
“Bu işin ceremesini, fabrikada yolsuzluk yapanlar çeksin”
Koalisyonun küçük ortağı DP tarafından yönetilen Binboğa Yem Fabrikası'nda yaşanan mali çöküş, sadece üretimi değil, çalışanların hayatlarını da durma noktasına getirdi.
“Bu işin ceremesini, fabrikada yolsuzluk yapanlar çeksin”
Koalisyonun küçük ortağı DP tarafından yönetilen Binboğa Yem Fabrikası'nda yaşanan mali çöküş, sadece üretimi değil, çalışanların hayatlarını da durma noktasına getirdi.
Ebru OSMAN
Koalisyonun küçük ortağı Demokrat Parti (DP) tarafından yönetilen Binboğa Yem Fabrikası'nda yaşanan mali çöküş, sadece üretimi değil, çalışanların hayatlarını da durma noktasına getirdi.
Fabrikada hammadde tedarik edilemediği için üretim tamamen durdu, 104 işçi “maaş alamama” olasılığıyla karşı karşıya kaldı.
8 aydır sosyal haklarının dahi yatırılmadığını söyleyen işçiler YENİDÜZEN’e konuştu, yaşadıkları zorlukları, kurumun nasıl iflasa sürüklendiğini anlattı ve sorumluların yargı önüne çıkarılması gerektiğini dile getirdi.
Yaklaşık 20 yıldır Binboğa’da çalışan Kemal Alıdalı, “Ben evime ekmek götüremiyorum. Çocuğumu okula nasıl göndereceğim? Ev borcum, araba borcum var. Bu ay maaş alamayacağız. Ne yapacağız, herkes gibi biz de mi hırsızlık yapalım?” diye sordu.
Alıdalı, “Bu fabrikada yolsuzluk yapıldıysa polisimiz soruştursun, sorumlular bedelini ödesin. Biz işçiyiz, ceremesini biz çekmemeliyiz” dedi.
Alıdalı, yıllar içinde fabrikanın hiç bu kadar kötü bir durumda olmadığını, geçmişte "beş yıl maaş ödenebilecek kadar rezerv var" denildiğini hatırlattı: “1 senedir kokusu çıktı bu işin ama kimse taşın altına elini koymadı. ‘Rahat olun’ dediler, şimdi ise aç kaldık.”
Fikret Akmandor ise son bir yılda fabrikanın hızla geriye gittiğini söyledi: “Elimizdeki paranın kaybolmasıyla çöküş başladı. Üç ay önce ‘batıyoruz’ dediler. İşçi olarak maaşlarımızdan, bayramlıklarımızdan feragat ettik. Kurum yaşasın diye bunu yaptık. Ama hiçbir üst düzey müdahale olmadı. Elimizdeki belgeleri polise verdik, kim suçluysa cezasını çeksin.”
Mustafa Gülmez, fabrikanın yıllar içinde nasıl içten içe boşaltıldığını anlattı: “2017’de kasamız doluydu. DP’nin atadığı siyasetçi müdürlerle her şey bozuldu. Kamera bahanesiyle fahiş ödemeler yapıldı. Panjura 8 bin euro verdiler. 24 bin TL’lik yemek faturasını şirket ödedi. Biz çoluğumuza çocuğumuza ekmek götüremiyoruz, onların misafirlerine ziyafet çekiliyor. Bu ay maaş alamayacağız. Bu 104 kişinin vebali siyasetin ensesindedir. Bu parayı siyaset yedi, borcunu da onlar ödesin.”
Halil Uyanır ise, müdür değişikliğinden sonra düzenin bozulduğunu söyledi: “Gelen müdür burayı babasının çiftliği sandı. Bakanlık hiçbir sorgulama yapmadı. 15 gündür üretim yok. Fabrika durmuş, kimse gelip ‘ne oluyor’ diye sormuyor. Eğer kapatmaksa niyetleri, söylesinler. Özel fabrikalar torba başına zam yaptı bile.”
35 yıllık çalışan İsmail Mıstıkoğlu ise yaşanan çöküşün DP’nin siyasi atamaları sonrası başladığını belirtti: “2016’da DP himayesinde yönetim değişti. O zaman döviz mevduatı olan bir kurumduk. 9 yılda 6 başbakan, 9 yönetim kurulu başkanı değişti. Denetim raporları ortada ama hiçbir şey yapılmadı. Suçlusu çalışanlar değil, başarısız yöneticilerdir. Başarılı olsalardı bu kadar kısa sürede bu kadar yönetici değişmezdi.”
Soruşturma talebi: “Resmi belgeler polise sunuldu”
Hayvancılar Birliği Başkanı Adil Onalt da önceki gün YENİDÜZEN’e yaptığı açıklamada, Kooperatif Merkez Bankası’nın hazırladığı 28 sayfalık denetim raporunu polise teslim ettiklerini ve suç duyurusunda bulunduklarını açıklamıştı.
“Buraları para aklama ve yandaşlara peşkeş çekmek için kullandılar” diyen Onalt, DP’ye işaret ederek, “Eğer bu ülkede adalet varsa, sorumlular mahkemede hesap vermeli” demişti.
Onalt, yaşanan yolsuzlukların bazılarını şöyle aktardı: Mandırası olmayan yakınlarına, varmış gibi gösterip tonlarca yem verdiler. 30 milyon TL’lik davayı, karşı tarafa bilerek kazandırdılar. İhtiyaç fazlası mısır ve kepeği ihalesiz şekilde aldılar, yakınlarına peşkeş çektiler”
Binboğa Yem Sanayi Müdürü Nevzat Nevzat:
“Rapor, beni bitirmek için hazırlandı”
Binboğa Yem Sanayi Müdürü Nevzat Nevzat ise, söz konusu raporun “kendisini bitirmek için hazırlandığını” iddia etti.
Çalışanların söylemleri ile Kooperatif Merkez Bankası’nın hazırladığı 28 sayfalık denetim raporunun konuşulduğu, Kanal SİM’de yayınlanan Haber Toplantısı programına bağlanan Nevzat, kendisini “kimlerin bitirmek istediği” sorusunu yanıtsız bıraktı.
Nevzat, yakında belgelerle “kendisini aklayacağını” söyledi.
BİNBOĞA ÇALIŞANLARI NE DEDİ?
Kemal Alıdalı: “Artık bıçak kemiğe dayandı”
“Ben evime ekmek götüremiyorum. Bu raddelere geleceğimizi sendika başkanımız bize neden söylemedi. Bu hallere neden geldik? Ben çocuk okutuyorum, çocuğumu okula nasıl vereceğim? Ev borcum var araba borcum var, bunları nasıl ödeyeceğim? Bu ay maaş almama ihtimalimiz var, o yüzden stres altındayız. Ben evime ekmek götüremezsem ne yapacağım? Herkes gibi biz de mi hırsızlık yapalım? Bu fabrikada yolsuzluk yapıldıysa polisimiz bu durumu soruştursun, bu yolsuzluğu yapanlar da ceremesini çeksin istiyorum. Biz burada işçiyiz bunun sonucunu gailesini bizim çekmememiz lazım. Ben bu fabrikada 2005’ten beri çalışıyorum, 20 senedir burada böyle bir şeyle karşılaşmadık. Fabrikamızda ham maddelerimiz doluydu, biz bu raddeye hiç gelmedik. Bize zamanında ‘bu fabrika kapalı da kalsa, 5 yıl elimizdeki bu parayla ödenirsiniz’ denildi, bu raddeye kadar rahattık, ama artık bıçak kemiğe dayandı. 1 seneden bellidir bu işin kokusu çıktı, ancak kimse elini taşın altına koymadı. Bize ‘rahat olun her şey tamamdır’ dediler.
Fikret Akmandor: “İşçi olarak biz, kurum ayakta kalsın diye maaşlarımızdan feragat ettik, durum daha da kötüye gitti”
“1 yıl önceden bu fabrika kötüye gitmeye başladı, bunun sebebi de elimizde olan paranın kaybolmasıdır. 3 ay önce bize dediler ki batıyoruz, işçi olarak biz kendi maaşlarımızdan kesinti yaptık, emeklilik haklarımızdan ve bayramlık paramızdan feragat ettik, sırf bu hallere düşmeyelim diye. Ancak bu kadar feragat etmemize rağmen 3 ayın sonunda bu durumları yaşıyoruz.
Kurum ayağa kalksın diye yaptık bunu, işçi elini taşın altına koymasına rağmen durumumuz daha da kötüye gitti. Üst düzeyden hiçbir müdahale yapılmadı ve kötü yönetime devam edildi.
Bir çok belge polise verildi, polis soruştursun ve kim ne yaptıysa cezasını çeksin istiyoruz.”
Mustafa Gülmez: “‘Bir fikrimiz var’ diyerek bizi batırdın”
“Yanlış yönetimlerden dolayı bu ay sonu maaş alamayacağız. 2017’de Binboğa’da bir kasa dolusu paramız vardı. Demokrat Partisi’nin (DP) ataması üzerine siyasetten birini yönetici olarak başımıza getirdiler. Yönetim kurulunda anlaşamadıkları için sürekli yönetimdeki yetkiliyi değiştirdiler.
Bir gün bakıyoruz, ‘kameralarımız eskidi’ sebebiyle kamera takmaya geliyorlar ve dünya kadar ödemeyi kameralar için yapıyorlar. Sonra ‘panjurlarımız gitti’ bahanesiyle, 2000 Euro’luk panjurlara 8000 euro’luk panjur ödemesi yapılıyor. Bunların hepsinin denetlenmesi gerekiyor ve kimse de vebalini ödemesi lazım. Günün sonunda olanlar bize oluyor, benim bakmam gereken çocuklarım var, öyle bir duruma soktular ki bizi bu ay maaş alamayacağız, çünkü hiçbir iş yapamadık. İşsizlikten hepimiz oturuyoruz. Bizler tarıma hizmet ediyoruz, Turizm’in bizimle ne alakası var? Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu’na sesleniyorum, ‘bir fikrimiz var’ diyerek bizi batırdın, ‘bir fikrimiz var’ diyerek bizi bitirdin. Bu 104 kişinin vebali sizin ensenizdedir. 2017’den bu yana bu fabrika çöktü, bizim paramız vardı. Bu parayı siyaset yedi, siyasetin kendi yolladığı adamlar yedi, o yüzden bu borcu kendileri kapatacak. Biz borçlanıp bankadan faiz ödemek istemiyoruz, artık bunu kabul etmiyoruz. Bu kadar paranın nasıl bittiğini gelip denetlesinler, biz birine beleş yem verdiysek de bizi işten atsınlar. ‘Bu benim adamım yollayın’ diyerek bedavadan yemler dağıtılıyordu, bir bakıyoruz bu kişiler hayvancı bile değil, yetiştirdiğimize dur dedik ancak yetiştirmediklerimiz de oldu ve yemleri yolladılar. Anlatacak çok şey var, inanamazsınız, çarşaf çarşaf faturalarımız var. Bir yöneticimiz akşam yemeğe gidiyor misafiri gelmiş diye, 24 bin TL yemek parası ödüyoruz şirket adı altında. Burası öksüz doyurtma yurdu mu? Burası fabrikadır ve hayvancıya hizmet ediyor. Akşam müşterilerimizin biri arıyor, arpamı biçtim arpamı getireyim diye, biz halka öyle hizmetler veriyorduk, arpa alırdık yem yapardık, yemini verirdi adam sütünü keserdik. Bizi öyle bir raddeye getirdiler ki fabrikanın arka tarafındaki güvercinler bile açlıktan ölmeye başladı. 50 senelik fabrikamızı çökerttiler, Ataoğlu, ‘bir fikrimiz var’ diye diye yaptı bunu. Sandıkta bunu ödeyecekler, boşuna çıkmasınlar, aday olmasınlar.”
Halil Uyanır: “Gelen müdür burayı babasının çiftliği sandı”
“1992’den beri gece vardiyasında operatörlük yapıyordum. Yaklaşık 5 sene önce gece vardiyası kapandıktan sonra gündüz vardiyasına döndük. 9 sene önce bu fabrikada müdür değişikliği oldu, gelen müdür burasını babasının çiftliği sandı. Ne yönetim kurulu ne de bağlı bulunduğumuz Turizm Bakanlığı, “Bu yoğurdun bolluğu nereden geliyor?” ya da “Bu parayı nereye harcıyorsun?” diye sorup araştırma gereği duymadı. Başımızdaki yetkili, babasının çiftliği gibi yedi içti ve durum bu raddeye geldi. 15 gündür bu fabrikada üretim olmuyor, bağlı olduğumuz bakanlık veya bağlı olduğumuz bir yetkili, hiç kimse ‘ne yapıyorsunuz’ diye sormuyor. Eğer niyetleri Binboğa fabrikasını kapatmaksa, gelip bize söylesinler boşuna bizi burada bekletmelerine gerek yok. Burada üretimimiz durduğu an itibari ile özel fabrikalar torba başı yem üretimine zam koydu.”
LPG Üretim ve Pazarlama Kooperatifi Müdür Muavini İsmail Mıstıkoğlu:
“Bu duruma düşmemizin suçlusu başımızdaki yetkililerin başarısızlığıdır”
“35 yıldır burada çalışıyorum. 2016 nisan ayında, Hüseyin Özgürgün’le Demokrat Parti (DP) hükümeti kurulduktan sonra, yaklaşık 9 yılda 6 Başbakan ve 9 Yönetim Kurulu Başkanı geldi bu atamaların hepsi DP’nin himayesinde gerçekleşti. Maalesef ki bu kurum o günden sonra hep geriye doğru gitti.
2016 yılının mayıs ayında burası devralındığında o zamanki mali yapının durumu dolar, euro ve TL mevduat hesapları olan bir kurumdu, çek hesapları artıda olan bu kurum 9 yıl içinde bu hallere gelmiştir. Bu durumun sorgulanması lazımdır. Bununla ilgili gerek Kooperatif şirketler mukayyitliğindeki denetimcileri, gerekse kooperatif merkez bankasındaki bizim iç denetim mekanizmamızda yapılan denetici raporları ortadadır. Bunlar hiçbir şekilde irdelenmedi ki bu 9 yıllık kötü gidişatın sonunda bu kurum bu hallere geldi. Denetici raporları incelendiğinde herhalde ‘ak koyun’ ve ‘kara koyun’ belli olacaktır diye düşünüyorum. Bu duruma düşmemizin suçlusu ne buradaki emekçi arkadaşlardır ne de çalışanlardır. Başımızdaki yetkililerin başarısız olduğu gün gibi ortadadır. Zaten başarılı olsaydı 9 yılda 9 tane yönetim kurulu burada atanmazdı. Gelen yöneticiler burada 1 yıl bile kalmıyor ancak bir takım insanlar burada kaldı. Her gün de daha kötüye gittik. En sonunda burada 104 işçimiz kaldı. Artık kendi, göbek bağını personel kendi kesecek diye düşünüyorum.”