1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Bekâret Muayenesinin Bilimsel ve Etik Açılardan Değerlendirmesi
Bekâret Muayenesinin Bilimsel ve Etik Açılardan Değerlendirmesi

Bekâret Muayenesinin Bilimsel ve Etik Açılardan Değerlendirmesi

Kızlık zarı muayenesi ise hem cinsiyetler arasında hem de kadınlar arasında bir eşitsizliğin oluşmasına mahal verir.

A+A-

 

Fatma Dalokay
fatdalokay123@gmail.com

 

Kızlık Zarının Toplumdaki Önemi

Halk arasında kızlık zarı, tıpta himen olarak bilinen zar; vajen girişini kısmen örten, biyolojik olarak pek bir önemi olmamasına karşın kadının toplum içindeki yerini belirlemekte büyük bir rol oynayan elastik bir zardır. Birçok ataerkil toplumda himen, kadınları saf olan ve olmayan olarak ikiye ayırır. Saf olan kadınlar daha önce cinsel ilişkiye girmemiş bakir kadınlardır, dolayısıyla inançlara göre bu kadınların himenleri zarar görmemiştir. Saf olmayan kadınlar ise evlilikten önce cinsel ilişkiye girmiş ve yine inançlara göre himeni yırtık olan kadınlardır. Saf olmayan kadınların toplum içinde değeri daha düşüktür. Aileleri tarafından psikolojik ve fiziksel şiddete, çevreleri tarafından da ayrımcılığa maruz kalma şansları daha yüksektir. Kadınlar arasında böyle bir ayrım yapılırken konu erkek cinsiyetine geldiğinde böyle bir ayrım gözlemlenmez. Ataerkil toplumlarda, cinsel ilişkiye girmiş kadın utanç kaynağıyken cinsel ilişkiye girmiş bir adam gurur kaynağıdır. Kızlık zarı muayenesi ise hem cinsiyetler arasında hem de kadınlar arasında bir eşitsizliğin oluşmasına mahal verir. Tıpkı Akın’ın da “Bir kadının bireysel, toplumsal işlevini ve sorumluluklarını yerine getirebilmesi için sağlıklı olması, sağlığını koruyabilmesi için de iyi bir toplumsal statüye sahip olması gerekir.”[1] sözleriyle bahsettiği üzere. Bunun var olması için de toplumda cinsiyet eşitliğinin sağlanması şarttır fakat bu muayane tam tersi bir etki yaratır.

Birçok kültürde olduğu gibi Kıbrıs kültüründe de himene verilen hatırı sayılacak kadar büyüktür. Örneğin düğünlerde oynanan testi oyununda testiye bağlanan kırmızı tül, aslında ilk cinsel ilişkide ince damarlarla zengin olan himenin yırtılmasından sonra gözlemlenmesi beklenen kanı simgeler. Bu nedenden ötürü testi oyunu evlenmemiş genç kızlar tarafından oynanır. Bekâreti simgeleyen testi bakire genç kızların ellerinde gezer ve gelinin elinde kırılarak artık gelinin bekâretinin bu gece kaybedileceği anlamına gelir. Günümüzde testi oyununu bilen birçok birey testi oyununun anlamından veya simgelediklerinden haberdar değildir.[2] Testi oyunu düğünlerde simgelediklerinden fazla eğlence ve eski gelenekleri yaşatma amacıyla oynanılır. Kıbrıs kültüründe de ataerkil gelenek ve göreneklere, davranışlara sıklıkla karşılaşsak da her toplum gibi dinamik yapıda olan Kıbrıs Türk toplumunun bekâret konusundaki görüşleri eskiye nazaran daha esnektir.

 

Bekâret Muayenesinin Bilimselliği

Bekâret muayenesi çoğunlukla kadın doğum doktorları ve jinekologlar tarafından yapılan bir işlemdir. Yapıldığı ülkeye ve muayenenin amacına göre bunu polisler veya topluluk/cemaat liderlerinin yapması da söz konusu olabilir. İki tür bekâret muayenesi vardır. Bunlar himen muayenesi ve iki parmak testi olarak bilinir. Himen muayenesinde, himen ve çevresi bakire himenin varlığını kontrol eder. Fakat bakire himenin özellikleri, anatomik olarak açıklanabilen bir şey değildir. Bu testte cinsel ilişkiye girmiş bir himende oluşabilecek yaralar ve izler aranır. Himen herhangi bir travma ve incinmeden yaralanabilir, bunun için cinsel bir ilişkiye gerek yoktur. Bu test “bakire” bir kadında da veya cinsel ilişkiye girmiş bir kadında da pozitif sonuç gösterebilir. Aynı zamanda cinsel ilişkiden ötürü oluşan yaralar kendini tamir olabilme gücüne sahiptir. Vücudun herhangi bir dokuda olduğu gibi himen de kendini yenileyip yaraları düzeltebilecek özelliğe sahip bir dokudur. Bu nedenle yine bu test, “bakire” bir kadında da veya cinsel ilişkiye girmiş bir kadında da negatif sonuç gösterebilir.

İki parmak muayenesinde ise “vajinal duvarın gevşekliği” ölçülür. Vajina dinamik bir kas kanalına sahiptir. Bu kanaldaki farklılıklar bireye, bireyin içinde olduğu gelişim çağına, muayene yapılırken hastanın bulunduğu fiziksel pozisyonuna, hormonsal durumlarına bağlıdır.[3,4] Bu test de bilimsel yeterliliğe sahip değildir.

Dünya çapında birçok bağımsız kurum tarafından yapılan güvenilir araştırmalar bize bu muayenenin etkili bir muayene olmadığını işaret eder. Muayene bilimsel olmayan varsayımlar üzerine yapılır. Bu varsayımlara göre himende gerçekleşebilecek herhangi bir değişiklik sadece cinsel ilişki sonucu oluşmalıdır ve cinsel ilişkinin sonucunda üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin mutlaka bir değişim gözlemlenmelidir. Bu iki varsayımın gerçek olmadığını kabul ettiğimizde, bu testleri yapmanın herhangi bir anlamı kalmamaktadır.

Gelin şimdi daha önce yapılan araştırmalara birlikte bakıp, bu üç araştırmada muayenenin ne kadar güvenilir olup olmadığını sorgulayalım:

  • Birleşik Devletler’de yapılan bir çalışmada daha önce cinsel ilişkiye girmiş ve girmemiş iki grup kadın karşılaştırılır. Bu gruplar arasında cinsel ilişkiye girmiş kadınlarda himen dokusu mukayese edildiğinde, fizik muayene bulgularının sadece %2,5’inin penetrasyon öyküsü olan gruba özgü olduğu bulundu. Bu araştırmada penetrasyon öyküsü olan kadınların sayısı 192’yken, olmayanların sayısı 200’dü.[5]
  • Daha önce İngiltere’de yapılan bir kohort araştırmada, 2384 çocuk katılımcıdan 957 kız çocuğu daha önce tecavüze uğradığını dile getirmesine rağmen, sadece %6’sında, yani 61 kişide anormal genital sonuçlar gözlemlenmiştir.[6]
  • Trama ve cinsel ilişkiye girdiğini dile getiren 75 kızla yapılan bir çalışmada, sadece 37 tanesinde himen yaralar bulunmuştur. Bunun yanında katılımcıların sadece %20’sinde himenin çapı daha uzun olurken, kalan %80’inin himeninde hiçbir değişiklik veya anomaliye saptanmamıştır.[7]

 

Tıbbi Etik İlkelerinin İhlali

Kadın doğum doktorlarının ve jinekologların 3 ana prensibi vardır: Yararlılık, zarar vermeme, özerkliğe saygı. Genital muayene bu üç ana prensibi de ihlal etmektedir.

Özerkliğe saygı prensibi herhangi bir işlem için bireyin kendisinden izin almayı gerektirir. Hastaya bilgilendirici onam formu verilir, hasta işlem hakkında bilgilendirilir ve ardından hastanın izni alınarak prosedüre başlanır. Lakin bekâret muayenesi genelde uygulanan kadın tarafından değil, kadının çevresi tarafından talep edilir, onam formunun verilip onay alınması söz konusu değildir. Türkiye’de 101 hemşirenin katılımıyla gerçekleştirilen bir araştırmada katılımcıların %90’ı bu muayenenin yapılmaması gerektiğini düşünürken, bunların neredeyse yarısının böyle düşünmesinin nedeni bu prosedür uygulanırken muayene edilenden izin alınmamasıdır.[8] Dolayısıyla özerkliğe saygı ilkesi bu şekilde ihlal edilir. Özerklik ilkesinin ihlalinin bir diğer sebebi ise yapılacak olan prosedürün uygulanacağı bireyin çıkarları adına yapılmamasıdır. Elif Gürsoy tarafından çok güzel özetlenen bir makalede örnek gösterilen kızlık zarı muayenesi sebeplerine baktığımızda aslında bu muayenenin yapılan birey için değil, toplumun çıkarları doğrultusunda yapıldığını daha net bir şekilde gözlemliyoruz. Bekâret muayanesinin daha önce belirli ülkelerde aşağıdaki sebeplerden ötürü yapılmak istenmiş veya hâlâ bu aşağıdaki bazı sebeplerden ötürü yapılmaktadır.[9]

  • Evlilik öncesi bekâreti belgelemek.
  • Kadını evliliğe zorlamak.
  • Fiziksel travmaya maruz kalan kızların bekâretinin bozulup bozulmadığını belgelemek.
  • Bazı devlet dairelerinde memuriyete kabul öncesi bekâret durumunu belirlemek.
  • Yakın zamana kadar yapılan cinsel ilişkiyi ispatlayıp “hayat kadınlığını” belirlemek.

Yararlılık ilkesinde ise bir prosedürü uygulamak için o prosedürün yararları, zararlarından fazla olmalıdır. Tıpta yapılan herhangi bir işlemin tamamen zararsız olması beklenmez fakat o işlemi yapabilmek için faydalarının zararlarına daha ağır basması şarttır. Bu testin belirgin bir yararı yoktur zira amacına ulaşmakta başarısızlığa uğrayan bir testtir. Yukarıda da bahsettiğim gibi cinsel ilişkiye girmiş ve girmemiş bir kadının vajinası arasında belirgin bir değişikliği olmadığı için cinsel ilişkiye girmeyi kanıtlamada etkili bir test yöntemi değildir.

Son olarak zarar vermeme prensibi Hipokrat’ın söylediği “Primum non nocere!/İlk önce zarar verme!” sözünden gelir. Zarar vermeme ilkesi ile yararlılık ilkesi oldukça karıştırılan iki ilkedir. Fakat yararlılık ilkesi bir aksiyon gerektirirken, zarar vermeme ilkesi için eylemsizlik de bir opsiyon olarak sayılabilir. Yapılan işlemlerin açacağı zararlar hakkında bilgisi olmayan bir doktorun, herhangi bir işlem yapmaması daha doğrudur. Bu muayenede ise oluşabilecek zararlar çok fazladır. İlk olarak bu muayane toplumda kadının değerini belirleyen bir muayenedir. Bir doktorun “Bakire değildir.” diye yazdığı rapor, o kadının ailesi ve çevresi tarafından psikososyal ve fiziksel şiddet görmesine yol açabilir. Bunun tam tersine tecavüz davalarında “Bakiredir.” sonucunun çıkması, dava edilen bireyin cezasının hafiflemesine sebep olabilir. Ayriyetten iki parmak muayenesi, hastaya tecavüz olayını taklit eden bir prosedür yaşatmaktadır. Hâlihazırda travması olan bir kadına bu muayeneyi uygulamak kadının psikolojik sağlığını daha da kötüye sürükleyebilir. Yapılan araştırmalarda bu testin, intihar oranlarını artırabilecek bir faktör olduğu saptanmıştır.[10] Bu sebeple de zarar vermeme ilkesi de ihlal edilmektedir.

Kısacası bu testin uygulanması bir hekim açısından da doğru ve kabul edilebilir değildir.

 

Türkiye Tarihinde Bekâret Kontrolü

Türkiye’de kızlık muayenesi 1980’lerin sonundan 1990’ların sonuna doğru dalga dalga çıkan olaylarla uzun bir süre sürekli gündeme gelen bir olay olmuştur. Bekâret muayenesi eğitim gören kızlara uygulanıyor, “iffetlerinin” bozulup bozulmadığı keyfice kontrol ediliyordu. Yurtlarda kalabilmek veya öğrenci olabilmek için bir kız veya kadın “iffetli” olmalıydı. Bu muayenenin utancı altında ezilen bir sürü gencecik kız intihar etti. Kadın hakları adına kurulan bir sürü kurum ise gazetelerde yaptıkları açıklamalarla ve gerçekleştirdikleri eylemlerle gündeme sıklıkla geldiler. İlk dalgalanmalardan biri 1988’de gerçekleşti. Bu ayaklanma memur olmanın koşullarına kızlık zarı muayenesi girince çıktı. Bu olaylardan sonra yine gerçekleşen bir intihardan sonucunda bekâret kontrolü 1997’nin sonu, 1998’in başı gibi tekrardan gündeme geldi. Bu konu hakkında devlet bakanı olan Işılay Saygın’ın intihar vakaları hakkında 27 Aralık 1997’de Yeni Yüzyıl gazetesiyle gerçekleşen bir röportajında yaptığı “Bence o kadar önemli bir şey değil o. Üç tane, beş tane. Caydırıcı olsun diye bazı kurallar koymak, terbiye vermek lazım. Böyle bir diyaloğa girmesin erkekle.” yorumundan sonra Türkiye’de kızlık zarı muayenesi hakkında başlayan ayaklanma daha da büyüdü.[11] Feminist örgütlerin yıllar süren savaşı ise 21 Ekim 1998’de ilk zaferini, 1 Nisan 2005 tarihinde ise ikinci zaferini kazandı. 2005’te geçen Türk Ceza Kanunu 287’nci maddesine göre kadınları bekâret kontrolüne gönderen veya bu muayeneyi yapan kişiler hakkında üç aydan bir yıla hapis cezası verildi. Fakat hâlâ genital muayene bir hâkimin veya savcının izni altında yapılıyorsa veya yapılış amacı zührevi bulaşıcı hastalıklar sebebiyle kamu sağlığını korumaksa gerçekleştirilebilir. Bu tip durumlarda ise genital muayene testini, etik ilkeleri ihlal ettiği için gerçekleştirmek istemeyen hekimler “görev ihmali” suçundan yargılanabiliyor.

Kuzey Kıbrıs’ta bekâret muayenesi yasa dışı değildir. Lakin herhangi bir muayeneyi hastanın rızası olmadan yapmak genellikle yasa dışıdır. Bu nedenle kimse birine bu testi zorunlu tutamaz. Tecavüz olaylarında da eğer kadın kendi istiyorsa gidip bu testi talep eder. Fakat bu kimsenin kendi isteği dışında bu testi talep etmeyeceği anlamına gelmez. Bir kadın ailesinin veya çevresinin baskısıyla yüzünden de toplum tarafından kabul görmek adına bu testi olmak isteyebilir.

Tarihte kadın üzerinde baskı kurmak ve kadının özgürlüğünü kısıtlamak için birçok kez kullanılmış bekâret testinin, bir kadının tecavüze uğradığını doğrulamak için dahi olsa kullanılması yıllardır süre gelen araştıramalar sonucunda tamamen yanlış olduğu konusunda karara bağlanmıştır. Bekâret testi, ne için olursa olsun bir kadına uygulanmamalıdır. Bekâretin yüceltildiği konularda, bir kadın bakire olsa veya olmasa dahi ona bu rencide edici ve utandırıcı testi uygulamak fiziksel sağlığına herhangi bir zarar vermese dahi psikolojik sağlığını etkilemektedir.


Kaynakça

  1. Akın ve Aslan. (1998) Cumhuriyet Döneminde Kadın Sağlığı, Sağlık ve Toplum Dergisi. TAKAV Matbaacılık.
  2. Reyhanoğlu, G.; Gokdemir, G. (2006). Kıbrıslı Türklerin Düğün Geleneğinde ‘Testi Oynatma Ritüeli’.
  3. Padubidri V, Daftary S. (2014). Shaw's Textbook of Gynecology. Elsevier Health Sciences APAC.
  4. Lloyd J, Crouch N, Minto C, Liao L, Creighton S. (2005). Female genital appearance:‘normality’. BJOG.
  5. Berenson A, Chacko M, Wiemann C, Mishaw C, Friedrich W, Grady J. (2000) A case–control study of anatomic changes resulting from sexual abuse. Am J Obstet Gynecol.
  6. Heger A, Ticson L, Velasquez O, Bernier R. (2002) Children referred for possible sexual abuse: medical findings in 2384 children. Child Abuse Negl.
  7. Heppenstall-Heger A, McConnell G, Ticson L, Guerra L, Lister J, Zaragoza T. (2003). Healing patterns in anogenital injuries: a longitudinal study of injuries associated with sexual abuse, accidental injuries, or genital surgery in the preadolescent child. PEDIATRICS.
  8. Gursoy E, Vural G. (2003) Nurses' and midwives' views on approaches to hymen examination. Nurs Ethics.
  9. Gürsoy, Elif. (2004). Kızlık Zarı Muayenesi/Bekaret Denetimi.
  10. Robatjazi M, Simbar M, Nahidi F, Gharehdaghi J, Emamhadi M, Vedadhir AA, Alavimajd H. (2015). Virginity Testing Beyond a Medical Examination. Glob J Health Sci.
  11. Gökmen, Y. (1998). Işılay Saygın istifa etmelidir. Hürriyet Haber.

 

Görsel kaynağı: Çatlak Zemin

Bu haber toplam 4601 defa okunmuştur
Gaile 481. Sayısı

Gaile 481. Sayısı