1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. ‘Sal’ımız atık, kalbimiz kaplumbağa
‘Sal’ımız atık, kalbimiz kaplumbağa

‘Sal’ımız atık, kalbimiz kaplumbağa

‘Sal’ımız atık, kalbimiz kaplumbağa

A+A-

Çiğdem Kutlu Güney

Küçük heyecanlarla hayatı farklı kılmak…
Hani neresinden tutsak elimizde kalacağını düşündüğümüz bir ülkede hayata renk katmak; doğaya ve içinde yaşayan canlılara karşı duyarlı olmak… Ne çok cümle kurarız içinde bu düşünceleri taşıyan, belki de içini dolduramadığımız onlarca cümle…
Yüz milyon yıldır adamız sahillerini ziyarete gelen kaplumbağaları korumak için kurulmuş olan Kaplumbağaları Koruma Cemiyeti (KKC) ve faaliyetlerini hep duyar, uzaktan sempati ile izlerdim.
Belki de içini dolduramadığım cümlelerden biriydi onları uzaktan izlemek ve faaliyetlerine katılmamak. İki yıl önce Alagadi sahilinde yapmış olduğumuz bir kampta onları yakından tanıma fırsatı buldum. Gecenin bir yarısı kaplumbağaların sahile ziyaretlerini saatler boyu beklerken proje liderlerinden Robin Snape ile uzun uzun sohbet ettik. Onların gönüllülüğü, planlı-programlı çalışmaları, dünyanın birçok yerinden gelen ekolojist öğrencilerin duyarlılığı ve heyecanı karşısında onlara hayran kalmamak imkansızdı. Koruma altına aldıkları ve gözlem yaptıkları sahillerdeki yuva sayısının ne kadar çok arttığından gururla bahsetti Robin,  ki hiç de haksız değildi duyduğu gururda. Bizim için en önemlisi kaplumbağalara yerli halkın sahip çıkması diyordu ve bu sebeple kaplumbağa gözlemlerinin halka açık olduğundan söz ediyordu.
Çevre bilinci, duyarlılığı önemli; çünkü denize atılan her atık, sahillerimize yuva yapan bu güzelim canlıların yaşamını tehdit ediyor. Yedikleri bu artıkları ne kusabilir ne de sindirebilirler, bu nedenle de yavaş yavaş açlıktan ölüyorlar.  Hem bu konuya dikkat çekmek hem de KKC’ne yardımda bulunmak amacıyla dört yıldır sahil kenarlarından toplanan atık malzemelerden sal yapma yarışı düzenliyorlar ki sizin de tahmin ettiğiniz üzere bu projeye olan ilgi gibi yarışmada da yabancı takımlar çoğunlukta. Yarışma Güzelyalı plajında ve KKC’nin bir alt kolu diyebileceğimiz Karşıyaka Kaplumbağaları Koruma Cemiyeti tarafından düzenleniyor. Sponsorların da desteği ile düzenlenen yarışma için takım olarak ödediğiniz katılım ücreti ise tamamen gönüllülerden oluşan bu cemiyete katkı olarak dönüyor.
Yarışmadan geçen yıl haberimiz olmuştu ve hemen bir ekip kurup “Babaura” adlı salımızla katıldık yarışmaya. İkincilik alan salımızın hem yapım aşamasında hem de yarışma sırasında bize tattırdığı zevkle ‘seneye de varız’ dedik...

ATIKLARDAN SAL İÇİN İŞBAŞI!

Ve işte ertesi yıl gelmişti. Geciken kavurucu sıcaklarla ve tatlı heyecanlarla herkes malzeme toplamaya başladı ki işin en zevkli ve anlamlı yanı da bu sanırım. İşe yaramaz diye çöp yığınları oluşturduğumuz ve sahillerde kaplumbağalar için büyük tehdit unsuru oluşturan o malzemeler tek tek toplanıyor, ayıklanıyor: Bidonlar, pet şişeler, naylon poşetler, tahtalar... İşe yarayan her şey sala dönüşmek üzere birikiyor.  Serin bir çarşamba akşamı toplanılarak ortaya çıkmaya başladı salımız ya da sallarımız. Çoğaldıkça güzelleşir her şey düşüncesi ile iki sal ve iki takım olacaktık bu yıl.
Amaç daha fazla eğlence,  daha fazla farkındalık. Gecenin serinliği ile beraber başladık işe koyulmaya. “Şunu şöyle mi yapsak, böyle mi yapsak?” derken üç dört saat içerisinde sallarımız hazır.
Sırada isim bulma ki bu da çok uzun sürmüyor. Kısa süre içerisinde Yarma Gül ve Atom Karınca karşımızda.
Karada pek sağlam görünse de denizde nasıl ilerleyeceğimiz de önemli. Ertesi gün Yarma Gül’ü denizle tanıştırdık. Sonuç, hüsran…
Çok emin bir şekilde bağladığımız ipler, tek tek gevşedi ve bidonlardan biri terk etti Yarma Gül’ü.
Epictetos’un dediği gibi “Karşılaşılan zorluklar ne kadar büyükse, onların üstesinden gelmek de o kadar gurur vericidir.”
Biz de yılmadık elbet, dağılan bidonu kolumuzun altına alıp ertesi gece yine toplandık ve Yarma Gül’ü daha da sağlamlaştırdık. ‘işte Yarma Gül, yarına hazırsın…’

GÜZELYALI PLAJI’NDAKİ HEYECAN

Ertesi gün 10.30 civarında geldik Güzelyalı plajına. Bizden önce gelen dört salın yanına Yarma Gül’ü ve Atom Karınca’yı yerleştirdik. Yarım saat içerisinde yarışmaya katılacak olan dokuz sal yerlerini aldılar ve başladık görevlilerden önce hepsini incelemeye. Ne kadar güzel değerlendirmiş herkes atıkları… Ardından görevliler salların sağlamlığını, güvenilirliğini kontrol etti ve tasarım birincisi için değerlendirildi tüm sallar. Bu yıl rekor bir katılımla dokuz sal katılmıştı yarışmaya. Üçerli üç gruba ayrıldı sallar ve yarışma anı için sahile indirildi. Bizden Atom Karınca birinci grupta, Yarma Gül ise ikinci grupta yer alıyordu.
Sallar yarışma için sahil kenarında beklerken hani küçüklüğümüzden beri severek yarıştığımız halat çekme yarışı başladı.  Zavallı halatlar neler çekiyor ellerimizden? Ama yine de o çizgi geçilmeyecek  diyor, her takım. Eller acıyor, yüzler kızarıyor ve kaybeden takımın yere serilmesi ile sonuçlanıyor yarış. Her yanda bir güzellik, bir heyecan diyor insan. Ne güzel!…
Göze çarpan bir başka güzellik ise tüm kazalara karşı önlemlerin alınmış olmasıydı. Salların dönüş noktasında bir yat ve sağlık görevlileri her yerde. Nasıl da önemsiyorlar işlerini diyorsunuz. Sahilin üstünde yer alan terasta ise KKC yararına satış yapılıyor. Her şey düşünülmüş.

VE YARIŞ BAŞLIYOR

Halat yarışmasının ardından sal yarışı başlıyor. İlk grubun üç salı suya indirildi bile ve başlangıç düdüğü ile bizden Atom Karınca’nın yolculuğu başladı. Atom Karınca kendi grubunu birincilikle bitirdiği halde daha sonuç belli değil, önemli olan tüm sallar arasında en kısa sürede bitirmek yarışmayı. Nefes nefese gelen Atom Karınca ve ekibinden sonra biz de yerimizi aldık, son taktikler son düzeltmeler derken yarışma başladı. Denizin içerisinde 500 metrelik mesafeyi dalgalar eşliğinde aşmak ve hiç bitmeyeceğini sanmak, maceracı ruhumuzu besliyor adeta.  Yarışma sonunda biz de grup birincisi olmuştuk, tatlı bir yorgunluk ve heyecanlı bir bekleyiş vardı artık sırada. Üçüncü grup da yarışmayı tamamladıktan sonra sıra derecelerin açıklanmasına gelmişti. Gerçekten çok güzel bir yaratıcılık sergileyen, yağ bidonundan tutun da kırık sandalyelere kadar atıkları çok iyi değerlendiren bir İngiliz takımının salı tasarım birinciliğini kazanmıştı. Yarışmada ikinci Alagadi Sahil Koruma Cemiyetinin salı oldu,  birincisi ise bizim sal ‘Yarma Gül’ …
Büyük bir mutluluk tabii ki. Ancak orada bulunmak, o heyecanı tatmak ve etkinliğe katkı koymak çok daha güzel bir duygu, içi doldurulmuş bir cümle… Her ne kadar birinciyiz diye sevinsek de atıklarla verilen bu mücadeleyi  aslında o sahilde bu yıl bulunan 36 yuva kazanmıştı…
İşte bu sebeple ‘seneye yeniden, yine varız’ dedik hem de sizinle çoğalarak….


************************************************************
En iyi dizayn: The Olive Press Gang

Yarışma: 1. Yarma Gül ( 12.19 dakika)
Yarışma 2. Alagadi Ninja Turtles (12.35 dakika)
İp Çekme Yarışı Kazananı: The British Kolan Hospital

************************************************************

Bu haber toplam 1653 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 222. Sayısı

Adres Kıbrıs 222. Sayısı