1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. İlk değil !
İlk değil !

İlk değil !

Gastria’da yaşananlar Meclis gündemine taşındı. Yaşanan tahribatı daha da önemli kılan ise son zamanlarda ardı ardında tarihi eserlere yapılan fütursuzca saldırılar

A+A-

 

Albayrak: “Konu ile ilgili 2 gün geçti tek bir açıklama yok. Dünyada konu ile ilgili ajanslar kalktı oturdu. Suç işleyen insanlardan hesabı sorulmalı”

Gastira Antik Kenti’ndeki tarihi kalıntıların tahribatı, yaşanan ilk kültürel ve tarihi yıkım değil. Geçmiş dönemlerde Chelonez’deki Banagia Apakou Kilisesi buldozerle yıkılmış, 7000 yıllık Kastros neolitik yerleşim yeri de asker ile belediyenin işbirliğiyle yıkılıp bölgeye iki tane bayrak dikilmişti

Hatırlanacağı üzere Taşınmaz Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu 2007 ve 2008 yılları arasında yaptığı çalışmalarda, Gastria’daki tepede kale kalıntısı olduğunu tespit etmiş, tepeyi “arkeolojik alan” sınıfına almıştı

Çağıl GÜNALP

Gastria Antik Kenti’ndeki eski eser kalıntılarının Cumartesi günü tahrip edilmesi, dün Meclis Genel Kurulu’nda gündeme getirildi. Konuyu gündeme getiren CTP Mağusa Milletvekili Arif Albayrak, K-PET’in  “kapasite artırım çalışması” esnasında Gastria Antik Kenti kalıntılarına zarar verilmesini “Dünya Sanat Günü’nde kültürel mirasımızı fütursuzca katlediyoruz” cümlesi ile yorumladı. Geçmiş dönemlerde Kastors Neolitik Şehri, Aziz Tekla Şapeli’nde yaratılan tahribatı anımsatan Albayrak, Gastria Antik Kenti, Aziz Tekla Şapeli ve Kastors Neolitik Şehri’nde yaşananları “utanç üçgenimiz” kelimeleri ile açıkladı.

“Suç işleyen insanlardan hesabı sorulmalı”


Konuşması esnasında Genel Kurul’da konu ile ilgili hiçbir bakanın olmamasını da kürsüden eleştiren Albayrak, “Templar Şovalyeleri, Baf, Mağusa ve Gastria’da antik kentleri kurdular. Gastria’daki antik kenti 14. Yüzyıl’da 2. Henry, 21 Yüzyıl’da da biz yıktık. İçişleri Bakanı’nın konu ile ilgili cevabı ‘haberim yok’ şeklinde oldu. Bu çok kolay bir cevap. Kaymakam itiraf etti. Yapılan olayda ÇED raporu yok. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?” sorusu ile tepkisini dile getirdi. Karpaz’da bulunan Kastors Neolotik Şehri’ne ve Aziz Tekla Şapeli’ne geçmişte verilen zararı anımsatan Albayrak, konuşmasını şu cümleler ile tamamladı: “Konu ile ilgili 2 gün geçti tek bir açıklama yok. Dünyada konu ile ilgili ajanslar kalktı oturdu. Suç işleyen insanlardan hesabı sorulmalı. Kastors, Aziz Tekla ve Gastria bizim utanç üçgenimiz”

Ay Philon, Tsambros, Kastros ve Gastria !..


Bilindiği üzere, geçmiş dönemlerde ilk olarak Dipkarpaz Ay.Philon’daki antik mezarlık alanının üzerine birtakım binaların yapılması gündeme gelmişti. Geçtiğimiz aylarda konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Arkeolog Tuncer Bağışkan, Ay. Philon’daki antik Tsambres mezarlık alanına taş ocağı açılması ile ilgili izin verildiğini anımsatmış, Chelonez’deki Banagia Apakou Kilisesi buldozerle yıkılırken, günümüzden 7000 yıl öncesine tarihlenen Karpaz burnundaki Kastros neolitik yerleşim yerinin de asker ile belediyenin işbirliğiyle yıkılıp bölgeye iki tane bayrak dikildiğini dile getirmişti.

Bölge, arkeolojik alan koruma alanı


Bilindiği üzere Taşınmaz Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu 2007 ve 2008 yılları arasında yaptığı çalışmalarda, Gastria’daki tepede kale kalıntısı olduğunu tespit etmişti. Tepeyi “arkeolojik alan” sınıfına alan Taşınmaz Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu, tepenin altında ise antik mezar olduğunu belirleyerek bölgeyi koruma alanı olarak belirlemişti.

Tarihi kültür varlığı kavramı nasıl açıklanıyor?


Eski Eserler Ve Müzeler Dairesi Yasası uyarınca tarihi kültür varlığı kavramının sadece bir mimari eseri içine almadığı, bunun yanında belli bir uygarlığın, önemli bir gelişmenin, tarihi bir olayın tanıklığını yapan kentsel ya da kırsal bir yerleşmeyi de kapsadığı belirtiliyor. Bahse konu kavramın yalnız büyük sanat eserlerini değil, ayrıca zamanla kültürel anlam kazanmış daha basit eserleri de kapsadığının yasada altı çiziliyor.
Kültür varlığının korunması ile ilgili ise şu ifadeler yer alıyor: “Kültür varlığının korunması, ölçeği dışına taşmamak koşuluyla çevresinin de bakımını içine almalıdır. Eğer geleneksel ortam varsa, olduğu gibi bırakılmalıdır. Kütle ve renk ilişkilerini değiştirecek hiçbir yeni eklentiye, yok etmeye ya da değiştirmeye izin verilmemelidir.”
Diğer yandan Eski Eserler Ve Müzeler Dairesi Yasası’na göre bir kültür varlığının tanıklık ettiği tarihin ve içinde bulunduğu ortamın ayrılmaz bir parçası olduğuna vurgu yapılıyor.

Yasada açıkça suç sayılıyor

Eski Eserler Yasası Madde uyarınca eski eserlere izne tabii olmayan her türlü müdahale suç unsuru olarak sayılıyor. İlgili madde konu ile ilgili şunları söylüyor:
“Müdürlük izni olmadan taşınmaz eski eserlere, doğa varlıklarına ve bunların bulunduğu alanlara ve/veya koruma alanlarına her çeşit geçici veya kalıcı inşai ve fiziki müdahalede bulunmak, içlerinde veya korunma alanlarında inşaat ve her türlü kazı yapmak veya herhangi bir amaçla kullanmak, iskan veya işgal etmek, yıkılmalarından veya tahriplerinden ortaya çıkan maddeleri almak, kullanım biçimini değiştirmek, niteliklerini etkileyecek şekil ve surette bölmek ve tahriplerine neden olabilecek biçim ve hizmetlerde kullanmak yasaktır.  Buna aykırı hareket edenler suç işlemiş sayılırlar. İnşai ve fiziki müdahale uygulamaları için verilen izinde öngörülen usul ve esaslara, plan kararlarına, yapı esaslarına, yükseklik sınırlandırmalarına ve yasaklamalara uymayanlar suç işlemiş sayılırlar. Her kimin mülkiyet, yönetim ve tasarrufunda olursa olsun, taşınmaz eski eserlere yapılacak her türlü inşai ve fiziki müdahalenin, Müdürlükçe ehliyeti saptanan kişilere yaptırılması esastır.”

Bu haber toplam 2661 defa okunmuştur