1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Sosyal Adalet ve Sol
Sosyal Adalet ve Sol

Sosyal Adalet ve Sol

Sosyal Adalet ve Sol

A+A-

 

Berlin duvarının yıkılışıyla birlikte serbest piyasa ekonomisinin tek ve vazgeçilemez sistem olarak kabul ettirilmeye başladığı herkesin malumu. Margaret Thatcher ve Ronald Reagan’ın ateşli bir şekilde savunduğu 1980’lerin “büyük fikri” artık tüm dünyaya egemen olacaktı. “Büyük fikre” göre piyasa serbest kaldıkça, devlet elini piyasadan çektikçe ekonomi büyüyecek ve bundan herkes faydalanacaktı. Ancak, ne Thatcher, ne de Reagan söylemlerinde belli elitlerin çıkarlarına yönelik siyaset ürettiklerini söylüyorlardı. Onlar kendilerini halkçı diye tanımlamışlardı. Onlara göre, devletin küçülmesi ve vergilerin azaltılması, sermayenin serbest bir şekilde dolaşımının sağlanması günün sonunda herkesin refahını artıracaktı.
Peki, Thatcher ve Reagan’ın uygulamaya soktuğu ‘büyük fikir’ vaat ettiklerini gerçekleştirdi mi? Bu sorunun cevabı açık ve nettir. Verilen vaatler gerçekleşmemiştir. Batı ülkelerinde 1990’larda ve 2000’lerin başında ekonomik büyümenin gerçekleştiği doğrudur. Ancak bu büyümeden kimlerin faydalandığını soracak olursak cevap yine açık ve nettir: toplumda azınlık denebilecek bir kesimi oluşturan üst düzey yöneticiler ve sermaye sahipleri. Verilere baktığımızda 1980’lerden bugüne gelir seviyesi eşitsizlikleri gittikçe artmıştır. Toplumun üst tabakasında bulunan zengin kesimler zenginliklerini katlayarak artırırken, alt kesimlerde böyle bir katlanma söz konusu olmamıştır. 1980’lerin “büyük” fikri günün sonunda sosyal adaletsizliğin derinleşmesine yol açmıştır. 
Hal böyleyken, GaiLe’nin bu haftaki “Sosyal Adalet ve Sol” başlıklı özel sayısı sol siyasi duruşun gerek global ölçekte gerekse de Kuzey Kıbrıs özelindeki genel durumunu ve neo-liberal hegemonya karşısında erozyona uğratılan sosyal adalet mefhumunu mercek altına almayı kendisine gaiLe edinmiştir. Tüm Gaile yazarları ırk, sosyal sınıf, cinsiyet, cinsel yönelim, ve etnisite gibi kategoriler üzerinden (yeniden)üretilen eşitsizlik ve tahakküm biçimlerinin kesişkenliklerine karşı bilinçli ve eylemsel mücadele gerektiği noktasında hemfikirdir. Bununla birlikte, neo-liberal paradigmanın yarattığı hegemonik başarı karşısında değersizleştirilen ve duyarsızlaştırılan ‘sosyal adalet’ prensibinin yeniden değerli kılınıp ‘ortak iyi’ olarak benimsetilmesine acilen ihtiyaç vardır.
Bu noktadan hareketle, Hakkı Yücel’in “(Yeni) Solun Olmazsa Olmazları” başlıklı yazısı, modern dönemin iki tarihsel sistemi olan liberalizm ve sosyalizmin yürürlükteki biçimleri ve ideolojik kapsamlarıyla geçerliliklerini yitirdiklerini gözleminde bulunurken, (Yeni) Solun kendisini “daha adil bir dünya” ve “daha özgürlükçü bir toplum” prensipleri üzerinden yeniden kurgulaması gerektiğinin altını çiziyor.
Mustafa Öngün, “Oligarşi mi? Eşitlerin Siyasi Yönetimi mi?” başlıklı yazısında ise, gelir seviyesi eşitsizliklerinin toplumlarda ne denli sosyal sorunları beraberinde getirdiğini somut verilerle kıyaslayarak ortaya koyuyor. Öngün’ün yazısı, neoliberal paradigmanın ilahlaştırdığı ekonomik büyüme şiarının artık sorgulanması gerektiğini, bu şiarın sosyal adaletle birlikte düşünülmediğinde pek de anlamı olmadığını vurguluyor.
Bilge Azgın’ın iki bölümden oluşan “Kuzey Kıbrıs’taki Sol Partilerin Sol Açığı” yazı dizisi, Kuzey Kıbrıs’taki sosyal adalet ve gelir dağılımı eşitsizliği sorunlarını somut bir biçimde irdelemeye çalışıyor. Azgın’ın birinci yazısı, Kuzey Kıbrıs’ta 2008 yılında yapılan Gelir Dağılımı ve Yoksulluk Sonuçları Raporunu’nun ivedilikle ve daha kapsamlı bir biçimde yeniden yapılması gerekliliğine vurgu yapıyor. İkinci yazısı ise, Kuzey Kıbrıs’ta siyaset yapan sol partilerin sosyo-ekonomik yeniden bölüşüm duyarsızlaş(tırıl)ması sorunsalını ele alıyor.
Son olarak, Umut Bozkurt’un “Sosyal Adaletsizliğe Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Bakmak” başlıklı yazısı “toplumsal cinsiyeti önemli ve ana sayılan dünya meselelerine dışsal bir kategori olarak görmek yerine, dünya üzerindeki tüm işlerin toplumsal cinsiyet esasına göre örgütlendiğini görünür kılmak” gerekliliğinden hareketle, neo-liberal paradigmanın derinleştirdiği sosyal adaletsizlik biçimlerinin neden en fazla kadınları mağdur ettiğinin sorusuna cevap arıyor.

“Sosyal Adalet ve Sol” Dosyası Editörleri
Bilge Azgın ve Mustafa Öngün

Bu haber toplam 1484 defa okunmuştur
Gaile 237. Sayısı

Gaile 237. Sayısı