolay olmayacaktır.

 

yeniduzen-satin-aliniz-20191208113201.jpg

Bu haber toplam 3643 defa okunmuştur
İlgili Haberler