1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. 'Dilekçelere yanıt vermemek çağdaş devlet yönetimiyle bağdaşmıyor”
'Dilekçelere yanıt vermemek çağdaş devlet yönetimiyle bağdaşmıyor”

'Dilekçelere yanıt vermemek çağdaş devlet yönetimiyle bağdaşmıyor”

Ombudsman Emine Dizdarlı, Taner Derviş'in talebine ilişkin raporunu yayımladı.

A+A-

Ombudsman Emine Dizdarlı, Eşdeğer Mal Hak Sahipleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Taner Derviş’in eşdeğer mal dağıtımında Anayasa’ya aykırı uygulamalar olduğuna ilişkin dilekçelerine gerekçeli bir cevap verilmeyerek, Anayasası ve İyi İdare Yasası’na aykırı davranıldığını açıkladı.

Dizdarlı, KKTC Anayasa’sının 76’ıncı maddesi ile 27/2013 sayılı İyi İdare Yasası’nın 15’inci maddesinin öngördüğü kurallar çerçevesinde yapılan dilekçelere gerekçeli ve tatminkar bir cevap verilmediğini, verilen cevapların hiçbir anlam ifade etmediğini ve herhangi bir çözüme ilişkin beyan içermediğini belirterek, bunun çağdaş devlet yönetimiyle bağdaşmadığını kaydetti.

Ombudsman Emine Dizdarlı, Taner Derviş'in talebine ilişkin raporunu yayımladı. Taner Derviş, Bakanlar Kurulu’nun, Başbakanlığı’nın, İçişleri Bakanlığı İskan Komitesi Başkanlığı’nın ve İskan ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğü’nün Eşdeğer Mal dağıtımında Anayasa’ya aykırı uygulamalar olduğunu, söz konusu bakanlıklara bu konu hakkında uzun zamandır bir çok yazı yazmasına veya başvuru yapmasına veya dilekçe yazmasına rağmen şikayetlerine çare olabilecek hiçbir sonuç alamadığını veya yazdığı hiç bir dilekçeye bir cevap alamadığı gerekçe göstererek, konunun soruşturulmasını talep etmişti.

CEVAP VEYA KARAR 1 AY İÇİNDE VERİLMELİYDİ

Derviş’in dilekçelerine cevap veya istemiyle ilgili kararın bir ay içerisinde verilmesi gerektiğine işaret eden Dizdarlı, bu bağlamda, demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarının büyük önem taşıdığını vurguladı.

Uzun yıllardır devam eden ve halen ülke gündeminin önemli bir kısmını teşkil eden eşdeğer sorununa bir çare bulunması gerektiğine işaret eden Dizdarlı, İçişleri Bakanlığı’nın veya idarenin birçok uygulamasının Anayasası’na, 41/1977 sayılı yasaya ve Yüksek Mahkeme’nin birçok içtihat kararında belirtilen prensip ve ilkelere aykırı olarak uygulandığını söyledi.

ALTERNATİF BİR ÇÖZÜM BULUNMALI

Emine Dizdarlı, Cumhuriyet Meclisi’nin, Cumhurbaşkanlığı ile istişare ederek bir yol haritası çizmesi ve kamu yararı gereğince gerekli önlemleri alarak veya sağlayarak alternatif bir çözüm bulunması gerektiğine dikkat çekti.

Dairelerine kendi adına ve Eşdeğer Mal Hak Sahipleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı sıfatıyla 25 Mayıs 2018 ile 30 Mayıs 2018 tarihlerinde başvuran Taner Derviş’in, KKTC Bakanlar Kurulu’nun, KKTC Başbakanlığı’nın, KKTC İçişleri Bakanlığı İskan Komitesi Başkanlığı’nın ve İskan ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğü’nün Eşdeğer Mal dağıtımında KKTC Anayasa’sına aykırı uygulamalarının olduğunu, söz konusu bakanlıklara bu konu hakkında uzun zamandır bir çok yazı yazmasına veya başvuru yapmasına veya dilekçe yazmasına rağmen şikayetlerine çare olabilecek hiçbir sonuç alamadığını veya yazdığı hiç bir dilekçeye bir cevap alamadığını iddia ederek konunun soruşturulmasını talep ettiğini ifade etti.

Dizdarlı şöyle devam etti:

“Sayın Taner Derviş Eşdeğer Mal Hak Sahipleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanıdır. Sayın Taner Derviş özetle, 2014 ile 2018 tarihleri arasında KKTC Başbakanlığına ve KKTC İçişleri Bakanlığına yapmış olduğu dilekçelerle siyasi irade ile yaratılan hukuk dışılığın ortadan kaldırılması ilkesinin siyasette hakim kılınmasını, bu bağlamda eşdeğer amaçları dışına çıkarılmış veya tahsis edilmiş kaynakların tespit edilmesini, tespit edilen taşınmaz malların eşdeğer kapsamına alınmasını, eşdeğer amaçları dışındaki kiralama, tahsis, satış ve tapu işlemlerinin durdurulmasını, 1974 sonrası KKTC’de terkedilmiş taşınmaz malların tahsis envanterinin çıkarılmasını, Anayasa’nın eşitlik ilkesi çerçevesinde, Kuzey-Güney puanları konusunda yaratılan adaletsizliğin giderilmesini, Eşdeğer Mal Hak Sahiplerinin 43 yıllık gelir kaybının Anayasa’da öngörüldüğü şekilde tazmin edilmesini, son dönemde hukuka aykırı bir şekilde yapılan uygulamaların ve tahsislerin iptal edilmesini, eşdeğer mal hak sahibi olmayan kişilere kiralama işlemi yapılmamasını veya kiralama işlemlerinde Eşdeğer Mal Hak Sahibi Dernek üyelerine öncelik verilmesini, asli görevlerinin eşdeğer konularını yürütmek olan İskan Komitesi Başkanlığı ile İskan ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğünün yasalara aykırı bir şekilde eşdeğer kapsamındaki taşınmaz malları bu  kapsamdan çıkartarak yasalara aykırı bir şekilde hak sahibi olmayan kişilere tahsis  edilmesine sessiz kaldıklarını, Devlet eliyle birçok usulsüzlük yapıldığını, İdarenin KKTC Anayasası’nın 159’uncu maddesi hükümlerine  ve 41/1977 sayılı İskan Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası kurallarına uymadan işlemler yaptığını, Devlet yönetiminde şeffaflık olmadığını, bilgiye erişimin  engellendiğini ve resmi makamlar tarafından yazılarına cevap verilmediğini iddia etmiştir.”

Taner Derviş’in 18 Ocak 2016 tarihinde eski Başbakan Ömer Kalyoncu’ya hitaben ve 20 Nisan 2018 tarihinde Başbakan Tufan Erhürman’a hitaben toplam 3 adet dilekçe ve/veya başvuru yaptığına dikkat çeken Dizdarlı, Başbakanlık Müsteşarı Hasan Alicik’in 2 Kasım 2018 tarihinde Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Dairesi’nin talep ettiği bilgileri temin etmek amacıyla 4 Eylül 2018 tarihinde ilgili bakanlık olan İçişleri Bakanlığı’na bir yazı gönderdiğini söyledi.

TALEP EDİLEN BİLGİLERE NET BİR CEVAP YOK

Emine Dizdarlı, söz konusu yazının gönderildiği tarihten 4 aya yakın bir süre geçmiş olmasına rağmen talep edilen bilgiler hakkında ayrıntılı veya duruma açıklık getiren veya ışık tutan net bir cevap alınamadığını ifade etti. Dizdarlı, “KKTC İçişleri Bakanlığına ayrıca göndermiş olduğumuz 14 Ağustos 2018 ve 31 Ekim 2018 tarihli yazılarımız Bakanlık tarafından kendi bünyesinde bulunan Dairelere gönderilmiş ancak söz konusu işlemler dışında hiçbir cevap alınamamıştır” dedi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasası’nın Yedinci Kısım, Geçici Kurallar Geçici 1’inci maddesinin hakların korunması ile ilgili kuralları düzenlediğine dikkat çeken Dizdarlı, şöyle devam etti:

“Türk Toplumunun ulusal direnişi uğruna veya direniş sırasında göç eden veya doğrudan doğruya zarara uğrayan yurttaşları korumak amacıyla gerekli sosyal, ekonomik, mal ve tazminat dahil diğer önlemlerin yasa ile düzenlenmesi öngörülmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşlarının Devlet sınırları dışında, Kıbrıs’ta kalan taşınmaz malları için Devletten, eşdeğerde taşınmaz mal isteme hakları saklıdır. Bu bağlamda Anayasanın 159’uncu maddesinin 2’nci fıkrası kapsamına giren taşınmaz malların hak sahiplerine mülkiyetinin devri öncelikle gerçekleştirilmelidir. KKTC yurttaşlarının, terk etmek zorunda kaldıkları taşınır ve taşınmaz mallar nedeniyle gelir kaybına veya zarara uğramışlarsa tazminat isteme hakları saklıdır. Bu haklar da yasa ile düzenlenir. KKTC Anayasası’nın yürürlüğe girdiği 7 Mayıs 1985 tarihinden başlayarak, eşdeğerde mal uygulamalarının önceliğine uyulmak koşuluyla, hak sahiplerine taşınmaz mallarla ilgili mülkiyet hakkı devir işlemleri en geç beş yıl içinde tamamlanması gerekmektedir.”

Raporunda 41/1977 sayılı İskan Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası’nın 38’inci maddesinin 1’inci fıkrası tahtında uygulamada sosyal hukuk devleti, sosyal adalet ve hakkaniyet ilkeleri gözetilmek koşuluyla eşdeğer mal dağıtımına öncelik verdiğini aktaran Dizdarlı, yine aynı Yasanın 46’ncı maddesi uyarınca eşdeğer mal bakımından hak sahibi tanımına giren kişilere bu Yasada saptanan esaslar dahilinde öncelikle eşdeğer mal verildiğini ve eğer varsa uğradıkları gelir kaybının giderdiğine dikkat çekti. Dizdarlı, eşdeğer mal verilmesinin olanaksız olması halinde ise tazminat ödendiğini vurguladı.

Dizdarlı raporunda şu ifadelere de yer verdi:

“3354 kilometre kare yüzölçümüne sahip KKTC’de topraklarının yüzde 80’i 1974 öncesinde Rum mülkiyetinde idi. Kuzey Kıbrıs adanın yüzde 36.5’ini oluşturmaktadır. 1974 yılında 162,000 Rum (Maronitler, Ermeni ve Latin grupları dahil) Kuzey Kıbrıs’tan Güney’e geçerek adlarında 1,500,000 dönüm civarında ve ayni şekilde 55,000 Kıbrıs’lı Türk Güney Kıbrıs’tan Kuzey’e geçerek adlarında 450,000 dönüm özel mülk bıraktılar. Eşdeğerde hak sahibi olmayan yaklaşık 9,500 aile mevcuttur. Bu bağlamda bu güne kadar 41/1977 sayılı İTEM Yasası uyarınca yapılan takriben 1,700 konut tahsisi dağıtım konusu kaynakların yüzde 55’ini oluşturmaktadır. Halen 5000 aile eşdeğer maksatları bakımından hiçbir taşınmaz mal almamış ve 3000 aileye ise puanlarına karşılık olarak kısmen taşınmaz mal verilmiştir. Bu durumda toplam 8000 ailenin sonuçlanmamış eşdeğer dosyası bulunmaktadır. Kuzey’de verilen Taşınmaz Mal Koçanlarının sadece yüzde 30-40’ı eşdeğer mala karşılık olarak verilmiş, geriye kalan yüzde 60’ı Tahsis, Mücahit Puanı veya TBK’dır. KKTC İçişleri Bakanlığı, İskan Komitesinin verilerine göre bu güne kadar 12 milyar eşdeğer puanı kullanıldığını ve halen 5 milyar civarında kullanılmamış eşdeğer puanı olduğu yönündedir. Bundan da anlaşılacağı üzere KKTC Anayasası’na göre öncelikli olarak eşdeğerde taşınmaz mal alması gereken aileler Güney Kıbrıs’ta bıraktıkları mallarının karşılığını alamamışlardır.”

Dizdarlı, KKTC Hukuk Dairesi’nin, Başsavcılığın 13 Haziran 2017 tarihli yazısında, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilan edildiği 13 Şubat 1975 tarihinde terkedilmiş bulunan veya söz konusu tarihten sonra sahipsiz mal olarak nitelendirilen tüm taşınmaz malların Bakanlar Kurulu Karar veya Kararları ile 41/1977 sayılı İTEM Yasası kapsamından çıkarılarak turizm, teşvik, yatırım amacı ile veya kamu yararı gerekçesi ile gerçek veya tüzel kişilere kiralanmasının veya tahsis edilmesinin KKTC Anayasası’na ve yürürlükteki mevzuata aykırı olduğunu belirttiğini anımsattı.

KKTC Anayasası’na, yürürlükteki mevzuata ve Başsavcılığın görüşüne aykırı olmasına rağmen Güney Kıbrıs’ta bıraktıkları taşınmaz mallarına karşılık eşdeğer mal alamayan bir çok vatandaş bulunduğunu ifade eden Dizdarlı, raporunda şu ifadelere de yer verdi:

“Bu güne kadar, Bakanlar Kurulu Kararlarıyla veya Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi tarafından binlerce dönümlük taşınmaz malın  kiralandığı ve/veya el değiştirdiği görülmektedir. Yıllardır Yasaların, özellikle Anayasanın amir hükümlerine rağmen eşdeğer mal uygulamalarının sürüncemede bırakılarak hak sahiplerinin, bu haktan yoksun bırakılmaları toplum içinde huzursuzluğa neden olmaktadır. İdare’nin eşdeğer mal uygulamasının öncelikle gerçekleştirilmesini öngören KKTC Anayasası’nın geçici 1 (2) maddesi ile eşdeğer işlemlerinin en geç 5 yıl içinde tamamlanmasını düzenleyen Anayasanın Geçici 1 (5)  maddesi vardır. Yine söz konusu amir hükümlere ilaveten 41/1977 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 38 (1) maddesi tahtında özellikle sosyal hukuk devleti, sosyal adalet ve hakkaniyet ilkeleri gözetilmek koşuluyla eşdeğer mal dağıtımına öncelik verilmesi gerekmektedir. Aynı Yasa tahtında eşdeğer bakımından hak sahibi olanlara Yasada saptanan esaslar dahilinde öncelikle eşdeğer mal verilmesi 46’ıncı maddede düzenlenmiş ve eşdeğerde hak sahibi olanlara eşdeğer mal verilmesi işlemlerinin hızlandırılması ve en kısa sürede  sonlandırılması öngörülmüştür. Bir taraftan Uluslararası hukuku gözetirken diğer taraftan eşdeğercinin haklarının korunması gerekmektedir. Bu itibarla yakın bir zamanda eşdeğer kaynak paketinin açılması Uluslararası Hukuka ve siyasi konjonktüre  uygun değilse hak sahibi olan kişilere doğruyu söylemeli ve eşdeğer hak sahipleri bu konuda bilinçlendirilmelidir.”

DEVLET MAĞDUR OLAN EŞDEĞERCİLERE  FARKLI ALTERNATİFLER VEYA ÇARELER SUNMAK ZORUNDA

Devletin farklı politikalar üreterek söz konusu kişilerin mağduriyetlerini gidermekle yükümlü olduğuna dikkat çeken Ombudsman Emine Dizdarlı, devletin mağdur olan eşdeğercilere  farklı alternatifler veya çareler sunmak zorunda olduğunu kaydetti.

Dizdarlı şöyle devam etti:

“Örneğin: KKTC Anayasası’na göre ilgili kişilerin tazmin edilmeleri gerekir. Bu yöntem dışında İdare kiralama, feragatların iptali ve tazminat gibi çareleri değerlendirilmesi gerekir. Bir hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına saygılı, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve işlemlerinde açık ve hesap verebilir bir Devlettir. Çağdaş bir Devlet yapısında veya hukuk devleti sınırları içerisinde vatandaşları keyfi uygulamalardan korumak amacıyla belirlenmiş prensipler veya yasalar aracılığıyla adaletli bir düzenin yaratılması gerekir.”

Bu haber toplam 1966 defa okunmuştur