
Bir devrin sonu
13 Ocak 2012 tarihi Rauf Raif Denktaş’ın öldüğü tarih olarak not edildi tarih sayfasına...
Bugün son yolculuğuna çıkacak ve ailenin kararıyla belirlenen Cumhuriyet Parkı’nda ebediyen yatmaya başlayacak Denktaş...
Rauf Denktaş’la birlik
13 Ocak 2012 tarihi Rauf Raif Denktaş’ın öldüğü tarih olarak not edildi tarih sayfasına...
Bugün son yolculuğuna çıkacak ve ailenin kararıyla belirlenen Cumhuriyet Parkı’nda ebediyen yatmaya başlayacak Denktaş...
Rauf Denktaş’la birlikte bir devir de kapanmış olacak.
2005’ten sonra aktif siyasette değilseydi de Rauf Denktaş yaptıkları, söyledikleri, yazdıklarıyla siyasetin merkezine etki etmeye devam etti.
Hastalandığı Mayıs 2011’den sonra fiziki gücü daha da azaldı, ancak son nefesini verinceye kadar kendi inandığı doğruları seslendirebildiği kadar seslendirdi.
Şimdi artık geride her türlü mücadelenin yer aldığı, uzun bir yaşamla birlikte büyük bir de miras bıraktı.
Kuşku yok ki Kıbrıs Türk siyaset hayatının merkezindeki siyasal akımların bir kısmı bu mirastan pay almaya ve etkilenmeye devam edecek.
**
İngiliz İdaresi’nin son döneminden TMT’nin kuruluşuna, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin oluşumundan dağılmasına, Geçici Yönetim’den Kıbrıs Türk Federe Devleti’ne ve nihayet KKTC’ye kadar Kıbrıslı Türklerin siyasi yaşamının en başından bugüne kadar rol oynayan ‘lider’ pozisyonundaki bir insanın yaşam sahnesinden çekilmesi kolay bir durum değil.
Sadece yandaşları ve Denktaş’ın çizdiği siyasetin varyasyonları değil, aynı zamanda muhalifleri, karşıtları da bir tür boşluk yaşayacak bir süre...
Her ne kadar 2005 sonrası köşesine çekilmişseydi de, ‘sağın doğal lideri’ olmaya devam etti Denktaş bugüne kadar...
Ölünce orada bir boşluk oluştu.
Denktaş sonrası ‘sağın liderliği’ne oynadığını çok uzun yıllardır bildiğimiz Eroğlu o boşluğu doldurabilecek mi, yoksa bir başkası mı dolduracak orayı?
Ya da Demokrat Parti’de Rauf Denktaş’ın adı ve siyasi kişiliğinin yarattığı etki azalacak mı, yoksa manen daha da artacak mı?
Bu gibi soruların yanıtlarını birlikte göreceğiz zamanla...
**
Denktaş’la birlikte bir devrin kapanıyor olması, yeni bir devrin açılmasına yol açabilecek mi peki?
Bundan sonrası için önemli olan soru bu...
Denktaş’ın kişiliğini, siyasal duruşunu ve mücadele tarzını şekillendiren koşullar aslında uzun yıllar önce geride kalmıştı.
Gelin görün ki ‘soğuk savaş koşulları’ Kıbrıs’ta bir türlü sona eremedi!..
Kıbrıs sorununun kendisi bir ‘soğuk savaş’ ürünü olmasına rağmen, soğuk savaş döneminden sonra da sürdü, hala da devam ediyor.
Adanın her iki kesiminde de o dönemleri yaşayan siyasetçilerin önemli bir kısmı hem ‘mikro-milliyetçilik’ hem ‘makro-milliyetçilik’ akımlarının etkisini iliklerine kadar hissettiler ve öyle yaşadılar.
Bunun sonucunda ada önce fiilen, sonra fiziken ve artık neredeyse tamamen bölündü.
**
Bugün son yolculuğuna uğurlayacağımız Rauf Denktaş’ın istediği de buydu zaten...
Kıbrıslı Türklerin bir kısmına göre Denktaş adayı bölünmeye ve ayrı devlete götürdüğü için “doğruyu yaptı, en iyisini yaptı, toplumu yok olmaktan korudu.”
Bir diğer kesim içinse Denktaş adayı bölerek “Kıbrıslı Türkleri belirsizliğe ve yok olmaya mahkum etti.”
Bu iki görüşün bir noktada buluşması kolay görünmüyor.
Denktaş hayata gözlerini yumarken ister ‘ayrı egemen devletler’, ister ‘birleşik federal Kıbrıs’ formülü olsun, henüz herhangi bir model üzerinde uzlaşıya varılmamış, üstelik hala 1975’te ilan edilen ‘ateşkes’koşullarının sürdüğü bir ülke bıraktı geride...
‘Yeni dönem’de su bu iki kanaldan birine doğru akacak.
Acaba hangisine?