1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Ev karantinası ödümüzü patlatıyor”
“Ev karantinası ödümüzü patlatıyor”

“Ev karantinası ödümüzü patlatıyor”

Lefkoşa Devlet Hastanesi Temas Takip Ekibi Sorumlusu, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi üyesi Başhemşire Fatma Savaşkan, YENİDÜZEN’e önemli açıklamalarda bulundu

A+A-

Fayka Arseven KİŞİ

Pandemi mücadelesinin en etkili isimlerinden olan Lefkoşa Devlet Hastanesi Temas Takip Ekibi Sorumlusu Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi üyesi Başhemşire Fatma Savaşkan, pandemi tehlikesinin devam ettiğini vurgulayarak, “Korkuyla bekliyoruz. Çünkü umduğumuz kadar azalma olmadı. Yeniden açıldık.  Umduğumuz kadar azalma olmadan bir sürü yeri açmak durumunda kaldık. Endişemiz var” dedi.
 
Virüsün mutasyona uğradığını da hatırlatan Savaşkan, İngiltere mutasyonunun ülkede çok fazla görüldüğünü, Afrika mutasyonun da olabileceğine işaret ederek, bu yönde çalışma yapıldığını ifade etti.  Savaşkan, ev karantina sistemine geçiş konusunda endişelerinin olduğunu belirterek, “ödümüz kopuyor” yorumunda bulundu. Savaşkan ayrıca temas ekiplerinden kendisini saklayanların ilk başlara göre daha fazla olduğunu da dile getirdi. 1 yıldır pandemi mücadelesinde kritik bir görev üstlenen Başhemşire Fatma Savaşkan ile hem pandemi sürecini hem de önümüzdeki süreci konuştuk.

  • YENİDÜZEN: Pandemide bir yılı geride bıraktık. Nasıl bir yıldı sizin için?
  • SAVAŞKAN: Umulmadık, çok değişik bir yıldı. Heyecan, korku, endişe her şey vardı, halen de var.
     
  • YENİDÜZEN: İlk günlerle kıyasla şu an hem personel ve deneyim hem sağlık alt yapısında neler değişti?
  • SAVAŞKAN: Hiç yoktan birçok şey var ettik. Personel açısından yetersiziz desem yalan olur. Ama açılımlar, hastaların çoğalması, sürecin uzaması ekibin de artmasını gerektiriyor. Sürekli hesap yapmalısınız çünkü her an çok şey değişiyor. Hasta sayısına göre otel açıyor, yeni hazırlık yapıyorsunuz. Yine de yetmeyecek gibi geliyor. Çünkü bu salgın aslında çok da hesap yapmanızı gerektirecek bir durumda değil. Bilinmezlikleri çok fazla, ilk günden beri yaşadığımız bu… Hep bir bilinmezlik var.
     
  • YENİDÜZEN: Temaslı takip ekibinde ne kadar uzman hizmet veriyor?
  • SAVAŞKAN: 150 civarında belki 200 çalışan var. 65’e yakın hemşire ki bunlar hiç yoktu. Bu hemşireler test alıyor, bir de bu hemşireleri taşıyan şoförler var. Aslında ekibimiz 4 bölümden oluşuyor. 1102 ihbar hattında çalışanlar, Temaslı Takip Ekibi var, taşıyıcılarımız var, hastalarımızı, hemşirelerimizi taşıyorlar, bir de günlük raporları çıkaran bir ekip var. Bunların hiçbiri yoktu. Temaslı takip ekibinde ise tecrübe istiyorsunuz. Çünkü bu ekip hasta ile birebir irtibata geçiyor. Ama ekibin büyümesi için yenilere de ihtiyaç duyuldu. 

“Korkuyla bekliyoruz. Çünkü umduğumuz kadar azalma olmadı. Umduğumuz kadar azalma olmadan bir sürü yeri açmak durumunda kaldık.”

 

  • YENİDÜZEN: Ocak ayında ikinci uzun süreli kapanmayı yaşadık. Şimdi tablo nedir?
  • SAVAŞKAN: Korkuyla bekliyoruz. Çünkü umduğumuz kadar azalma olmadı. Umduğumuz kadar azalma olmadan yeniden açılım sürecine geçildi. Dolayısıyla aşılamayı yetiştirecek miyiz, vakalar yeniden çok arar mı, doğrusu böyle bir telaşımız var.

 “Virüs ilk çıktığında, bir evde pozitif bir vaka varsa, aynı evde yaşayan ikinci kişi virüsü almazdı. Ama şimdi 1 kişiyi evden aldığımızda, o evde 10 kişi yaşıyorsa hepsini pozitif olarak alabiliyoruz.”

 

  • YENİDÜZEN: Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin de üyesisiniz. Orada alınan kararlar ve hükümetin verdiği kararlar var. Sizce erken mi açıldık, yoksa bu açılım kararları tamam mı?
  • SAVAŞKAN: Adım adım açılıyoruz aslında… Kapalı kalmayı hiçbir sektör kaldıramıyor.  Önemli olan zamanında önlem alabilmektir. Biz bütün önlemleri biraz gecikerek aldık. O nedenle de tek çaremiz kapanmaktı. Elbette kapanmak zor bir süreçtir. Toplum buna hiç alışık değil. Ama korunmanın gerekleri yerine gelmediği için insanlar sıkıntıya giriyor. İlk başladığımız zamandaki gibi değil temaslılar, sürekli itiraz ediyorlar. Çünkü maddi sıkıntıları var. Bir de sanırım en başta, salgın böylesine büyürse ne yapacağımıza dair bir planımız yoktu. Böyle küçük bir memlekette sayılar yükselince 3-4 günde sağlık sistemi kilitlendi. Çünkü çok sayıda hastaya yetebilecek bir sistem yok, normalde de olması beklenmez zaten. Ama bu olağanüstü bir dönem…
    Aşılar gelmiş olsa ve nüfusun yüzde 60’ını aşılayabilseydik artık çok rahat edecektik. Ama şu anki aşılama yeterli değil. Dünyaya baktığımızda aşılama oranımız çok geride değil. Daha hiç aşılamaya başlayamayan ülkeler var. Kapanma evet, çok kötü. Ama bu virüs de başka bir dilden anlamıyor. İnsanlar çok yoruldu. Hem pandemide mücadele edenler yoruldu, hem de ekonomi. Şimdi sanki ekonomik endişeler salgının da üzerine geliyor. “Bu hastalıkla birlikte yaşayalım” deniyor ancak bunun için çok daha gelişmiş duyarlılığa, altyapıya, sağlık sistemine, bilince, denetime ihtiyaç var. Bunları da Kıbrıs’ta bulamazsınız.

“Okulların açılmasında çok sorun yok gibi ama temas takibi elbette zor

“Okulların açılmasında çok sorun yok gibi ama temas takibi elbette zor. Çünkü eğitim çok geniş bir alan ve gözünüzden kaçan bir vakanın başka öbekler yaratması ihtimali var. Ama bu virüs çocuklara çok da dokunmuyor.”

 

  • YENİDÜZEN: Açılmayla ilgili ciddi endişeler taşıyorsunuz. Ama bir taraftan da Nisanda okulların tekrardan yüz yüze eğitime başlayacağı ve turizm sektörünün de faaliyetlerine başlayacağı konuşuluyor.
  • SAVAŞKAN: Aslında gördük ki bu virüs çocuklara çok da dokunmuyor. Evet, biraz ateşleri çıkıyor ama yetişkinleri etkilediği gibi etkilemiyor. Baktığınız zaman okullarda çok büyük bir tehlike yok gibi görülüyor. Ama çocuklardan, büyüklere bulaş olabiliyor, ya da tam tersi. Okulların açılmasıyla birlikte yine pozitif vakalar olacak, başka çaresi yok ama çocukların sağlıklarını tehlikeye atan bir durum yok.
    Çok çocuk pozitif oldu, çünkü ailelerinden bulaştılar. Okulların açılmasında çok sorun yok gibi ama temas takibi elbette zor. Çünkü eğitim çok büyük ve geniş bir alan ve gözünüzden kaçan bir vakanın başka öbekler yaratması ihtimali var. O nedenle eğitim, temas takibini zorlayan bir alan.
    Bir de karşınızda çocuklar var, onları karantinaya almanız çok zor, onların psikolojilerini de düşünüyorsunuz.

 

“Ne kadarına yetişebiliriz, ne olacak biz de bilmiyoruz. Sanki virüs bizimle oyun oynuyor.
Sürekli ‘bunu başardıysanız hadi bunu da halledin’ der gibi…”

 

Ama hastalık açısından dediğim gibi çocuklar hastalığı çok kolay atlatıyor. Çok az çocuğumuz etkilendi ve hastaneye yattı.  Okullar çocukların psikolojisi, sosyalliği, eğitimi açısından çok önemlidir. O nedenle büyük ihtimal okullar açılacak.
“Tüm gerekler yerine getirilsin, Nisan sonunda turizmi açalım” düşüncesi de vardı.
 Ama bir ülke gerçeği var; aşılamada yüzde 60’a ulaşmak çok zor. Aşı olsanız bile bulaşma riskiniz de halen devam ediyor.
Mutasyonla ilgili sıkıntı da var ki her birinin hangi grupları nasıl etkileyeceğini bilemiyoruz.  Neredeyse ayda bir yeni mutasyon tespit ediliyor. O yüzden tehlike daha bitmedi.
İtalya neredeyse 8 ay kapalı kaldı, açıldı, şimdi yeniden kapanma noktasında. Çünkü açtığınız zaman bedeli ağır oluyor, bakın başka ülkelerde mezarlık tepeleri oluşuyor. Sürekli insanlar ölüyor, çünkü virüs çok fazla insana bulaşıyor.
Ne kadarına yetişebiliriz ne olacak biz de bilmiyoruz. Sanki virüs bizimle oyun oynuyor.
Sürekli ‘bunu başardıysanız hadi bunu da halledin’ der gibi…

 

“Afrika mutasyonundan şüpheleniyoruz”

 “İngiltere mutasyonu ülkede zaten çok fazla var. Afrika mutasyonu da kesinlikle vardır. Bununla ilgili çalışmalar yapılıyor.”

 

  • YENİDÜZEN: Virüsün çeşitli mutasyonları da çıkıyor. Ülkemizde İngiltere’deki mutasyonu görüldü. Başka mutasyona rastlandı mı? Şüpheleriniz, tespitleriniz var mı?
  • SAVAŞKAN: Evet, virüs birçok mutasyona uğradı. İngiltere, Afrika mutasyonu var ve bulaşıcılığı da arttı. Ülkede İngiltere mutasyonu var, Afrika mutasyonu da mutlaka vardır. Onun çalışması yapılıyor. Afrika mutasyonu daha da saldırgandır.
    Geçtiğimiz haftalarda bir öğrenci yurdunda ciddi bir salgın oldu. Öğrenciler burada yaşıyordu ama mutlaka ülkelerine gidip gelenler de olabiliyor. Bu mutasyonun olduğuna dair şüphelerimiz var. Neredeyse 1 ayımızı aldı orayı toparlamak. Çünkü büyük bir kalabalıktan bahsediyoruz.
    Son salgında birçoğu hastaneye yattı. Bir anda hem hastane hem oteller doldu. Bu insanların tedavisi 1 günlük bir iş değil. En azından 15 gün hastanede yatmaları gerekiyor.
    Hep yaptıklarınıza alışıyorsunuz ama ‘daha ne olacak ne kadar büyük salgın olacak’ düşüncesi kafanızda hep dönüyor. Örneğin ilk virüs çıktığında, bir evde pozitif bir vaka varsa, aynı evde yaşayan ikinci kişi virüsü almazdı. Ama şimdi 1 kişiyi evden aldığımızda, evde 10 kişi yaşıyorsa hepsini pozitif olarak alabiliyoruz.

“İlk başlarda aslında çok fazla değilmiş kendini saklayanlar. Şu an felaket durumda. İnsanlar ‘kötü olursam hastaneye gideyim’ moduna girdi.”

 

  • YENİDÜZEN: Toplumda bilinç oluştu mu? İnsanlar artık kendini gizlemek yerine sağlık kurumlarına başvuruyor mu?
  • SAVAŞKAN: İlk başlarda kendini gizleyenler aslında çok fazla değilmiş. Şu an felaket durumda. İnsanlar, ‘kötü olursam hastaneye gideyim’ moduna girdi. Halen evde hasta olup bekleyenler, yoğun bakıma girme düzeyine gelip başvuranlar var. İnsanlar artık çok usandı, ekonomik kaygıları daha da arttı. 3 defa temaslı olan insanlar var. Bunların artık psikolojik, sosyal ve ekonomik olarak durumu kaldırması mümkün olmayabilir. Bazıları da ‘bana bir şey olmaz’ derdinde. Ama genel olarak ekonomik derde daha çok düştük.
    Bir iş yerinde pozitif çıktığı zaman o insanları karantina merkezlerine alıyorsunuz, iş yerlerini kapatıyorsunuz. O nedenle artık temaslılar gizlenebiliyor.
    Bu süreçte mesela bir kısım çalışan temaslı verildi, bir kısmı işler devam etsin diye söylenmedi.
    Aradığınız zaman ‘ben 15 gündür çalışmıyorum’ gibi söylemler, annesini, kız kardeşini, yatalak olmasına rağmen hastasını saklayanlar var. Onlara göre olmaz bir şey çünkü ‘tensel temas’ olmadı. İnsanlara bunu anlatamıyorsunuz, virüs olduğunu, görünmez olduğunu anlatamıyorsunuz. 
    Bu defa da bir kişiden başlayan öbeklenmeler bitmiyor. Virüsün mutasyonları da daha bulaşıcı olduğu için az temas olsa bile bulaşma oranı daha yüksek olabiliyor. İngiltere mutasyonu ülkede zaten çok fazla var. Afrika mutasyonu da kesinlikle vardır.

“Ev karantinası ödümüzü patlatıyor. Bu kadar zamandır ‘yapmayın, etmeyin’ dedim. İnsanlar ev karantinasını ikinci, üçüncü gün delmeye başlıyor.”

  • YENİDÜZEN: Tabii en fazla merak edilen de ev karantinası nasıl olacak, denetlenebilecek mi, doğru bir adım mı?
  • SAVAŞKAN: O da ödümüzü patlatıyor. Bu kadar zamandır ‘yapmayın, etmeyin’ dedim. Çünkü açıkçası bizim halka özel bir şey mi bilmiyorum ama insanlar ev karantinasını ikinci, üçüncü gün delmeye başlıyor. Hatırlarsanız 100 kadar yurt dışından gelen çocuklarımızı evde takip etmiştik. O zaman iyi gidiyordu ama o zaman sayı çok azdı. Şimdi ev karantinasını uygulayabilmeniz için ekiplerin olması gerekiyor. Evde bu insanların takibi yapılması gerekir. Çünkü bir süre sonra eve misafirlikleri başlıyor veya kendisi evden çıkıyor. Karantina sistemi delinmiş oluyor. Açıkçası ev karantinası yapan ülkeler denetimi kaybetti. Çok sıkı denetim lazım. Ama ülkemizde hem insanlar kendini denetletmiyor hem de denetim mekanizması yok.
     
  • YENİDÜZEN: Tam açılıma geldik sanırım. Çok az sektör kapalı. Tam açılımda bizi bekleyen tehlike nedir? Korkularınız nelerdir?
  • SAVAŞKAN: İstediğiniz kadar açın ancak sağlık alt yapınız birçok hastaya hizmet verebilecek noktada değil. Bir de ne kadar hazır olabiliriz ki böyle bir şeye? Buna hazırlıklı olmak çok mümkün değil. Süreci ne halk ne de hükümetler olarak doğru değerlendirdik. Bu bir salgın. Bunun etrafında da sosyal, psikolojik, ekonomik etkileri olur. Ama sanki ekonomik etkiler salgının önüne geçti ve insanlar hemen normal hayatlarına geri döndü. Hâlbuki pandemi sürüyor. Bunun bilincinde değiliz sanki. Avrupa’da mesela insanlar daha çok kurallara uyuyor. Burada ise kurallara uyuyoruz deyip uymayanlar çoğunlukta...
     
  • YENİDÜZEN: Teması kaçırdık, halka koptu dediğiniz oldu mu?
  • SAVAŞKAN: Her günkü en büyük derdim o. Kimi kaçırıyoruz, neyi söylemediler acaba, acaba evinde mi, hastalanacak ve biz ona yetişemeyecek miyiz o endişe ilk günden beri var ve halen devam ediyor.
    Açıkçası hasta sayısı azaldığı zaman geriliyorum ki aslında az değil. Farkındaysanız o küçük sayıların arkasından patlama oluyor.
     
  • YENİDÜZEN: Vatandaş ‘vaka sayıları saklanıyor mu’ yorumunda da bulunuyor.
  • SAVAŞKAN: Vaka sayıları bizden çıkıyor. Bir gün bile bu sayı eksik veya artırılmış verilmedi. Etkilenmiş bölge bulunduğu zaman bir an önce pozitifler bulunabiliyor. Ama çok gereksiz ve anlamsız bilgiler dolaşıyor. Uzman olmayan birçok kişi yorum yapıyor. O yüzden insanların kafasının karışması normal.
     
  • YENİDÜZEN: PCR testleri ve tedavi yöntemi ile ilgili hukuki süreç başlatıldı. Takip ediyor musunuz?
  • SAVAŞKAN: PCR’ın belli zamanlarda yapılmasına itiraz edildi sanırım. Ama bunun da bir açıklaması var. Virüsün belli bir kuluçka süresi var.15 günde PCR yapıldığında olayı çok büyümeden önleyebiliyorsunuz.
    Açıkçası bu dava süreci çok da ilgimi çekmiyor. Yapacak çok işimiz var. Artık normal insanlar gibi değiliz. Özellikle benim her an yapmam gereken bir şeyim var. Dolayısıyla ‘şunu okuyayım, buna bakayım’ durumunda değilim. O kadar yanlış, sinir bozucu bilgiler var ki doğrusu bunları okumak dahi istemiyorum. O yanlış bilgilerle uğraşmak ve onlara cevap vermek yerine kendi işime bakıyorum, yapmam gerekenleri yapıyorum.
    Bilgi vermek lazım ama bunu da gerektiği kadar yapıyorum. Daha önce mesela sadece vaka sayısı açıklıyorduk. Sonra bölgeleri açıkladık. Ama bizden ‘kim olduğuna’ dair de bilgi isteniyor. Yasada der ki; bulaşıcı hastalığı olan bir kişinin adını söyleyemezsiniz. Burada çok zorlanıyorum. Çünkü bazı belediye başkanları veya vatandaşlar öğrenmek istiyor. Önlem için bunu istiyor. Evet işin bir boyutu bu olabilir ama bir taraftan da bu insanların isimlerini gizlememiz gerekiyor. Çünkü hasta mahremiyeti ve gizliliği de vardır.

 

 

yd-destek-gorseli-040.jpg

Bu haber toplam 5380 defa okunmuştur