1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Ölüden gözyaşı beklemek”
“Ölüden gözyaşı beklemek”

“Ölüden gözyaşı beklemek”

DP Milletvekili Denktaş, özel jetle ilgili polis raporunu Meclis’te okudu, tek bir bakanın görevden alınması değil, UBP-HP Hükümeti’nin istifa etmesi gerektiğini vurguladı, Başbakan Tatar’ın içinde bulunduğu durumu yorumladı, “acırım kendisine” dedi.

A+A-

Fayka Arseven KİŞİ

DP Milletvekili Serdar Denktaş, özel jetle ilgili polis raporunu Meclis’te okudu, tek bir bakanın görevden alınması değil, UBP-HP Hükümeti’nin istifa etmesi gerektiğini vurguladı, Başbakan Tatar’ın içinde bulunduğu durumu yorumladı, “acırım kendisine” dedi.

Hükümetin özel jet olayında ısrarla bir şey gizlediğini dile getiren Denktaş, “insanların odalarından çıkıp dolaşması, ülkeye gelişlerinden daha gayri yasal bir şey değil ki…” yorumunda bulundu.

“‘Nasıl bakacaksınız birbirinizin yüzüne ve icraat yapacaksınız. Bana izah edin’” diyen Denktaş,  “Düşünün bir başbakan, görevden almak istediği alamadığı bir bakan, düşüncede değil, fiiliyata da döktüğü…  Hükümetin büyük ortağından şikayetçi olan küçük ortak ve bu hükümetten bir icraat bekleyeceğiz. Ölüden gözyaşı beklemek daha doğru olur” dedi.

YENiDÜZEN: Özel jet krizi olayının yankıları sürüyor. Çelişkili açıklamalar, polis raporları… Muhalefetin ‘doğruyu söyleyin’ isteği… Kuralları koyan kendileri, bu kuralları koyduktan sonra bir istisna yapma hakkı kendilerinde var mı?

Serdar DENKTAŞ: Var. Bunu dürüstçe başından kamuoyu ile paylaşmış olsalardı hiçbir sıkıntı olmayacaktı. Hiçbirimizin de söyleyecek sözü olmazdı. Ama bir taraftan ‘şeffaflık’ deyip diğer taraftan gizlilikle iş yürütmeye çalışmaları hem hepimizin kafasında soru işareti yarattı, hem salgın nedeniyle paranoya halini alan sağlık meselesinde büyük tepki yarattı. Bu nedenle de hakikaten iyi bir yatırımcıyı da ülkeye küstürmüş ve kaçırmış olduk. Derdim bu. Yoksa doğruyu söyleseler, doğruyu konuşsalar, hade baştan söylemediler ama YENiDÜZEN’in gelişlerini ortaya çıkardıktan sonra orada olsun doğruyu paylaşsalar, her biri başka kafadan ses çıkarmasa, sosyal medyada farklı farklı açıklamalar yapmasalar bu iş yine tatlıya bağlanırdı. Ama sürekli topu bir başkasının kucağına atma gibi hareketler, yine polis raporuna dayanarak güya bir bakanın görevden alınması işi çığırından çıkardı. Elimde olmasına rağmen rapor, bayağı bekledim. Sabahtan beri rapor bende vardı. Sabırla bekledim. Doğru olanı paylaşırlar diye Meclis’te ama yine onu tercih etmediler. O nedenle raporu hiç yorumsuz okumak durumunda kaldım. Başbakan, ‘rapora göre elde ettiğim kanaat neticesinde bakanı görevden aldım’ dedi. Oysa o raporda en masum Turizm Bakanı idi. Ama ‘rapora göre’ demesi çileden çıkardı.

Bu insanların karantina otelinde değil, yan taraftaki otelde konaklaması veya otel içerisinde kumar oynamaları eğer oynadılarsa bunlar gayet doğal şeyler. Niye? Çünkü kumarhaneler açık. Kim verdi izni? Hükümet verdi. İlk kumarhaneler açıldığında turist yok ‘niye açtınız’ dedik, ‘ülkede öğrenci var, çalışan var, kendi vatandaşımız var bunlar gider’ denildi. Bakıyoruz bunların tümü kumarhaneye girmesi yasak olan kesim. Bu gelen yatırımcı yasal olarak kumarhaneye girebiliyor ama ‘odasından çıkmamalıydı.’ Otelin içerisinde bu insanların testi yapılmışsa çok garipsemem. Garipsediğim hükümetin ısrarla bir şeyler gizlemesidir. Kayıtların silinmiş olmasıdır. İnsanların odalarından çıkıp dolaşması, ülkeye gelişlerinden daha gayri yasal bir şey değil ki… Dolayısıyla herhalde orada gizlenen başka bir şey var. 

Yani neresinden tutsanız yüzlerine gözlerine benzettiler sözü bu hükümete cuk oturur. Yanlış yaptılar ve bu ülkeye yatırım yapması talep edilebilecek bir yatırımcıyı küstürmüş, kaçırmış oldular. Bu konuda yazanlara suçu atmaya çalışıyorlar. Bu konuda yazanlar kendi yalanları nedeniyle yazı yazdılar. Hepimizi aldatmaya çalıştılar.

Türkiye’de ‘evet aldatıldık ama aldatıldığımız için suçlu değiliz’ deniliyor. Burada da aldatmaya çalışan bir hükümet var, aldanmayan bir muhalefet ve halk var. Suçlu kim burada? Aldanmayan halk ve muhalefet mi? Yoksa hükümet mi? Raporu okuduktan sonra yapmaları gereken tek şey hükümetin istifa etmesiydi.

 

YENiDÜZEN: Raporun sonucundan bir bakan görevden alındı, diğerinin adı geçti. Bir karmaşa ile bir bakan değişikliği ile olay ört bas mı edildi?

Serdar DENKTAŞ: Cumhurbaşkanı’na iki bakanı değiştirmek için yazı götürülür. Şu veya bu nedenle, haklı, haksız veto edilir. Görevinden alınmak istenen bakanlardan biri görevinde kalır. Diğeri alınır. Aynı partinin bakanı, aynı partinin hükümette olduğu bir dönemde müdürlükler değiştirilir, atamalar yapılır. Yani hakikatten neresine dokunalım da bir yanlışlık, tuhaflık çıkmasın ortaya merak ederim. Ama ondan sonra da başarıdan bahsederler.

Oysa bakan değiştirerek gündem değiştirmeye çalıştılar. Baktılar olmuyor, ‘maaş kesintilerini ödüyoruz’ denildi. Yetmedi ikinci ekonomik paket gündeme geldi. Yani sürekli bir gündem değiştire çabası içerisinde oldular. Bizde de olaylar çok uzun süre gündemde durmaz. Birkaç gün tartışırsınız ve mutlaka tartışacağınız başka bir şey çıkar. Öyle günü kurtarmaya çalışıyorlar ama bu olay çok kolay atlatılacak bir olay değil.

 

YENiDÜZEN: HP ile 4’lü koalisyon hükümetinde birlikte yer aldınız. Ve o dönem sizinle ilgili olay öne sürülerek, hükümet bozuldu. Şimdi ise tüm bunlar toplum önünde olurken, HP halen daha hükümeti sürdürüyor. HP’nin şimdiki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Serdar DENKTAŞ: Benimle ilgili bu şikayetleri paylaşmaya başladığında belliydi niyeti. O bahaneyi ortadan kaldırmak için ben istifa ettim. İstifa ettiğim bakanlığı da hükümete devrettim. Her türlü araştırma yapılsın dedim, başka da bakanlık talep etmedim. Ama arkasından o hükümetin bozulmasıyla ilgili istifa geldi. Şimdi çok daha karmaşık bir durum var. Hükümette bulunan bazı arkadaşlara da sordum, ‘nasıl bakacaksınız birbirinizin yüzüne ve icraat yapacaksınız. Bana izah edin’ dedim. Düşünün bir başbakan, görevden almak istediği alamadığı bir bakan, düşüncede değil, fiiliyata da döktüğü…  Hükümetin büyük ortağından şikayetçi olan  küçük ortak ve bu hükümetten bir icraat bekleyeceğiz. Ölüden gözyaşı beklemek daha doğru olur.

 

YENiDÜZEN: Şeffaflık,  hesap verebilirlik HP’nin söylemi. Bunlar yok mu?

Serdar DENKTAŞ: Yok… Masallarda kalan bir olay oldu.

 

YENiDÜZEN: Başbakan Ersin Tatar’ın Meclis’teki sinirli tavırları dikkatlerden kaçmadı. Sinir oldu, savundu, kızdı... Herkes HP’nin hükümetten çekilmesini beklerken, HP’nin ise sakin tavırları gözlemlendi. Tatar, siyasi olarak nasıl bir noktadadır?

Serdar DENKTAŞ: Tatar’ın büyük sıkıntı içerisinde olduğu bellidir. Her taraftan çeşitli baskılar alıyor ve kararsız kalıyor. Bu kararsızlık içerisinde de karar almaya çalışıyor. Kararsızlık içerisinde karar alıyor yanlışı burada. Acırım da kendisine çünkü böylesi bir olay hiçbirimizin başına gelmedi. Tüm dünyada ekonominin küçüleceği ortama girilecek, üst üste sorunlar yaşanacak,  Allah kimseye vermesin. Dünya’da yüzde 4.9 ekonomide küçülme bekleniyor, Türkiye’de yüzde 5, bizde bu rakam çok daha büyük. Ama bizimkiler büyümeden bahsedebiliyor. Böylesi bir ortamda bir de seçim gailesi var, bir de cadı kazanı gibi parti var altında, herkese söz vermesi nedeniyle işi kolay değil. O ruh hali içerisinde yanlış üstüne yanlış yapmaya devam edecek.


“Seçim lükstür”

“İşin doğrusu ne erken seçim, ne de Cumhurbaşkanlığı seçimi bu içinden geçmekte olduğumuz süreçte doğru değil ve büyük lükstür.”

 

YENiDÜZEN: Hükümetin geleceğini nasıl görürsünüz? Bir erken seçim olur mu?

Serdar DENKTAŞ: İşin doğrusu ne erken seçim, ne de Cumhurbaşkanlığı seçimi bu içinden geçmekte olduğumuz süreçte doğru değil ve büyük lükstür. Hele Cumhurbaşkanlığı seçimini erkene almaya çalışıyorlar. Daha iki hafta önce ‘kapılar açılmasın’, diyen adam, ansızın kapıların açılacak denilen bir dönemde seçimi daha da erkene çekmeye çalışıyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu… Böyle karmakarış bir olay... Bunun üstüne bir de erken seçim gelmesi halinde işler daha da karmaşık hale gelecek. Ben o nedenle başından beri söylüyorum ‘aranızdaki sorunları düzeltin. Biriniz polisçilik, diğeri avukatlık oynamaktan vazgeçsin anlaşın, doğrusuyla, yanlışıyla bir takım kararlar alın ama bunu da sözde değil, şeffaf bir şekilde halkla, muhalefetle paylaşın. Yanlış bir şey varsa zaten bizden ikaz gelecektir. Düzletirsiniz. Ama diyalog kuramayıp erken seçime gitmek bu halka, memlekete yazıktır.


“TC telkinde bulunmuş olabilir”

 “Aksi takdirde neden bu şekle girdi işler ve halen hükümet devam edebiliyor sorusunun cevabı çok açık değildir.”

 

YENiDÜZEN: Türkiye’nin hükümete bir müdahalesi var mı?

Serdar DENKTAŞ: Büyük ihtimalle onlar da benim yaklaşımım gibi ‘şimdi hükümet kurma, bozma zamanı değildir’ telkininde bulunmuş olabilirler. Aksi takdirde ‘neden bu şekle girdi işler ve halen hükümet devam edebiliyor’ sorusunun cevabı çok açık değildir.

Ama HP çekilmiyor, diğeri bozmak istemiyor çünkü sayı yok, alternatif senaryo yok. Bu arada hazır para da almışken Türkiye’den, ‘seçime gidelim’ diye bir düşünce akıllarında olabilir. Ama o da gerçekten büyük hata olur. Birkaç yılı birden kaybederiz. 2020’yi zaten kaybettik. 2018’den beri devam eden bir süreç var. Bütçesiz seçime girmeden başlayan bir sürecin devamı… Şimdi seçime gitmemiz halinde 2020’yi kaybettik, 2021-2022’yi de kaybetmiş oluruz. Onun için akıllarını başlarına toplasınlar. Bu şekilde devam etmesi mümkün değil.

 

YENiDÜZEN: Tam bu sürecin içerisinde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da Cumhurbaşkanlığı seçimini erkene alma çağrısı oldu. Gerekliği ne? Sağlıklı günler yaşamazken, siyasilerde bu yarış var mı? Sizin düşünceniz nedir?

Serdar DENKTAŞ: Her iki tarafta da gördüğüm seçimlerle ilgili bir gaile etkili oluyor. Açıklamalarda, attıkları adımlarda, verdikleri kararlarda etkisi mutlak şekilde var. Biz o nedenle taa baştan ‘bu seçimi 2021 Nisanı’na atın’ önerisi yaptık. Ama Ekim dediler, şimdi de daha erkene alma gayreti. Yani ha Ekim’de, ha Ağustos’ta olmuş ne fark edecek? Akıncı, ‘şimdi zamanıdır’ diye düşünüyor, kendi seçim gailesini düşünerek. Kendisini herhalde şimdi daha avantajlı hissediyor. Öte yandan hükümet son kargaşaları da gözönüne aldığında seçimin erkene alınmasına onay verebilecek durumda değil. Her iki kararın içerisinde doğrular ve yanlışlar var. Ama ülke menfaatini düşündüğünde bu seçimin daha da ötelenmesidir.  İlle yapalım, ötelemeyelim deniliyorsa da 11 Ekim’de yapılması gerekir. Daha da ortalığı karıştırmanın hiçbir anlamı yok.

 

YENiDÜZEN: Hükümetim ekonomik paketlerini nasıl yorumluyorsunuz?  Doğru adımlar atıldı mı?

Serdar DENKTAŞ: 2’nci paket çok fena bir paket değil. Türkiye’den bu paranın geldiği ve elimizde olduğundan hareketle bu paket yapıldı gibi görülüyor. Benim bildiğim kadarıyla daha bu para gelmedi. Bu para tahsis edildi, evet ama fiilen hesaplara girmiş durumda değil. Açıkladıkları paketin uygulanması esasında ortaya bir takım sorunlar çıkacak diye düşünüyorum. Bu sorunları nasıl aşacaklar o belli değil. Bir önceki paketle, bu paket arasında çelişen şeyler var. Örneğin; konut alımıyla ilgili… Verdikleri rakamlar birbirini tutmuyor. Matematiği de tamam değil. Doğrusu okuduğumda eleştirilecek çok şey bulmam ama uygulamada esas meseleyi göreceğiz. Halen kapalı olan sektörler var. İşten durdurulmuş veya durdurulmamış ama çok az maaş alan insanlar var. Bu insanların hayatlarını idame ettirmelerine yönelik bir şey yok. Tamamen gelirsiz kalan yepyeni bir kesim var, geçmiş gelirsizlerin üzerine eklenen. Bunlarla ilgili bir şey yok. Yani sosyal kısmı devletin unutuldu. Geliri tamamen azalmış veya sıfırlanmış sesi çıkmayan ama patlamak üzere olan bir kesime yönelik sosyal devletin yapması gereken bir yaklaşım yok. Sesi çıkan, kendilerine göre oy deposu olan sektörlere yönelik açılımlar var. O açılımlar da kağıt üzerinde çok yanlış değil. Ama pratikte göreceğiz. Ben gerçekten bu durumdaki insanların haline üzülüyorum.  İnsanlar çaresiz ve gerçekten çok zor durumdalar. Nasıl çıkılacak bu işin içinden bunlar birbirine düşmüş ve seçim gailesi içindeyken?

 

YENiDÜZEN: Büyük bir sosyal patlama bekliyor musunuz?

Serdar DENKTAŞ: Evet ve bunun nedeni ekonomik olacak. Bazı sektörler belki ‘borçlanarak taksitimi geri ödeyebilirim’ ümidiyle yeni borç altına girecek. Ama gelirleri düşündükleri düzeye ulaşamazsa ki ulaşmayacaktır o taksitleri ödeyemedikleri gün düşük faiz yeniden normal faiz durumuna girecektir. O zaman ne yapacaklar? Esas sıkıntı budur. Yani ileriye yönelik çok yumuşak bir geçişe ihtiyacımız var. Bunun için de kaynağa ihtiyacımız var. İç borçlanmaya da, dışa da… Dış borçlanma ille de Türkiye Hükümeti’nden ‘cari harcamalar, yatırımlar için para gelsin’ diye beklenmemelidir. Gerekirse Türk finans sistemi içerisinden doğru projelerle yatırım kredileri alınmalıdır. Yerel yönetimlerle ilgili Türkiye’de bankalar var, oralardan uzun vadeli krediler alınmalıdır. Başka türlü bir yere varmamız çok zor.

 

YENiDÜZEN: Paket günü kurtarma mı daha çok?

Serdar DENKTAŞ: Şuan atılan her adım seçime odaklıdır. Ağıza bir kaşık bal vermedir.

 

YENiDÜZEN: Seçim olduğunda değişen ne olacak? Yıllardır seçimler yapıyoruz ve hep de şikayet ediyoruz.

Serdar DENKTAŞ: İnsan kaynağımız çok fazla değil. Siyasete girebilecek insanlar da ‘siyaset kirlidir, pistir’ diyerek uzakta duruyor. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler yapıldı diyelim yine aynı aktörlerin biri hükümette diğeri Cumhurbaşkanlığı’nda olacak. Birbirleriyle bu tartışmaya devam ederlerse ülkenin hayrına olmayacak. Yani sıkıntılı.

Ama yalnız halkımız da neye göre oy vereceğine artık iyice bakmalıdır. Benim kızı işe alacak, düğüne geldi, cenazeye gitti bunlar göz önünde olmamalıdır. Hakikatten bir şey üreten düşünen kişiler olmalıdır. Meclis’e girip halen daha kürsüye çıkmamış milletvekili var ve bu yıllardır böyledir. Ama defalarca seçilirler. Niçin? Çünkü cenazeme, düğünüme geldi. Bu düşünce ile seçim yapmaya devam ettiğimiz sürece düzelmeyeceğiz. 

 

YENiDÜZEN: Meclis’in çalışma performansı nasıldır?

Serdar DENKTAŞ: Milletvekilleri sadece Meclis Genel Kurul günü Meclis’e gitmiyor. Komiteler var. Komitelerde milletvekilleri çalışıyor. O komitelerde önlerine gelen tasarı ve önerilere hakikatten çalışıp gelen kaç milletvekili var, o bir soru işaretidir. Genelde ‘partim bu tasarıya evet der, el kalkar’, ‘hayır der ret veririm’, ‘muhalefetteyim retçi olacağım.’ Bu değil… Ülke lehine yapılması gereken değişiklikler varsa ona bakılması lazım. Aslında bir gerçek daha var; yasalarımız çok da eksik değil. Çok sık yasa değiştiriyoruz. Çok tartışmadan yapıyoruz. Yasaları önceden çok iyi tartışıp, elden geçirsek bu kadar sık değişikliğe gerek kalmayacak. O kadar çok değişiklik yaptığımız yasalar var ki hukukçular bile ‘neresine bakalım, bir önceki değişiklikle şimdiki birbiriyle çelişiyor.’ Savcılık bizim gönderdiğimiz yasalara bakmaktan başka işe yoğunlaşamıyor. Karman çorman bir durum açıkçası…

O nedenle 1986’dan beri derim başaramadık, 1992’den beri hep söylüyorum parlamenter sistem dediğimiz sistemimiz zaten parlamenter değil, başkanlık sistemine geçip güçlü bir yasama organı oluşturabilmeliyiz.

 

“5 yıl sonra ama…”

YENiDÜZEN: Serdar Denktaş, siyasi hayatına nasıl yön veriyor? Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacak mısınız?

Serdar DENKTAŞ: Benim niyetim 5 yıl sonraya hazırlanmaktır. Son haftalarda aday olmam yönünde çok büyük baskı altındayım. Niyetim olmadığını söylüyorum zaten ailem de ‘girme’ diyor.

Şuan için biraz dinlenmek, hem olaylara biraz dışardan da bakabileyim diye 5 yıl sonra diyorum. Ama işin doğrusu karışıklık, eksiklik, tarafların birbiriyle çatışması beni çok rahatsız ediyor.

 

YENiDÜZEN: Böylesi bir durumda kararınız değişir mi?

Serdar DENKTAŞ: Değişmeyeceğini umuyorum. Politikadan uzak durmaya çalışıyorum ama olaylar bir şekilde zaman zaman müdahale etmemi gerektiriyor. Bir şey söylediğimde de gerçekten bu ülkeyi sevdiğim için söylerim. Konuştuklarıma, söylediklerime kızanlar da var. Alıştık onlara. Bir kulaktan girer, diğerinden çıkar. Farklı bir eleştiri varsa da onu dikkate alırım. Ama umarım biran önce Cumhurbaşkanı, hükümet çekişmesi, hükümetin muhalefetle diyalogsuzluğu sona erer ve hep birlikte ortak akılla daha iyi bir ortam yaratabiliriz. Aksi takdirde hepimize yazıktır.

img_20200626_113422.jpg

Bu haber toplam 6584 defa okunmuştur