1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Çember daralmadı, dağıldı”
“Çember daralmadı, dağıldı”

“Çember daralmadı, dağıldı”

Pandemi Merkezi’nde yaklaşık bir yıldır hastalıkla mücadele eden ekipte yer alan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Yağmur Aldağ, YENİDÜZEN’e konuştu

A+A-

 “Vakalar çok arttı, elimizden geleni yapıyoruz ama bayağı sancılı bir süreç yaşıyoruz.  Herkes ya temaslı, ya pozitif… Hep ‘çember daraldı’ diyoruz ama çember falan kalmadı. Çember dağıldı. Şu an herkes temaslı ve farkında bile değil belki de…”

Fayka Arseven KİŞİ

Pandemi Merkezi’nde yaklaşık bir yıldır, Covid-19 salgını ile mücadele eden ekipte yer alan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Yağmur Aldağ, “vakalar çok arttı, çember filan kalmadı, dağıldı” vurgusunda bulundu.

Dr. Aldağ, “Hastalık çok hızlı ilerliyor. Bu bizde endişeye neden oluyor. Hastaların hemen yoğun bakım ihtiyacı olabilir. Daha önce hasta yattığında hastalığın nasıl seyredeceğini biliyorduk.  Ama şuan bunu diyemiyoruz” dedi.

“1 ay önce 20 hasta görüyorduk,  18’nin neredeyse şikayeti yoktu”  diyen Dr. Aldağ, “şimdi 5 hastadan 1’ni yatırıyoruz. Hastalık evet daha agresif seyrediyor. Bununla ilgili bulgu var mı? Örnekler Türkiye’ye gönderildi. Mutasyonun olup olmadığı o zaman belli olacak” ifadesinde bulundu.

1 yıldır hem fiziksel hem de psikolojik olarak yıprandıklarını dile getiren Dr. Aldağ, mutlaka doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının ekiplere takviye edilmesi gerektiğini söyledi.

“İçimizden biri temaslı veya pozitif olursa bu sistem çöker. Durum o kadar ciddi, o kadar hassas” vurgusunda bulunan Dr. Aldağ, Hükümettin kararlarını unutun, kendinize bakın. Görüştüğünüz kişi sayısını azaltınız, 2-3 hafta arkadaşınıza gitmeyin, yakmayın o mangalı. Dayanın biraz” çağrısında da bulundu.

Bu hafta Pandemi Merkezi’nde hastalıkla mücadele eden ekipte yer alan Dr. Yağmur Aldağ ile konuştuk.

  • YENİDÜZEN: Nasıl gidiyor?
  • Dr. Aldağ: Kötü… Vakalar çok arttı, elimizden geleni yapıyoruz ama bayağı sancılı bir süreç yaşıyoruz.  Herkes ya temaslı, ya pozitif… Hep ‘çember daraldı’ diyoruz ama çember filan kalmadı. Çember dağıldı! Şu an herkes temaslı ve farkında bile değil belki de… Hiçbir zaman bu kadar vakalarda yoğunluk olmamıştı.
     
  • YENİDÜZEN: Temaslı takip zinciri de koptu mu? Her yerden vakalar çıkıyor, yetişmek mümkün mü?
  • Dr. Aldağ: Zincir koptu. Eskiden 3-5 vaka vardı, onların etrafını taradığımız ve toparladığımız zaman vakalar hemen azalıyordu.  Şuan inanın ne temaslı ekibi, ne biz yetişemiyoruz. Çünkü her yerden vakalar geliyor, herkes temaslı olabiliyor.
     
  • YENİDÜZEN: Size gelen ve ağır olan vaka sayısında da artış yaşandı.
  • Dr. Aldağ:  Daha önce bu kadar pozitif hasta gelmiyordu.  Ama mesela geçtiğimiz gün nöbetçiydim ve hiç oturmadık. 7 göğüs doktoru, 4 enfeksiyon doktoru, 3 yoğun bakım uzmanı ve bir de nöbetlerde bize yardımcı olan pratisyen arkadaşlarımız var.
    Çünkü yeni Pandemi Hastanesi çok büyük. Bizim Pandemi Merkezi’nden oraya gitmemiz bile 15 dakikayı alır. Onlar orada duruyorlar ki en azından hastalarda bir kötüleşme olursa hemen müdahale etsinler.

 “İçimizden biri temaslı veya pozitif olursa bu sistem çöker. Durum o kadar ciddi, o kadar hassas. Biz kendimize iyi bakmaya çalışıyoruz ama bu kadar yoğun çalışırken,  bu kadar yoğun şekilde hasta bakarken illa ki tökezleyebiliriz.”

  • YENİDÜZEN: Size daha da takviye yapılması gündemde mi? Nasıl baş ediyorsunuz?
  • Dr. Aldağ: İçimizden biri temaslı veya pozitif olursa bu sistem çöker. Durum o kadar ciddi, o kadar hassas. Biz kendimize iyi bakmaya çalışıyoruz ama bu kadar yoğun çalışırken,  bu kadar yoğun şekilde hasta bakarken illa ki tökezleyebiliriz. Çünkü biz sadece pozitif hastalara da bakmıyoruz. Örneğin; geçtiğimiz Cuma günü visiti yaptım, poliklinik vardı, onu unuttum ve oraya çok geç gittim. Kış ayı hasta çok, ciddi göğüs hastalıkları olanlar, kötüleşenler var, acile gelenler var. Bunların tümüne de bakıyoruz.  O yüzden çok yıpranmış durumdayız.
     
  • YENİDÜZEN: Otelde tedavileri devam eden pozitif vakalar var. Bir doktorun hepsine bakması mümkün mü?
  • Dr. Aldağ: Biz geçtiğimiz gün yeni 45 tane pozitif hastaya baktık. 45 hastanın 10’nu merkeze yatırdık, 35’ni otellere gönderdik. Bunu da yaparken sağlık durumlarına, risklerine ve yaşlarına bakarak yaptık. Ama sıkıntı nedir? 3-4 merkez var pozitif hastaların olduğu. Oradaki hemşire ve doktor sayıları çok az. Hakikatten insanların şikayetleri olduğunda veya herhangi bir sıkıntısı olduğunda oradaki doktora ve hemşireye ulaşmakta zorluk yaşayabiliyor. Çünkü otellere bakan, sorunlarla ilgilenen ve bizimle iletişime geçen sadece bir doktor var.  Buradaki sağlık ekiplerinin artırılması mutlaka önemlidir.
     
  • YENİDÜZEN:  Hastaların otellerde kalması riskli değil mi?
  • Dr. Aldağ: Yüzde yüz risk içerir. Biz nasıl merkezde yatan hastaları her gün muayene ediyoruz, tahlillerini istiyoruz, tekitlerine bakıyoruz nasıl buradaki hastaların bu şekilde tedavi almaları önemliyse, otellerdeki hastaların da her gün visit yapılması, durumlarının değerlendirilmesi gerekli tekitlerin yapılması gerekiyor. Bu otellere de ayrı sağlık ekipleri kurulmalıdır. Bu ekipler gerekli muayeneleri yapıp bizimle temasa geçmelidir ki biz oradaki hastalara da hakim olalım herhangi bir kötüleşme, hastalıkta bir ilerleme olursa anında müdahale edebilelim.

 “Hastalık çok saldırıcı”

“Tüm yatırdığımız hastaların yoğun bakıma girme ihtimali az olanlar var, çok olanlar var ama hepsinin bu ihtimali var. Çünkü bu hastalık çok saldırıcı olmaya başladı.”

  • YENİDÜZEN: Bahsedilen 3-4 otel bu durumda… Bunun planlanması zor mu?
  • Dr. Aldağ: Bu planlamanın yapılması zor olmamalı.  X doktora diyeceksiniz ki ‘sen buradan sorumlusun’. Bunun formalitesi, yönetmeliği, yasası nedir bilmiyorum. Ama bizim ciddi bir talebimiz var. Umarım bu talebimize de en yakın sürede yanıt verilecektir.
    Merkezde yatan hastalar açısından bir endişemiz yok. Endişemiz bir ay önceye göre hastalık çok hızlı ilerliyor. Bu bizde endişeye neden oluyor. Hastaların hemen yoğun bakım ihtiyacı olabilir. Daha önce hasta yattığında hastalığın nasıl seyredeceğini biliyorduk.  Ama şuan bunu diyemiyoruz. Tüm yatırdığımız hastaların yoğun bakıma girme ihtimali az olanlar var, çok olanlar var ama hepsinin bu ihtimali var. Çünkü bu hastalık çok saldırıcı olmaya başladı.

“Hastalık çok hızlı ilerliyor. Bu bizde endişeye neden oluyor. Hastaların hemen yoğun bakım ihtiyacı olabilir. Daha önce hasta yattığında hastalığın nasıl seyredeceğini biliyorduk.  Ama şu an bunu diyemiyoruz.”

  • YENİDÜZEN: Doktorlar virüsün daha agresif olduğundan sözediyor. Virüsün mutasyona uğradığına yönelik bir bilgi elinizde var mı?
  • Dr. Aldağ: 1 ay önce 20 hasta görüyorduk,  18’nin neredeyse şikayeti yoktu. Ama şimdi 5 hastadan 1’ni yatırıyoruz. Hastalık evet daha agresif seyrediyor. Bununla ilgili bulgu var mı? Örnekler Türkiye’ye gönderildi. Mutasyonun olup olmadığı o zaman belli olacak.
    Örneğin yine daha önce gençlerde hiçbir şey olmuyordu. Şimdi 20, 24, 30 yaşlarındaki gençleri de ciddi anlamda etkiliyor.
     
  • YENİDÜZEN: Genç bir ölüm yaşandı ve herkes aslında idrak etti ki ‘gençler de bu hastalıktan hayatını kaybedebilir’… ‘Gençler de artık risk altındadır’ diyebilir miyiz?
  • Dr. Aldağ: Yaşlılarda mevcut hastalıklarından ötürü riskler daha fazladır. Çünkü o mevcut hastalıkları da kötüleşebilir. Ama gençlerde de o kadar hızlı yayılabiliyor ki akciğerdeki o tutunmadan dolayı akciğer görevini yapamaz hale geliyor. O zaman hastaların yoğun bakıma, solunum cihazına ihtiyaçları olacak.  O aşamaya gelindiği zaman da işimiz çok daha zor. Organ ne kadar hasarlanırsa ondan geri dönüş o kadar zor oluyor. Bunların toparlanması sürecinde de maalesef her şey olabilir.

 “Yakmayın o mangalı, dayanın biraz”

 “Hükümettin kararlarını unutun, kendinize bakın. Görüştüğünüz kişi sayısını azaltınız, 2-3 hafta arkadaşınıza gitmeyin, yakmayın o mangalı. Dayanın biraz.”

  • YENİDÜZEN: Geçtiğimiz hafta sosyal medyada ses getiren bir yazı paylaştınız. ‘Siyasetten anlamam’ dediniz ama bizim de aklımızı siyasiler karıştırıyor. Bir kapanma süreci yaşanıyor. Bir haftadan, 2 haftadan şimdi 21 günden bahsediliyor. Bir sağlıkçı olarak bunun doğrusu nedir?
  • Dr. Aldağ: Siyasetten hiç anlamam, anlamak da istemiyorum. Bizim işimiz sağlık, insan, hastalarımız.  Ama şuan kapalı mıyız? Bilmiyorum.  Geçtiğimiz gün nöbete gelmek için trafikte bekledim.
    Bir şekilde çok daha ciddi adımlar atılmalıdır. Sokağa çıkma yasağı konuluyor ama gereksiz izinler alınıyor, sokağa çıkılıyor. Bunlara da söyleyecek bir şey yok artık.
    O yüzden hükümettin kararlarını unutun, kendinize bakın. Görüştüğünüz kişi sayısını azaltınız, 2-3 hafta arkadaşınıza gitmeyin, yakmayın o mangalı. Dayanın biraz. Çünkü gerçekten kimde var bilmiyorsunuz.
    Yılbaşında yapılan bir kutlama sonrası bir kadın hastamızı kaybettik. O yüzden herkes kendine dikkat etmelidir.
    Ama hala daha tanıdığım biri aradı ‘temaslı oldum’ dedi. ‘Nasıl oldun’ dedim.  ‘Filan yere gittim, maske takmıyordum’. Gittin madem, maske tak!
    Bütün doktor arkadaşlarım, hepimiz basbas bağırıyoruz, ‘maskenizi çıkarmayın’.  Şimdi o arkadaş temaslı, onun etrafındakiler temaslı, o işyerindekiler temaslı, işte ekonomi de böyle böyle çöküyor.
    Herkes kendisine çeki düzen versin. Zorda olmadıktan sonra dışarıya çıkmasın. Ama inanın daha da katı kurallar koysanız bile insanlar bir şekilde bunun yolunu bulup delebiliyor, ne yazık ki!..
    O yüzden de her şeyi devletten beklememek gerekiyor. Onların bana, ‘onu yap, bunu yap’ demesine gerek yok artık biz ne yapacağımızı bilmeliyiz.  Herkes kendine çeki düzen vermelidir.
    Bakın, Girne Akçiçek Hastanesi bitti. Şuan işlevsiz. Oraya başvuran hastalar ne olacak? Onlara verilen hizmet de sekteye uğrayacak.
    Kapanmayı konuşmadan önce insanlar ne olduğunu görebiliyor ve kendi önlemlerini de alması gerekiyor. Artık iğneyi kendimize batırmalıyız.
     
  • YENİDÜZEN: Hep ‘sağlık sistemi çöküyor’ deniliyor. Devlet Hastanesi’nde bir salgın yaşandı, şimdi Girne Akçiçek Hastanesi’nde… Ne olursa bu sistemde çökme noktası yaşanır?
  • Dr. Aldağ: İtalya örneği var, o aşamaya gelmeyelim. Hasta seçme aşamasını yaşamayalım. O aşamadan şuan için uzağız ama o aşamaya gelmemek, bizim hastalara yetebilmemiz için herkesin dikkat etmesi gerekir. Bize güvenin ama güvenmeden önce güvenecek aşamaya gelmeyin. Sağlık alt yapısı şimdilik yeterlidir, sıkıntı yok, yatak da var.
    Yeni Pandemi Hastanesi’nin 100 yatağını açamadık. Çünkü doktor yok, hemşire, personel yok. Oranın da güçlendirilmesi gerekir. Ama insanlar da hasta olmamak için dikkat etmelidir ki biz de güçlenebilelim. Bunlar yapılırken bir yandan aşılanma gerçekleşmelidir.
    Kapandık ama planımız ne? Kapandıktan sonra biz aşılamayı mı bitireceğiz? Ne önlem alacağız? Bir plan yok. İnsanlar bize ‘14 gün sonra bitecek mi’ diye soruyor. Bitmesi için ya aşılamayı bitireceksiniz, ya sektörleri tarayacaksınız ki ona göre bir organizasyon yapılsın. İnsanlara bir plan sunmak, insanların da bunları duyması en doğal haklarıdır.
     
  • YENİDÜZEN: Aşılanma başladı ama yeterli aşıya ulaşımda sıkıntı oluyor. Süreç yavaş mı ilerliyor?
  • Dr. Aldağ: Çünkü kendimize yeten bir ülke değiliz maalesef. Dışa bağımlı ülkelerde de böyledir.  Düşünün Türkiye bize aşı göndermedi ne yapacağız? Dışa bağımlı olduğumuz için aşılanmayı bitirene kadar ne kadar az hasta olursak, sağlık alt yapısını ne kadar az zorlarsak o kadar bu süreci sancısız atlatacağız.

“Hastane güzel ama doktor, hemşire alınmalı”

  “Çok güzel bir hastane oldu. Bir insanın sağlık sistemine başvurduğunda alması gereken koşullar var. Hizmeti de laiki ile verebilmek için hemşire almanız, doktor takviyesi yapmanız lazım.”

  • YENİDÜZEN: Pandemi Merkezi’nin bir bölümü hizmete girdi. Merkezle ilgili birçok eleştiri yapıldı, tartışma yaşandı. Siz içerisinde hizmet veren bir doktor olarak Merkezi nasıl buldunuz?
  • Dr. Aldağ: Şu aşamada yeterli ama o hizmeti de laiki ile verebilmek için hemşire almanız, doktor takviyesi yapmanız lazım. Hemşireler şimdi çift vardiya çalışıyor. Bu arkadaşların da dinlenmeye, rahatlamaya ihtiyacı var.  Ama geçtiğimiz günlerde içme suyu sorunu bile oldu. Yani organizasyon yok. 2 ayda hastane bitti ama organizasyonun da yapılması gerekir.
    Evet, çok güzel bir hastane oldu. Bir insanın sağlık sistemine başvurduğunda alması gereken koşullar var. Her şey düşünülmüş, yoğun bakım muazzam, Türkiye dahil böyle yoğun bakım görmedim. O hastanede de çok güzel çalışabilecek insanlar var. Organizasyon lazım. 100 yatak var ama 40’nı açabildik.  Her personel 17 saat çalışıyorsa ertesi gün o çalışan bir yerde tökezleyecek, bir şey kapacak. Sağlık sistemi de bu şekilde çökecek.  
    Şimdiye kadar bizim ekipten biri hasta olmadı ama birimiz olsa hepimiz etkileniriz. O yüzden biz elimizden geldiğince dikkat ediyoruz ama insanların da dikkat etmesi gerekir.
    Nöbette olduğum akşam hastalar yığıldı ve dedik ki; içeriye beş beş, on on gönderin. Bu aşamaya gelinmesin.

“Çok yıprandık”

 “Nöbeti devredip dinlenmeye gideceğim ama rahat değilim. Çünkü hastalık agresif seyrediyor. Hastalarını düşünüyorsun ki bu hastalar da illa ki birimizin yakını, arkadaşı, ailesi…  Küçük ülke olmanın dezavantajını yaşıyorsun. Kendi sağlım için endişem yok, elimden geleni yapıyorum ama çok yıprandım.”

  • YENİDÜZEN: 1 yıldır pandeminin merkezinde en ön safhalarda mücadele ediyorsunuz. Psikolojik durumunuz nedir?
  • Dr. Aldağ: Çok daha iyi günlerim, yıllarım olmuştu. İlk başlarda bir bilinmeyen vardı, bilmiyorduk, endişeliydik.  Acaba eksik mi yaptık, farklı mı yapsaydık diyorduk. Sürekli kitaplar karıştırıyor, bilimsel makaleler okuyorduk.  Türkiye’deki hocalarımızla konuşuyorduk. Çok sancılı bir dönemdi. Panik havası, halkı bırakın, biz de bile vardı. Şuan öyle değil. Bu konuda hepimiz tecrübe sahibi olduk. Çünkü okuyoruz, danışıyoruz, hasta görüyoruz, kapasitemiz arttı. Kendimizi geliştirdik, iyiyiz.
    Ama psikolojik tarafı da var. Nöbeti devredip dinlenmeye gideceğim ama rahat değilim. Çünkü hastalık agresif seyrediyor. Hastalarını düşünüyorsun ki bu hastalar da illa ki birimizin yakını, arkadaşı, ailesi…  Küçük ülke olmanın dezavantajını yaşıyorsun.
    Kendi sağlım için endişem yok, elimden geleni yapıyorum ama çok yıprandım. Psikolojik olarak da yıprandım. Sosyal medyada da eleştiriler oluyor. Onları çok fazla takmamaya çalışıyoruz ama onlar da bizi üzüyor. Ama işin sevindirici tarafı hastalara visit yapıp, onlara sonuçlarının iyi olduğunu söylediğiniz zaman, taburcu ettiğiniz zaman gözlerinde görmüş olduğunuz sevinç, mutluluk, minnettarlık her şeye değer.

 

 

Bu haber toplam 5177 defa okunmuştur