1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. İnsanlar Özünde İyi midir? Yapay Zeka Özünde Kötü müdür?
İnsanlar Özünde İyi midir? Yapay Zeka Özünde Kötü müdür?

İnsanlar Özünde İyi midir? Yapay Zeka Özünde Kötü müdür?

İnsan zihninin bir benzerini veya daha iyisini üretme çabası, kötüye kullanılma potansiyeli taşıyorsa, bu durum insanların tercihlerinden kaynaklanan bir durumdur. Yani yapay zeka sistemleri iyi veya kötü değildir.

A+A-

Dilek Kadıoğlu
dilek.kadioglu@gmail.com

Okuyucu, başlıktaki iki soruya da yanıtımın “hayır” olduğunu tahmin etmiştir. İnsanlar iyi olsaydı yapay zeka kötü olamazdı. Yapay zeka kötü olabildiğine göre, insanların özünde iyi oldukları fikrini gözden geçirmek gerekir. Kontrol edemediğimiz ve bize büyük zararlar veren bazı olayların var olan tek açıklaması bunların insan kaynaklı kötülükler olduğu değildir. Kimi bilim insanları, kasırgaların veya büyük yangınların doğal varyasyonlar sonucu ortaya çıkabileceklerinin de makul bir açıklama olduğunu savunur. Ama sanırım herkes okyanuslarda yüzen plastik şişelerin doğal varyasyon sonucu ortaya çıkmadığını ve bunların insanın dünyaya zararlarının en bariz örneklerinden biri olduğunu kabul edecektir. Kısacası, hayatımızda yer eden bazı değişkenler bizi bizim bir kabahatimiz olmadan cezalandırırlar ama yapay zekayla ilgili her ayrıntı, her sonuç, her kötülük ve biraz daha olumlu düşünerek konuşacak olursak, her iyilik, insanın eseridir.

Çok basit bir örnekle başlayalım: sınavlarda kopya çeken öğrenciler, ödevlerini başkalarına yaptıranlar ve hatta lisansüstü tezlerini başkalarına yazdıranlar her zaman vardı ve maalesef var olmaya devam edecekler. Bundan yıllar önce de bir kişi kendi eseri olmayan bir yazıyı kendisinin yazdığını veya emek vermediği bir resmin kendisinin eseri olduğunu iddia edebiliyordu. Bilmediği konuyu bir bilene danışıp emek vererek öğrenmek yerine, konuyu bilen kişiye para verip meseleyi çözmekte hiçbir sakınca görmeyen insanlar hep vardı. Daha yakın zamandaki “copy-paste” kültürünü düşünelim. İnsanlar internette buldukları bilgileri kopyalayıp yapıştırıp geçtiler. Hatta gerçekten bir iş yaptıklarını düşündüler. İnsanların kendilerinin ürettiklerini iddia ettikleri yazıların, gerçekten özgün olup olmadıklarını belirleyen bilgisayar programları icat edildi. Şimdi, mesela akademik çalışmaların tamamının böyle programlardan geçer not alarak özgün olduklarını ispatlamaları alışılmış bir kurala dönüştü. İnsanın kötülük potansiyeli hayatın olağan bir parçası haline geldi ve bununla ilgili alınan önlemler neredeyse bilimsel statüde, yani objektif önlemler gibi görülmeye başladı.

Ödevini para karşılığında başkasına yazdırmakta sakınca görmeyen insan modeli ve bunun parasız veya tutumlu ya da cimri versiyonu olan “copy-paste” yapan insan modeli, neden ödevlerini yapay zeka sistemlerine yazdırmasın ki? Hızlı, bedava, pratik, zekice cümleler kuran ve ödevlerini hiçbir itiraz veya yorumla karşılaşmadan yaptırabilecekleri bir arkadaştan neden faydalanmasınlar ki?

Bir de hiç basit olmayan bir örneği düşünelim: sivil bölgeler ve askeri bölgeleri birbirinden ayırt etmek üzere eğitilmiş ve başarılı olduğu kanıtlanmış bir yapay zeka sistemine sahip herhangi bir devlet, bunu sivil bölgeleri bombalamaktan kaçınmak için mi kullanacaktır; yoksa tam tersi de olabilir mi?

Yukarıdaki örnekler ve sorular, yapay zeka sistemlerinin nasıl kullanılabileceği ile ilgiliydi. Fakat yapay zeka sistemlerinden bahsederken, bir de bunların nasıl eğitildiklerini dikkate almak gerekir. Bir yapay zeka sistemini eğitmek için, bir insanın öğrenebileceği ve kullanabileceğiyle karşılaştırılamayacak kadar çok veri kullanılır. Örneğin bir insanın daha önce görmediği ve belki de var olmayan bir kuşun resmini çizmesi için birkaç kuş görmesi yeterli olabilecekken, bir yapay zeka sisteminin bunu yapabilmesi için bu sisteme kapsamlı bir kuş resmi veri tabanının öğretilmesi gerekecektir. Ayrıca, çocuklar çizdikleri kuş resmine çiçek resimleri de ekleyebilirken, bir yapay zeka sisteminin bunu yapabilmesi için aynı zahmetli süreçle çiçekleri ve hatta kuşların ve çiçeklerin bir arada bulunduğu resimleri öğrenmesi gerekir. Kısacası, yapay zeka sistemlerinin eğitilebilmesi için çok fazla veri gerekmektedir ve bu veri miktarıyla insan türünün örnekleri başa çıkamazlar. Yine de gerekli verileri toplayabilir, depolayabilir ve yapay zeka sistemlerini eğitmekte kullanabilirler. Bunun sonucunda, şöyle bir durum ortaya çıkar: yapay zeka sistemlerini eğiten insanlar, aslında bu sisteme tam olarak ne öğrettiklerini kontrol edemezler. Ve bazen ne sonuç alacaklarını da bilemezler. Ama tabii ki bu sonuçlarla ilgili bilebilecekleri şeyler de vardır.

Bir yapay zeka sistemine belirli bir ressamın resimlerini, bu ressamın tarzının inceliklerini öğrenebileceği kadar çok sayıda sağlarsanız, bu yapay zeka sistemi üzerine eğitildiği ressamın resimlerinin benzerini üretir. Zaten tek bildiği şey budur. Bu durum insanların emek vererek ürettikleri ve haklı olarak yapay zekaya kaptırmaya korktukları başka eserler için de geçerlidir. Yalnızca belirli bir kişinin eserleri değil, mesela birçok yazarın polisiye romanı bir sisteme öğretilirse, bu sistem polisiye romanlar üretebilir ve tüm polisiye yazarlarının karşısına, onlardan çok daha çabuk üretebilen bir rakip olarak çıkar. Bu kaygının gerçek dünyadaki yansımalarından biri 2023 yılında Hollywood’da gerçekleşen uzun grevlerdir. Senaristler, aylarca dizi sektörünü boykot etti, yapay zekaya karşı bağırdı ve oyuncuların da desteğini alarak sonunda patronlarıyla bazı konularda uzlaştılar. İşlerinin ellerinden alınmasından korkmakta haklıydılar. Ama işlerini ellerinden alanın kim olduğu konusunda yanılıyorlardı. Hollywood yazarlarının kavgası, yapay zekaya değil, patronlarına karşıydı.

Teknoloji, dünyayla etkileşim aracımız ve dünyayı anlamlandırmamızın çerçevesi haline gelmiş olsa da, bizi teknolojiyi kötüye kullanmaya zorlayan bir neden yoktur. Güç sahiplerinin, patronların, yöneticilerin, teknolojiyi başkalarının nasıl zarar görebileceğini görmezden gelerek kullanmalarında şaşılacak bir şey yoktur. Kimi insanlar uğraşır, emek verir ve bir bıçakla ince ince işlenmiş oymalar yaparken, kimi insanlar aynı aleti kendilerinden boşanmak isteyen eşlerini öldürmek için kullanırlar. Yüz tanıma sistemleri barışçıl eylemlerdeki provokatörleri ve orantısız güç uygulayanları belirlemek için değil, eyleme katılan üniversite öğrencilerini fişlemek için kullanılırlar. Teknolojinin gelişmesinin çok kötü sonuçları da olduğunu, mesela kitle imha silahlarının kötülükten başka bir getirilerinin olamayacağını inkar edemeyiz. Nükleer silahların felaket dışında bir getirilerinin olamayacağına karşı çıkamayız. Ama yapay zeka bu türden bir teknoloji değildir. İnsan zihninin bir benzerini veya daha iyisini üretme çabası, kötüye kullanılma potansiyeli taşıyorsa, bu durum insanların tercihlerinden kaynaklanan bir durumdur. Yani yapay zeka sistemleri iyi veya kötü değildir. İyilik ve kötülüğü belirleyen insanlardır. Bir yapay zeka sisteminin nasıl eğitileceği ve yapabildiklerinin ne amaçla kullanılacağı insanların karar verme mekanizmasına tabidir. İnsanlar neyin iyi ve neyin kötü olduğunu bilirler. Her insan “özünde iyi” olmadığı için, yapay zeka da kötü, hatta çok kötü kullanılabilir. Ama yapay zeka özünde kötü değildir.

Bu haber toplam 650 defa okunmuştur
Gaile 518. Sayısı

Gaile 518. Sayısı