1. HABERLER

  2. GÜNEY

  3. İç konularda Kıbrıslı Rumlardan, Garantilerde Türkiye’den açılım
İç konularda Kıbrıslı Rumlardan,  Garantilerde Türkiye’den açılım

İç konularda Kıbrıslı Rumlardan, Garantilerde Türkiye’den açılım

“Ben final sonucun neye benzeyebileceğini biliyordum. Bence Kıbrıslı liderler Anastasiadis, Akıncı, Yunan Dışişleri Bakanı Kocias, TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da bilyordu. Oraya ulaşamadık…”

A+A-

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması sonrasında Kıbrıs Haber Ajansı’na verdiği demeçte “İkili toplantılar sonucunda o gece içerisinde garantilerin sona ereceği de olan, birçok unsuru barındıran bir paket anlaşmasına ulaşılması ihtimali gördük” dedi.

Eide, Crans Montana'da yapılan Kıbrıs müzakerelerinde nihai sonuç olabilecek noktaya ulaşılamamasının çözümü engellediğini belirtti. Crans Montana’da gündeme gelen paket anlaşmanın 6 tane stratejik konuyla ilgili olduğunu kaydeden Eide, bahse konu 6 maddede uzlaşı sağlanması durumunda  “Şu anda çözüm ile ilgili geri döçnülmez bir yolun içerisinde olacaktık” şeklinde konuştu. Crans Montana’daki başarısızlığın kolektif bir başarısızlık olduğunun altını çizen Eide “1960 anlaşmasından kaynaklanan güvenlik ve garantiler başlığı ile önemli bir aşamaya giriliyordu… Lakin yabancı orduların adayı terk etme süresi, askerin sürekliliği ve askerlerin adadan çekilmesinin süreç içerisinde tekrar değerlendirilmesi gibi konularda uzlaşmazlıklar yaşandı.” dedi.

Eide iç konularda Kıbrıs Rum tarafından çok yapıcı ve önemli bazı açılımlar geldiğini de belirtti. 6 Temmuz gecesi gerçekleşen ve Cuma sabah saatlerine kadar devam eden ortak yemeğe değinen Eide odada olan herkesin bir yere varılamayacağını gördüğünü, güvende azalma olduğunu belirtti.

“Eğer bir şey başarısızlık ile sonuçlanıyorsa; kişiler diğerlerinin hatalarından bahsetmek yerine durumu nasıl daha iyiye götürebilirim diye düşünmelidir”

 

Tüm katılımcıların başarısızlığı

Eide’nin açıklamalarının satır başları şu şekilde:

“Crans Montana’da nihai sonuç olmasa bile nihai sonuca yol açacak durum engellenmiş oldu

Kıbrs Konferansı’nda yaşanan kolektif başarısızlıktan kastım Crans Montana’da bulunan tüm katılımcıların başarısızlığıdır. Eğer bir şey başarısızlık ile sonuçlanıyorsa; kişiler diğerlerinin hatalarından bahsetmek yerine durumu nasıl daha iyiye götürebilirim diye düşünmelidir”

“Kıbrıslı Türklerin kaygıları daha çok mülkiyetleri, kimlikleridir; toplumsaldır. Kıbrıslı Rumların kaygısı ise bir başka ülkenin müdahale hakkı riskinin yaratacağı yurt güvenliği kaygısıdır.

Yabancı orduların mevcudiyeti süreci tıkadı

“1960 anlaşmasından kaynaklanan güvenlik ve garantiler başlığı ile önemli bir aşamaya giriliyordu… Lakin yabancı orduların adayı terk etme süresi, askerin sürekliliği ve askerlerin adadan çekilmesinin süreç içerisinde tekrar değerlendirilmesi gibi konularda uzlaşmazlıklar yaşandı.

“Açıkçası her iki tarafın kaygıları son derece adildir ve biribine zıt değildir”

Konferansın başında Kıbrıslı Rum Lider Anastasiadis’in ‘iç meseleler’ ile ilgil önemli ve yapıcı tutumu vardı ve bu önerileri kontekst içerisindeydi…”

Güven zedelenmesi

“6 Temmuz gecesi gerçekleşen yemekte karşılıklı güvenin zedelenmesi söz konsuydu. Yemekte, herkes sürecin bir yere gitmediğini anladı Masadaki iklim, kişilerin birbiri ile konuşma şekli; kendi anavatanlarını birleştirme gailesi içindeki insanlarınki gibi duyulmuyordu”

“Geri döçnülmez bir yolun içerisinde olacaktık”

“Crans Montana’da gündeme gelen paket anlaşma 6 tane stratejik konuyla ilgiliydi. Bunlar Garanti Antlaşmasının yeni uygulanacak bir mekanizma ile yer değiştirmesi, orduların (yabancı) geleceği, dönüşümlü başkanlık, Güzelyurt’un geleceği, mülkiyet rejimi ve Türk yurttaşlarına eşit muamele (4 özgürlük) konularıydı.

Eğer ki bu sorulara cevap bilebilseydik, şu anda çözüm ile ilgili geri döçnülmez bir yolun içerisinde olacaktık”

“Konferansa bizi hazırlanmadıysa o kişi ‘sorumlu’ olan kişlilere yardım eden kişi değildir”

“BM’nin konferansa iyi hazırlanmadığı iddiası mantıklı değildir. Biz bu konfaransa aylar öncesinden hazırlandık. Eğer ki konferansa biri hazırlanmadıysa o kişi ‘sorumlu’ olan kişidir ‘sorumlu’ olan kişlilere yardım eden kişi değildir.

Şunu söylemeliyim ki ben bu konferansa iyi hazırlandığımızı hissediyorum

Birçok kez ikili göüşmeler yaptık, garantiler ve güvenlik ile ilgli somut fikirler geliştirmek için defalarca garantörlerle görüştük.

“İşin başında inancım oydu ki; Garanti Anlaşması ve müdahale hakkının sona ermesi gerekiyordu”

“İşin başında inancım oydu ki; Garanti Anlaşması ve müdahale hakkının sona ermesi gerekiyordu. Çünkü modern ve egemen bir devlette buna gerek yoktu… Ama “ordular” başka bir şey... Kıbrıs’taki orduların geçmişi 1960 İttifak Anlaşması’na dayanıyor. Bu durum gayet normaldir ve Kıbrıs’ın komşu ülkeleri ile bir savunma anlaşması yapması gibi okunabilir. Birçok ülke başka ülkeler ile savunma anlaşması yapıyor. Bu bir tecihtir.

Geliştirlmesi planlanan yeni güvenlik fikri; orduların sayısının 1960 İttifak Anlaşması seviyesine düşecek şekilde hızlıca adadan çekilmesiydi. Bunun adı Dostluk Paktı olabilirdi ve bu pakt bir süreliğine adada limiltli sayıda ordunun iç meselelerde söz sahibi olmayacak şekilde bulunmasını içerebiliridi.

Bu durum Kıbrıslı Rumların kaygılarını giderecek şekildeydi çünkü Kıbrıslı Rumların kaygısı bilindiği üzere modern bir ülkeye bir başka ülkenin tek taraflı müdahale hakkı… Eğer ki ordular bir süreliğine dahi adada kalacak olsaydı; bu ortak uzlaşılan bir savunma anlaşması tarafından çerçevelencekti…”

Kıbrıslı Türklerin güvenlik kaygılarına nasıl cevap verilecekti?

“Bu hedefe ulaşmak için Kıbrıslı Türklerin kaygılarına da cevap vermek gerekiyor. Türk ordusu olmadan güvenlik nasıl sağlanacak? 1963-1974 arası yaşananlar tekrarlarsa ne olacak?

Burada bir süreliğine antlaşmanın uygulanırlığını izleycek olan Gözlem Mekanizması’ndan bahsetmeye çalıştık. BM nezdinde bir gözlem mekanizması olacağı için garanti sistemine duyulan ihtiyacın kalkacağını belirttik. Bu durum pek tabii anayasal düzen, politik eşitlik, Federal ve parça devletlerin iç güvenlik mekanizmaları ile beraber düşünülmelidir… Tüm bu saydıklarım güvenlik sisteminde köklü değişiklikler getirecekti…”

Kıbrıslı Türklerin kaygısı toplumsal, Kıbrıslı Rumların kaygısı başka ülkenin müdahalesi…

“2. Mont Pelerin’den sonra öğrendiğim; bir Kıbrıslı Rum ile Kıbrıslı Türkün kaygılarının farklı seviyelerde olduğu oldu.

Kıbrıslı Türklerin kaygıları daha çok mülkiyetleri, kimlikleridir; toplumsaldır.

Kıbrıslı Rumların kaygısı ise bir başka ülkenin müdahale hakkı riskinin yaratacağı yurt güvenliğidir. Açıkçası her iki tarafın kaygıları son derece adildir ve biribine zıt değildir ve bu kaygılara aynı yolda cevap verilmelidir”

“Bir paket anlaşmasına ulaşılması ihtimali gördük”

 “Bazı gizli diyaloglar ile igili konuşmak zor. Bazı şeyleri gizli tutmak zorundayım. Size şöyleyebileceğim şudur ki Genel Sekreter bir şeyi yanlış anlamış değildir. Biz aynı toplantılardaydık ne yaşandığı gayet açıktı. Çeşitli iki toplantılar sonucunda o gece içerisinde garantilerin sona ereceği de olan, birçok unsuru barındıran bir paket anlaşmasına ulaşılması ihtimali gördük.

6 Temmuz akşamı gerçekleşen yemeğe dair okuduğum bazı manalı şeyler basbayağı yanlış”

Konferansın devamının ihtimali yoktu

“Gece saat 02:30’a yaklaşıyordu. Cok uzun bir akşam yemeği olmuştu. Genel Sekreter yemekte duyduklarından sonra konferansın devamının ihtimali olmadığını gördü. Tarafların onayını sordu ve aldı…”

 “Taraflar farklı konulara odaklandı”

“Güvenlik Konseyi’ne de açıkladım farklı taraflar farklı konulara odaklanmıştır.

Kıbrıslı Türkler ciddi şekilde siyasi eşitliğe, Kıbrıslı Rumlar da güvenlik ile ilgili konulara odaklanmıştır. Bu kagılar meşrudur… Bulacağımız çözümün sağlayacağı yeni güvenlik rejmi totalin bir parçası olmalıdır. Olaya ardışık yaklaşılırsa ve ‘ilk güvenliği, sonra mülkiyeti, sonra yönetim ve güç paylaşımını çözelim’ denirse bu başarısızlıkla sonuçlanır”

“Son kartın nedir?”

“Crans Montana’da Genel Sekreter taraflara ‘Son kartın nedir? (Önerilerde) biraz daha ileriye gidemez misin?’ diye soruyordu… Taraflar ise nadiren ‘Evet gidebiliriz ama karşı taraf da aynıısnı yaparsa’ şeklinde cevap veriyordu”

“Türkiye'nin resmî pozisyonu, garantilerin belli bir zaman sonra aşamalı olarak ortadan kaldırılması idi”

TC’nin pozisyonu

“Türkiye'nin resmî pozisyonu, garantilerin belli bir zaman sonra aşamalı olarak ortadan kaldırılması idi ve bu pozisyon herkes tarafından çok iyi biliniyor. Ama bunun ötesinde, Genel Sekreter ve ben, tarafların ne kadar esneyebileceğini test ederken, tüm tarafların, nihai bir paket çerçevesinde, müdahale hakkının çözümün yürürlüğe girdiği anda sonlandırılması üzerinde anlaşmasının mümkün olabileceğini anladık - tabii nihai paketin geriye kalanında anlaşma olması durumunda…"

Bize bağlı olsa…

“Bize bağlı olsa müzakerelere yarın sabah başlayabiliriz. Fakat bu taraflara bağlı… Hatırlamalıyız ki Kıbrıslı liderler Akıncı süreci bugüne kadar götürülemeyenden öteye götürdü. Konferansın olumsuz sonucuna rağmen,  liderlerin ve müzakere heyetinden etkilendiğimi söylemeliyim.”

 “Suçlama oyununa girmesi sağlıksızdır”

 “Tarafların suçlama oyununa girmesi sağlıksızdır ve komplike konuları bayağılığa dönüştürür. Geçen kışa kadar herhangi bir suçlama oyunu yaşanmadı ama aniden açıklamalar yapılıp taraflar birbirinin niyetini sorgulamaya başladı. Bu suçlamalardan sonra işlerin giderek zorlaştığını anladım”

Özeleştiri

“Bazen çok fazla iyimser olduğumla ilgili suçlanıyorum. Belki de öyleydim. Yarım yıldır optimist değilim. Samimi olmak gerekirse 2017’de benim tarafımdan yapılmış tek bir optimist açıklama bulunamaz.

Ben final sonucun neye benzeyebileceğini biliyordum. Bence Kıbrıslı liderler Anastasiadis, Akıncı, Yunan Dışişleri Bakanı Kocias, TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da bilyordu. Oraya ulaşamadık…”  

 

 

Çeviri: Çağıl Günalp

Bu haber toplam 3831 defa okunmuştur