1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Kadınlar askerliğin neresinde?
Kadınlar askerliğin neresinde?

Kadınlar askerliğin neresinde?

Sevgilimi, eşimi, kardeşimi, oğlumu askere göndermek zorunda olmanın çaresizliğini yaşamak istemiyorum

A+A-

Mert Özdağ

 

Uzman Psikolog  / Psikoterapist  Laden YALMAN:

 


Laden Yalman…
Uzman Psikolog...
Psikoterapist...
Askerliğin kadınlar üzerindeki etkisini konuştuk Ladem Yalman’la…
Bu güne kadar hep erkeklerin gözünden okumuştuk “askerlik sorunu” denen meseleyi…
Bu kez hem kadın, hem de uzman gözüyle anlamaya çalışacağız, insan üzerindeki etkisini…
Laden Yalman,  konunun insan hayatına dayattığı çaresizliğe ve bunun etkilerine dikkat çekiyor.
Günlük hayatta da “askerlik” konusunun bireyin yaşamına darbe vurduğuna dair örnekler veren Yalman, askerlik yapmayan bir erkekle evlenmenin toplum gözünde “sorun” olduğuna vurgu yapıyor.
Bakın Uzman Psikolog /Psikoterapist  Laden YALMAN askerliği ve ektilerini nasıl okuyor:

Askere giden bizler değiliz, ama…

Biz kadınlar, askerliğe hep uzaktan bakan, askerliği şu meşhur ‘askerlik hikayeleriyle’ anlamaya çalışan, konunun hep dışında ama aslında hep gizli özne olarak ilkokul çağından itibaren militarist kültürü ve bu kültürün toplumsal boyutunu deneyimleyen anneler, kız kardeşler, sevgililer, eşler..  Oysa bu ataerkil düzende eline silah alma mecburiyeti olan erkekleri yetiştirenler, bu süreci onlarla birlikte yaşayanlar olarak bizlerin de söyleyecekleri var. 
Evet, elimize silah alıp askere gidenler bizler değiliz. Yaşamımızın en az bir yılını ‘savaş kültürü’ne heba etmiyoruz ama hayatımızın her anını bu militarist kültür ile geçirmek zorunda bırakılıyoruz. İlkokul çağlarından itibaren her sabah marşlar ve antlara maruz kalarak, nizami sıralara dizilerek bu kültürün bize empoze edilmesi bir yana, erkeklerimizi askere yollayarak konunun bir başka boyutunu da deneyimlemek zorunda kalıyoruz. Bu yazının konusunu da işte bu ‘diğer boyut’ oluşturacak.

Askerlik yapmamış olmak erkekleri hayatın her alanında bir takım zorluklar ile karşı karşıya getiriyor. Bunların başında ‘iş bulmak’ var. Zaten mevcut koşullar altında ekonomik özgürlük kazanmak hayli zor iken bir de askerlik yapmadan iş bulmak neredeyse imkansız hale geliyor. Eğer askerliğini yapmamış bir erkekle evlenmek istiyorsanız birçok zorlukla karşı karşıya geleceksiniz demektir. En başta ‘kız tarafı’ olarak aileniz bu fikre gayrı ihtiyari karşı çıkacaktır. Askerliğini yapmamış ve dolayısıyla bir işi olmayan erkeğe kız verilmez çünkü. Bu durumda erkek askere gitmek ve kadın da onu en az bir yıl boyunca beklemek zorundadır.

'İçeride olan ile dışarıda olan'

Bu bekleyişin ilişkiye negatif yansımaları da evrensel boyuttadır. Askerliğin erkekler üzerinde yarattığı stresten tutun da, iki sevgilinin birbirini çok az görmesi ve ‘içeride olan ile dışarıda olan’ olarak iki farklı algı dünyasından kaynaklanabilecek olası problemleri yüzyüze konuşamamak ilişkiyi olumsuz yönde etkileyebilecek unsurların sadece birkaçıdır. Bunun yanı sıra askerdeki erkeğin yaşadığı olumsuzlukları ve stresi, trans agresyon şeklinde, en yakınındakine yansıtması da çok karşılaşılan bir durumdur. Bu açıdan bakıldığında askerliğe heba edilen ilişkilerin sayısının fazlalığı, hem erkekleri hem de kadınları etkileyen, gözden kaçırılmaması gereken bir diğer boyuttur.

Eğer bir erkek çocuk annesiyseniz, çocuğunuzun ileride bir gün ‘mutlaka’ askere alınacağını (genelde iradesi dışında), eline silah verileceğini ve insan öldürmek için eğitileceğini bilirsiniz. O gün geldiğinde evladınızın üzerinde hiçbir söz hakkınızın olamayacağının da farkındasınızdır. Bu bir mecburiyettir ve çocuğunuz hiç bilmediğiniz koşullar altında en az bir yılını geçirecektir. Böyle bir dayatmayla karşı karşıya kalırsınız ve buna kayıtsız şartsız uymak zorundasınızdır. Siz çocuğunuzu nasıl yetiştirirseniz yetiştirin, devlet onu sizden bir süreliğine alacak ve o süre boyunca belki de hayat felsefenize tamamen aykırı bir biçimde yönetip yönlendirecektir. Tahmin ediyorum ki bu bir kadının en büyük çaresizlik anlarından bir tanesidir ve bu duygu durumuyla başa çıkmak gerçekten güçtür.

Kadınlar askerliğin neresinde?

Bu yazının sonunda, ‘Kadınlar askerliğin neresinde?’ sorusuna az da olsa açıklık getirdiğime inanıyorum. Üzerinde durduğum konular aslında bu sorunun sadece bir kısmına yanıt verir nitelikte. Aslında söylenecek daha çok şey var. Ben, sevgilimi, eşimi, kardeşimi, oğlumu askere göndermek zorunda olmanın çaresizliğini ve bu durumun olumsuz getirilerini yaşamak istemiyorum. Kişilerin vicdani ret hakkına sahip olmaları ve özgür iradelerine aykırı hiçbir dayatma altında kalmamaları gerektiği inancındayım. Askerlik sadece erkekleri değil tüm toplumu etkiler nitelikte bir oluşumdur. Bu oluşumun reforme edilmesi veya tamamen kaldırılması sürecine de yine sadece erkekler değil, tüm toplum müdahil olmalıdır. Ben kendi adıma, savaşsız, silahsız, sınırsız ve sınıfsız bir ülkede yaşamak istiyorum.

Bu haber toplam 3602 defa okunmuştur