
'Tekke Bahçesi’ndeki isimsiz mezarların açılması için imza vermeye hazırız'
Tekke Bahçesi’nde bir mezarda gömülü olduğu sanılan “kayıp” İsmail Bekir’in sevgili kızı Ülfet Canseç ve sevgili eşi Fatma İsmailoğlu’yla röportajımız geniş yankı yarattı... Çeşitli okurlarımız bizi telefonla aradı, “ka
Tekke Bahçesi’nde bir mezarda gömülü olduğu sanılan “kayıp” İsmail Bekir’in sevgili kızı Ülfet Canseç ve sevgili eşi Fatma İsmailoğlu’yla röportajımız geniş yankı yarattı... Çeşitli okurlarımız bizi telefonla aradı, “kayıp”larının Tekke Bahçesi’nde gömülü olduklarına inanan bazı “kayıp” yakınları da bizi arayarak, Ülfet Canseç’in röportajında yaptığı çağrıya yanıt vermek istediklerini, Tekke Bahçesi’ndeki isimsiz mezarların açılması için bir imza kampanyası başlatılarak bu imzalar ilgili makamlara ulaştırılacaksa, kendilerinin de imza vermek istediklerini anlattılar.
Emine Unku adlı okurumuz ise internette de yayımlanan röportajımıza şu yorumu getirdi:
“Devlet bu insanlara, onlar yalvarıp yakarmadan şehitleriyle ilgili her türlü yardımda bulunmalıdır. Maaş bağlamak maddi yönden yardımcı olabilir ama ruhun açlığını hiç birşey doyuramaz.Tekke Bahçesi’nin açılamamasını hiç anlamış değilim. Gizlenen nedir ki? Siz açılması için bir kampanya başlatın, biz destekleyelim. “Bu annenin ayaklarının suyu içilir” demiş Ülfet hocam. Merak ederim acaba yılın annesi ilan edildi mi hiç, gerçi edilse ne olacak, önemli olan bu yavruların ve annenin içten içe yaşadıkları çektiği acılar. İnşallah babalarını bulurlar ve içlerini kemiren soruların bir kısmından kurtulurlar....”
Tekke Bahçesi’ndeki mezarlar...
Tekke Bahçesi’ne “Ayvasıl şehidi” olarak defnedilmiş olan Hüseyin Yalçın’ın aslında Aymarina’ya (Gürpınar) yakın bir noktaya defnedilmiş olabileceği yönünde kuşkular var. Nitekim Kayıplar Komitesi yetkililerine Omorfo yolu üzerinde olası bir gömü yeri gösterilerek, Hüseyin Yalçın’ın Ayvasıl’da değil, bu noktada öldürülerek oraya gömüldüğü yönünde bazı şahitler bilgi vermiş bulunuyor. Bu olası gömü yerinde kazı yapılıp da DNA testleriyle kimlik tespiti yapıldıktan sonra burada yatan “kayıp” şahsın kimliği anlaşılabilecek... Tekke Bahçesi’nde pek çok “meçhul” mezar var... Bu “meçhul” mezarların da açılarak DNA testleri için örnek alınması ve kimlik tespiti yapılması gerekiyor. Hatırlanacağı gibi bu konuda 2007 yılında bu sayfalarda geniş yayın yapmıştık... Tekke Bahçesi’nde yakınlarının gömülü olduğu kuşkusu bulunan pek çok “kayıp” yakınının da beklentisi, bu mezarlardan DNA örneği alınması gerektiği yönünde...
*** Kuzey İrlandalı okurlarımızdan mektup var:
“Yazılarınız ilham veriyor, insanlık durumlarını yansıtıyor...”
Kuzey İrlandalı birer Protestan ve Katolik olan ve hayatlarını birleştirmiş olan iki okurumuz bize bir mektup göndererek, kendilerinin de çatışmalı bir ülkeden gelmeleri nedeniyle, Kıbrıs’taki sorunu anlayabildiklerini anlatıyorlar. Ken Lovesy ve Margaret Conway’in bize gönderdiği mektup şöyle:
“Sevgili Sevgül Uludağ,
Hem ben (Ken Lovesy), hem de eşim Margaret Conway, Kuzey İrlanda’dan emekli öğretmenleriz. Hem İngiltere’de Oxford’ta, hem de Kıbrıs’ın kuzeyinde Esentepe’de (Ayguruş) yaşamımızı sürdürüyoruz. Her iki yeri de yürekten seviyoruz.
Adanın her iki tarafından da deneyimlerimiz vardır. Ben (Ken) 1980-1990 yılları arasında İngiliz Okulu’nda öğretmenlik yaptım, “bölücü hattı” ilk kez 1987’de geçtim. Sonra 2005 yılında tekrar geçtim sınırı – Cyprus Mail gibi (ki bu gazetede ben de 1980’li yıllarda yazılar yazıyordum) aklı başında gazetelerin Kıbrıslırumlar’a referandumda evet demelerini salık verdikleri tüm iyi tavsiyelere rağmen, Kıbrıslırumlar referandumda hayır yanıtı vermişlerdi.
Biz buradaki yaşamı çok seviyoruz, gerek Kıbrıslıtürkler, gerekse Karadenizli Türkler arasında çok iyi dostlar edindik.
Bir süreden beridir yazılarınızı takdirle ve beğeniyle izliyoruz: Yürekten gelen, lirik, cesur, çok iyi yazılmış yazılardır bunlar, insanlık durumlarına ilişkin kaygıları ve açıklığı yansıtırlar... Bu nedenle hem burada, hem de başka yerlerde insanlara ilham kaynağıdırlar. “Sınır”ın her iki tarafından da pek çok insanla konuştum, hala çözüme kavuşturulmamış meseleler ve ele alınması gereken acı dolu insani duygular mevcuttur.
Aslında ben Kuzey İrlandalı bir Protestan’ım, eşim de Kuzey İrlandalı bir Katolik’tir, o nedenle bölünmüş toplumları anlayabiliyoruz, bölünmüş toplumlardan insanları nasıl bir araya getirmek ya da getirmemek gerektiğini de anlıyoruz. Eşimin tezi “Tarihte Duyarlı Konuları Öğretmek” konusundaydı. Ledra Palace Oteli yakınındaki Tarihsel Düşünce ve Araştırma Merkezi’ni de ziyaret ettik.
Eğer bir araya gelip de bu konularda görüş alış verişi yapabilirsek, çok iyi olur... Bu ayın sonunda adadan ayrılacağız fakat Ekim ayında emekli öğretmen ve üniversite hocası iki arkadaşımızla birlikte geri geleceğiz.
Buluşup tanışamasak bile, yazılarınızın sıkı takipçisi olacağız... Yazdıklarınız için sonsuz teşekkürler...
En iyi dileklerimizle,
Ken Lovesy ve Margaret Conway”