
“Yanlış değiliz… En temel sorun önyargılar”
Kuir Kıbrıs Aktivisti Yasemin Taneri, 17 Mayıs’ın politik bir mücadele ve dayanışma günü olduğunu söyledi, temel sorunun ön yargılar olduğuna dikkat çekti...
Serap ŞAHİN
Her yıl 17 Mayıs’ta ayrımcılığa karşı omuz omuza yükselen ses, bu yıl da gökkuşağının tüm renkleriyle direniyor. Bu yıl ‘‘Baskı tek renk, direniş gökkuşağı’’ sloganıyla düzenlenecek Onur Yürüyüşü, bugün saat 18.30’de Dereboyu’nda gerçekleşiyor.
YENİDÜZEN’e konuşan Kuir Kıbrıs Aktivisti Yasemin Taneri, 17 Mayıs’ın LGBTİ+ mücadelesi için hem politik bir duruşu hem de dayanışma ve iyileşmeyi simgelediğini belirterek, “Yanlış değiliz ve mücadele etmeye devam edeceğiz mesajı veriyoruz” dedi.
Taneri, Kıbrıs’ın kuzeyinde LGBTİ+’ların yaşadığı en temel sorunun önyargılar olduğunu vurgularken, yasaların pratikte yeterli koruma sağlamadığına da dikkat çekti. Bu yılki onur yürüyüşü temasının “Baskı tek renk, direniş gökkuşağı” olduğunu hatırlatan Taneri, baskıya karşı çok kimlikli, çok sesli bir direniş çağrısı yaptı. Taneri ayrıca, toplumun her kesiminde farkındalığın artırılması gerektiğini belirterek, “LGBTİ+’lar bu toplumun ta kendisidir” dedi.
Hükümete yönelik taleplerini de belirten Taneri, cinsiyetin özbelirlenim hakkına göre tanınması, kayıtlı birlikteliklere yasal zemin sağlanması ve ayrımcılığı önleyici bağımsız kurumların kurulması gerektiğini ifade etti.
Taneri, LGBTİ+ gençlere ise, “Yalnız değilsiniz ve yanlış değilsiniz. Özgürce yaşamak ve var olmak ayrıcalık değil bir haktır” mesajı verdi.
“Bugün 18.30'da Dereboyu Avenue önünde toplanıp, önce eski meclis önüne sonra da Lefkeliler Hanı'na yürüyeceğiz.” diyen Taneri, “Herkesi birlikte dayanışmaya ve sesimizi duyurmaya davet ediyoruz.” çağrısında bulundu.
“Omuz omuza bir direniş sergiliyoruz”
SORU: 17 Mayıs sizin için ne ifade ediyor?
“17 Mayıs Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtı gün olarak anılıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 1990 yılında eşcinselliği hastalık kapsamından çıkardığı tarih. Dolayısıyla LGBTİ+ mücadelesinde politik olarak da bir eşiği ve dönüm noktasını temsil ediyor. Bu yüzden biz her 17 Mayıs’ta bir araya gelerek aslında ayrımcılığa, hak ihlallerine, yok sayılmaya karşı sesimizi yükseltiyor ve omuz omuza bir direniş sergiliyoruz. Yanlış değiliz ve mücadele etmeye devam edeceğiz mesajı veriyoruz. Aynı zamanda birbirimizle dayanışıyor, iyileşiyor, yalnız olmadığımızı birbirimize hatırlatıyoruz. O yüzden 17 Mayıs bizim için hem politik bir duruş, hem bir mücadele hem de umudumuzu ve sesimizi yükselterek birbirimizi iyileştirme anlamında çok önemli bir gün.”
“En temel sorun önyargılar”
SORU: Kıbrıs’ın kuzeyinde LGBTİ+’ların karşılaştığı en temel sorun veya sorunlar sizce nedir?
“Aslında en temel sorun önyargılar. Çünkü görünmezlikten ayrımcılığa, hukuki boşluklardan hak ihlallerine kadar LGBTİ+’ların yaşadığı tüm sistematik ayrımcılığın temelinde yanlış bilgiler, korkular ve kalıplaşmış inanışlar var.
Yasalara baktığımızda 2014 yılında Ceza Yasası’nda aynı cinsiyetten bir kişiyle birlikte olmanın suç kapsamından çıkarılması ve 2020 yılında nefret söyleminin suç kapsamına alınması Kıbrıs’ın kuzeyindeki LGBTİ+ mücadelesi için çok ciddi kazanımlar. Ancak birçok hak ihlali yaşanmasına rağmen, bu yasalar kapsamında sonuçlanmış bir dava henüz yok. Yani kağıt üzerinde var olmasına rağmen, pratikte yeterince korunduğumuzu söyleyemeyiz.
Eğitimde, sağlıkta, sosyal hizmetlerde ve tüm kamusal alanlarda karşılaşılan hak ihlalleri ile baş edebileceğimiz etkili bir mekanizma mevcut değil. Bu da bizi önyargıya geri getiriyor çünkü yasayı yapan da, uygulayan da, okulda, hastanede, çalışan da toplumun bir parçası. Eğer bir toplumda LGBTİ+’lara karşı bir önyargı varsa, bunun tüm kurumlara da yansıması kaçınılmaz. Dolayısıyla bu önyargıyı kırmak için hem hukuki hem de toplumsal alanda birlikte mücadele etmek şart.”
“Bu yılın teması; ‘baskı tek renk, direniş gökkuşağı’ ”
SORU: Bu yılki onur yürüyüşü teması nedir?
“Bu yılın teması; baskı tek renk, direniş gökkuşağı. Her yıl olduğu gibi 17 Mayıs Komitesi bileşenleri ile birlikte ortak karar verdiğimiz temamız bu. Hem yakın coğrafyamızda hem de dünyada baskı, sansür, ayrımcılık ve savaşlar gittikçe artıyor. Gazze’deki soykırım, önce Rusya’da daha sonra Amerika, Türkiye ve bazı Avrupa ülkelerinde toplumsal cinsiyet, LGBT, cinsel yönelim, aktivizm gibi ifadelerin kullanımının yasaklanması, İngiltere’de meşru cinsiyetin kadın ve erkek olduğunun yasayla desteklenerek devlet eliyle transların varlığının yok sayılması, tüm bunlar bize gösteriyor ki baskıya karşı mücadele etmek her zamankinden çok daha önemli. Biz bu temayla tek tip düşünceye, tek sesliliğe, tek kimliğe zorlayan sistemler karşısında, gökkuşağı gibi çok renkli, çok sesli ve çok kimlikli bir direnişi savunuyoruz.
Aynı zamanda biliyoruz ki bu mücadele yalnızca LGBTİ+’ların mücadelesi değil, birçok sebepten ötekileştirilen ve dezavantajlı hale getirilen tüm grupların, sadece kendi sesini ve gücünü önemseyen otoritelere karşı hep beraber ve omuz omuza vermesi gereken bir mücadeledir. Çünkü baskının hedefi yalnızca LGBTİ’lar değil, bu direniş hepimizin direnişi.”
“Bizim, birbirimizi dinlemeyi öğrenmemiz gerekiyor”
SORU: Toplumsal farkındalığın artması için neler yapılabilir?
“Öncelikle konuşulmayanı konuşmak gerekir. Farkındalık bilgiyle gelir ve ancak temasla güçlenebilir. Öğretmenler, sağlık emekçileri, medya emekçileri, toplumda toplumsal cinsiyet eşitliği ve LGBTİ+’larla ilgili eğitimler almalı ve bilgilendirilmeli. Çünkü korku ve önyargılar çoğu zaman bilgi eksikliği ve yanlış inanışlardan beslenir. Bizim aynı zamanda birbirimizi dinlemeyi öğrenmemiz gerekiyor. LGBTİ+’lar bu toplumun dışından gelen tehditler değil, toplumun ta kendisidir. Birbirimizi anlamak ve birlikte yaşamayı öğrenebilmek tüm ayrımcılık ve çatışmaların yegane çözümü.”
"Bağımsız kurumlar, etkin soruşturma, insan haklarına uygun düzenleme istiyoruz"
SORU: Hükümetten talepleriniz nelerdir?
“Her yıl 17 Mayıs’ta ve aynı zamanda bulunduğumuz, sesimizi duyurduğumuz her yerde tekrar ettiğimiz taleplerimiz vardır. Bunların başında cinsiyetin özbelirlenim hakkına göre tanınması ve hemcinsler arasında kayıtlı birlikteliklere imkan sağlayan yasal düzenlemeler geliyor. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığın etkili bir şekilde önlenebilmesi için bağımsız kurumlar kurulmasını, polisin etkin soruşturma yürütmesi için gerekli mekanizmaların devreye sokulmasını, intersekslere tıbbi olarak gerekli olmayan ve insan haklarına aykırı bir şekilde yapılan müdahaleleri önleyecek bir tüzük değişikliğini, eğitim ve sağlık hizmetlerinin LGBTİ+’ları kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesini ve bu anlamdaki eğitimlerin teşvik edilmesini talep ediyoruz.”
“Özgürce yaşamak ve var olmak bir ayrıcalık değil bir haktır”
SORU: Son olarak LGBTİ+ gençlere bir mesajınız var mı?
“Öncelikle en önemlisi, yalnız değilsiniz ve yanlış değilsiniz. Hepiniz olduğunuz halinizle çok güzel ve çok değerlisiniz. Kimsenin sizi olmadığınız bir kalıba sokmasına ve varlığınızı yok saymasına izin vermeyin. Kendimizi tanımak, ifade etmek, özgürce yaşamak ve var olmak bir ayrıcalık değil bir haktır. Bu hak bugün dünyanın her yerinde tam olarak tanınmasa da, mücadele ederek, dayanışma içinde ve birlikte güçlenerek var olmaya devam edeceğiz.”
