
Akıncı: “AB dinamiği heba edildi”
Gazimağusa Belediyesi, “Mağusa Söyleşileri”nde 1970’li yıllardan yakın geçmişimize kadar ülke siyasetinde önemli bir yeri bulunan siyasetçilerden Mustafa Akıncı’yı konuk etti
Gazimağusa Belediyesi, “Mağusa Söyleşileri”nde 1970’li yıllardan yakın geçmişimize kadar ülke siyasetinde önemli bir yeri bulunan siyasetçilerden Mustafa Akıncı’yı konuk ettiği Mağusa Söyleşileri etkinliği dün akşam saat 19:30’da Mağusa Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapıldı.
Mustafa Akıncı 2003-2004 yıllarından başlayarak Kıbrıs Türklerinin geçirdiği süreçle ilgili değerlendirmelerde bulunduğu konuşmasında, 10 yıl önce AB dinamiğinin iyi şekilde kullanılması durumunda Kıbrıs sorununun çözümünün mümkün olabileceğini söylediklerini ancak yanlış siyasetlerin Rumları tek başına AB üyesi yaptığını, o dönemde Kıbrıs Türkler dışındaki tarafların istediğini aldıklarını ifade etti. Akıncı, AB mevzuatının alanının yeşil hatta kadar geldiğini, doğrudan ticaretin askıda beklediğini, Kıbrıs Cumhuriytinin eşit ortağı olan Kıbrıs Türklerinin Annan Planı’na evet dese de çözüme ulaşamadığını ve sorunun 10 yıldır derin dondurucuda bekletildiğini söyledi.
Anlaşmazlık noktası olmaması gerek bir konunun iki taraf arasında tartışıldığına dikkat çeken Akıncı, 2 federe devlete, Rum tarafının federal birim, Kıbrıs Türklerinin de federal devlet dediğini aktaran Akıncı, egemenlikten dolayı böyle bir tartışmanın yapıldığını belirtti. Akıncı, referandum konusunda net tarihlerin konuşulduğunu ancak ortak metinde uzlaşamayan tarafların net tarihleri konuşmasının anlamı olmadığını da söyledi.
AB dinamiğinin heba edildiğini, çözüm ve AB’nin birlikte olma şansının kaybedildiğini, güncel dinamiğin ise doğalgaz yatakları konusu olduğunu söyleyen Akıncı, Rumların bu işleri uluslararası hukuğa uygun olarak yaptığını, Rumalrın doğalgaz konusunu Kıbrıs sorunu çözülmeden konuşmak istemediğini ifade etti. Akıncı, 2 toplumun doğalgaz servetini birlikte paylaşacak ve herkes kazançlı çıkacak diye beklentilerin de olduğunu, bunun barışı tetikleyici bir unsur olabileceğini ancak tartışmalı parseller nedeniyle bunun savaşı da tetikleyebileceği uyarısı yaptı. Akıncı, çözümü zorlayacak ikinci dinamiğin Rum tarafındaki ekonomik krizin olabileceğini, bunun da tetikleyici bir unsur olabileceğini ifade etti.
Kıbrıs sorunu devam ettikçe hayatın gerçeklerinin bazı şeyleri kendiliğinden dayatacağına dikkat çeken Akıncı, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu almasının, Koop olayının ve Kıbrıslı Rumların mal tazmin komisyonuna başvurmasının hayatın gerçekliği olduğunu söyledi.
“Kıbrıs gençliği ne kadar daha diğerlerinin maç yapmasını seyredecek?” diye soran Akıncı, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyetini tanımamanın, KKTC’yi de tanımanın gereklerini yerine getiremediğine işaret etti ve Türkiye takımlarının kuzey Kıbrıs’ta dostluk maçı bile yapamadığından örnek verdi.
Maraş’ın bugünkü haliyle kapalı kalmasının kendisinin onaylamasının mümkün olmadığını vurgulayan Akıncı, bu konuda mutlaka birşeylerin yapılması gerektiğini, bütünüklü çözümün beklendiğinini ancak bunun henüz sağlanamadığını söyledi.
1979 anlaşmalarında öncelikli olarak Maraş konusunda anlaşma olacağını ve BM gözetiminde yerleşime açılacağını yazdığını, 1993’teki güven artırıcı önlemler paketinde de Maraşın olduğunu, her iki topluma karşılıklı yarar olması için Maraş’ın açılabileceğini söyledi. Maraş’ın direkt ticaret ve Ercan’ın veya Uluslararası havaalanının uçuşlara açılması konusuyla birlikte gündeme gelebileceğini söyledi. 20 yıl önce güven artırıcı önlemlerin gerçekleşseydi bugün çok farklı bir nokta olunabileceğini, söyleyen Akıncı, bugün Maraş’ın eko kent olarak planlanmasıyla ilgili görüşlerin olduğunu, bunu destekleyenler arasında maraş’da mmaları olan Lordos’un da olduğunuı, bu konuıda sivil toplumun da aaktif olması gerektiğini söyledi.
Akıncı, Kıbrıs konusunda gizli saklı hazırlanan bir planın olduğuna inanmadığını, dış dinamiklerin önemli olduğunu ama esas olanın iç dinamikler yani halkın istediği olduğunu, varılacak anlaşmaya 2 toplumun da sahip çıkması gerektiğini, bilinçli yurttaşlığın bunu gerektirdiğini kaydetti.

















