1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Balıkçılık
Balıkçılık

Balıkçılık

Balıkçılık

A+A-

 

Stella Aciman

Balık, ‘Beni yakalayan iflah olmasın, beni satan pulum kadar para kazansın, beni yiyen de asla doymasın’ dermiş. Gerçekten de balık yedikten kısa bir zaman sonra acıkırız. Büyük boyutlu balık ticareti yapan şirketlerin dışında küçük tekneleriyle bu işi yapanların anca karınlarını doyurduğunu görürüz. Meşakkatli bir iştir balıkçılık… Azgın sularla boğuşan;  saatlerce dolandıktan sonra kıyıya boş dönen tekneler, hatta yaşamlarını sularda bırakanlar. İşte ben bunları düşünürken karşıma çıktı Balıkçılar Birliği Başkanı Alaaddin Çolak… Kıbrıs’ta balıkçılığı konuştuk kendisiyle.

Kendinizi tanıtır mısınız, bu mesleği nasıl seçtiniz?
50 yaşındayım. Bu benim Ata mesleğim. Aslen Adanalıyım, geçimimizi orada da bu meslekle sağlıyorduk. 30 senedir bu işi yapıyorum, 1979 yılında Kıbrıs’a geldim.

Buraya geliş nedeniniz neydi, balıkçılık yapmak için mi geldiniz?
Annem, babam çiftçiydi buraya gelmeye karar verdiler, kalkıp geldik, buraya yerleştik. Sonra hayatımızı balıkçılıkla idame ettirmeye başladık, tekneler alıp sattık, kendim de tekne yaptım. Zorluklar da yaşadım çok, tekne işini başaramadık ve kendimizi satıcılığa verdik. Herkes bildiği işi yapacak, halka bildiği şeyi götürecek. Çünkü her gün bire bir halkla beraberiz, iç içeyiz, bir dükkâna halk uğramayabilir ama siz halkın içine, bir bölgeye gidiyorsunuz o bölgeye ‘balık geldi’ dediğiniz zaman hepsi duyuyor. Ama Kıbrıs’ta bir dükkânda 20 balık alanı göremezsiniz, 10 müşteriyi bir anda göremezsiniz.

BALIK TÜKETİMİ AZ
 

Az mı balık tüketiyorlar?
Az yiyorlar balığı, normalde şu anda dünya geneline bakarsanız,  burada az tüketiliyor. Ada ülkesiyiz üstelik de, her yanımız deniz. Et ve tavuk daha çok tüketiliyor, onları bir azaltıp balığı bir artırsak diyoruz ama dinleyen yok, balık çocuklarımıza da çok yararlı daha zeki olurlar, haftada 3 kez tüketmek lazım. Gözlere de çok faydalıdır balık.

Neden yemiyorlar?
Aslında eski insanlar daha çok yiyor. Köylerde halka satış yaparken gençler yanımıza gelip balık almıyorlar, genelde orta yaş ve üzeri alıyor. Çevremiz geniş, bizi tanıyan aileler var onlar devamlı müşterimizdir, balık alırlar bizden. Kıbrıs’ın bir ucundan diğerine müşterimiz var.

Kıbrıs’ta hangi balıklar çıkıyor?
Şu an Kıbrıs’ta ‘şu balık, bu balık çıkıyor’ dersek yalan söylemiş oluruz. Genelde sürekli çıkan balığımız izmarit, voppa… Dinamitle avcılık yüzünden lağos da kalmadı, eskiden bol bol lağos çıkardı. İnsanlar sahillerde dinamitle balık avlıyorlar. Polis bazı avcıları kaçak avlanırken yakaladı Mağusa bölgesinde. Kaçak avcılar özellikle kayalık bölgeleri seçerler, insanların pek olmadığı yerlerde patlatırlar dinamiti ki yakalanmasınlar. Dinamitle avladığında oradaki tüm balıkları beyinleriyle birlikte patlatıyor, sonra su yüzüne çıkanları topluyorlar. Zıpkınla yakalayan da var, bol bol küçük ahtapotları da vuruyorlar. Tamam, vursunlar da yavruları vurmasınlar. Kıbrıs’ta tek üretilen balık şu anda çipura, bunun da damızlığı başka ülkelerden geliyor. Bunlar gerçek çipura değil. 10 çeşit çipura var, gerçek çipura Aydıncık’ta çıkar, yani Ege’de. Çünkü oradaki kum hiçbir denizde yoktur.

ADA’NIN ETRAFI BEREKETLİ DEĞİL
 

Ada’nın etrafı balık bakımından çok bereketli değil herhalde?
Evet, pek bereketli değil, çoğu balıkçılar da bunu biliyor. Kıyı balıkçıları bunu bilir. Biz de gidiyoruz oltalarımızla 3-5 tane sokan balığı yakalıyoruz, yakalarsak şansımıza 2-3 lağos yakalıyoruz, onlar da çok küçük olduğu için geri denize atmak zorunda kalıyoruz. Balıkçı olduğum için vicdanen rahatsız oluyorum öyle küçük balıkları yakalayınca ve atıyorum geri. Bana balık bazen Karpaz’dan, kooperatiften gelir. Küçük balık gelince kooperatife telefon edip ‘Bunlar bana uygun balıklar değil’ diyorum. Lağosun en az 1-1,5 kg olması lazım, onların yolladıkları 200-300 gr oluyor bazen almıyorum onları.

Karpaz civarında ne balıkçılığı yapılıyor?
Genelde olta balıkçılığı yapıyorlar. Büyük oltalar var, sepetin içinde 300 kanca vardır, yem takarlar uçlarına ve şamandıralarla salarlar denize, bir iki saat beklerler balıklar yemi yesin diye, öyle yakalarsınız.  Karpaz’dan gelen mineri var mesela, ben satıyorum, lağos,  sokan geliyor.  Rumlardan bize sokan balığı kalmadı, küçüğü de büyüğü de avlıyorlar. Biz daha önce küçük sokanı almıyorduk, balıkçılara da söylemiştik, küçük sokan almayız, yakaladığınızda atın demiştik. Sokana genelde gece giderler, ışık vardır, ağı çekerken küçükleri temizleyebilirler, çünkü ağla yakalıyorlar zaten. 1000-1500 metre ağ serilir sokan için. O bölgedeki avlanma yeri 2-3 tanedir ve yerleri bellidir. Kooperatif  balıkçılığı yapanların avladıkları balığın bir kısmı da bana gelir ama yeterli değil. Lefkoşa’nın dörtte bir halkına yetecek balık gelmez.

Kuzey Kıbrıs’ta kaç tane balık çiftçiği var?
2 tane var, birinin Dardanel olduğunu biliyorum diğeri de Gipsi. Dardanelin kendi havuzu var, büyük bir gemisi de var. Geminin arkasında kızakları var bunu kullanıyor. Dardanel’in durumu iyi zaten. Dardanel ürettiğini de burada satmıyor. Bize gelen balık dışarıya satılamayan balıktır, ihraç edilemeyen bize gelir. Devlet de pek ilgili değil, bir yatırımcı  geliyor burada yatırım yapıyor, Akdeniz’deki balığı ben Araplara satmayayım da diyor Akdenize satayım diyor. Kıbrıs’a getiriyor balığı, burada büyük yatırımlar yapıyor Allah razı olsun tabii çünkü burada 12 liraya alamadığımız balığı onlardan 5-6 liraya alıyoruz. Biz, halka götürüp 10 liraya satıyoruz. Biz bu balığı buradan 12 liraya alırsak halka kaça satacağız. Mesela biz bu sene voppayı 10-12 liraya bulamadık.  Biz küçük sokanı almıyorduk balıkçılardan, ama Rumlar bu tarafa geçip küçük sokanı da alıyorlar.

“ÇEVREYİ DENETLE”
 

Birliğe bağlı kaç balıkçı var?
Biz şu an birliğimizi yeni kurma aşamasındayız. Burayı da bu sene kurduk, şu an Kıbrıs’ta genelde balık satışı işi yapan sadece benim ailem, dışarıdan da birkaç kişi var. Onlar da bu işi bizim yönlendirmemizle yapıyorlar. Burada bir sezon var, trol sezonu boyunca balığı ucuz yiyoruz, trol durunca ister istemez fiyat yükseliyor, Akdeniz’de de yükseliyor, o yüzden getirip satamıyoruz. Bugün bir barbunu Karpaz’dan 48 liraya alıp kaça satacaksınız… Eskiden Kıbrıs’ta çok güzel barbun çıkardı, 300-400 gramdı barbunlar. Şimdiki barbunlar aslında 2.sınıftır. Dünyanın sayılı barbunlarından biri KKTC’deki barbundur, buradan çıkar. Biri bana geçenlerde dedi ki ‘abi sen bu kuruma başkan olacaksan önce çevreyi denetleyeceksin’ dedi. Ben de bir markete gittim. Markette balık satıyorlar ama kalitesi yok o balıkların.

Balık çiftliklerindeki balıklara ne yem veriliyor?
Balık yemleri ithal ediliyor. Küspe yediriyorlar yani kurumuş barsak. İpek kozasının içinden çıkan bir kurt var. Çin’den gelen yemlerin çoğu budur. İskandinav ülkelerinden geliyor. Her şeyi paraya çevirebilen ülkelerden geliyor diyelim. 

Her hafta kaç ton balık geliyor?
8-10 ton balık geliyor. Haftanın iki günü Mersin’den balık geliyor. Trollerimiz Akdeniz’de çalışıyor.

GÜMRÜKLÜ BALIK

Geçmiş yıllarla mukayese ettiğinizde durum nasıl?
Yeni nesil ne yazık ki balık yemeye pek düşkün değil. Ailelerin kabahati var tabii ki. Evde balık pişirmekten kaçınıyorlar. Bizim evlerimizde gün aşırı muhakkak balık yapılırdı. Dolayısıyla biz de onlardan gördüğümüzü devam ettiriyoruz. Yani aileler çocuklarına balığın faydalarını anlatmalılar.

Balığın gümrüğü var mı?
Olmaz olur mu? Onun yanı sıra kontroller var. Önce, Türkiye’de tekne karaya yanaştığı anda, limanda sağlıkçılar kontrol ediyor. Çünkü balık bozuksa karaya bile çıkarmamıza izin vermezler. Artık her denize çıktığımızda seyrüsefer izni alıyoruz. Yani ‘hadi balığa çıkalım’ deyip çıkamıyorsunuz. Artık o devirler geçti. Teknelerden 80-90 kasa balık boşalıyor, bunları beyan ediyorsun. Doktor, gümrükçü geliyor ve o balıkların kontrolünü yapıyorlar ve gemiden inmesine izin veriliyor. Yani balığın öyküsü daha yakalanırken başlıyor.

Peki, buranın gümrüğünde aynı ciddiyet var mı?
Tabii ki var… Sağlıkçısı, doktoru… Balık depomuza geldiğinde beş kişi birden geliyor buraya kontrole. Limanda ayrı burada ayrı kontroller yapılıyor. 

Petrol denize aktığında balık çiftliklerindeki balıklar bundan etkilenmedi mi?
Ben geçenlerde bunu gündeme getirdim. Ortalık karıştı, bana çok sövdüler. Ama söylediklerimin hala arkasındayım. Tabii insanın arkasında muhakkak bir amcası olmak zorunda… Eğer arkanda sırtını yaslayacağın bir duvar yoksa sen doğarken ölmüşsün.

Bu haber toplam 33396 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 131. Sayısı

Adres Kıbrıs 131. Sayısı