
'ÖZELLEŞTİRME ÇÖZÜM DEĞİLDİR'
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, Elektrik Kurumu’nda yaşanan son olayları ve TC Büyükelçisi Akça’nın konu ile ilgili açıklamalarını değerlendirdi.
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, Elektrik Kurumu’nda yaşanan son olayları ve TC Büyükelçisi Halil İbrahim Akça’nın konu ile ilgili açıklamalarını değerlendirdi.
Denktaş’ın basın açıklamasının tam metni şöyle;
Elektrik grevi ile birlikte başlayan ve devam eden tartışmaların seyri, tartışmaların bir kez daha yanlış bir mecraya sürüklenmekte olduğunu göstermektedir. Bu tartışma süreci halkımızı üzmekte ve doğru ile yanlışı ayırd etmesi açısından belirsizliğe sürüklemektedir. Bu nedenle konuyu gerçekçi bir yaklaşımla ve manipülasyon yapmaksızın ele almakta fayda görmekteyiz.
KKTC, genel bir özelleştirme yapılmasına uygun bir ortama sahip değildir. Küçük olduğu kadar ekonomik yapısı zayıf olan ülkemizde, başka ülkelerde özelleştirme yolu ile elde edilebilecek faydalara ulaşmak mümkün değildir. KKTC’nin bu yapısı ile özelleştirme yönünde atılacak her adım “tekelleşme” yi sağlamaktan öteye gidemez ve orta vadede bu adımlar halk aleyhine sonuçlar yartatmaktan öte bir işlev göremez.
Hükümet, kendi programında ortaya koyduğu hedeflere uyum sağlamayan bir protokole uyma çabası içinde hem kendine hem de halkımıza ters uygulamalar içerisine girerek varolan kaosu daha da büyütmekten başka bir sonuç elde edememektedir.
EL-SEN, aylardan beridir, hükümete açık ikazda bulunarak, “özelleştirme yasa tasarısı” Meclise sevk edildiği anda grev yapacağı ihbarında bulunmakta idi. Esasen hükümet grevin 6. gününde yaptığını tasarıyı meclise sevk etmeden yapmış olsa idi bu grev de olmayacak ve gerek insanlarımız gerekse ekonomimiz bu denli mağdur edilmeyecekti. Harcadığı elektriğin karşılığını ödediği halde mağdur duruma düşürülmüş vatandaşımızın öfkesini anlamak elbette mümkündür. Ancak, yıllardan beridir, kendilerine bağlı bir kurum ile mali hesaplaşmasını tamamlamayan ve bu nedenle kurumu zarara sokan hükümete bağlı birimlerin elektriğini keserek bir eylem yapma imkanına sahip olmayan sendikanın da yapacak başka birşeyi olmadığı gerçeğini de yadsıyamayız.
Grev sonunda ortaya çıkan “özerk yapılandırma” kapsamının ne olduğu şu anda bilinmemektedir. Ancak, Sn Büyükelçi’nin, sorulan bir soruya vermiş olduğu ve bir takım yerlerin ekmeğine bal süren açıklamasından da anlaşılacağı üzere, hükümet ile sendika arasında varılan mutabakatın işletilemeyeceği gerçeğini açık olarak ortaya çıkartmıştır.
Anlaşılmaktadır ki, bir süreden beridir konuşulan 30 Ocak mitingi, bu tartışmalarda kullanılarak Türkiye karşıtı söylemlerde bulunmak isteyenlerin rahatça istismar edebileceği bir eyleme dönüştürülecektir. Kıbrıs Sorunu ile ilgili son zirve toplantısının ardından gerçekleştirilecek böylesi bir eylemin hedefinin bir kez daha saptırılacağı son derece açıktır.
Esasen, tüm sektörlerimizin sorununun aşılabilme olanağı var iken, esas sorumlu olan hükümeti es geçerek adadaki varlığımızın temel nedeni olan Türkiye’yi suçlu sandalyesine oturtmak gayretlerine bilerek veya bilmeyerek güç veren son gelişmeler ışığında, elektrik özelleştirmesi ile ilgili bir açılım ortaya koyarak, insanımızın manipüle edilmeden sorunun çözümü için Demokrat Parti adına bu konudaki önerilerimizi sıralamak isteriz.
-Elektrik Kurumu özelleştirme kapsamında kurumun maliyet yapısı öne çıkartılarak, iletim ve tahsilat bölümlerinin özelleştirileceği öngörülmektedir. Hükümet adına televizyonlarda konuşan yetkililer bu özelleştirme sonrasında hükümetin de kendi üstüne düşecek ödemeleri yapacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu noktadan hareketle önerilerimiz şunlardır.
1-Yönetim Kurulu, Mecliste temsil edilen partilerin 6 yıl süre ile atayacağı konusunda uzman birer kişi, ilgili bakanlıktan 1, sendikadan 1 temsilciden oluşmalıdır. Atanacak kişilerin uzmanlığı Kamu Hizmeti Komisyonunca onaylanmalıdır.
2-Kurum iç yapısı yeniden elden geçirilerek düzenlenmeli, risk alanları gerçekçi tesbit edilerek ek mesai çalışmalarının istismar edilmesi önlenmelidir.
3-İletim hatlarının yenilenmesi için açılacak bir şeffaf ihale ile kredili yenilenme imkanları sağlanmalıdır.
4-Maliyet ve amortisman bedeli hesaplanarak kurum elektriği her belediyeye ayrı ayrı olacak şekilde teslim ederek, hane iletimi ve tahsilat sorumluluğunu kurum içinden ilgili belediyelere eleman takviyesi de yaparak devretmelidir.(Su örneğinde olduğu gibi)
5-Belediye başkan ve Meclis üyeleri tahsilat ve ödeme işlemlerinden kişisel olarak da sorumlu hale getirilmelidir.
6-Alternatif enerji kullanımı vasıtası ile ihtiyacından fazla elektrik üretiminde bulunanlardan sisteme enerji alımını sağlayacak düzenlemelere gidilmelidir.
7-Kurum ile devlet arasında var olan alacak verecek hesaplaması derhal sonuçlandırılarak hesap kapatılmalıdır.
Görüleceği üzere “yapmazsanız ödemeyiz” ve ayni şekilde yaparsanız çalıştırtmayız gibi inatçı ve olumlu sonuç yaratmayan yaklaşımlar yerine, hem halkımızı hem de devletimizi tatmin edecek çözüm yolları vardır. Bu gerçeği halkımızın gözünden kaçırtarak “çaresizlik” silahını çekenlere karşı halkımızın bilinçli hareket etmesi halinde ülkemizin tüm sektörlerinin sorunları çözüm aşamasına geitirilebilinir.
Sorunlarımızın çözümü için Anavatan Türkiye’nin katkısına duyduğumuz ihtiyacın gözardı edilmemesi, Türkiye’ye ihtiyaç duymayız diyenlerin alternatif önerilerinin “ Rum veya AB’yi” sorunlara çözüm adresi olarak gösterdiklerinin farkedilmesi gerekmektedir.
Çözüm, kendi alternatiflerimizi yaratarak Türkiye’nin desteğini almaktan geçer. Demokrat Parti olarak samimi bir diyalog ile bu sorunların üstesinden geleceğimize yönelik inancımız tamdır.