1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. "Yetki Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu'nda olmalı"
"Yetki Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu'nda olmalı"

"Yetki Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu'nda olmalı"

KTOEÖS, Bakanlar Kurulu’nun olağanüstü toplanarak pandemi ilan ettiğini anımsatarak, şu anda ombudsmanın da belirttiği gibi yasal tek yetkilinin Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu olması gerektiğini söyledi. 

A+A-

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Tahir Gökçebel, Bakanlar Kurulu’nun olağanüstü toplanarak pandemi ilan ettiğini anımsatarak, şu anda ombudsmanın da belirttiği gibi yasal tek yetkilinin Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu olması gerektiğini söyledi. 
Gökçebel yaptığı yazılı açıklamada, hal böyle iken bu kurulun bir gün önce aldığı kararları Bakanlar Kurulu’nun iptal ederek kendi kararlarını açıklamasının suç olduğunu savundu. 
Gökçebel, “pandemi döneminde her kurumu çökertmek üzere olan bir yöntemle giden hükümet derhal istifa etmeli; derhal toplumun tamamının söz ve kararlara ortak yapılacağı bir kriz yönetimi kurulmalı” dedi. 
O güne kadar geçecek sürede sadece Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu Kararları uygulanması gerektiğini ifade eden Gökçebel, Bakanlar Kurulu kararlarını da eleştirdi. 
Gökçebel, Bakanlar Kurulu kararlarının bilimsel olmaktan çok, dengelere hitap eden, tamamen populist kararlar olduğunu ileri sürdü. 
Özellikle dışa açılmanın gerçekleştiği 1 Temmuz’dan sonra toplum sağlığının güvenliğinin tamamen ortadan kalktığına dikkat çeken Gökçebel, “hastalığın hükümetin eliyle kontrol edilemeyecek şekilde ülkeye bulaştığını” iddia etti. 
Gökçebel şöyle devam etti: 
“Karantinalar için, PCR testleri, sağlık hizmetleri ve bakımları için ödenen milyonlarca liraya karşın getiri ne olmuştur? Bu gün güvenceli bir yer olmaktan çıkarılan Kıbrıs’ın kuzeyi için bakanlar kurulu yine aynı kararlarda ısrar etmektedir. El yordamıyla tüm girişlere devam etme kararlılığı sürmektedir.
Üniversite öğrencilerini buraya getirmek için karantina ücretlerini ödemeyi göze almakta ama sıfır vakaya düşüldüğü dönemlerdeki güvenceli ortama dönmek için gereken yapılmamaktadır. Yani çaresizlikten, iflasın eşiğine gelmiş, batmış, açlık ve sefalete sürüklenmiş büyük bir kesim için harcanması gereken kaynaklar üç kişiyi, şirketi memnun etmek için akıl dışı bir şekilde harcanmaktadır.”
Halkın infial içerisinde olduğu bu zor dönemde UBP-HP hükümetinin halkı inandırmaktan çok uzaklaştığını ileri süren Gökçebel, “Alınan kararlar bile tepkilere göre sürekli değişmektedir. Polisiye, yasal tedbirlerle, bilimsel olmayan yöntemlerle ilerlemeye çalıştığı için toplumsal güveni tamamen kaybetmiştir. Pandemi döneminde her kurumu çökertmek üzere olan bir yöntemle giden bu hükümet derhal istifa etmeli ; Derhal toplumun tamamının söz ve kararlara ortak yapılacağı bir kriz yönetimi kurulmalıdır. O güne kadar geçecek sürede sadece Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu Kararları uygulanmalıdır” dedi. 
Gökçebel açıklamasında şunları kaydetti: 
“Dünya’daki karantina uygulaması minimum 14 gün yerine 7 gün düşürülmüştür; bulaşı tekrar kontrol edilemez noktaya taşıyan girişlerin durdurulması ise kaldırılmamıştır. Sosyal mesafeyi bile her yerde talep edemeyecek bir anlayışla bakanlar kurulu kendi kafasına göre kararlar almıştır. Kalabalık buluşma mekanlarını, etkinlikleri , kendilerine göre kimsenin net anlayamayacağı şekilde açıklamışlardır.
Bakanlar Kurulu pandemi ile mücadelede en temel olan; maddi kaynak yaratma ve dayanışmanın adını bile anmamaktadır. Kapanacak yerlere, işini kaybedeceklere, geliri olmayanlara bu dönemde hiç bir öneri ve destek sunmamaktadır. Pandemi döneminde karları katlanarak giden bankalar, telefon şirketleri gibi yerlere dayanışma adına da olsa hiç dokunulmamaya devam etmektedir. Zenginlere, mafyalara, bankalarda milyonlarca lira mevduatı olanlara veraset vergisi vs ile ciddi bir dayanışma yaratabilecek onlarca karar alabilecekken yine güçlüden yana kararlar onaylanmıştır.
Bakanlar Kurulu pandemi dönemi ile daha da derinleşen eşitsizlikleri gidermek yerine eğitim, sağlık gibi nitelikli kamusal hizmetlere ulaşırken yine eşitsizlikleri artıracak şekilde karalar almıştır. Sağlığı güçlendirme için hiç bir adım atılmamıştır. Eğitimde Seçmeci-Elemeci sınavları kaldırmak yerine okullar kapatılırken, Özel Eğitim merkezlerini ve kreşleri tüm risklere rağmen açık bırakmıştır. Okulları ise alınan günü birlik kararlarla 2 gün açık bırakarak bulaşı yaygınlaştırmış ,daha sonra kapatarak 1 Ekimde açmayı kararlaştırmıştır. İnternete erişimi, laptop vs cihazların ihtiyaçlı öğrencilere sağlanmasından hiç söz etmeden okulları 1 Ekim’de tam açacağını açıklamıştır.
Kapandığımız 10 Mart’tan- Açıldığımız 4 Mayıs’a; 4 Mayıs’tan, 1 Temmuz’a kadar geçen yerel açılma ve 1 Temmuz sonrası başlayan dışa açılma dönemleri için ekonomi, sağlık, eğitim vs için hiç bir veri ortaya konulmamıştır. Akla, bilime dayanmayan bu kararların ekonomik vs nedenleri, öngörüleri olmayan rastgele kararlar olduğu açıktır.”

Bu haber toplam 1479 defa okunmuştur