1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Bir zamanlar uluslararası bir havaalanımız vardı…
Bir zamanlar uluslararası bir havaalanımız vardı…

Bir zamanlar uluslararası bir havaalanımız vardı…

Bir zamanlar uluslararası bir havaalanımız vardı…

A+A-


Bir terk edilmişlik manzarası: Lefkoşa Uluslararası Havaalanı

Özgül GÜRKUT


Dikenli teller, yıllara direnirken kuşlara ve kendiliğinden biten incir ağaçlarıyla otlara yenik düşen binalar, yolcuları çoktan gitmiş yaralı bir uçak, çatlaklarından yabani bitkilerin fışkırdığı pist ve 39 yıldır süren dayanılmaz bir terk edilmişlik manzarası…
Lefkoşa Uluslararası Havaalanı, 1974’ten beri kullanılmıyor. Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü’nün kontrolündeki bölgede kalan havaalanı en çok Kıbrıs sorununun çözümü için yürütülen müzakerelerle anılıyor. Şimdilerde yeniden başlamasını umutla beklediğimiz müzakereler, havaalanı yakınında yapılıyordu. Hatta 1992’de gündeme gelen Gali Fikirler Dizisi’nde Lefkoşa Uluslararası Havalimanı’nın Kıbrıslıtürk ve Rumların ortak kullanımına açılması öngörülmüştü. Ancak Kıbrıs sorununun sırıtan yüzlerinden biri olarak kalan bu değerli mekan, güvercinlerin uğultulu sesiyle başbaşa kaldı…
En son BM askerlerinin, harabe uçak üzerinde Harlem Shake dansı yaptığını gösteren videonun youtube’da yayımlanmasıyla gündemimize girmişti bu havaalanı ve çok geçmeden Kıbrıs Türk Fotoğraf Derneği (FODER) özel izinle birkaç saatlik süre için fotoğraf gezisi düzenledi buraya…
Süre kısıtlaması, mekanın ürkütücü büyüsüyle birleşince FODER üyeleri daha farklı duygularla bastı deklanşörlere… Ortaya fotoğraf sanatı adına harika kareler çıktı, manzara hazin olsa da.. Facebookta yayımlanan karelere yapılan yorumlar ise uçsuz bucaksız anılardan, özlemlerden bir demet çıkardı ortaya…
Gezinin tek eksik yanı, Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’nın tarihçesiyle ilgili bilgi verecek bir yetkilinin olmamasıydı. Slovak asker sadece girilmesi yasak bölgelerle ilgili uyarılar yaptı ve zamanı ayarladı.
Gezinin ardından internette yaptığım araştırmayla elde ettiğim bulgulara göre, 1930’larda inşa edilen havaalanı, İngiliz Kraliyet Ordusu’nun hizmetindeydi.  2. Dünya Savaşı’nda da Amerikalılarca kullanılmış.
1949’da normal bir havaalanı işlevlerine kavuşturulan Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’nn terminali 1949’da hizmete konulmuş. 1968’da bir Alman firmasınca havaalanının binası genişletilmiş. 1 milyon 100 bin Kıbrıs Lirası'na mal olan yeni terminal aynı anda 800 yolcuya hizmet verebilirken apronda da 11 uçağa yer varmış.
FODER Yönetim Kurulu üyelerinden araştırmacı-yazar Altay Sayıl’ın verdiği bilgiye göre, Halkın Sesi gazetesinin 28 Aralık 1963 tarihli sayısında, Ankara’dan 250 şişe kanla ve aralarında battaniye de bulunan erzakla gelen bir Kızılay uçağının, Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’na indiği ve 22 yaralıyı alarak tedavi için Ankara’ya götürdüğü yazıyor.

Anıları canlananlar...

FODER’in Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’na düzenlediği fotoğraf çekim gezisinden sonra Facebook’ta paylaşılan fotoğraflara yazılan yorumlar, ne çok insanın burasıyla ilgili anısı olduğunu ortaya koydu.
İşte onlardan bir demet...
Turgay Hilmi: “Burası babamın çalıştığı bina idi. Çocukluğumda beni hep götürürdü.”
Uğur Kelce: Daha bugün burayı andık Kıbrıslı ağabeylerimizle. Lefkoşa Havaalanı anılarını anlattılar. 1949'daki ilk uçuş, sonra ara verilen seferler ve 1956'dan itibaren tarifeli seferlerimiz... Ayrıca Sabena ve British Airways de geliyormuş ta o zamandan beri adayı terk etmeyen sadece biz kalmışız.
Ali Transtürk: Şimdi beni ta 74 yıllarına götürdünüz. İnanın şu an gibi her şey gözlerimin önünde. Buraya girmek serbest mi? Yoksa bir merciden izin alınmalı mı? Oraya gidip onlarca saat oturup tüm oradaki yaşanmışlarımı anımsamak isterdim...
Ergün Ökçün: Yeniden açıldığını görmeye ömrümüz yetecek mi?
Ali Evren Alpay: Burası tekrardan açılamayacak kadar durum vahim mi? Aslında burasını iki topluma yararlı olacak değerlendirebilirler. Tabi bu iş toplum liderlerinden ziyade biz Kıbrıslı halka düşüyor.
Adalı Kitabevi: Acıların bitmediği bir küçücük toprak parçası...
Yağış Akpınar: Tavan ne kadar güzel... O kadar eski olmasına rağmen ne kadar modern.
Uğur İrtem: O havaalanında çikolata vs. makinası da vardı, para atıp alırdın onu hatırladım şimdi...
Alev Boytam: Çok güzel bir binaydı, en çok da üzerinde inip çıkarken sallanan merdivenlerini hiç unutamadım.
Ebru Derviş: Kırık camlardan başımı içeriye soktuğumda şu yorumu yaptım; 'the sound of silence'...

Bu haber toplam 2253 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 106. Sayısı

Adres Kıbrıs 106. Sayısı