1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. söğündürme şafgı da OKUYACAM!..
söğündürme şafgı da OKUYACAM!..

söğündürme şafgı da OKUYACAM!..

söğündürme şafgı da OKUYACAM!..

A+A-

Ahmet Yıkık

Telefonun çaldığını işitti. Tanımadı ödemeli arayan numarayı ama yine de kabul etti çağrıyı. Onun sesini duyunca irkildi birden. “Kapıdayım, bir şey isteyeceğim senden.” dedi sesin sahibi. “Aç kapıyı lütfen!” Çok geçmeden karşısındaydı. Yüzüne baktı, konuşurken kendisinden kaçırdığı gözlerine.  Üzüntü ve öfke arasında gidip gelen havanın esintisini duyumsadı onu dinlerken. Önceki gün bitirdiği romandaki dilenciyi anımsadı o anda. Göçmen kızın evine geldiğinde, kendisine uzatılan sadakayı, ben sadece sokakta para alırım, diye reddetmişti. Oysa kız telefonu açmaya gittiğinde, masadaki elmaları alıp gitmekte bir beis görmemişti. ‘An’a döndü yeniden. İnandırıcılıktan yoksun bahanesini sürdürürken o, hayır, dedi gözlerinin içine bakarak. Bir süre sonra, ısrarının bir netice vermeyeceğini anladı karşısındaki, peki, dedi ve çekti gitti. Vicdanını yokladı kapıyı kapattıktan sonra ama pişmanlıktan eser yoktu…

GÜLE KASİDE  
Gül / aramadı şafağı: / sonsuzca dalında, / bir başka şeyi aradı. / Gül, / ne bilgiyi ne gölgeyi aradı: / etin ve düşün sınırını, / bir başka şeyi aradı. / Gül aramadı gülü. / Gökte kıpırtısız / bir başka şeyi aradı.

Lorca (Çev. Alova)

KİTAP ÖNERİSİ
 

Herta Müller, Tek Bacaklı Yolcu, roman, 156 s.
İrene, bir azınlık cemaati mensubu olarak yaşamını sürdürdüğü ülkeden kaçmak/göçmek için çırpınmaktadır.  Bir diktatörün iktidarda olduğu söz konusu Doğu Avrupa ülkesindeki yaşam onu gitgide boğmaktadır. Derken anadilinin konuşulduğu ülkeden turist olarak gelen Franz’la tanışır. Aralarında bir yakınlaşma olur fakat Franz kısa süre sonra ayrılır İrene’nin yaşadığı sınır kasabasından. İrene düzenli bir şekilde mektup yollar Franz’a ve aralarındaki bağın kopmasına müsaade etmez. Bir süre sonra sürülür İrene diktatörün ülkesinden ve birdenbire kendini anadilinin konuşulduğu ülkede bulur. Franz’dan beklediği ilgiyi göremeyen İrene, Stefan ve Thomas’la arkadaşlık kurar. Yalnızlığını gidermek adına cinselliğin ve aşkın tesellisine gereksinim duyar.  Geride bıraktığı ülkedeki yaşamını ve yakınlarına karşı hiçbir özlem duymamakta direnir. Ama anadilinin konuşulduğu ülkedeki yaşamı ve insanları gözlemlerken farkına vardığı bir gerçek vardır ki canını çok acıtır: yabancılık. Herta Müller; yabancılaşma, yoksulluk ve aidiyetsizlik kavramlarını genç bir kadının duyularının süzgecinden yansıtarak, dolaylı bir şekilde sorunsallaştırıyor “Tek Bacaklı Yolcu” romanında.  İrene’nin ‘varoluş’ serüvenindeki ‘tutunma’ arayışları bakalım onu nereye ulaştıracak?.. Keyifli okumalar…

 

YENİLERDEN…
(Aşağıdaki kitaplara dair bilgiler, kitapların kendi tanıtım bültenlerinden alınmıştır.)

Adalet Ağaoğlu, Fikrimin İnce Gülü, roman, 312 s.
"Bir tomofil taksi, Bayram'ın kafasında şimdi kağnının iki kanat takınmışı, öküzlerin ayaklarına da yaldızlı tekerler bağlanmışıdır artık. Artık, neye nasıl kurban edileceğini düşünmeye gerek yok. Kanatlara binip uçacak, kendini kurtaracak."
“Fikrimin ince Gülü”, Adalet Ağaoğlu’nun başeserlerinden biriyse, çağdaş Türk romanının da en güzel örneklerinden biridir. Kendine yabancılaşmış 'insan teması olsa olsa bu kadar güzel anlatılabilir.(Server Tanilli)
'‘Fikrimin İnce Gülü” büyük emek isteyen romanlardan, içeriği de emek sonucu kotarılmış, biçimi de... Bayramın dönüş yolculuğu gibi dümdüz bir olayı içermesi, bu romanın öz açısından önemli itkiler sonucunda yazıldığını tanıtlıyor bir bakıma. Biçimindeki tutarlılık da, yazarın bu öze ne denli saygı duyduğunu belgeliyor. Bu açılardan ‘Fikrimin ince Gülü" üzerinde mutlaka durulması gereken bir yapıt.(Selim ileri)

Aleksander Hemon, Aşk ve Engeller, öykü, 206.
Afrika: Davullar çalıyor, her yerde bir kara büyü... Leopar olmayı hayal eden bir Sakarkedi balta girmemiş ormanlara dalıyor, ama yapraklar yolunu kapatmış. Slovenya: Çiçeği burnunda bir şair aşkına ulaşmak için yanıp tutuşuyor fakat dünyayla arasında duvarlar var ve o hepsinin içinden geçmeye mecbur. Chicago: Kartlar dağıtılıyor ve gemiden az önce inmiş Ukraynalı göçmen Bogdan, kendini Szmura isimli bir celladın evinde, bir odada buluyor. Saraybosna: Yazarlar Evi’nde bir Masa, şair adayının önündeki tek engel büyük şairlerin ona taktığı orkestra şefi lakabı...
Yeniyetmeliğinde hayatın önünde bir macera romanı gibi serildiğini düşünen, gerçeğin “kaba” duvarına tosladığındaysa yeniden sıcak yuvasının güvenliğine sığınan kahramanlar... Ve tüm öykülerin ortak noktası; kaydedilmiş bir hayatı, etkileyici bir kurguya dönüştüren yazar. Sekiz öykünün içine serpiştirilen mekânları, karakterleri ve eşyaları ekmek kırıntıları gibi takip ederseniz eğer, renkli, komik ve dokunaklı bir romana kavuşabilirsiniz, sakın şaşırmayın!
"Eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanan ve sıklıkla Vladimir Nabokov'la karşılaştırılan Hemon, Aşk ve Engeller'de, kendilerini asimile etmeye çalışan Amerika'yı, keskin ve acı bir mizahla asimile etmeye kararlı Doğu Avrupalı karakterleriyle, kültürel kimlik, çatışma ve arada kalmışlık üzerine öyküler sunuyor."(The New York Times Book Review)

YAZIN DÜNYASINDAN HABER…

Sevim Emirzade’nin ‘belgesel oyun’ türünde kaleme aldığı “Con Rifat” adlı kitabı 26 Temmuz 2014 tarihinde Lefkoşa’da,  Rüya Güneyli Kültür ve Sanat Evi’nde tanıtıldı.

Bu haber toplam 1280 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 170. Sayısı

Adres Kıbrıs 170. Sayısı