1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Hem dindar hem kumarbaz!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Hem dindar hem kumarbaz!

A+A-

“Biz casino diyoruz, sizin deyiminizle kumarhane” diyor Maliye Bakanı Berova.
Hayretle dinliyorum.
Muhalefet olmasa “kumarhane” bile diyemeyeceğiz.
Casino.
Sanki Fransız tatlısı (!)

Buna da itirazı var ya...
“Casino casino diye söylediğiniz…”
“Şans oyunları...”
Ne kadar şirin, ne kadar hoş geliyor kulağa, değil mi?

Tıpkı “kerhane” demek yerine…
“Gece kulübü” demek gibi…

Hani, utanmaktan değil, aldatmaktan kaynaklı bir evirme hali…

★★★
“Patolojik kumar bağımlılığı vardır” diyor Meclis kürsüsünde Dr. Sıla Usar.
Sadece bireyi değil, aileyi de, toplumu da çökertebilen bir bağımlılık…
Bir türlü kapanmayan ekonomik ve duygusal yaraları anlatıyor…

“Yooo” diyor Maliye Bakanı…
“Hiç duymadım.”

Bu ülke, böylesine organize bir kumar güzellemesi görmedi.

★★★
Kumarhane lobisi yalnızca güçlü değil…
Aynı zamanda örgütlü, stratejik ve derin…
Siyasilerle iç içe...
“Ulusal takımı” hangi yöntemle etkileyeceğini iyi biliyor.
Devletin tepesine çökmüş o çürük mutabakat, casinoları adeta bağrına basıyor.
Hele bir de seçim varsa kapıda…
Kasa açılıyor, kıyak başlıyor, iznin arkası kesilmiyor…

Yine birilerine casino izni verilecek belli ki.
Ama bu kez bir okulun hemen yanı başında!
Oysa yasa açık:
Yüz metreden az mesafeye olmaz.
Ama kural değil, çıkar belirliyor bu ülkede rotayı.
Ne ayıp, değil mi?

O zaman ne yapmalı?
Yasayı mı değiştireceğiz?
Okulu mu yıkacağız?

Sonuçta “şans oyunu” bu…
Bağımlılık yapmaz (!)
Talih kuşu (!)
Kanat çırptıkça kara para akıyor...

★★★
Yeni tasarıyla artık sayı sınırı da kalkıyor.
Kriter basit: Paran var mı? Gel.
Yatırım mı yapıyorsun? Al sana izin!

Sevgili Sami’nin verdiği veriler çarpıcı:
84 milyonluk Almanya’da 80 kumarhane var.
1 milyon nüfusa 1 casino...
İsrail’de 10 milyon kişiye 1 casino…
Ama “KKTC”de şimdiden 33!


★★★
Doğuş Derya bir ara soruyor…
“Hep görüşüyorsunuz ya… Birlikte namaza gidiyorsunuz…
Türkiye yetkilileri, adada kumarhaneleri artırma çabalarınıza ne diyor?”

Maliye Bakanı Berova, bu soruya yanıt vermeden kürsüyü terk ediyor…


Hem dindar, hem kumarbaz bunlar!

O nedenle değil mi, demediğini bırakmadı sevgili Doğuş…
Sesleri çıkmadı yine de…

“Siz milletvekili değil, şirket vekilisiniz.
Aslında kara para vekilisiniz.
Siz vekil ya da bakan değil, çamaşır makinelerisiniz...”

Üstelik temizlemiyor bu makine…
Kirletiyor sadece!
Kirletiyor hayatlarımızı…
Topraklarımızı…
Yarınlarımızı…
Kirletiyor, kirlettikçe…

:::

O küfür!

Arif hoca bu sözü, onlar için kullanırdı.
Bayrak, vatan, millet, ezan diyen ancak kumar masalarına sandalye çekenler için…

Bu ülkenin geleceğini iki yüzlü siyasetle, hoyratça, sorumsuzca kirletenlere söylerdi Arif hoca…

Ongun, çocuklarımız için hesap soruyor, rulet masalarını okulların yanına yanaştıracak kadar gözü dönenlerden…

Küfür duyuyor karşılığında…
O küfrü…

Bu ülkeyi satıyorlar gözümüzün önünde!
Parmak hesabıyla…
Koltuk uğruna…
“İki yüzlüsünüz!” dedi Ongun…
Küfür duydu.

Öfkeleri kendilerine aslında…
Kirlenmişliklerine…

Üzerini örttükleri kirli ortaklıklarına…

Hayatlarımızı kumara yatıracak kadar kendini yitirenlere küfür…

 

Bu yazı toplam 2661 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar