1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Hayat şartları 8 Mart’ı unutturdu
Hayat şartları 8 Mart’ı unutturdu

Hayat şartları 8 Mart’ı unutturdu

Kuzey Kıbrıs’ın çeşitli bölgelerinde etkinliklerle kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ülkedeki bazı kadınlar için pek önemsenmiyor.

A+A-

 

Didem MENTEŞ

Kadınların “eşit işe eşit ücret” sloganıyla başlayan mücadelesinin simgesi “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” çeşitli etkinliklerle kutlanırken, ülkede bugünün pek anlam ifade etmediği kadınlar da var. Ekonomik kaygılar nedeniyle hayatı boyunca kendini çalışmaya adamış ve dünyadaki gelişmelerden haberdar olmayan kimi kadınlar, “bizim için her gün aynı” diyerek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün diğer günlerden farklı olmadığına vurgu yapıyor. Kimi kadın ise 8 Mart’ı özel kılan bir ‘uygulama’ olmaması ve ‘sistemsizlikten’ yakınıyor…

Özel uygulamalar istiyorlar

Kuzey Kıbrıs’ın çeşitli bölgelerinde etkinliklerle kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, ülkedeki bazı kadınlar için pek önemsenmiyor. YENİDÜZEN dün farklı meslek gruplarındaki kadınlarla görüştü, 8 Mart’ı sordu. İş sahibi çoğu kadın rutin hayatı içerisinde mücadele ettiklerini bu nedenle Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün hak ettiği noktaya ulaşmadığını belirterek, iş yerlerinin kadınlara özel izinler ya da uygulamalar sağlaması noktasında birleşti.

Hayat şartları 8 Mart’ı unutturdu

Türkiye’den göç ederek Kıbrıs’a sığınan ve kendisini ev geçindirmeye adayan bazı kadınlar ise, 8 Mart’tan ve ‘eşitlikten’ tamamen habersiz mücadele ediyor. Kuzey Kıbrıs’ta hayat şartlarının zor olduğundan yakınan kimi kadın, aldıkları ücretlerin yetersiz olup sosyal haklar konusunda da yetersiz kalındığına dikkat çekti.
Sabahtan akşama kadar çocuklara bakıp, ev işleriyle uğraşan ev hanımları ise hayattan sadece karınlarını doyuracak ve rahat oturabilecekleri bir yaşam istedi.

--------------------------------------------------------

Kadınlar ne dedi? Kadınlar ne dedi?


Gülbeyaz Cılbak:
Ben gerçek bir emekçi kadınım. Köle gibi çalışıyorum ancak hiçbir zaman emeğimizin karşılığını görmüyoruz. Zaten işlemekten dolayı hayatı yaşayamıyorum. Benim ne burada ne de Türkiye’de kendime ait bir evim dahi yok. Ben kirada oturuyorum, 1+1 eve 250 sterlin kira parası ödüyorum. Maaşlar çok az. Bir şirkette asgari ücrete yakın bir ücret alıyorum. Benim ne annem ne de babam var, tek başına mücadelede ediyorum. İş yerinde günü geliyor 10 saat çalışıyoruz günü geliyor daha fazla mesai yapıyoruz. Öğlen yemeğimi dahi arabada yediğim günler oluyor. Buna bile fırsat bulamıyoruz. Fırsatı bırakın, gidip bir restoranda oturup yesem ayda 300 TL para yapıyor. Evden yemeğimi getiriyorum ve trafiğin içinde yediğim günler oluyor. Benim ailem olmamasına rağmen aldığım maaş yetmiyor. Sigara içmediğim halde aldığım maaş yetmiyor. Ben aylık bir eve kilo ile et alıp yiyemiyorum. Tavuk alıyorum ama bana göre en ucuzu en ideali hangisi ise onu alabiliyorum. Giyecek kıyafet bile alamıyorum desem yalan söylemiş olmam. Cebime göre hareket ediyorum. Ben Cumhurbaşkanına ikamet ve ev konusunda yazı yazdım bana yardımcı olsun diye. 1995 yılından beri KKTC’deyim ama vatandaş bile olamadım. Bana ‘yok günün eksik yok Türkiye’de kaldın’ diyorlar. Sağlık sorunum nedeniyle Türkiye’ye gittim, bunu raporla sundum ama kabul etmiyorlar. Yani kısacası ne Türkiye’de ne de KKTC’de gerçek emekçi kadınlara değer verilmiyor. Her şey sözde… Özel sektörde işleyen hiçbir kadın hak ettiği değeri görmüyor. Kadınların kadınlar gününü yaşaması için Devlet bir karar alıp, işletmelerde uygulamaya koymalı. Kadınlar 8 Mart günü ödüllendirilmeli, işlememelidir. 

Hıfsiye Erengil:
“Kadınlarımız hak ettiği noktada değil. Çünkü iş bulamıyorlar, bulan kadınlarımıza ise yeterli vakit sağlanmıyor. Ben çalışmıyorum çünkü saatlere uyulmuyor. Bir firmayla 8 saat çalışma üzerine anlaşıyorsunuz ama hiçbir zaman 8 saatte işler bitmiyor. 8 saatten fazla çalıştığın zaman ne izin verir ne de paranı öder. Bir de ne sigorta ne de ihtiyat sandığı yatırımları yapmayan yerler var. Ben bu sistemden memnun olmadığım için çalışmıyorum. Yasalara uygun davranılmadığı için kadınlar zorlanıyor. Erkekler de zorlanabiliyor ama kadınlar em evde hem de işte çalışıyor. Çocuklarınıza gerekli vakti ayıramıyorsunuz. Bazı kadınlar çocuklarını bırakacak yer ya da maddi açıdan yetersiz olduğu için çalışamıyor. Aslında bunun için kadınlara ayrıcalık tanınmalıdır. Avrupa’daki sistem burada da uygulanmalıdır. Mesela İngiltere’de kadınların daha az saatte çalışabilecekleri ve ona göre maaş alabilecekleri işler var. Çocuklarına uygun olan, vakit ayırabilecek bir uygulama var. Bu neden bizim ülkemizde uygulanmasın?      

Zöhre Ekelik:
“Ne emeğe ne de kadına saygı yoktur. Belki yüzeysel bakıldığı zaman kadınlar iyi görünebiliyor ama derine indiğiniz zaman her kadının büyük sorunları vardır. Birçok işyerinde kadınlar köle gibi çalışıyor. Ne iyi maaş alabiliyor ne de rahat çalışabiliyor. Cinsel istismara uğrayan kadınlar var. Bu kadınlar tüm maddi zorluklara rağmen ayakta durmaya çalışırken bir de erkeklerle mücadele etmeye çalışıyor. Ben emekçi bir kadınım. Alnımın teriyle işleyerek çocuğuma bakmaya çalışırım. Asgari ücretle geçinmeye çalışıyoruz ama yetmiyor. Evime et bile alamıyorum. Çocuklarım bazen dışarıdan yemek çağırmak ister ancak aydan aya çağırabiliyoruz. Bu ülkede asgari ücretle yaşamak çok zor bir durum, hele de kadınsanız. Bu nedenle böyle bir günde olsun kadınlar dinlenmeli, eğlenmelidir. İş yerleri kadınlara özel izin vermeli. Gerekirse devlet bununla ilgili yaptırım uygulatmalı”  

Emine Yılmaz:
“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü ama kadınlar bugünü yaşamıyor. Tek bir gün bile olsa kadınlar bunu yaşamak ister. Devlet kadınlar için özel uygulamalar, indirimler ya da fırsatlar yaratmadığı sürece bugün pek bir anlam ifade etmiyor. Sadece eşiniz eve bir çiçek ile gelirse o günün anlamı olabiliyor. Kadın 8 Mart günü yine işte çalışıyor, ev de ev işleriyle uğraşıyorsa ne anlamı var ki? Kadınlara gerekli kolaylıklar sağlanmıyor. Eğer özel bir uygulama yapılmadıktan sonra rutin yaşanan her günden bir farkı yoktur”

Reyhan Yiğitcan:
“Kadınlarımız zaman zaman siyasette, ticarette ve diğer konumlarda çok az rol alabiliyor. Eskiye göre bir ilerleme var. Erkekler daha girişken, kadınlarımız da bu o kadar yok. Kendini aşabilen, güvenen bunu aşabiliyor. Erkeklere oranla daha azdır. Kadınlar kendine güvenebilmeli. Kadınlarımız evde olduğu kadar işte de kendini gösteriyor. Kadın olarak kendi kendimi idame ettirebiliyorum. İşim açısından bu böyle. Bu ülkede ayakta durmak kolay değil dünyanın en pahalı elektriğini, suyunu kullanıyoruz. Benim iş yerim ara sokakta olduğu için satışlar o kadar olmasa da bana yetiyor”

Özlem Bıçak:
“Dünya Kadınlar Günü ne demek? İnsan için her gün kendi günü olması lazım. Bugünü kutlamak basitçe bir olaydır. Bugün kendimi iyi hissediyorum ya da kutlamak için kutlayım diye bir şey yok. Bir kadın bir birey olarak ben merkez olarak kendimize değer vermeliyiz. Maddi manevi birinin onayına ihtiyaç duymadan yaşamalıyız. En çok kendimizi sevip, değer vererek yürümeliyiz. Kadınlarımız artık maddi durum açısından karşımızdaki insanlara çok fazla değer vererek, bağımlı gibi davranmaktan vazgeçelim. Biz değerli varlıklarız. Biz olmadan bu dünya dönmez. Kadınlar çaydanlığın ucudur. Çaydanlık nere eğilirse o bardak dolar. Kuzey Kıbrıs’ta ise kadınlar her alanda çok daha öndedir ancak kendi değerimizi bilmiyoruz. Çünkü hep başkası ne diyor ya da öğretilmiş duygularla yaşıyoruz. Kadınlarımız bugün her yerde. Çok daha ilerdeyiz ama görmüyoruz. Kendi değerini yansıtan kadın çok az vardır. Hep öğretilen tutumlarla yaşayan toplumuz biz, kadınlar artık bunu yapmamalı. Bazı şeyler giyimle kalmasın, içten dışa yansısın”

Bu haber toplam 1869 defa okunmuştur