1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Geleceği göremiyoruz, en zoru bu”
“Geleceği göremiyoruz, en zoru bu”

“Geleceği göremiyoruz, en zoru bu”

Sanayici, Türk Lirası’nın döviz karşısında olağanüstü değer kaybı, COVID-19’un etkileri ve hükümetin tutumu nedeniyle üretimin bitme noktasına geldiğini ifade etti.

A+A-

Hüseyin ÖZBARIŞCI

Sanayici, Türk Lirası’nın döviz karşısında olağanüstü değer kaybı, COVID-19’un etkileri ve hükümetin tutumu nedeniyle üretimin bitme noktasına geldiğini ifade etti.

Zor koşullarda üretim yapmaya çalışan sanayi esnafı YENİDÜZEN’e konuştu, birçok sorun olduğundan bahsetti, önerileri sıraladı, sıkıntılara dikkat çekti.

Yüksek enflasyon karşısında halkın alım gücünün eriyip gittiğini belirten sanayi esnafı, devletin sanayiciyi teşvik etmesi gerektiğinin altını çizdi; “Devlet desteği olmazsa birçok esnaf kapatmak zorunda kalacak” dedi.

Devlet desteği verilmesinin aksine, elektrik ve akaryakıtta birçok kez zam yapıldığına işaret eden sanayiciler, “Özellikle elektriğe yapılan yüzde 400’lük zam, sanayiyi bitirdi” ifadelerini kullandı.

Birçok sektörde kalifiye eleman bulmakta sıkıntı yaşandığını aktaran sanayi üreticileri, adaya çalışma izinli olarak gelen 3’üncü ülke vatandaşlarının bir müddet sonra kaçmak istediğini belirtti.

‘Ekonomik kriz’ sanayiciyi üretemez hale getirdi, çarklar yavaşladı, üretim azaldı. YENİDÜZEN’e konuşan sanayi esnafı, “Bir belirsizlik içindeyiz ve önümüzü göremiyoruz. Küçüldükçe küçülüyoruz çünkü sattıkça zarar eder hale geldik. Halen üretimi desteklemekten bahsederken, üretime verilen küçük desteğin kaldırılması için uğraşıyorlar” dedi.

kel-002.jpg

Sanayiciler ne dedi?

Ahmet Togay (Telka Kablo Direktörü): “Yerli sanayi ürününün kullanılması için devletten teşvik şart”

“Böyle bir ekonomik kriz yaşanırken, bu ortamda hiçbir devlet desteği ve devlet güvencesi olmadan üretim yapıyoruz. Aslında yapamıyoruz… Bu, global bir kriz ancak devletlerin sanayicilerine verdiği ve yıllardan beri sürdürdüğü bir destek var. Bizim ülkemizde maalesef bu durum söz konusu değil. Bu da sanayinin yok olması demektir. Gerçek anlamda üretimle uğraşan ve üretim yapan sanayicilerimiz devlet tarafından ithalata karşı korunup yerli sanayi ürününün kullanılması için teşvik vermesi lazım. Bizim sektörümüz özelinde konuşacak olursak, şu anda inşaat sektöründe tamamıyla yurt dışından müteahhitler çoğunluk olarak geliyor. Onlar da geldikleri ülkeden malzemeleri beraberlerinde getiriyorlar. Bu da bizim önümüzü kesiyor.”

sanayi-genel-4.jpg

Tağmaç Cantay (Atensa LTD): “Pandemi döneminde üretimde küçücük desteğin kalkmaması için mücadele ettik”

“Bizim ekonomimiz, üretim ekonomisi olmadığından dolayı ve dövize bağlı olduğumuz için yaşanan ekonomik kriz bizi çok fazla etkiliyor. Ben, ekonomik krizin 2023 yılında daha azalacağını ve yavaş yavaş bir rayına oturacağını düşünüyorum. Yine de bu bir çözüm değil. Çözüm, ülkenin daha fazla üretime, turizme açılması ve lokomotif sektörleri daha fazla desteklemektir. Bunu başarabilirsek ekonomik kriz bizi bir şekilde içine almaz. Bunları bugüne kadar başaramadık. Durumu rakamlar açıklıyor zaten… Yılda 80-85 milyon dolar ihracat, 1 milyar 600 milyon dolar da ithalat var. Hala daha üretimi desteklemekten bahsediliyorlar ve üretime verilen küçük desteğin kaldırılması için uğraşıyorlar. Böyle bir ortamda üretim yapmaya çalışıyoruz. Bizim gerek üretim, gerekse turizmde her zaman Güney Kıbrıs’ı örnek almamız gerekiyor. Güneyde 4 buçuk milyar dolar yıllık ithalat, 2 buçuk milyar dolar da yıllık ihracat var. Üretimin ne kadar önemli olduğu pandemi döneminde ortaya çıktı. Bütün ülkeler üretiminin yetersizliğinden dolayı çok ciddi sıkıntılar yaşadı ama biz ne yazık ki, üretimde küçücük desteğin kalkmaması için mücadele ettik. Böyle bir ülkede yaşıyoruz. Bu dönemde vergi konusunda da zorlanıyoruz ancak bir şekilde bu verginin de toplanması gerekiyor. Bu ülke zaten dışa bağımlı ve hep tüketen bir devlet vergilerin de ödenmemesi durumunda çok daha kötü günler yaşayabiliriz. Kıbrıslı Türklerin kendi kendine yeterli olması için vergiler toplanmalı…”

 

Sümer Aka (Zafer Küpeşte): “Halkın alım gücü yukarıya çekilmeli, bu da daha çok üretimle olur”

“Ekonomik kriz, her sektöre yansıdığı gibi bizim sektöre de ciddi anlamda yansımış durumda. Cam fiyatlarına bir ayda iki kez zam gelmeye başladı, bizim işimizin de yüzde 80’i cam ile alakalı… Cam pahalı oldu ancak piyasa da ilginç bir şekilde camdan vazgeçilmedi. Asgari ücret arttı ancak uygulanan zamlar nedeniyle bizim maliyetimiz de arttı. Bu da demek oluyor ki, dünyanın sonuna kadar her ay asgari ücret artsa bu maliyetler karşısında insanların alım gücü aynı kalır. Bu noktada enflasyonun gerilemesi ve halkın alım gücünün yukarılara çekilmesi gerekiyor. Bu da daha çok üreterek olabilecek bir şeydir. Zor bir dönemden geçiyoruz ancak üretim yapmak için de mecburuz. Yüksek maliyetler karşısında kar payından fedakârlık ederek yine iş yapmak zorundayız. Hem çalışanlarımız, hem de ayakta kalmak için bunu yapmaya mecburuz. Bir de vergilendirme konusu var. Tamamen tüylerimizi yolmaya yöneliktir. Bu ülkede üreticilere uygulanan vergi yönetimi yanlıştır. Ülkeye getirilen ürünlerin vergisinde bir düşüş olsa daha iyi bir sistem olabilir diye düşünüyorum. Güney Kıbrıs’a inanılmaz derecede işçi kaçıyor. Anlaşıyoruz getiriyoruz ancak tam işi öğrendiği zaman kaçıp gidiyor. Meslek liselerinde bizim sektöre bir yönelik verilen bir eğitim de yok ve bu durum işçi bulma konusunda elimizi kolumuzu bağlıyor.”

 

Argun Çağıl (Avese Reklam): “Tüm kalemlerimiz de döviz üzerinden ve böyle bir ortamda üretiyoruz”

“Eskiden burada birçok elemanımız vardı. Şu anda 3 kişi çalışıyoruz ve burada hem işveren, hem de işçiyiz. Şu anda yaptığımız şey tamamen günü geçirmek. Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle maliyetler yükseliyor, bunun karşısında da halkın alım gücü düşüyor. Bu aralar işlerimiz çok kötü değil ancak çok daha kötü günler de yaşadık. İşçi almayı düşünüyoruz, önümüzü göremediğimizden dolayı işçi alımı da yapamıyoruz. Tüm kalemlerimiz de döviz üzerinden ve böyle bir ortamda üretiyoruz. Gelinen aşamada mesela 10 TL ciro yapıyorsak, biz bunun 7 TL’sini gerek yapılan zamlar, gerekse vergi nedeniyle devlete ödüyoruz. Peki, bu iş nasıl dönecek? Üretici buna ne kadar dayanacak? İşlerin kötüye gittiğini 2019 yılında hissetmeye başladık. Pandemi ve Ukrayna’daki savaş derken bugünlere geldik. 2019 yılı ile kıyaslayacak olursak 2019’da daha fazla ciro topluyorduk.”

 

Fatih Karayel (Ustam Unlu Mamülleri): “Sattıkça zarar eder hale geldik”

“Piyasada bir daralma var ve fiyatlarda aşırı bir artış var. Bu durumda üretim yapmakta zorlanıyoruz. Maliyetleri her gün değişen ürünle karşı karşıyayız ve maliyet hesabı da yapamıyoruz. Bizim sektörümüzde maliyetlerin yanı sıra yetişmiş kalifiye eleman sıkıntımız da var. Şu anda üretim yapacak usta bulamıyoruz, arkadan da yetişen birileri yok. Aldığımız elemana işi öğretiyoruz, tam işi öğrendiği an kaçıyor, tekrar sil baştan başlıyoruz. Özellikle son bir yılda elektrikte yüzde 400’lere ulaşan bir zam söz konusu ve bu şartlarda mücadele ediyoruz. Bir belirsizlik içindeyiz ve önümüzü de göremiyoruz. Personelimizle birlikte tek konuştuğumuz küçülmek yönünde… Çünkü sattıkça zarar eder hale geldik.”

 

Ahmet Çeler (Çeler Ahşap): “Devlet üreticiye destek vermeli”

“Çok ciddi bir ekonomik krizin içerisindeyiz ve üretim yapmak gerçekten çok zor. Biz genellikle otellere iş yaptığımız için şu anda iş konusunda pek bir sorun yaşamıyoruz ancak birçok küçük esnaf zor durumda ve böyle giderse çoğu işletme kapatmak zorunda kalacak. Bu ortamda devletin devreye girmesi ve üreten insanlara destek vermesi gerekiyor. Ne yazık ki destek verme durumu ülkemizde uygulanmıyor. Özellikle elektrikte yapılan yüzde 400’lük zam, sanayiyi bitirdi. Çünkü üretim elektrikle yapılır.”

yd-destek-gorseli-492.jpg

Bu haber toplam 1970 defa okunmuştur