
Toros: “Kıbrıs’ımızda çok taraflı diplomasi artık bir zorunluluktur”
CTP Milletvekili Toros, İran, İsrail ve ABD arasında hızla tırmanan gerginliğin, uluslararası ilişkilerde “dondurulmuş sorun” olarak adlandırılan krizlerin aslında hiçbir zaman tamamen donmadığını ve her an yeniden alevlenebileceğini gösterdiğini söyledi
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Fikri Toros, İran, İsrail ve ABD arasında son dönemde hızla tırmanan gerginliğin, uluslararası ilişkilerde “dondurulmuş sorun” olarak adlandırılan krizlerin aslında hiçbir zaman tamamen donmadığını ve her an yeniden alevlenebileceğini gösterdiğini söyledi.
Sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan Toros, bölgede yaşanan gelişmelerin, herhangi bir siyasi sorunun kendi kendine çözülmeyeceğini bir kez daha ortaya koyduğunu vurguladı. Toros, “Durağanlaşan krizler zamanla daha karmaşık ve yıkıcı hale gelir” uyarısında bulundu.
İşte Toros’un sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama:
“İran - İsrail ve ABD Arasında Tırmanmakta Olan Gerginlik
İran, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri arasında hızla tırmanan gerginlik, uluslararası ilişkilerde “dondurulmuş sorun” ( frozen conflict ) olarak tanımlanan meselelerin aslında hiçbir zaman donmadığını ve her an yeniden alevlenebileceğini acı bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Bu gelişmeler, özelde bölge, genelde dünya halklarına, hiçbir siyasi sorunun kendi kendine çözülmeyeceğini, durağanlaşan krizlerin ise zamanla daha karmaşık ve daha yıkıcı hale gelebileceğini hatırlatmaktadır.
Dondurulmuş sorunlar, sadece çatışmanın sıcak yüzünü maskeler.
Sorunun önde gelen sonuçları arasında olan adaletsizlik, güvensizlik ve istikrarsızlık ise daha karmaşık bir hal alır.
Orta Doğu’da halen yaşananlar, Kıbrıs barış tesisi sürecini çıkmazda tutanların ve taraflar arasında yeni krizler çıkaranların yarattıkları risklerin göstergesidir.
Bu gerçek ışığında, Kıbrıs’ımızda ortak çıkarlar, haklar ve refah odaklı çok taraflı diplomasiye dayalı çözüm mekanizmalarının güçlendirilmesi artık bir zorunluluktur.
Kalıcı barış, sorunu ötelemekle ve onu bir siyasi besin kaynağı olarak görmekle değil, müzakere yoluyla adil ve kapsamlı olarak çözmekle mümkündür. Kıbrıslı toplumların ve bölge halklarının güvenliğini, refahını ve geleceğini tehlikeye atan siyasi sorunları geçmişte bırakmanın yegane yolu ise, empati ve eş zamanlı siyasi irade temelinde yürütülecek anlamlı müzakerelere dair sorumluluk alabilecek liderleri göreve getirmektir!”