
BAŞBAKAN’IN SEVGİLİLERİ!
Gündem o kadar yoğun ve bıçak sırtı gelişmelere gebe ki, aslında böylesi haberler çok da yer tutmuyor gündemimizde.
Ama UBP Kadın Kolları’nın Başbakan İrsen Küçük’e Sevgililer Günü ziyareti gerçekten de ilginçti.
Haber malzemesi yaratmak adı
Gündem o kadar yoğun ve bıçak sırtı gelişmelere gebe ki, aslında böylesi haberler çok da yer tutmuyor gündemimizde.
Ama UBP Kadın Kolları’nın Başbakan İrsen Küçük’e Sevgililer Günü ziyareti gerçekten de ilginçti.
Haber malzemesi yaratmak adına bir vesile gibi duran bu ziyaretin kendisinden öte, Başbakan’ın bu ziyarette söyledikleri de aslında bu ziyaretin yapılma nedeni ve şeklini de anlatır türdeydi.
UBP Kadın Kolları ellerinde çiçekleriyle parti başkanlarının, yani bir nevi fahri sevgililerinin sevgililer gününü kutladı.
Zaten kadına biçilen sevgi ve aşk da hürmet göstermek ve biat etmekten geçmiyor mu biraz da.
En çok seven, en çok aşık kadın, en çok hizmet eden değil midir sevdiğine?!
Evinde kocasının yemeğini eksik etmeyen, ütüsünü ve çamaşırını ihmal etmeyen kadın, siyasette de partisinin erkeklerinin başarısı için çalışıyor.
Kadınların ince jestine aynı kutlama mesajlarıyla karşılık veren Başbakan da işte belki de biraz bu yüzden kendisini ziyarete giden kadınları kutlarken eşlerini de unutmuyor.
“Sizlerin ve eşlerinizin de sevgililer günü kutlu olsun” dedi, Başbakan.
İşte tam da konu bu aslında.
Parti Başkanları’nı büyük bir bağlılıkla sahiplenen kadın kolları, Başbakan’a giderken, tam da siyaset içindeki kadın kollarının geleneksel rollerini ortaya koyuyorlar, aslında.
Seçimlerde kocalarının yanında duran, çay partilerinde fotoğraf verip kulis yapan ve hayır işleriyle oy kazanmaya çalışan kadın kolları konsepti, aslında hiç de yadırganmayacak şekilde, bir sevgililer günü kutlaması yapıyor.
Üstelik Başbakan’ın doğum gününü de vesile ederek, çift kutlama yaratıyor.
Başbakan da tam da o geleneksel role uygun olarak, kadınların bu jestini karşılarken, hemen merkeze eşlerini, kocalarını yerleştiriyor.
Belki de bir yanlış anlaşılmaya mahal vermek istemediğinden, toplumsal rollere de uygun şekilde, kadın kolları üyelerine “bacım” muamelesi yapmak hassasiyeti de seçiyor bu cümleleri, Başbakan.
Ya da kim bilir belki de o geleneksel ezber içinde kendiliğinden dökülüyor sözcükler ağından. Zira aslında o kadınları biraz da eşlerinden mütevellit biliyordur, Başbakan.
Ama ne olursa olsun, açıktır ki, bugün hala kadının siyasetteki yeri, partilerinin kadın kolları çerçevesinin ötesine gidebilmiş değildir.
Çay partisi düzenleyen, hayır işleriyle uğraşan, çemberlerde bayrak sallayan, evdeki pasta ve böreklerini kermeslere taşıyan kadın kolları anlayışının bir üst modeli de kadın kotalarını doldurmak adına meclise giren kadın milletvekilleridir.
Ve Bakan ya da milletvekilliği koltuğunda otursalar da kadının siyaset alanındaki algılanış ve yer alış şeklinde çok da kayda değer bir gelişme sağlayamamışlardır.
Ne kadın hakları konusunda, ne toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerinin içselleştirilmesi anlamında yazıktır ki, ciddi bir gelişme sağlanamamış ve erkek egemen dil üzerinden erkek egemen yapıya hizmetten öteye gidilememiştir.
İş böyle olunca da biri Sevgililer Gününü kutlar bir diğeri, nezaket ziyareti yapar, başka biri de bir kermes düzenler ama genel konsept çok da değişmez.
Aslolan partidir. Aslolan meclise gireceklerin sayısıdır ki, bunun da çoğunluğu erkektir.
Ve aslolan öncelikle oy yapan geleneksel rollerdir.