1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Grafik Ve Fotoğrafın Buluşması
Grafik Ve Fotoğrafın Buluşması

Grafik Ve Fotoğrafın Buluşması

Grafik Ve Fotoğrafın Buluşması

A+A-

 

Simge Çerkezoğlu

Tijen Erol, 2006 yılında İngiltere’de ilgi duymaya başladığı fotoğrafçılığa bugün Ada’nın hem kuzeyinde hem de güneyinde katıldığı yarışmalar ve yaptığı çalışmalarla devam ediyor. “Fotoğraf makinem benim parçam” diyen Erol öznesi insan olan hikayeleri yanında, fotoğrafla grafik tasarımı birleştirdiği profesyonel mesleki çalışmalarından edindiği tecrübeleri de bizimle paylaşıyor.

Fotoğraf ile hayatınız nasıl kesişti?
Fotoğraf her zaman çok sevdiğim bir şey oldu. 2006 yılında fotoğrafa ilgi duymaya başladım ama profesyonel anlamda hiç düşünmedim. Kardeşim fotoğrafla çok ilgiliydi. O yeni makinesine geçerken bana eski makinesini verdi. O makine ile başladım. Yarı profesyonel makineydi ama normal küçük makineler gibi değildi. Makineyi kullanmayı öğrenmem gerektiğini düşündüm. O dönem İngiltere’de yaşıyordum, orada kursa gitmeye başladım. İlk olarak karanlık oda eğitimi aldım. Böylece fotoğrafı daha da çok sevmeye başladım hala siyah beyaz ve filmli makine ile fotoğraflar çekiyorum.  Daha sonra eğitimlerime devam ettim. Tüm bunlar başlangıç oldu ve zamanla fotoğraf makinem ayrılmaz parçam haline geldi. Sürekli olarak fotoğraf çekmeye başladım. İlk başta her tarzda fotoğraflar çekiyordum, her şeyi deniyordum. Henüz tarzım ne, anlatmak istediğim ne, bilmiyordum ama zamanla oturdu.

“İNSAN HİKAYELERİNİ SEVİYORUM”

Hangi tarz fotoğraflara yöneldiniz?
Farkına vardım ki ben insanların hikayelerini anlatan fotoğraflar çekmekten zevk alıyorum. Genelde de çektiğim fotoğraflarda objem insan oluyor. 2009 yılında Kıbrıs’a dönüşümün ardından bu yönde çalışmalarım ve fotoğraf çekmeye olan ilgim devam etti.

İngiltere’de de Kıbrıs’ta da fotoğraf çekmeyi deneyimlediniz. Kuşkusuz İngiltere’de çok daha değişik karakterler yakalama ve fotoğraflama şansı buluyordunuz… 
Elbette Kıbrıs’ta konu çok az. Zaten çekilen fotoğraflara da baktığınızda genelde köylerde yaşayan tipik yaşlı Kıbrıslı insanlar karşınıza çıkıyor. Birbirlerine tip olarak da yaşam tarzı olarak da çok benziyorlar. Ülkemizde şehirli ve köyde yaşayan kişiler arasında bile fazla ayrım yok. Genelde de yaşlılara yönelmenin sebebi daha karakteristik özelliği yansıtıyor oluşları. Dolayısı ile de ortaya hemen hemen benzer şeyler çıkıyor. Köy kahvesindeki insanlar, iş yapan kadınlar… Oysa İngiltere’de çok insan çeşitliliği vardı. Hem değişik ülkelerden hem de yaşam tarzı olarak farklılık gösteren insanlar. Bir sokaktan geçip fotoğraf çektiğiniz zaman ertesi gün aynı sokağa bile gitmiş olsanız çektiğiniz fotoğraflar ve kişiler arasında çok farklılıklar oluyordu.

“IŞIK ÇOK”

Işık olarak karşılaştırma yapacak olsak burada fotoğraf çekmek daha mı kolay?
Daha zor sanki özellikle de bu ışıkta ve manzara fotoğrafı çekiyorsanız. Işığımız çok keskin ülkenin neredeyse tamamında ve yılın her gününde keskin güneş var. Henüz Mart ayındayız, ben bugün bile sokağa insan fotoğrafı çekmek için  çıksam bu keskin ışık insanların yüzünde gölge oluşturacak. Gölgeler çok karanlık, ışık alan yerde de ışık patlayacak. Fotoğraf zaten ışıkla çekiliyor. Işık da uygun olmadığı zaman bundan kötü etkilenebiliyoruz. İngiltere’de sürekli kapalı bir hava var, güzel bulut hareketleri var. Manzara çeşitliliği var. Sokakta insan çekerken de daha kolay keskin gölge olmadan fotoğraf çekmek mümkün oluyor. Yine de Kıbrıs’ta da sokakta ilgimi çeken ve hikaye anlatan kişilerle çalışıyorum. Güneyde Ledra Caddesi’nde de çok fotoğraf çekiyorum. Güzel insan çeşitliliği oluyor.

Sanıyorum esas mesleğiniz grafik tasarım. Grafikle de fotoğrafı birleştirdiğiniz çalışmalarınız da oldu, teknoloji ile fotoğrafın bu kadar iç içe oluşunu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu hep tartışılan bir konu, teknoloji fotoğrafı bu kadar etkilemeli mi diye hep sorulur. Geçmişte karanlık odalarda da manipülasyonlar yapılıyordu. Photo Shop’un birçok uygulaması o zaman da vardı. Ben teknoloji ile fotoğrafın iç içe geçmesine karşı değilim ama kendi fotoğraflarımda ilk başta bilgisayarda çok fazla deneme yaptım. Şu anda ise seçtiğim tarzdan kaynaklı olarak da fotoğraflarım üzerinde çok fazla oynamaktan hoşlanmıyorum. Beni esas rahatsız eden internetten toplanan fotoğraflarla yeni fotoğraflar üretip buna fotoğrafçılık denmesi. Bu artık fotoğraf değil dijital sanat anlamına gelir. Yarışmaya da girerken ben fotoğrafçılarla yarışmak isterim. Dijital sanatçılarla değil yine de dünyanın her yerinde bu olay çok yaygın. Bence iki alan birbirinden ayrılmalı. İbrahim Zaman’ın da söylediği gibi “fotoğraf çekilir, yapılmaz”. Bence de böyledir. Şayet fotoğraf makinesi ile olan zamanımız, bilgisayar önünde geçen zamanımızdan daha kısaysa o çalışma artık fotoğraf ve fotoğrafçılıktan çıkar. Ben ışığa hiç özenmeden fotoğraf çekeyim sonra bilgisayarda bunları birleştirip istediğim fotoğrafı kurgulayıp eser yapayım, bu hem çok zaman alır hem de fotoğrafçılıktan uzaklaşır. Yoksa hepimiz teknolojiyi kullanıyoruz.

“NE KADAR ÇOK İLGİ, O KADAR ÇOK GELİŞİM”

Kıbrıs’ta fotoğrafçılığı nasıl görüyorsunuz?
İlgilenen çok insan var ve bence bu çok güzel. Çok insan çeşitliliği rekabeti de beraberinde getirir. Birbirinden etkilenmeyi getirir. Benim kuzeyde de güneyde de üye olduğum dernek var. Birlikte de fotoğraf çekmeye gidiyoruz. Konu olarak aynı konuları çeksek de farklı açılar yakalıyoruz. Aynı mekanda çok farklı fotoğraflar ortaya çıkabiliyor, birbirimize ilham da oluyor. Birlikte gidince elbette konuda aynılık kaçınılmaz oluyor ama yine de farklar yakalanıyor. Ayrıca 2009 yılından Kıbrıs’a gelişimden bu yana da fotoğrafçılığın çok geliştiğini görüyorum. O dönemle bugün arasında çok fark var. Hem fotoğrafla ilgilenen insan sayısı hem de teknik anlamda gözle görülür gelişmeler var. Bunlar çok güzel, ne kadar çok insan ilgilenirse o kadar çeşitlilik ve zenginlik olur. Zaten fotoğrafa hevesi olmayan insanlar zaman içinde vazgeçiyor. Çoğumuz profesyonel olarak değil hobi olarak yapıyoruz, aramızdan elenenler de gönülden bu işe sarılmayanlardır.

FOTOĞRAF VE GRAFİK TASARIM

Fotoğraf çekmek sizin grafik tasarım konusundaki çalışmalarınıza da bir şeyler kattı mı?
İkisi çok içiçe olan konular. Grafik tasarım yaparken eğer ben arka planda fotoğraf kullanacaksam nasıl fotoğraf kullanacağımı zihnimde düşünürdüm. Dik kadraj mı olmalı yatay mı durmalı, yazı nerede olmalı yazı için kadar alan gerek… Tasarım yapacağım iş için fotoğraf çekiyorsam önceden çekeceğim fotoğrafı kafamda kurgulayıp hayata geçirme şansım oluyor, ikisi birbirine çok bağlı. Her çalışmamda olmasa da bazı çalışmalarımda fotoğrafı çekmekle başlayıp grafik tasarım ile birlikte projeyi tamamen kendi çalışmam olarak sonlandırıyorum.

Çeşitli yarışmalarda kazandığınız ödülleriniz de var onlardan da bahsedebilir miyiz?
2009 yılında Devlet Fotoğraf Yarışması’ndan ödül aldım. 2011’de Özatay Fotoğrafçılık Yarışması’nda başarı ödülü aldım. Arada bir yıl ara verdim. Yarışmalara da katılmadım. 2013 yılında ise güneyde bir yarışmada siyah beyaz dalda mansiyon ödülü aldım. Yunanistan’dan ödül aldım. İngiltere’de ve farklı ülkelerde yüze yakın sergilemelerim oldu ve son Özatay Yarışması’nda siyah beyaz dalda üçüncülük ödülüne layık görüldüm.

Bu haber toplam 1350 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 150. Sayısı

Adres Kıbrıs 150. Sayısı