1. HABERLER

  2. KÜLTÜR & SANAT

  3. Işıklar bir dolunay gibi dansçıların üzerine vuruyor...
Işıklar bir dolunay gibi dansçıların üzerine vuruyor...

Işıklar bir dolunay gibi dansçıların üzerine vuruyor...

Işıklar bir dolunay gibi dansçıların üzerine vuruyor, seyirciler insanlığın utancı kolonizasyona şahit oluyor ve caz ile bir çığlık yükseliyor...

A+A-

Murat OBENLER

Koreograf, dansçı, görsel sanatçı ve fotoğrafçı Josef Nadj’ın 26. Uluslararası Kıbrıs Çağdaş Dans Festivali’nde sahneye koyduğu Full Moon (Dolunay) seyircileri danslar başta olmak üzere Afrika’nın kadim kültürü ve kolonizasyonla dağıtılmış, sömürgeciler tarafından parçalanmış,sancılı ve sarsıcı tarihi ile yüzleştirirken, gösteriye gelenleri 1950'lerin sonundan 1980'lerin başına kadar olan dönemde, müzikal ve toplumsal devrimin dönüm noktası olan Afro-Amerikan cazından destek alarak içinde karşı duruş ve direnişi de barındıran disiplinlerarası bir keşfi takibe davet ediyor.

Sanatçının Afrikalı dansçılarla dans ve hareketin kökenlerini araştıran bir proje olan Omma (2020) adlı önceki çalışmasının devamı niteliğinde olan Full Moon, Kıbrıs prömiyerini Lefkoşa’nın güneyindeki Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda yaparken performans 11 Haziran’da Limasol’daki Rialto Tiyatrosu’nda da sahneye konacak.

Josef Nadj’dan şiirsel, disiplinlerarası ve keşifçi, cazsever bir dans dili

Josef Nadj’ın kareografisiyle Timothé Ballo, Seth Ngaba, Aipeur Foundou, Bi Jean Ronsard Irié, Jean-Paul Mehansio, Sombewendin Marius Sawadogo, Boukson Séré - Josef Nadj’ın performanlarıyla sahneye aktarılan performans şiirsel olduğu kadar keşfedici bir vizyonla farklı disiplinleri sahnenin üzerinde buluşturuyor.

Güçlü sahne ışıklarının Afrikalı 7 dansçının üzerlerine vurduğu dolunayvari zaman diliminde orijinal sekiz sanatçıdan yedisi, Nadj'ın kişisel tarihlerini, anılarını ve kültürel köklerini keşfetmeleri için cesaretlendirmesiyle bir tamamlanmışlık oluşturmak için yeniden bir araya gelir.

Çalışma, doğanın ve geleneğin enerjilerinden yararlanarak dansçıların bireysel kimliklerini doğrularken bu içgözlemsel araştırmaya ek olarak Nadj, özellikle 1950'lerin sonundan 1980'lerin başına kadar olan dönemde, müzikal ve toplumsal devrimin dönüm noktası olan Afro-Amerikan cazını araştırır.

Özellikle serbest caz olmak üzere özünde direnişi ve mücadeleyi barındıran bu müzikten yola çıkan Nadj gösteride bu ruhla yankılanan bir dans dili arar. Charles Mingus ve Cecil Taylor gibi sanatçılara saygı duruşunda da bulunan performansın bir diğer önemli figürü de olan kukla ile Nadj canlı ve cansızı birbirine bağlar, kusurluluğu ve yaratılışın her zaman eksik kaldığı, oyuna, dönüşüme ve bilinmeyene açık olduğu fikrini seyirciye yansıtır.

Seyirciler dansçıların sahnede adeta bir dolunay evresinden geçiyormuş gibi enerjilerinin yükseldiğine, zaman zaman tutarsız ve dengesiz hareketler yaptığına da şahit olurken caz müziğinin devreye girmesiyle bir tamamlanmışlık evresine geçilir ve tüm sömürgecileri de simgelediği açık olan maskeli kukla adama karşı birlikte bir karşı duruş sahnelenir.

foto-2-184.jpg

foto-5-111.jpg

foto-7-047.jpg

foto-4-152.jpg

Bu haber toplam 930 defa okunmuştur
Etiketler : ,