1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Ercan’a askeri uçakla ‘kayıtsız’ giriş yaptı, KKTC resmi makamları kayıt tutmadı”
“Ercan’a askeri uçakla ‘kayıtsız’ giriş yaptı, KKTC resmi makamları kayıt tutmadı”

“Ercan’a askeri uçakla ‘kayıtsız’ giriş yaptı, KKTC resmi makamları kayıt tutmadı”

Necip Hablemitoğlu suikastıyla ilgili hazırlanan iddianamede, tetikçi olduğu iddia edilen eski Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun, Kıbrıs’ın kuzeyini ve askeri hizmetleri, adeta “görünmezlik pelerini” olarak kullandığı iddia ediliyor.

A+A-

▶ 2002 yılında Ankara’daki evinin önünde kurşunlanarak öldürülen akademisyen Necip Hablemitoğlu suikastıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Savcısı’nın hazırladığı iddianamede, tetikçi olduğu iddia edilen eski Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun, Kıbrıs’ın kuzeyini ve askeri hizmetleri, adeta “görünmezlik pelerini” olarak kullandığı iddia ediliyor.

Ertuğrul SENOVA

Aralık 2002’de, evinin önünde kurşunlanarak öldürülen Ankara Üniversitesi (AÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastıyla ilgili savcılığın hazırladığı iddianamede, tetikçi olduğu iddia edilen eski Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun, Kıbrıs’ın kuzeyini ve askeri hizmetleri, adeta “görünmezlik pelerini” olarak kullandığı iddia ediliyor.

20 yıl sonra açılan suikast davasında savcılık, suikast zanlısı Mumcuoğlu’nun, askeri kargo uçağıyla Kıbrıs’ın kuzeyine “kayıt yaptırmadan” giriş çıkış yaptığını, bu sayede cinayet günü Türkiye’de olmadığı yönünde savunma yaptığını iddia ediyor.

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen dava, Ankara Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün’ün, soruşturmanın “KKTC” ayağıyla ilgili mahkemeye sunduğu iddianameyle yeniden gündeme gelmiş durumda.

Savcı, suikastın işlendikten birkaç saat sonra davanın firari sanıklarından Türkiye’nin “FETÖ İmamı”  olduğu ileri sürülen Mustafa Özcan’ın, Kıbrıs’ın kuzeyindeki bir çağrı taşıma şirketi üzerinden arandığını iddia etti. Savcının iddiasına göre, aynı numara ile suikast öncesi ve sonrası Mumcuoğlu’nun eşi ve yine davada tutuklu yargılanan Fikret Emek de arandı…

Mayıs ayına ertelenen mahkeme, bir dönem ankesörlü telefonlarla da hizmet veren Kıbrıs’ın kuzeyindeki GSM operatöründen, kullanılan numara ve kişilerle ilgili bilgi talep etti.

İddianameden…

“Ercan’a askeri yollarla kayıtsız giriş yaptı”

Suikasttan 20 yıl sonra açılan davanın savcısı Zafer Ergün tarafından hazırlanan iddianameye göre, o dönemde Kazakistan'da görevde bulunan eski Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, cinayet tarihinde Kazakistan’dan Ercan Havalimanı’na gitmek için İstanbul aktarmalı bir bilet aldı, Ercan’a indi.

Ardından da Ercan’daki “askeri kargo” uçağına “herhangi bir kimlik ibraz etmeden” binerek Ankara’daki askeri havalimanına indi, cinayeti işledi.

Hemen ardından yine kimlik ibraz etmeden Ankara’dan askeri kargo uçağıyla Ercan’a geldi ve buradan, İstanbul aktarmalı Kazakistan bileti alarak Kazakistan’a döndü.

Bu kapsamda avukatları, cinayet sırasında Mumcuoğlu’nun Türkiye’de bulunmadığını iddia ediyor.

KKTC Polisi: “Kayıt yok”

İddianamede, Mumcuoğlu’nun Ercan’a inişi ve çıkışıyla ilgili KKTC Polis Genel Müdürlüğü Muhaceret Müdürlüğü'nden bilgi talep edildiği ve gelen yanıtta, “2002-2004 yılları arasında KKTC'ye girip çıktığına dair bir kayda ulaşılamadığı” ifade edildiği belirtiliyor.

“KKTC’yi pek çok kez aktarma alanı olarak kullandı”

İddianamede, “KKTC’ye inen ve KKTC’den kalkan askeri kargo uçaklarının personelleri KKTC resmi makamlarınca kayıt altına alınmamıştır” ifadeleri dikkat çekerken, suikast zanlısı Mumcuoğlu’nun pek çok kez Kıbrıs’ın kuzeyine “kayıtsız” yollarla giriş yaptığı, burayı “aktarma alanı olarak kullandığı” belirtiliyor.

“Sivil Savunma Teşkilatı çalışanı da defalarca Kıbrıs’a gidip geldi ancak onun da kaydı yok”

Savcılığın hazırladığı iddianamede ayrıca, dava kapsamında sorgusu yapılaması istenen 2002-2004 yılları arasında KKTC Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığında çalıştığı bilinen H.E. isimli şahsın da defalarca Kıbrıs’ın kuzeyine gidip geldiği ancak girip çıktığına dair bir kayda ulaşılamadığı vurgulandı.

Kıbrıs’ın kuzeyinden gelen telefonlar…

Öte yandan Türkiye’deki Evrensel isimli gazetedeki bilgilere göre, iddianamede, cinayetin işlendiği süreçte, Mumcuoğlu’nun eşinin, Kıbrıs’ın kuzeyindeki ankesörlü hatlardan akşam ya da gece yarıları arandığı iddia ediliyor.

Bu telefon trafiği ile ilgili HTS verilerinden yola çıkan savcı, bu aramaların Mumcuoğlu tarafından yapıldığını ileri sürüyor.

İddianamede, Mumcuoğlu’nun eşinin cebinin arandığı telefonların Kıbrıs’ın kuzeyinde GSM hizmeti veren firmalara ait olduğu, bu firmaların o dönem uluslararası çağrı taşımacılığı da yaptığı tespiti yer alıyor.

“Gizlenmek amaçlı çağrı taşıyıcı firma kullandı”

Bu gelişmeler, iddianamede suikast zanlısı Mumcuoğlu adına kayıtlı GSM hattının CRD veri trafiğinde arayan şahsın “taşıyıcı firmayı” bir santral gibi kullandığı, bunun aranan numaranın CRD/HTS kayıtlarında gözükmeyeceğini önceden bilen bir şahsın telefon numarasının ve kimliğinin açığa çıkmaması için gizlenmek amacıyla yaptığı değerlendiriliyor.

Söz konusu değerlendirmeler üzerine mahkeme, çağrı taşıma firmalarına ait günlük iletişim trafiğini talep etti. İletişim trafiklerinde, Mumcuoğlu ve suikast sanıklarından tutuklu Fikret Emek’i arayan 0392 600 0270 numaralı sabit hattın suikast günü “FETÖ Türkiye imamı” olduğu ileri sürülen Mustafa Özcan’ı da aradığı tespit edildi.  

Mahkeme bu kapsamda, KKTC makamlarından söz konusu çağrı taşıma firmasını kullanan numara ve kişilerle ilgili bilgi talep ediyor. Yeni duruşma, Mayıs ayına ertelenmiş durumda…

Necip Hablemitoğlu kimdir?

Ankara Üniversitesi (AÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, Aralık 2002’de, evinin önünde iki kurşunla öldürüldü. Ergama altın madenleriyle ilgili eylemlere Türkiye'de yerleşik bazı Alman vakıflarının destek olduğunu iddia ettiği, "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" ile Fetullahçı Terör Örgütü'nü (FETÖ) konu aldığı, örgütün kamu kurumlarında yönetimi ele geçirmeye yönelik gizli yapılanmasını anlattığı "Köstebek" isimli kitabı hazırladığında olduğu süreçte suikasta kurban gitti.

İddianamede, Hablemitoğlu'nun adının, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) müsteşarı olacağı yönündeki duyumlar üzerine, MİT Müsteşarı olmak isteyen şüpheli Mustafa Levent Göktaş'ın, bu görev için kendisine engel olarak gördüğü maktul Hablemitoğlu'nu, aynı zamanda FETÖ ile ilgili çalışmalarından rahatsız olan Mustafa Özcan ve Enver Altaylı'nın azmettirmesi neticesinde öldürme kararı aldığı öne sürülüyor. Hablemitoğlu’nun ‘Köstebek’ isimli kitabı, öldürülmesinin ardından tamamlanmadan yayımlandı…

Bu haber toplam 4485 defa okunmuştur