1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Türkiye kapısı mutlaka açılmalı”
“Türkiye kapısı mutlaka açılmalı”

“Türkiye kapısı mutlaka açılmalı”

Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, süt ürünlerinin ihracatı konusunda önemli açıklamalarda bulundu

A+A-

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Candan Avunduk, özellikle süt ürünlerinde ihracatın durma noktasına geldiğini açıkladı.
Avunduk, “Süt ürünlerinde Türkiye kapısı neredeyse kapandı. Bu da uygulanan yanlış politikalar ve alınan yanlış tedbirlerdendir” ifadesinde bulundu.
2018 ve 2019 yılı Ocak ayına ait ihracat rakamlarını da veren Avunduk, “2018 Ocak ayında Türkiye’ye gönderilen kaşar miktarı 237 bin 192 kilo,  bu yıl Ocak ayında 76 bin kilo. Ocak 2018’de Türkiye’ye 235 ton hellim satmışız, Ocak 2019’da 260 ton satmışız. Üçüncü ülkelere hellimi 2018 Ocak’ta 426 ton satmışız, 2019 Ocak’ta 391 ton satmışız. Dövizli satışlarda dahi bir düşüş söz konusudur” dedi.

Yeşil Hat Tüzüğü ile olan ihracatta da düşüşler yaşandığını kaydeden Avunduk, Tüzüğün hayata geçtiği ilk zamanlarda 7 milyon Euro olan ihracatın 3 milyon Euro’ya gerilediğini dile getirdi.

 

  • YENİDÜZEN: Dövizin yükselmesi ve alım gücünün düşmesiyle birlikte başlatılan ‘indirim kampanyasının’ geri dönüşümü nasıl oldu?
  • Candan AVUNDUK: Ekonomik kriz içerisinde indirim kampanyası yapmaktaki amacımız hane halkının günlük ihtiyaçlarına indirim yapıp, satın alma güçlerini yükseltmek ve bu ürünlere daha kolay erişmelerini sağlamaktı. Süt ürünlerinden, ekmeğe kadar günlük ihtiyaçtaki her şey bu kampanyanın içerisindeydi. Kampanyayı da sıkıca takip ettik. Uygulama gayet iyiydi. Sonucu yaptığımız kampanyanın aslında attığımız taş ile vurduğumuz kuşa değdiğini, insanların bir nebze olsun alım güçlerinin yükseldiğini, her şeyden öte morallerinin yükseldiğini gördük. Bu kriz ortamında yalnız olmadıklarını, sahipsiz olmadıklarını hissettiler. Hem satın alma güçlerine katkımız oldu, hem de moral motivasyonlarına katkımız oldu.

 

İHRACAT… “2018 Ocak ayında Türkiye’ye gönderilen kaşar miktarı 237 bin 192 kilo,  bu yıl Ocak ayında 76 bin kilo. Ocak 2018’de Türkiye’ye 235 ton hellim satmışız, Ocak 2019’da 260 ton satmışız. Üçüncü ülkelere hellimi 2018 Ocak’ta 426 ton satmışız, 2019 Ocak’ta 391 ton satmışız. Dövizli satışlarda dahi bir düşüş söz konusudur.”

 “Türkiye kapısı neredeyse kapandı”

  • YENİDÜZEN: Çok ciddi bir ekonomik kriz yaşandı. Bu kriz ihracatı nasıl etkiledi?
  • Candan AVUNDUK: Krizin kendi içerisinde bir dinamiği vardı. Bir yandan maliyetler yükselirken, bir yandan da tahsilat gücünü yükseltti. Yapılan ihracatın yüzde 50’si süt ürünleri için konuşacak olursak, Körfez ülkelerine satılan vardı dövizle, o iyi idi. Her ne kadar dövizin artmasına bağlı, maliyetler arttıysa da dövizin artmasından dolayı elde edilen gelirde de artış oldu. Ama bunun bir de Türkiye bacağı vardır ki orada yine dövize bağlı artan maliyetlere karşılık, siz TL satmak zorunda kaldınız. Bu sefer satış fiyatlarınız arttı. Rekabet gücünüz ve miktarlar düştü. Hali hazırda şuan da o krizin içerisindeyiz. Özellikle süt ürünlerinde Türkiye kapısı neredeyse kapandı. Bu da uygulanan yanlış politikalar ve alınan yanlış tedbirlerdendir.
     
  • YENİDÜZEN: Nedir size göre uygulanan yanlış politikalar ve tedbirler?
  • Candan AVUNDUK: TC ile KKTC arasındaki -özellikle süt sektörü için konuşuyorum- maliyet giderleri göz ardı edildi. Türkiye’de sütün litresi 1.7 liradır, bizde de bunun karşılığı 2.08 liradır. Yani bunu 10 ile genişletirseniz Türkiye’deki maliyet bir kilo üründe 17 TL’dir. Bizde neredeyse 21 TL’dir. Bizim 1 TL teşvikimiz var 21 TL; 20 TL’ye düşer. Aradaki fark 4’ten 3’e iner ama bizim elektrik, su gibi diğer girdi maliyetlerimiz 2 TL civarındadır. Bu 3 TL tekrar 5’e çıkar. Yani Türkiye ile KKTC arasındaki makasta kiloda 5 lira gibi ciddi bir fark oluyor. Bu şartlar altında Türkiye’ye ürün satabilir misiniz? Satamazsınız. Peki biz satabiliyor muyuz? Hayır.

KALİTEMİZ ÇOK İYİ, FİYATIMIZ ÇOK YÜKSEK… “ Süt ürünlerinde Türkiye kapısı neredeyse kapandı… Malımızın kalitesi mi kötü de satılmıyor? Hayır, çok iyi… Neden satılmıyor? Çünkü fiyatımız yüksek...”

 

  • YENİDÜZEN: Türkiye kapısı kapandı derken, güncel veriler nelerdir?
  • Candan AVUNDUK: 2018 Ocak ayında Türkiye’ye gönderilen kaşar miktarı 237 bin 192 kilo,  bu yıl Ocak ayında 76 bin kilo.
    Ocak 2018’de Türkiye’ye 235 ton hellim, Ocak 2019’da 260 ton satmışız. Üçüncü ülkelere hellimi 2018 Ocak’ta 426 ton, 2019 Ocak’ta 391 ton satmışız. Dövizli satışlarda dahi bir düşüş söz konusudur. Bundan şunu anlıyoruz; malımızın kalitesi mi kötü de satılmıyor? Hayır, çok iyi… Neden satılmıyor? Çünkü fiyatımız yüksek.

 

7 MİLYON EURO’DAN 3 MİLYON EURO’YA… “Yeşil Hat Tüzüğü’nün hayata geçtiği ilk zamanlarda 7 milyon Euro olan ihracat 3 milyon Euro’ya geriledi.”

 

  • YENİDÜZEN: Bir de Yeşil Hat Tüzüğü ile ihracat yapılıyor. Burada nedir durum?
  • Candan AVUNDUK: Onlar AB’ye girdi, biz girmedik, kuzeyin de ticareti artsın diye Yeşil Hat Tüzüğü geçirildi. Bu, kuzeyde üretilen ürünlerin, güneye, güney üzerinden de dünyaya açılmasıyla ilgili bir açılımdı. O günkü rakamlar 7 milyon Euro’ya kadar yükseldi ama sonra yavaş yavaş düşmeye başladı. Son olarak da 3 milyon Euro’lara kadar düştü. Bunun sebebi de, kilisenin ve siyasi baskıların neticesinde KKTC ürünü olduğu belli olan markalı ürünleri almıyorlar. Markasız ürünler ağırlıklı olarak alınıyor.  O da bin bir zahmetle, çeşitli yollardan zorlayarak, engellemeler çok fazla… Özellikle Rum alıcılara, kendi vatandaşları tarafından Türklerin ürettiği ürünleri almamaları yönünde baskıların olduğunu biliyoruz. Bu nedenle de Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde güneye yapılan ihracatta da ciddi düşüş yaşanıyor.
     
  • YENİDÜZEN: İşyeri açma ve kapama konusundaki bilginiz, gözleminiz nedir?
  • Candan AVUNDUK: 950’ye yakın üyemiz var. Şuana kadar ‘kapandık’ bilgisi gelmedi. Ama şunu biliyoruz ki sanayiciler hakikatten üretim maliyetlerinin artmasından dolayı ciddi sıkıntı içerisindedir. Satın alma gücünün düşmesiyle de bu sıkıntı vardır.

ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ…“Mağusa Yıldırım köyündeki bir arazinin İçişleri Bakanlığı’ndan Ekonomi Bakanlığı’na devriyle ilgili bir çalışma var. 1 yıldır bu işle uğraşıyoruz.

 “Sanayi bölgesini, müteşebbis heyeti kurmalı”

  • YENİDÜZEN: Sanayi arsaları geçmişte çok da amaca hizmet edecek şekilde dağıtılmadı. Mevcut hükümet de bunların tespitini yaparak bu yönde alınmış bazı izinleri iptal etti. Yeni hak sahiplerine verdi.  Sizce sanayi arsalarının ne kadarı amaca hizmet ediyor?
  • Candan AVUNDUK: İster kabul edelim, ister etmeyelim çok da hak edilerek dağıtılmadı. Bunun hak ederek dağıtılmadığını, ispatı ve kanıtı da çevremizde var. Birçok sanayi arsası ya başkalarına kiralandı ya da boş duruyordu. Mevcut hükümet ve sanayi arsalarından sorumlu bakan ile istişarelerimiz sonucunda birçok boş arsa olduğu, dağıtılmasına rağmen yatırımcı tarafından yatırım yapılmadığı ve bundan dolayı da boş kaldığı tespitini yaptık. Sanayi Odası’nın da olumlu görüşü ile bu arsaların ‘madem siz yatırım yapmıyorsunuz, sizden alıyoruz, yatırım yapacaklara veriyoruz’ yönünde ortak bir görüş ortaya çıktı. Bu ortak görüş doğrultusunda bu arsalar sahipleri tarafından yatırım yapılmadıysa geri alındı. Yatırım yapacak olanlara dağıtıldı. Bu dağıtım da şeffaf oldu. İçerisinde Sanayi Odası’nın da temsil edildiği bir temsilcimizle birlikte hak sahiplerine teslim edildi. Memnuniyetle şunu söyleyebilirim ki Oda Başkanı sıfatıyla herhangi bir kişiden de bize ‘şuna verin buna verin’ telkini olmadı. Eminim Ekonomi Bakanlığı’na da gitmemiştir. Çünkü biz böyle bir duyum almadık. Yani bir nevi de yanlış düzeltildi.
    Peki, doğru nasıl olur? Devlet, bir organize sanayi bölgesi alanı ilan eder, bu ilan ettiği organize sanayi bölgesi aynı Türkiye’de olduğu gibi bir müteşebbis heyeti kurar. Bu heyet, bu arazilerin tüm alt yapı yatırımlarını yapar, minimum 5 bin metrekarelik parsellere böler, bu parselleri de ücret karşılığı sanayicilere satar. Bunlardan elde ettiği gelirlerle alt yapı yatırımlarını yapar ve yönetimine de hiç kimse karışmaz.
    Elektriği, suyu, varsa doğal gazı, telefonu, interneti arazinin kapısına kadar devlet getirir, ondan sonrasını müteşebbis heyeti yapar.
     
  • YENİDÜZEN: Devlet tarafından bu amaca hizmet edecek bir arazi verildi mi?
  • Candan AVUNDUK: Mağusa Yıldırım köyündeki bir arazinin İçişleri Bakanlığı’ndan Ekonomi Bakanlığı’na devriyle ilgili bir çalışma var. 1 yıldır bu işle uğraşıyoruz.

‘DAYATMA YAPILMAMALI…’“Yerel işgücünü desteklemek için çeşitli argümanlar ortaya çıkarabilirsiniz ama ‘bunu yaparsan bunu kullanabilirsin’ şeklindeki bir dayatma ile yapamazsınız.”

  • YENİDÜZEN: Yerel iş gücünün desteklenmesi yönündeki çalışmaya yaklaşımınız nedir?
  • Candan AVUNDUK: Bu fon yabancı işçi çalıştıran işverenlerden alınan parayla kurulan bir fondur. Bu fonun kaynağı yabancı işçilerdir. İşverenler tarafından bu fon yaratılmıştır. Fonun kullanılması da yasayla belirtilmiştir. Yerel iş gücünü desteklemeyle ilgili bir fondur, bunun dışında bir başka amaçla kullanılamaz.  Yerel işgücünü desteklemek için çeşitli argümanlar ortaya çıkarabilirsiniz ama ‘bunu yaparsan bunu kullanabilirsin’ şeklindeki bir dayatma ile yapamazsınız.
     
  • YENİDÜZEN: Kastettiğiniz sendikalaşma mı?
  • Candan AVUNDUK: Evet… Sanayi Odası olarak örgütlü mücadeleye karşı olmamız söz konusu değil. Ben zaten bir örgütün başkanıyım. Yapımız zaten örgütlü bir yapı. Ama KKTC sınırları içerisindeki mevcut yasalar ve özellikle söylemek istiyorum kamudaki sendikaların durumundan dolayı hiçbir işveren bu duruma sıcak bakmaz, bakmıyor da… ikincisi aynı işyerinde 50 kişi çalışıyorsa ve bunun 25’i KKTC’li, 25’i yabancı uyruklu olsun ve hepsinin görev tanımı aynı olsun, sabah 8’de gelip 5’te çıksınlar biri 4 bin yerine 4750 TL alırken, diğeri 4 bin almaya devam edecek. İşveren olarak ya onun da maaşını 4750 TL yapacaksın ki bu işverene külfet, ya da bunların arasında bir uçurum bırakacaksın. Bu da aynı işletme içerisinde aynı işi yapan işçiler arasında bir huzursuzluğa neden olur. Bunun yanında bu kaynak süreli… 2 yıl sonra kaldırılacak deniliyor, 2 yıl içerisinde artmış olan işçi maliyetleri ile de işveren baş başa bırakılacak. Sayın Çalışma Bakanı’nın söylediği; ‘2 yıl sonra hayat güzelleşecek, ekonomi düzelecek, siz de rahat edeceksiniz.’ Böyle bir öngörü, böyle bir dünya da yok. Bunların hepsi sıkıntı yaratır, kayıt dışılığa neden olur, beyansızlığa neden olur, işçi çıkarmalara neden olur ve bunlar olası tehlikelerdir.
     
  • YENİDÜZEN: Asgari ücret belirlendi, sizce bu ücret yeterli mi?
  • Candan AVUNDUK: Bir asgari ücretle KKTC sınırları içerisinde 4 kişilik bir aile geçinsin ama böyle bir dünya, böyle bir mantık yok, böyle bir şey olamaz. Ancak 4 kişilik bir ailenin geçinebilmesi için minimum 2 kişinin çalışması gerekir eğer 2740 TL ise net ve 2 kişinin çalışmasıyla 5 bin 480 TL paranız olur, bu ülkede geçinebilirsiniz. Ama bu geçinmenin sınırları tartışılır.
    Bir de asgari ücret demek hiçbir iş bilmeyen kişilerin alacağı ücret demektir. 2 yıl sonra ise bu kişiye, işveren zaten daha yüksek ücret verir. Çünkü o çalışandan daha fazla verim almaya başlamıştır. Bu verimden yararlanan işveren,  aynı verimi işçisine ve çalışanlarına yansıtır. Şu söylem çok yanlıştır; ‘çalışanların kaderleri patronların iki dudağı arasındadır’ külliyen yalan. Hiçbir işveren iyi çalışan personelini durdurmaz.

 

yeniduzen-satin-aliniz-20190225120700.jpg

Bu haber toplam 2364 defa okunmuştur