
Emekçilerin sıkıntıları masaya yatırılıyor
Dev-İş önerilerini hazırladı
DEV-İŞ, Başkan Mehmet Seyis tarafından yayınlanan basın açıklaması ile işçilerin pratikte yaşadığı sıkıntı ve çözüm önerilerini gözler önüne serdi. Konu ile ilgili Çalışma Bakanı Gürpınar’ı bugün ziyaret edeceklerini kaydeden Seyis’in basın açıklamasının özeti şöyle:
“Ülkemizin çalışma yaşamında yaşadığı sorunları yakından takip eden DEV-İŞ olarak bu sorunlardan en çok etkilenenlerin işçiler olduğunun bilincindeyiz. DEV-İŞ olarak pratikte karşılaşılan bu sorunların başlıcaları üzerine tespit ve önerilerimizi bir rapor haline getirip çözümü ile alakalı gerekli girişimleri yapıyoruz.
Bugün saat 15.30’da Çalışma Bakanı Sn. Aziz Gürpınar ile yapılacak görüşmede bu konular üzerine görüş alışverişi gerçekleştireceğiz”
“Özel sektör çalışanlarının durumu”
“Sendikasız özel sektör çalışanları, ister yerli ister yabancı işçi olsun oldukça kötü koşullarda çalışmaktadırlar. Özel Sektör çalışanları büyük oranda yasalarımızda var olan 8 saat çalışma, ek mesai ödeneği,yıllık ödenekli izin hakkı, bayram ve resmi tatil günleri uygulaması gibi haklar ile işçi sağlığı iş güvenliği kurallarından yoksun olarak çalıştırılmaktadırlar.
Bu insanlarımızın iş güvenceleri de olmadığından örgütlenmede de sıkıntılar yaşamakta, ‘Sendika, Yasa, Hak Hukuk’ diyenler ne yazıktır ki işsiz kalmaktadırlar”
“İş mahkemeleri ve iş güvencesi yasası”
“Öncelikle ülkemizde ‘İş Mahkemeleri’ kurulmalı ve çalışma yaşamında haksızlığa uğrayan insanlarımızın sorunlarının 15 gün, 1 ay gibi sürelerde çözülmesi sağlanmalıdır.
Mevcut durumda haksızlığa uğrayan işçilerimizin mahkemelik sorunları yıllarca sonuçsuz kaldığından dolayı, hukuk yolu işe yaramaz haldedir ve tercih edilmeyen bir yoldur. Bu sorunu aşmanın yolu yalnızca çalışma yaşamına dair davalara bakan İş mahkemelerinin kurulmasıdır.
Bu konuda mevcut yüksek mahkemeler içerisinde yalnızca çalışma yaşamı ile ilgili davalara bakan bölümler de kurulabilinir. Ayrıca özel sektör çalışanlarının, çalışabilme olanakları mutlaka patronların iki dudağı arasından kurtarılmalı ve bir an önce bir ‘İş Güvencesi Yasası’ yapılmalıdır. Mevcut yasalarda var olan güvenceler, yine ayni yasa içerisinde güvenceleri sulandırıyor”
Sendikalı olabilmenin önü açılmalı
“Yasalarda ağır yaptırımlar içeren düzenlemeler gerçekleştirip, Çalışma Dairesi denetimleri de çoğaltılarak Özel sektör çalışanlarının da örgütlenmesinin önü pratik olarak açılmalıdır.
İşçi getirmek için çalışma izni başvurusunda bulunan işverenlerin işçilerine çalışma izni verilmesini nasıl ki Sanayi Odası, Kıbrıs Türk Mütehaitler Birliği ve Esnaf Zanaatkarlar Odasına üye olma şartı getirilmişse, izin verilen işçilerin de sendikalı olması şartı getirilmelidir.
Geçmişte Hükümetler, işveren örgütleri ile yaptığı bu anlaşmalar ile işveren örgütlerinin örgütlenmesine olanak sağlamıştır. Ancak çalışma yaşamında düzgün işleyişi sağlamak işçilerin de örgütlü olması ile mümkün olacaktır.
Ayrıca AB Sosyal Şartı hayata geçirilmeli, tüm çağdaş ülkelerinin çalışma yaşamına temel olarak kabul ettiği ILO Konvansiyonları eksiksiz uygulanmalıdır. Bu uygulamalara en çok ihtiyacı olan kesim Özel Sektör çalışanlarıdır”
“İş gücü ihtiyacı tesbiti”
“Uygulanmakta olan kayıt altına alma ve kaçak işçilik ile ilgili değerlendirmelerimiz şunlardır;
Öncelikle kaçak veya ihtiyaca dayanmadan verilen çalışma izinli işçilik ile kayıtsız yaşamın verdiği hasarları nelerdir bir daha hatırlayalım;
Bu şekilde çalışmalar sonucu yurttaşlar işsiz kalıyor. İşverenler, bu koşullarda çalıştırdıkları insanlara köle muamelesi yapıyor. İhtiyat Sandığı (İS) ve Sosyal Sigortalar Kurumuna (SSK) yatması gereken paralar bu nedenden dolayı yatmıyor.
Ülkede asayiş sorunları da, bu sayede körükleniyor.
Konu “Ucuz İş Gücü” olarak değil, “İş Gücü Açığı” olarak ele alınmalı, en erken zamanda ülkede “İŞ Gücü İhtiyacı Tesbiti” yapılmalıdır ve yurttaş işçi bulunamaması, ilgili alanda iş gücü açığı olması halinde yabancı işçi istihdamı yapılmalıdır.
Devletin konuya yaklaşımı aşağıdaki üç temel unsuru içermelidir;
Ülkede sosyal, demokrafik ve kültürel yapıdaki bozulmayı düzeltmek.
Kıbrıslı Türklerin istihdamı ve çalışma koşullarını olumlu olarak etkileyecek çalışmalar yapmak.
Yabancı işçilerin ücretleri ve iş koşullarında, yurttaş olan çalışanlarla ayni koşulların ve eşitlik ilkesinin olmasını sağlamak”
Asgari ücret ve sektörel toplu iş sözleşmesi
“Asgari Ücret, çalışmaya yeni başlamış, hiçbir vasfı olmayan işçilerin ücretidir. Bu ücret, belli bir çalışma döneminden sonra ayni kalmamalıdır. Halbuki ülkemizde özellikle sendikasız işçilerin sürekli ücreti haline gelmiştir. Ayrıca, ülkemizde asgari ücret sadece ücret olarak değil, ayni zamanda bir ölçü birimi olarak da kullanılmaktadır. 10 binlerle ifade edilen kişi Asgari ücretten çeşitli nedenlerle etkilenirse, Asgari ücret belirlemesindeki baskılar her zaman olacaktır. Asgari ücreti belirlemede esas alınan ağırlıklar dikkate alınmamakta yada rakamlarla oynayıp Asgari Ücreti olması gereken miktarın altında tutmaktadır.Özellikle 2009 yılından bu yana asgari ücret belirlemeleri tamamen işveren çıkarına ve yasalara hiç uyulmadan belirlenmiştir. Yasaya göre yılda en az bir kez belirlenmesi gerekirken 2010 ve 2012 yıllarını kapsayacak Asgari ücret hiç belirlenmemiştir. Bundan dolayı, öncelikle Asgari Ücret Tesbit Komisyonu acilen toplanarak, toplumun en mağdur ve ezilen kesimi olan asgari ücretli işçilerin bu mağduriyetlerini giderecek yeni asgari ücreti belirlemelidir.
Genel sağlık sigortası
Bu günlerde Genel Sağlık Sigortası yasa çalışmaları da gündemdedir.
Bildiğiniz gibi Sosyal Sigortalar tarafından sağlık primi için her ay kesintisi yapılan işçilerimiz ve aileleri, Hekim seçme haklarını kullama veya hastahanelerde verilen hizmetlerin yetersizliği nedeniyle ikinci kez para ödeyerek özel sağlık hizmeti almak zorunda kalıyorlar.
Diğer yandan çalışanlar, devlete ayrıca emek karşılığı elde ettikleri ücretlerinden bir kısmını da gelir vergisi olarak öderler. Devlete ödenen vergiler halka hizmet olarak dönmelidir. Yurttaşa ücretsiz olarak dönmesi gereken en önemli Devlet hizmeti ise sağlıktır.
İşçiler aslında ödedikleri vergi dışında bir de sağlık için ayrıca prim ödemekte yani daha sağlık hizmetini almadan, olası durumlar düşünülerek peşin bir ödeme yapmaktadırlar.
Genel Sağlık Sigortası’ndan beklentimiz hem Devlet hastahanelerinin daha kaliteli hizmet vermesi, hem de sosyal sigortalıların özel hekimlerden alacağı hizmetlerin, aynen sosyal sigorta kapsamı içinde olan ilaç uygulamasında olduğu gibi sosyal sigortalar tarafından ödenmesi için uygulama başlatılmasıdır.
Sosyal sigortalı çalışanlara artı bir prim kesintisi yüklenmemesi, hastahanelerin verdiği hizmetler için ayrıca katkı payı alınmaması ve sosyal devlet anlayışı taşıması kaydıyle genel sağlık sigortası uygulaması gerçekleşmelidir.”
İş sağlığı ve güvenliği
Ülkemizde artan iş kazaları endişe verir boyuttadır. yaşanan iş kazalarının başlıca nedenleri arasında, bazı istisna işverenler dışında işverenlerin büyük çoğunluğunun duyarsızlığı ve iş güvenliğine harcanacak parayı gereksiz görmeleridir. Bu davranışlarının ana nedeni daha çok kar etme isteğinden kaynaklanır. Konunun insani yönünü hiç düşünmemektedirler. İşte bundan dolayıdır ki DEV-İŞ yaşanan iş kazalarına “İş Cinayeti” demektedir.
İş kazalarını en aza indirmek için her şeyden önce devletin denetimlerini artırması ve kurallara uymayan işverenlere caydırıcı yaptırımlar uygulaması gerekmektedir. İşyerlerinde “işçi sağlığı İş Güvenliği komiteleri” kurulmalı ve bu insanların eğitilmeli, çalışanların da bu konuda bilinçlendirilmesi ve kurallara uyması sağlanmalıdır.” YD

















