1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. 'Adaylığım; vesayete karşı'
Adaylığım; vesayete karşı

'Adaylığım; vesayete karşı'

UBP Genel Başkanı ve Başkan Adayı Hüseyin Özgürgün, UBP’nin ‘2012-2013’teki gibi dıştan büyük bir müdahale’ altında olduğunu söyledi.

A+A-

YENİDÜZEN (Özel)

UBP Genel Başkanı ve Başkan Adayı Hüseyin Özgürgün, Genç TV’de yayınlanan Yeni Güne Merhaba Programı’na konuk oldu, Baykan Gürses Özdağ’ın sorularını yanıtladı. Başkanlığında geçen iki yılı ‘çok zor geçen’ bir süreç olarak değerlendiren Hüseyin Özgürgün, iki yılda üçüncü kurultay ve iki de seçim olduğuna işaret etti.

Özgürgün’ün açıklamaları devamla şöyle: “Böyle bir süreç yorucu ve yıpratıcı… Bir de bunun üzerinde son zamanlarda gelişen muhalefeti eklerseniz, bu da sürecinin sonunun da iyi olmadığını gösteriyor aslında. Hüseyin Özgürgün olarak bakarak, parti açısından söylüyorum bunları, kendi açımdan değil. 2006 yılında bir yıla yakın genel başkanlık yapmıştım, o dönemde koşullar çok zordu. Hatırlayanlar hangi şartlarda görevi aldığımı bilir.

Sayın Miroğlu’nun vefat ettiği o dönemde, Sayın Eroğlu da görevden istifa etmişti… Yetkili kimsenin kalmadığı bir ortamda genel başkanlığı üstlenmiştim ve o dönemde yerel seçimler de vardı. Partinin ciddi maddi sıkıntıları vardı, muhalefetteydi. O dönemde UBP yerel seçimlerden birinci parti çıkmıştı. Yine böyle muhalefetin gelişmesi, istifaların oluşması beni görev yapamaz duruma getirmişti ve ayrılmıştım. Yetkili makamlar da bana ayrılma çağrısı yaptığı halde ben sorumluluğum var diyerek ayrılmıştım. Bir kısım partililer görevden kaçtım gibi yorumlamıştı. Aslında bir prensip meselesiydi.

Bu süreçten geçtikten sonra, aradan geçen 7-8 yılın ardından önümüze tekrar genel başkanlık görevi geldiği zaman ben arkadaşlara iki şart söyledim. Bir, 2006’da yarım bıraktığım göreve devam etmek istiyorum ama tek aday olarak çıkarım, ikincisi de, 2006’da götüremedim bu defa bir genel seçime götürmek isterim partiyi… Tek aday çıkma şartım da 2012-2013 yıllarında partinin darmadağın olması, dibe vurmasından sonra bir de adaylı seçimi partinin kaldıramayacağındandı.”

“Dışarıdan büyük müdahaleler var, parti bağımsız değil”
“2012-2013 dönemi çok zordu, parti çok yıprandı. Çok yıpratıldı. Dışarıdan büyük müdahaleler yapıldı ki bugün yine aynısı oluyor. Şimdi ben bunu konuşabilirim ama televizyonda konuşulmaz, parti içi çok başka şeylere girer. Bu kez benim şahsımla alakalı görünen aslında değil, başka birisi de olsaydı ve bu şekilde davransaydı, yani partiyi biat etmekten kurtaracağım deseydi, partiyi bir şekilde, o kelimeyi kullanmak istemiyorum ama artık UBP kendi güçlü, bağımsız kimliğiyle devam etmek noktasında ısrar etseydi başına bu gelirdi.”

“Müdahale ve karıştırmalar başka başka noktalardan geliyor, bizi de şaşırtıyor…”
“Maalesef şu anda UBP’nin bağımsız olmadığı görülüyor. Dıştan büyük müdahaleler var. Ve bu dıştan gelen müdahaleler ve karıştırmalar başka başka noktalardan geliyor, bizi de şaşırtıyor. Çok fazla girmek istemiyorum. Halk çok iyi biliyor, ben konuştuğumda bana söylüyorlar zaten. Ben söylemeden biliyorlar, ben söylediğimde anlaşılır.”

“Parti vesayet altında… Ben bunu kabul etseydim başka aday çıkmazdı”
“Bu müdahale UBP’ye çok şey kaybettiriyor. Parti vesayet altında görünüyor, o olmaz. Taban bunu kabulleniyor mu, kurultay bunu gösterecek. Kurultay’da ben bunun için adayım zaten. Ya vesayet altında olmadığını, gerçek kimliğiyle güçlü bir parti olduğunu ve hiçbir şekilde dıştan karışmalara, müdahalelere imkan tanımadığını gösterecek, ya da tersi vesayet altında kalmaya devam edecek. Bunu da halk çok iyi biliyor. Ben zaten bunu kabul etseydim, bugün kimse aday çıkmazdı.”

“Çomak sokmak isteyenlere fırsat verildi… Onlar zaten bu fırsatı bekliyordu”
“Aday çıkan arkadaşlarım hem tüzük değişikliklerine, hem de hükümet kuruluşuna hiç ses çıkarmadılar. Bir tanesi hariç, bir tanesi CTP ile hükümete karşı olduğunu söylediği için ona bir şey demiyorum. Diğer herkes, her kararda oybirliği vardı. Şimdiki eleştirilerde sanki hiç yokmuşlar gibi… Dolayısıyla bunun arkasında bir şey olduğunu herkes biliyor zaten. Hem bireysel bir şey var, hem de o karıştırma ve bu işe çomak sokmak isteyenlere fırsat verildi şu an. Onlar zaten bu fırsatı bekliyordu.”

“Hangi merkezdendi, şimdi onu konuşmak istemiyorum ama herkes biliyor”
“Bu müdahaleler müteakip defalar yapıldı. Benim 2006’daki genel başkanlığımda da bunlar vardı. Hangi merkezdendi, şimdi onu konuşmak istemiyorum ama herkes biliyor. Ben şimdi oraları açmak istemiyorum ama her dönemde bu oldu. Şu anda UBP Kurultayı da onu gösterecek. Benim hiçbir derdim yok. Parti bana her görevi verdi. UBP’de benim almadığım görev yok.

18 yıla yakın milletvekilliği, 6 dönem neredeyse seçim kazanmış bir milletvekiliyim, iki defa genel başkanlık, dört defa genel sekreterlik, bir o kadar genel sekreter yardımcılığı, Meclis’in her kademesinde görev, bakanlık görevi dışında 3 aylık da Başbakanlık var. Ben de partiye bir şeyler vermek için kabul ettim bu görevi. O kavgalar, kırılma, dökülmelerden sonra hiçbir görevi almak istemiyordum, sadece muhalefet milletvekili olarak görevimi yapmak istiyordum. Özellikle bu talep geldiği için geldim ama iki yılda sen tekrar git denmesi çok ağırıma gidiyor.”

“Beni kimse bir yere getirmedi”
“Beni Genel Başkanlığa birileri getirdi sanıyorlar… Hataları orada… Beni kimse bir yere getirmedi. Ben hiçbir şekilde görev talep etmedim, tek aday olursam gelirim dedim, o zaman nasıl biri getirecek beni? Kendileri bunu biliyor, zaten bu ortada… Birinin getirmesi gibi bir şey söz konusu değil. Zaten öyle bir şey olsa, hayatta gelmem. Bir müdahale olsaydı, kabul etmezdim. 2010 yılında bana Başbakanlık vekaletini bıraktı Sayın Derviş Eroğlu, gitti, Cumhurbaşkanı oldu.

Sayın İrsen Küçük de genel sekreterdi. Eğer bir müdahale ile olmuş olacak olsaydım, 2010’da o görevi aldığımda Genel Başkan Adayı olurdum… Zaten Başbakan’dım çünkü… Kesinlikle, nasıl anlaşılacağını bildiğim için, emaneten bir görevi aldı görüntüsü olduğu için aday olmadım. Çok istek gelmesine rağmen, olmadım. Beni hiç kimse ne yönetebilir, ne şunu yap diyebilir… Öyle bir şey dendiği gün zaten o iş o gün değişir. İşbirliğine ve takım çalışmasına çok inanırım. Hiçbir şekilde tek başıma hareket etmem ama birisi yönetmeye kalktığı anda kesinlikle orada yokum ve hiçbir şekilde de bunu kabul etmem.”

----------

“Hep dıştan müdahale… Ve kendi içinden”
“Müdahaleler yapıldı demiyorum, yapılmak istendi. Zaten ben hiçbir zaman kabul etmedim. Daha önceki kurultay süreçlerini bir inceleyin, o müdahalelerle parti hep yıpratıldı ve bu günlere gelindi. Partinin sıkıntı yaşadığı her dönemde müdahale edilmek istendi, o dönemler 30 milletvekili ile tek başına iktidarda olmasına rağmen UBP, 14 milletvekiline düştü, hükümetten düşürüldü. Hep dıştan müdahale ve kendi içinden…”

“İki buçuk aydır Hükümet’in ‘H’sine bakamadım…”

“UBP iki büyük partiden biridir… Her zaman ya iktidardır, ya ana muhalefettir. Şu anda da düşüncede devrim niteliğinde bir koalisyon hükümeti var. UBP’nin hükümette de ortak olarak görevi çok önemli şu anda. Bu dönemde de halkın çok büyük beklentileri var. Ama inanın, kurultayın bu noktaya getirilmesinden dolayı, iki buçuk aydır hükümetin ‘h’sine bile bakamadım. Diğer arkadaşların sadece gezip bir şey söylüyor. Kurultayın sorumluluğu merkezde. Bütün işin yapılması, sorumluluğu bizim üzerimizde. Yardımcı da olmuyorlar.”

“Eleştiren başkan adaylarının yarısı tüzük komitesinde vardı…”
“Ben 1998’de milletvekili oldum, tüzük değişikliği o dönemden bu yana tartışılıyor. Aynı tüzük o günden bu yana tartışılıyor. 20 senedir tartışılan tüzük aceleye geldiyse… Bunu eleştiren başkan adaylarının yarısı bu tüzük komitesinde vardı. Tüzük Kurultayı’nda da bu tüzüğün en doğru sistem olduğunu en çok savunan arkadaşlardı… Oybirliği ile alkışlarla geçmiş bir tüzük.”

“10 bin üye kolay değil… Hatalar olmuştur tabi ama tek tük’dür…”
“Üye başvuruları tüzüğe göre bireysel… Yazma diye bir şey yok. Bu da ya ilçeye, ya örgüte, ya da genel merkeze yapılabiliyordu. Birisi ‘On kişi var, ben yazdırmak isterim’ derse, o on kişinin imzalı formlarıyla birlikte alıp gelebilir ama onu da şöyle bir test mekanizmasından geçirdik, telefonlarından arandı o gelenler teyit alındıktan sonra kaydedildi. Herkes kafasından bir şey çıkarabilir, önemli olan genel merkezdeki kayıttır.

Hatalar olmuştur tabi… Birisi getirmiştir, telefonla ulaşılamamıştır, listede olmaması gerekirken yanlışlıkla eklenmiştir ama tek tüktür.  10 bin de kolay değil… Mutlaka çıkacak hata. Hatasız yaptık demem mümkün değil, en aza indirmeye çalıştık. Bir sonraki kurultaya bunların hiçbiri olmayacak. Kim geldiyse biz yazdık. Merkez kimseye de itiraz etmedi.”

Bu haber toplam 1750 defa okunmuştur