1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. Çocukların ‘psikolojik karnesi’ KIRIK!
Çocukların ‘psikolojik karnesi’ KIRIK!

Çocukların ‘psikolojik karnesi’ KIRIK!

İlk ve orta öğretimde yer alan 500’e yakın çocuk için psikolojik danışma veya yardım talebi ortaya çıktı.

A+A-

Pandeminin ardından ilk eğitim yılı tamamlandı, uzmanlar durum değerlendirmesi yaptı

Pandemi sürecinin ardından binlerce öğrenci yüz yüze eğitimde bir yılı geride bırakırken, Eğitim Bakanlığı verileri okullarda psikolojik danışma veya yardım talebinde bulunulan çocuk sayısının iki katı arttığını ortaya koydu

Kayıtlara yansıyan en önemli şikayet pandemi sürecinin kötü getirisi olan ‘TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI’

 

Fehime ALASYA

Pandeminin ardından yüz yüze eğitimde bir yıl geride kalırken ülke genelinde ilk ve orta öğretimde yer alan ortalama 500 çocuk için psikolojik danışma veya yardım talebi ortaya çıktı. Eğitim Bakanlığı’na bağlı Psikolojik Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi verileri çok sayıda çocuktaki sıkıntıyı ortaya çıkardı.

Bu rakam pandemi öncesindeki süreçte 336 çocuk olarak kayıtlara geçmişti.

Pandemiden sonra psikolojik danışma veya yardım talebi artışını YENİDÜZEN’e yorumlayan Psikolojik Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi Sorumlusu Süreyya Geylan Gürdal, pandemi sürecinde en çok ‘telefon ve tablet bağımlığının gelişmesiyle’ ilgili olumsuz geri dönüşler aldıklarını anlattı, bunu sürecin en önemli sıkıntısı olarak nitelendirdi.

Gürdal, okula dönen çocuklarda ‘sosyalleşme, dikkat ve uyum sorunlarının’ çok sık görüldüğüne dikkat çekti.

Pandeminin etkisinin halen öğrenciler üzerinde görüldüğüne değinen Genel Orta Öğretim Daire Müdürü Cengiz Topel Uzun ise bundan kurtulma çabası ile bir yılın geride kaldığına değindi.

Yeni projeler ve çalışmalar ile daha çok sosyalleşme ve eğitimdeki kayıpların da kapatılması hedefiyle hareket edeceklerine değindi.

Online eğitimde akademik başarı oranının düştüğünü anlatan Uzun, “Öğrencilerin hiperaktivite ve dikkat eksikliği sorunları arttı, rehber öğretmenlere olan şikayetler arttı. Önümüzdeki dönemde de yine hem öğretmenlere hem de ailelere büyük iş düşecektir” şeklinde konuştu.

Eğitim Bilimci – KEAB Başkanı Salih Sarpten ise eğitim sistemindeki vizyonsuzluk, plansızlık ve eğitim bilimi ilkeleri yerine siyasi kaygılarla karar alma anlayışının ‘mutsuz ve tatminsiz çocukların’ yetiştirilmesine neden olduğunu anlattı.

“Pandemi sonrası psikolojik danışma veya yardım talebinde bulunulan çocuk sayısında iki katı artış”

2020 yılında ülke genelinde ilk ve orta öğretimde çözülemediği için Psikolojik Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi’ne ulaşan kayıtlarda 336 öğrenci psikolojik danışma talebi yer alırken, bu sayı pandemiyle birlikte 262’ye geriledi. Pandeminin ardından okulların yüz yüze eğitime başlamasıyla ise bu rakam neredeyse iki katına ulaştı.

Bu yıl ülke genelinde ilk ve orta öğretimde yer alan ve çözülemediği için Psikolojik Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi’ne ulaşan kayıtlarda ortalama 500 öğrenci var.

 


Psikolojik Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi Sorumlusu Süreyya Geylan Gürdal:

“Yardım talebinde bulunulan çocuk sayısında iki kat artış var”

“Bir anda online eğitimdeki bilgisayar, tablet karşısından kalkan çocuklar, okuldaki sürece uyum sağlamakta çok zorlandı. Birbirleri ile iletişime girmekte de zorlandılar.”

Pandemi sonrası psikolojik danışma veya yardım talebinde bulunulan çocuk sayısında iki katı artış olduğunu belirten Psikolojik Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi Sorumlusu Süreyya Geylan Gürdal, bu sayının pandemiyle birlikte 262’ye gerilemesini yorumladı.

Kayıtlardaki psikolojik danışma veya yardım talebinde bulunulan çocuk sayısının Pandemiyle birlikte düşmesinin sebebini ‘yüz yüze eğitimin olmamasına’ bağladı.

Okul içerisinde aktif olarak çalışan rehber öğretmenlerin yoğunluğunun da çok fazla arttığını anlatan Gürdal, “Bu kayıtlar arasında okulda çözülen sıkıntılı veriler yok, bunlar okullarda çözülemediği için bize yansıyanlar. Bu sayıda özel eğitim verileri de mevcut.” dedi.  

Kaygı artışı, uyum sorunu, içe çekilme…

Uzaktan eğitimin akademik olarak kayıplara neden olduğuna da değinen Gürdal, “En önemlisi çocuklarda bilinmezlikten gelen kaygının artmasıydı. Çocuklarda bu dönemde bir içe çekilme oldu. Uyum problemleri yaşandı.” dedi.

Özellikle okuma yazma becerilerini kazanmayan ve oyun çağında olan çocukların bu durumdan çok fazla etkilendiğini kaydeden Gürdal, ‘uyum problemlerinin yaşanmasının’ okullardaki kurallara uyum sağlanmasını da olumsuz etkilediğini kaydetti.

 

Sürecin en kötü getirisi:Teknoloji bağımlılığı

Pandemi sürecinde en çok ‘telefon ve tablet bağımlığının gelişmesiyle’ ilgili olumsuz geri dönüşler aldıklarını anlatan psikolojik Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi Sorumlusu Süreyya Geylan Gürdal, bunu sürecin en önemli sıkıntısı olarak nitelendirdi.

“Bağımlılık zaten farklı sorunları beraberinde getirir” diyen Gürdal, eğitimin online olmasının bu bağımlılıkları tetiklediğini ifade etti.

Gürdal,  yüz yüze eğitimin açılmasına rağmen, dönüşümlü eğitim ve okulda sınıflar arası bulaşın engellenmesini sağlayacak bazı kuralların dahi ‘sosyalleşmeyi’ engellediğini belirtti.

Gürdal, şöyle devam etti: “Bir anda online eğitimdeki bilgisayar, tablet karşısından kalkan çocuklar okuldaki sürece uyum sağlamakta çok zorlandı. Birbirleri ile iletişime girmekte de zorlandılar.”

Bağımlılık arttı, başarı oranı düştü

Telefon, tablet kullanımındaki bağımlılıkların artmasıyla sınıftaki odaklanamama ve dikkat dağınıklığı gibi sorunların baş gösterdiğini yineleyen Gürdal, akademik başarının da bu nedenle düştüğünü ifade etti.

“Bilinmez süreç hem çocukları hem aileleri etkiledi”

Pandeminin sadece çocukları değil, anne ve babaları, aileleri de yakından etkilediğini ifade eden Gürdal, “Bilinmez bir süreç olduğu için bunlar zaten kaygı nedeniydi. Uzaktan eğitim çok zordu” dedi.

Orta ve liselerde Pandemi ve ergenlik birleşti, durum daha da zorlaştı…

Orta okul ve liselerde, var olan sorunların pandemiyle katlandığını ifade eden Gürdal, telefon ve tablet bağımlılığının, ilkokula göre,  orta ve lisede daha fazla olduğu ifade etti. 

Gürdal, şöyle devam etti:  “Zaten bu dönemde var olan ergenlik döneminde zor olan süreç pandemiyle birlikte daha da güç oldu. Bu çocukların yaşadığı ve normal zamanda bile zor olan yetişkinliğe geçiş dönemi pandemiyle birlikte farklı sıkıntıları da beraberinde getirdi. Pandemi bunu daha da körükledi. Örneğin genç kızlar evde oldukları sürede istediği gibi giyiniyordu, vücudunun gelişimi çok göz önünde değildi, okullar açılınca daha çok bol tişörtlerin kullanıldığını gözlemledik. Erkeklerde ise yoğun bir maske kullanımı olmuştu çünkü okula bir anda sakallar ile dönmüşlerdi. Tüm bu bedensel değişimler, ‘beğenilme isteğinin en önemli olduğu dönemde’ buna girildi. Evde oldukları dönemde sosyal medyada daha farklı görünebiliyor, nasıl isterlerse öyle kendilerini gösterebiliyorlardı. Ama okul açılınca bir anda yüz yüze eğitimle sosyalleşmeleri gerekti. Bu gibi ergenliğin getirdiği sorunları da gözlemledik.”

“Yaz tatilinde ‘sosyalleşmeye’ önem verin”

Yaz tatilinin gelmesiyle telefon ve tablet bağımlılığına karşın çocukların kültürel, sosyal, sanatsal ve sportif faaliyetlere yönlendirilmesi gerektiğini anlatan Gürdal, “Teknoloji hayatımızın vazgeçilmez bir parçası, onu doğru ve sınırlı kullanılması konusunda çocuklarımıza örnek olmalıyız.” dedi.

“Başarı tek başına karne notları ile ölçülemez”

Karnenin çocukların akademik başarılarını gösteren bir sembol olarak nitelendiren Gürdal, dür ama başarının tek başına notla ölçülmemesi gerektiğine vurgu yaptı.

Gürdal, “Karneler kötü gelse bile her çocuğun başarılı olduğu yanlarına da odaklanmak gerek. Tüm bunları göz önünde bulundurarak değerlendirme yapmak gerek” dedi.

 


Genel Orta Öğretim Daire Müdürü Cengiz Topel Uzun:

“Öğrencilerde görülen motivasyon eksikliği, iletişim noksanlığı  öğrenme kalitesinin düşmesine neden oldu”

Pandeminin çocukların yaşadığı kayıplara değinen Genel Orta Öğretim Daire Müdürü Cengiz Topel Uzun, pandemiden sonra öğrencilerde motivasyon eksikliği, iletişim noksanlığı gibi sıkıntıların görüldüğünü, tüm bunlar öğrenme kalitesinin düşmesine neden olduğunu ifade etti.

Pandemi süresinde en çok teknolojik eksikliklerle ilgili sıkıntıların kendilerine yansıdığını anlatan Uzun, “Pandemi dünyada olduğu gibi ülkemizde de çocuklarımıza, eğitime zararlar verdi, hala etkilerini görüyoruz.” dedi.

 Uzun, şöyle devam etti:

“Kayılarımız arasında öğrencilerin motivasyon eksikliği, iletişim noksanlıklarının çok fazla olduğunu gördük. Bunlar öğrenme kalitesinin düşmesine neden oldu. Bu tüm dünyada olumsuz etkilendi. Okula olan ilgi kaybı, online eğitim ile arttı. Yüz yüze eğitime başladığımız zaman okulda dikkat dağınıklıkları yaşandı. Kayıpların yerine konması için dünya verilerinde de 10 yıllık bir süreden söz ediliyor. Gerçek anlamdaki öğrenim kaybının eskiye dönmesi, kayıpların telafisi için 10 yıllık, geniş bir zaman diliminden söz ediliyor. Bizim adamızda da bu süreç kolay olmayacak. Okullardaki rehber öğretmenlerin önemi de bir kez daha ortaya çıktı.  Bu kayıplar için Pandemide çok yoğun aile eğitimleri yaptık, aktiviteler hazırladık, birçok kitleye ulaştık.”

Bu süreçteki sıkıntıların dayanışma içinde daha kolay atlatıldığını ifade eden Uzun, “Öğretim okulda olur ama eğitim hayat boyu devam eder, buna odaklanmalıyız” dedi.

Yeni eğitim yılı için yeni çalışmalar

Yeni öğretim yılı için özellikle eğitime çok ağırlık verileceğini dile getiren Uzun, her okulla ilgili özel çalışmalar yaptıklarını belirtti.

Yeni dönem için çeşitli çalışmalar olduğunu anlatan Uzun, programlı şekilde çalışmanın önemine de değindi.

“Öğretim sadece öğretmenlerden ibaret değil…”

Okulların öğretimdeki yerine değinen Uzun, bunun sadece öğretmenlerle sınırlı olmadığına vurgu yaptı. Uzun, şöyle devam etti:

“Artık herkes okulların eğitimdeki yerini daha iyi anladı. Artık, öğretmen, veli, bakanlık işbirliği şart. Bu konuda doğru çalışmalar için projeler, organizasyonlar ve etkinliklerimiz sürecek, bunu devam ettireceğiz. Velilere ulaşmak, onları da bu eğitimin parçası etmek çok ama çok kıymetli. Bunları pandeminin geçmesiyle yüz yüze de sürdüreceğiz.” dedi.

Pandemideki başarı tartışmaları dışında öğretmenlerin büyük bir özveri ile gayret gösterdiğini kaydeden Uzun, “Olumsuzlukların içinde canı gönülden çalıştılar. Ama her şeye rağmen aileler de anladı ki çocuklar için en iyi yer okullardır.” dedi.

 


Eğitim Bilimci – KEAB Başkanı Salih Sarpten:

“Okullarda sosyal ve duygusal öğrenme gözden çıkarıldı, akademik başarı esas oldu”

 

“Okullar kapalı iken sınavlara yine hazırlandılar, kitaplardaki konuları yine ezberlediler ama onların nitelikli birer birey olarak yetişmesini sağlayan esasları kaçırdılar”

Eğitim Bilimci – KEAB Başkanı Salih Sarpten, eğitim sistemindeki vizyonsuzluk, plansızlık ve eğitim bilimi ilkeleri yerine siyasi kaygılarla karar alma anlayışının ‘mutsuz ve tatminsiz çocukların’ yetiştirilmesine neden olduğunu anlattı.

Okullarda sosyal ve duygusal öğrenmenin gözden çıkarıldığını, akademik başarının esas olduğunu dile getiren Sarpten, “Bir zamanların en gözde dersleri olan beden eğitimi, görsel sanatlar, müzik gibi dersler şimdilerde dersten bile sayılmıyor. Liseden mezun olan öğrenciler, İngilizceyi bırakın Türkçe yazamıyor, okuduğunu anlamıyor, tek bir müzik aletini çalamıyor.” dedi. 

Pandemi nedeniyle yaşanan eğitim kayıplarının da tüm bu sorunları gün yüzüne çıkardığını anlatan Sarpten, özetle şöyle devam etti: “Yani çocuklarımızın sosyalleşmediğini, hatta deyip yerindeyse giderek tepkisiz ve donuklaştığını bize gösterdi. Okullar kapalı iken sınavlara yine hazırlandılar, kitaplardaki konuları yine ezberlediler ama onların nitelikli birer birey olarak yetişmesini sağlayan esasları kaçırdılar. Üstelik kaçırmaya da devam ediyorlar.”

Eğitim sisteminin aldığı eleştirilerin başında vizyonsuzluk, plansızlık ve eğitim bilimi ilkeleri yerine siyasi kaygılarla karar alma anlayışı geldiğini anlatan Sarpten, “Ne yazık ki Kendini tanımayan, kendini tanıtamayan, “merhaba”, “günaydın”, “özür dilerim” demeyi bir türlü öğrenemeyen çocuklar yetiştiriyoruz.” dedi.

Okullarda; “canın çektiğini yapan, çekmediğini yapmayan, arkadaşlarına şiddet uygulayan, dalga geçen, küfürlü konuşan, çevreyi kirleten, kullandığı eşyalara zarar vermeyi kendine hak gören, sorumsuz davranışları tavan yapan çocuklar olduğunu anlatan Sarpten, mutsuz ve tatminsiz çocukların yetiştiğine vurgu yaptı.

Sarpten, tüm bunların temelinde; pandemi nedeniyle yaşanan  2 yıllık eğitim kaybını dikkate alıp gerekli destek programlarını sisteme entegre etmeyen ve eğitim sistemini günün koşullarına göre gerekli dönüşümü fark edemeyen eğitim yönetimi anlayışının yattığını kaydetti.

 


 

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Doktor Ayşe Zeki:

“Keşke bu çocuklarla, matematikten, fenden veya Türkçe dersinden önce sosyal beceri ve uyum çalışılsaydı”

Pandemi sürecinin herkesin akıl sağlığını olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Doktor Ayşe Zeki, “Bu durumda keşke bu çocuklarla, matematikten, fenden veya Türkçe dersinden önce okullarda ilk önce sosyal beceri ve uyum çalışılsaydı. Bu yolla uyum sağlayabilmelerini, bu travmatik yanlarını tamamlayabilmelerini sağlayabilirdik.” dedi.

Her zaman insanların bir durumdan farklı bir duruma geçerken uyum sorunu yaşadığına dikkat çeken Zeki, online eğitime geçişle ilgili de bu sıkıntının yaşandığını anımsattı.

Bu yıl çocuklarda hem bu uyum sorunları hem de evde kaldıkları süreçte sıkıntılara maruz kaldıklarını anlatan Zeki, şöyle devam etti:

“Tam anlamıyla yapılandırılmış bir eğitim içinde olmadıkları için sıkıntı yaşadılar. Bu esas sebebimizdi. Evde çok fazla vurdulu kırdılı, küfürlü, yaşlarına uygun olmayan oyunlarla zaman geçirdiler. Eğitim kayıplarının kapatılması da uzun bir süre alabilir.

Kliniğe başvurmayan insanlar da var... Okul kurallı bir ortam, çocuklar bu ortamdan uzak kalınca oradaki sınırları unuttular. Evde çok fazla vurdulu kırdılı, küfürlü, yaşlarına uygun olmayan oyunlarla zaman geçirdikleri için bunların okullara yansıması oldu. Bununla ilgili de bize yansıması çok fazla oldu. Tahammülü ve zor durumlarla baş etmeyi güç kılan, depresyon ve kaygı bozuklukları oluştu.”

 

 

yd-destek-gorseli-2-731.jpg

Bu haber toplam 1978 defa okunmuştur