1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Gaile 521: Editörün Notu
Gaile 521: Editörün Notu

Gaile 521: Editörün Notu

Seçim dönemleri, genelde siyasal nabzın yükseldiği, toplumsal hareketlenmenin daha bir hissedilir olduğu dönemler.

A+A-

19 Ekim’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi Eylül sayımızın ağırlıklı konusu oldu. Seçim dönemleri, genelde siyasal nabzın yükseldiği, toplumsal hareketlenmenin daha bir hissedilir olduğu dönemler. Genelde öyledir; ancak propaganda sürecinin resmen başladığı 23 Eylül gününe kadar KKTC’de böyle bir siyasal-toplumsal dinamizm yoktu; bundan sonrası çok farklı olur mu o da meçhul.

Sadece bu topraklarda değil, evrensel ölçekte siyasete ve siyasetçiye olan ilginin ve güvenin azaldığı bilinen bir gerçeklik. Artık alanın daha çok ırkçı faşist eğilimlere, bunların temsilcilerine kaldığı, gelişmiş demokrasilerin bile böylesi bir tehdit altında olduğu, otoriter liderlerin rağbet gören siyasi aktörler haline geldiği, örneklerle sabit.

Bizdeki ilgisizliğin/güvensizliğin belirgin sebebi, geniş kesimlerde karşılık bulan ‘’Kim gelirse gelsin hiçbir şey değişmeyecek.’’ kanaati. Mesnetsiz bir kanaat midir bu? Öyle olduğu pek söylenemez. Şundan: Türkiye ile olan ilişkilerin ağırlıklı olarak tek yönlü, dışardan içeriye, bir ‘belirleyen-belirlenen’ ilişkisi olarak seyrettiği, buna bağlı olarak gizli-açık müdahalelerin sürekli ola geldiği göz önüne alındığında, burada bir ‘özne-irade’ zafiyetinin ortaya çıktığı aşikâr. Her kritik aşamada, bu müdahalenin daha da buyurgan ve tayin edici olacak kertede gündeme gelmesi ‘’hiçbir şeyin değişmeyeceği’’ kanaatini daha da pekiştiriyor. Şimdilerde bu kanaatin yeniden dillendirilmesi, olgu ve olay olarak seçimin ‘özne-irade’nin somut olarak tecelli edeceği (kritik) bir aşama, önemi ise, niceliksel olarak azımsanmayacak bir kesimin seçim karşısında alacakları tavrı belirleyecek ve seçim sonucunu etkileyebilecek potansiyeli içkin olmasından kaynaklanıyor. Şöyle ki, bu kanaati taşıyanların -nasıl olsa hiçbir şey değişmeyecek- seçime katılmama yönünde sergileyecekleri tavır son kertede iktidara yarayacaktır.

Süreç bundan sonra nasıl gelişecek, iktidarın seçimi ‘milli dava’ kutsiyeti üzerinden manipüle etme, kutsiyet örtüsünü her düzeyde kokuşmuş düzen üstüne örterek hakikati hamasetle gizleme, korku salarak, bildik hain edebiyatı ile gerginlik yaratarak yol alma (bunun işaretleri daha fazla açığa çıkmaya başlıyor) gayretleri ve nihayet dış müdahale geleneği nereye kadar varacak göreceğiz. Buradan bakınca seçime katılmak ve sorunlar yumağına dönüşen, hayatı zorlaştıran ve kirleten bu düzene karşı, hangi gerekçeyle olursa olsun ‘’hiçbir şey olmayacak’’ kanaatini sahiplenerek suskun kalmak yerine, özgür ‘özne-irade’ olarak tavır koymak, etki gücü ne olursa olsun, varoluşsal anlamda ahlâki ve toplumsal bir sorumluluk ve her şeye rağmen bir hayatiyet belirtisi olarak öne çıkıyor.

Bu sayıda Gaile olarak belirli sayıda kişiye sorduğumuz: ‘’Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminin Kıbrıs’ın kuzeyindeki politikaların oluşturulmasında ve belirlenmesinde sizce nasıl bir etkisi olacaktır?’’ sorusu, alınan yanıtlar ve de seçimle ilgili yazılar bu sorumluluğun bir parçası. Diğer konularıyla bir bütün olarak sayı ise Gaile’nin o varoluşsal serüven kapsamında yerine getirmeye çalıştığı sorumluluğun yeni bir tezahürü.

Gaileli okumalar...

Kapak görseli için kaynak: Ivan Aivazovsky, “Ship on Stormy Seas”, 1887 — Public Domain, Wikimedia Commons


Gaile Yayın Kurulu

Ahmet Güneyli

Emel Kaya

Hakan Karahasan

Hakkı Yücel

Münevver Özgür Özersay

Yılmaz Akgünlü

Ağ Editörü ve Kapak Tasarımı: Hüseyin Özbarışcı

Yayıncı: yeniduzen.com

Bu haber toplam 1066 defa okunmuştur
Gaile 521. Sayısı

Gaile 521. Sayısı