1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Leventis Lefkoşa Belediye Müzesi
Leventis Lefkoşa Belediye Müzesi

Leventis Lefkoşa Belediye Müzesi

Leventis Lefkoşa Belediye Müzesi

A+A-

Tuncer Bağışkan

Geçtiğimiz Cumartesi Enorasis kulübüyle ziyaret ettiğim Tripiotis mahallesindeki Hippokrates sokağında bulunan “Leventis Lefkoşa Belediye Müzesi”ne hayran kaldığımdan bugünkü yazımda ondan söz edeceğim. Müze, Avrupa’nın son bölünmüş başkenti Lefkoşa’nın tarihi geçmişinden Avrupa üyesi olduğu 1 Mayıs 2004 tarihine kadar geçirdiği süreci çağdaş yöntemlerle anlattığından mutlak surette ziyaret edilmesi gereken müzeler arasında yer alıyor. Nitekim Avrupa’da da beğeni topladığından 1991 yılında “Yılın Avrupa Müzesi ödülü”ne layık görülmüştür.

MÜZENİN OLUŞTURULMASI 

Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşa’nın tarihi geçmişini yansıtan bir müzeye kavuşturulması fikri ilkin 1984 yılında Lefkoşa Belediye başkanı olan Lellos Demetriades tarafından gündeme getirilmiş, bu fikirin de Anastasios G. Leventis Vakfı tarafında mali bakımdan desteklenmesiyle müzenin oluşturulması çalışmalarına başlanmıştır. Müzenin oluşturulma amacı bir yandan Lefkoşa’nın tarihi geçmişini ortaya koymakken, bir yandan da müzeyi çağdaş seviyeye getirebilecek değişik kültürel ve sanatsal işlevler de yüklemekti. Bu işlevler ise, müze bünyesinde geçici ve kalıcı sergiler açmak, konferanslar düzenlemek, bilimsel etkinliklere ev sahipliği yapmak, okulların eğitim proğramlarına katkı sağlamak, yayınları mali bakımdan desteklemek, araştırmacılar için bir ihtisas kütüphanesi oluşturmak, müze ile müzeye kazandırılan eserlerin kataloglarını yayınlamak, yurtiçiyle yurtdışında bulunan Lefkoşa’ya ait kültürel varlıkları müzeye kazandırmak ve kültür-sanat içerikli daha bir yığın hizmeti yerine getirmekti. Zaten bir müzenin çağdaş olup olmadığı salt müze sergilemeleriyle değil, vermiş olduğu diğer hizmetlerle de doğru orantılıydı. Böylece ilkin, bir tüccar olan Ioannis Evangelides’ın 1885 yılında 3 kızına çeyiz olarak neo-klasik tarzda ve bitişik nizamda yaptırdığı 3 binanın bir tanesi Leventis Vakfı tarafından satın alınır. Aslında bu konak daha sonraları evlilik yoluyla Lefkoşa eski Belediye başkanı Dr. Themistoklis Dervis ailesine intikal etmişti. Binanın restorasyonu ile müze sergilemeleri tamamlandıktan sonra 20.Nisan.1989 tarihinde ziyarete açılır.  Ayrıca, belediye başkanı olarak Lefkoşa’ya 28 yıl süreyle hizmet veren Dr. Themistocles Dervis’i onore etmek amacıyla konağın önünden geçen sokağa tıbbın babası sayılan İyonyalı hekim Hippokrates’in adı verilirken, binanın cephesine, üzerinde şu ibareler bulunan bir de tunç levha konur: “Doktor, politikacı ve 1929 - 1946 ile 1949 – 1959 yılları arasında Lefkoşa belediye başkanı olan Themistocles Dervis (1894-1968) burada oturdu ve çalıştı.” İlerleyen yıllarda müzenin genişletilmesi amacıyla Lefkoşa’nın ilk belediye başkanı Christodoulos Severis (15.11.1882-31.7.1888) ile Ioannis Economides ailelerine evlilik yoluyla intikal eden müzenin dibindeki diğer iki konak da Leventis vakfı tarafından satın alınır. Bunlar da elden geçirilip müze sergilemeleri yapıldıktan sonra 9.Ocak.2010 tarihinde yeniden ziyarete açılır. Kısaca söylemek gerekirse bu müze, Lefkoşa Belediyesi, Leventis Vakfı, Müze Dostları Derneği, özel koleksiyoncular ve diğer vatandaşların işbirliği ve katkılarıyla oluşturularak Lefkoşa’ya kazandırılmış olur.

MÜZENİN ZEMİN KATINDAKİ DOĞU KANADINDA BULUNAN SEKSİYONLAR

Müze binası biri zemin kat olmak üzere, birinci ve ikinci katlardan oluşmaktadır. Zemin katın doğu kanadındaki ilk iki oda geçici sergilemeler ile okulların eğitim proğramlarına ayrılmış. Eğitim proğramı ise Müze Dostları Derneği’nin işbirliğiyle sürdürülüyor. Nitekim müzeye vardığımda öğretmenleri eşliğinde müzeye gelen ilkokul öğrencilerine Lefkoşa’nın tarihi geçmişi hakkında bilgi veriliyordu. Kronolojik sıra izlenerek odanın duvarlarına çizilen her döneme ait insan figürleri ilgi uyandırıyor. Öğrenciler Ortaçağ seksiyonunu ziyaret edeceklerinde kendilerine müze idaresi tarafından verilen ortaçağ giysilerini giymişlerdi. Bu giysiler içinde Orta Çağ sergilemelerini dolaşan çocukların mutlulukları her hallerinden belli oluyordu.
Eğitim odasından sona Lefkoşa’nın jeolojik yapısı ile en eski Lefkoşa’nın tanıtıldığı seksiyona giriliyor. Seksiyonun ilk vitrininde önceleri deniz altında bulunan karanın 10000 yıl önce yükselmesi ile ilkin Trodos dağlarının, sonra Beşparmak sıra dağlarının ve günümüzden 1.800.000 yıl önce ise iki dağın arasında kalan ve ileride Lefkoşa’nın kurulacağı Mesarga ovasının oluşumu sergilenmiş durumda. Lefkoşa’nın değişik yerlerine ait deniz kabuğu fosillerine de vitrinde yer verilmiş.
Fosillerden sonraki vitrinlerde Kalkolitik çağın (M.Ö 3900-2500) sonlarında Lefkoşa civarına gelen ilk insanların Kanlıdere’nin (Pedios) yanına küçük bir yerleşim yeri kurmaları, zamanla da bunun çevresine yayılmaları anlatılıyor. Lefkoşa civarındaki Ayios Georghios tepesindeki PASYDY ile Ayios Prodromos’taki Lefkoşa’nın ilk insanlarına ait yuvarlak evlerin temelleri sergilemede fotoğraflarla yer alırken, arkeolojik kazılarda bulunan çanak-çömlekler de sergilemeyi destekler durumda. Daha sonraki Tunç çağına (M.Ö 2500-1050) ait Ayia Paraskevi bölgesindeki mezarlık alanında bulunan kalıntılar da başka bir vitrinde yer alıyor. M.Ö 1050 – 30 yılları arasına tarihlenen demir çağında ortaya çıkan 10 şehir krallığından birinin, Asur kralı Esarhaddon’a haraç ödeyen Ledra kralı Onassogoros olduğunu öğreniyoruz. Bu dönemle ilgili olarak Koupati, Ay. Omologites, Lefkoşa belediye binası ve Acropolis bölgelerinde gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkan seramikler de sergilemeye dahil edilmiş durumda. Seksiyonun diğer vitrinlerinde ise Lefkoşa’nın bir köy olarak bilindiği Helenistik ile Roma dönemlerine ait buluntular sergilenmiş durumda. Seksiyonun sonunda ise Kıbrıs’ın 9000 yıllık tarihi geçmişinin dünyadaki bazı kültürlerle karşılaştırmasının yapıldığı ışıklı panolar yer alıyor. 

MÜZENİN ZEMİN KATINDAKİ BATI KANADINDA BULUNAN SEKSİYONLAR

Zemin katın batı kanadındaki iki ayrı salonda, iki özel şahısa ait arkeolojik eski eser koleksiyonları sergilenmiş durumda. Koleksiyonlardan biri 1930’lu yıllarda İraklis Skyrianidis tarafından Limasol’da satın alınmış ve bunlar da torunu Chris Phylaetou’ya miras olarak annesinden geçtikten sonra, o da bunları uzun süreli sergilenmek üzere Leventis müzesine ödünç olarak vermiş.
İkinci odada sergilenen arkeolojik eski eser koleksiyonu ise Leto & Costakis Severi’e ait. Koleksiyon Lefkoşa’nın birinci belediye başkanı Christodoulos Severis’in oğlu Demosthenis Severis’ten miras olarak Costakis ile Leto’ye geçmiş. Onlar da bunları Leventis müzesine emanet olarak vermiş. Kıbrıs’ın değişik devirlerine ait olan eserlerin çoğunluğu Tunç çağına (M.Ö 2500-1050) ait. Bunlar da yaklaşık 100 yıl önce Değirmenlik ile Girne’den toplanmışlar.
İki özel koleksiyoncuya ait sergilemenin arasındaki “Pandora’nın kutusu” adı verilen küçük odada ise Kıbrıs’ın yenilikçi ressamlarından Adamantios Diamantis’in (23.1.1900 – 28.4.1994) çalışma aletleri sergilenmiş durumda. Ressamın 11 akrilik panelden oluşan ve “Kıbrıs’ın Dünyası” adını taşıyan anıtsal tablosu ise 2’inci katın batı seksiyonunda sergileniyor. Kıbrıs köylülerini gündelik kıyafetleriyle yansıtan tablo, müzesinin sürekli sergilemesi arasında yer alıyor.

MÜZENİN BİRİNCİ KATINDAKİ SEKSİYONLAR

Müzenin birinci katındaki seksiyonlarda Bizans, Lüzinyan, Venedik ve Osmanlı dönemlerine ait objeler ayrı bölümlerde sergilenmiş durumda.
Bizans devri (M.S 335-1191) sergilemesi erken Hristiyanlık dönemi ile başlatılmış. Bilindiği gibi Roma İmparatorluğu’nun “Doğu Roma” ile “Batı Roma” olmak üzere ikiye bölündüğü M.S 395 yılında, Kıbrıs, Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalmış, merkezi ise Constantinopolis (İstanbul) olmuştu. Dönemin ilk başlarında Kıbrıs’ın değişik yerlerine şapel tipinde küçük kiliseler inşa edildiği ve Lefkoşa’nın koruyucu azizinin Trifyllios olduğu sergilemede yer alıyor. 
Sergilemede yer alan ve 1960 yılında Deveciler Hanı’nda bulunan Bizans definesi hayli ilgi çekici. Çok sayıda madeni paradan oluşan define bulunduktan sonra bir kısmı Birmingham üniversitesinin eline geçiyor. Ancak Leventi Vakfının girişimleriyle 200 sikkenin Kıbrıs’a geri iade edilmesi sağlandıktan sonra müze sergilemesine dahil ediliyor.  Sikkeler M.S 1081-1195 yılları arasında hüküm süren Bizans imparatorlarına ait. Definenin niye saklandığı kesin olarak bilinmiyor olmasına karşın, definede zamanın Kıbrıs Tiranı Isaac Comnenos’a ait bir tek sikkenin bile bulunmaması, bu paraların onu devirmek için ayaklananlara yardım olarak yurtdışından gönderildiği hükmüne varılıyor.
Lüzinyan devri (M.S 1191-1489) seksiyonunda dönemin tarihi geçmişi ile o dönemde üretilen seramikler anlatılıyor. Bilindiği gibi Kıbrıs Arslan Yürekli Richard tarafından ele geçirildikten bir süre sonra önce Templer Şövalyelerine, sonra da Kudüs’teki topraklarını kaybeden Fransız asıllı Lüzinyanlara satılmıştı. Kıbrıs Lüzinyanlar için ikinci bir vatan sayıldığından, Fransız asıllı şövalyeler, asiller, tüccarlar ve sanatkarlar Kıbrıs’a gelmişler ve özellikle de Lefkoşa ile Mağusa’ya yerleşmişlerdi. Kıbrıs o dönemde, başkent Lefkoşa başta olmak üzere, doğu ile batı arasında bir köprü görevi gördüğünden, adanın ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamına bir zenginlik kazandırmıştı. Şimdi bile varlığını sürdüren o dönemin Gotik nizamdaki anıtsal yapıları, o günlerin kozmopolit ruhuyla kültürel kimliğine ışık tutabilecek niteliktedir. Vitrinlerde sergilenen ve M.S XIII-XIV. Yüzyıllarda Scraffito tekniğinde yapılan kazımalı ve sırlı kaseleri ilkin 1975-1991 yılları arasında sorumluluğumda bulunan Kumarcılar Hanı eski eser depolarına mal edilen Omorfolu Kristagi Haci Loizidis koleksiyonunda görmüştüm. Yeşil, sarı, beyaz ve kahve renklerde olan bu kaselerin Aşağı Baf, Enkomi, Lapta ve Lefkoşa seramik atölyelerinde üretildiği sergilemede belirtiliyor.
Lüzinyan devrinin sonu ile Venedik devrinin başına ait olan ve ayrı bir odada sergilenen Venedik kraliçesi Katerina Kornaro’yu yansıtan çeşitli tablolar “Costas ve Rita Severis Vakfı”na ait.

Venedik devri (1489-1570/71) seksiyonunda, Venediklilerin inşa ettiği Lefkoşa ile Mağusa kentleri, Venedikli kartografların çizdikleri haritalar, dönemin idari sistemi, orijinal el yazmaları, silahlar, 30.000 nüfuslu Lefkoşa’nın Osmanlılar tarafından 1570 yılında kuşatılması ve Lefkoşa’nın 9.7.1570 tarihinde Osmanlıların eline geçmesi sırasında gizlenen definelere ait sikke ile mühürler vitrinlerde sergilenmiş durumda.
Osmanlı devri (M.S 1570/71-1878) ile ilgili olarak temalı sergileme tercih edildiğinden dönemin değişik konularına ilişkin bilgi edinilmesi mümkün olabiliyor. Sergilemede verilen bilgilerden, Osmanlıların Kıbrıs’ı almaları üzerine idari bakımdan 17 kadılığa/bölgeye ayrıldığı ve Lüzinyan ile Venedik dönemlerdinde sürgüne gönderilen Lefkoşa’nın Rum Ortodoks başpiskoposunun Osmanlı idaresinin onayıyla Lefkoşa’ya geri döndüğünü öğreniliyoruz. Bu seksiyondaki tematik sergilemeler genellikle, Dragoman’ın resmi kabul odası, eski seyyahların orijinal kitapları, giyim-kuşam ve Lefkoşa’nın sanat kolları üzerine yoğunlaşmış durumda. Lefkoşa’nın zanaat kolları arasında ise, geleneksel çanak-çömlekçilik, bakır işlemeciliği, kuyumculuk, yemenicilik, Lefkara işçiliği, dokumacılık ve basmacılık yer alıyor. 
Odadaki projektörün dileyen ziyaretçiler tarafından çalıştırılması halinde, Lefkoşa sokaklarındaki anıtsal yapılara ait canlandırmaların izlenip dönem hakkında bilgi edinilmesi mümkün oluyor.

MÜZENİN İKİNCİ KATINDAKİ İNGİLİZ SÖMÜRGE DÖNEMİ SEKSİYONU

İngiliz Sömürge döneminde (M.S 1878-1960) Lefkoşa’nın sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamındaki hızlı gelişim ve değişim sürecine ilişkin bazı kesitler 2’inci katının doğu seksiyonunda sergileniyor. Sergilemede verilen İngiliz kraliyet armaları, Amiral Lord John Hay’ın 12.Haziran.1878 tarihinde Kıbrıs’ın idaresini Lefkoşa’nın dışındaki Osmanlı kışlasında teslim alması, Kıbrıs’ın ilk yüksek komiseri General Sir Garnet Wolseley’in 31.Temmuz.1878 tarihinde adaya gelmesi, yargı ile polis teşkilatlarının kurulması, modern bir kartograf olan Lord Horatio Herbert Kitchener’in  Eylül 1878 – 1885 yılları arasında çizmiş olduğu haritalar ile çalışmaları, Belediye yönetimi, muhtarlar ile destebanlar, eğlence ile kültür mekânları, giyim-kuşam ve takılar, çarşılar, bakır işçiliği, ulaşım hizmetleri, Lefkoşa okulları ve Rumların 1931 yılı ile 1950’li yıllarda İngiliz idaresine karşı verdikleri mücadele sergilemede yer alıyor.

Bu haber toplam 2302 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 111. Sayısı

Adres Kıbrıs 111. Sayısı