
Üniversiteye Girişte ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ Sorusu
Geçtiğimiz haftanın en çok konuşulan eğitim gündemlerinden birisi, ÖSYM başkanı Prof. Dr. Ali Demir tarafından duyurulan ve 2013 yılında üniversiteye giriş sınavlarında uygulanacak iki yeni değişiklikti… Prof. Demir, başvuruların 2-15 Ocak 2013 tari
Geçtiğimiz haftanın en çok konuşulan eğitim gündemlerinden birisi, ÖSYM başkanı Prof. Dr. Ali Demir tarafından duyurulan ve 2013 yılında üniversiteye giriş sınavlarında uygulanacak iki yeni değişiklikti… Prof. Demir, başvuruların 2-15 Ocak 2013 tarihleri arasında yapılacağını belirterek, söz konusu değişikliklerin yeni kılavuzda yer aldığını duyurdu…
Bu değişikliklerden biri “Ortaöğretim Başarı Puanı” (OBP) hesaplanmasında kullanılan yeni formül... Yeni hesaplamaya göre; adayın diploma notunun 5 ile çarpımı sonucunda elde edilecek OBP'nin 0,12 ile çarpımı ile elde edilen puan yerleştirme puanına ilave edilecek…
Bu sayfada tartışacağımız bir diğer önemli değişiklik ise üniversite giriş sınavlarında artık “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersinden de soru olacağıdır... Adaylara YGS'de 5, LYS-4'te ise 8 olmak üzere toplam 13 “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” sorusu yöneltilecek.
İlk anda 13 sorunun ne önemi var diye düşünebilirsiniz… Ancak, LYS’nin bir sıralama sınavı olduğu ve on binde birlik bir puanın bile çoğu zaman adayların, binlerce kişinin önünde veya arkasında yer almasına neden olduğu düşünüldüğünde, 13 sorunun ne denli büyük bir önem taşıdığı daha rahat anlaşılır…
Peki, şimdi ne olacak?
Liselerimiz son sınıf öğrencileri bu 13 sorun için ne yapacak?
“Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersi okullarımızda zorunlu mu olacak?
Tamamen bireysel ihtiyaca göre seçilmesi gereken, bir kültür dersi olarak akademik hiçbir unsur taşımayan bir disiplin, üniversiteye girişte bu denli öne çıkartılıyor… Eğitim bilimi adına bu dersi, seçmeli dersler grubunda tutup, bir ahlak bilgisi disiplini kapsamında değerlendirmek gerekliliği aşikar… Öte yandan, bu dersle ilgili çıkacak sorular nedeniyle, YGS ve LYS’ye girecek öğrencilerimiz için ciddi bir dezavantaj oluşturacağı da aşikar…
Durum ne kadar kötü değil mi? Tam bir açmaz…
Evet, gerçekten tam bir açmaz… Her alan ve kademede, kendi eğitim sistemimizi kurgulayamadığımız, eğitim sistemimiz içerisindeki tüm unsurları Türkiye’den transfer etmeye devam ettiğimiz sürece bu tür açmazlar her zaman ve belki de bundan sonra daha sık bir şekilde karşımıza çıkacaktır…
Eğitim sistemimizi bu tür açmazlarla karşı karşıya bırakmamak için hemen yarın adım atmaya başlamalıyız… Yoksa zaten birçok açıdan eleştiri alan eğitim sistemi tamamen elimizden kayıp gidecek…
BURAYA DİKKAT
Girne’nin Nüfusu ve Eğitim Yapılanması
Devlet Planlama Örgütü, 4 Aralık 2011 tarihinde gerçekleştirilen Nüfus ve Konut Sayımı’nın ilk kesin sonuçlarını geçtiğimiz hafta yayımladı. Teknolojik gelişmelerin baş döndürücü hızla yaşandığı bu çağda, toplam nüfusu 300 bini geçmeyen bir ülke için kesin sayım sonuçlarının tam 1 yıl sonra açıklanması ne garip değil mi?!
Ancak bu köşeden size aktarmak istediğim, bu gariplik değil… Eğitim bilimini temele aldığımız bu sayfada, nüfus sayımı sonuçları ile eğitim yapılanmamızın uyumu ya da uyumsuzluğuna dikkat çekmek istiyorum…
Sayım sonuçlarına göre en büyük nüfus artışı Girne’de yaşandı… Girne ilçesinden De-Facto nüfus, Mağusa’yı da geçerek 73 bin 577 olarak belirlendi. Başka bir ifadeyle ülke nüfusunun %25’lik kısmının Girne ilçesinde yaşadığı ortaya çıktı. Nüfusun dağılım oranlarına göre sıralaması şöyle: Lefkoşa %33, Girne %25, Mağusa %24, Güzelyurt %10, İskele %8… Yani Girne, Lefkoşa’dan sonra KKTC’nin en kalabalık ikinci ilçesi oldu…
Hal böyle iken ülkemizdeki devlet okullarının dağılımına da bir bakalım: Eğitim sistemimiz içerisinde örgün eğitim kapsamında; ilköğretime dairesine bağlı 113, genel ortaöğretim dairesine bağlı 32, mesleki teknik öğretim dairesine bağlı 11 olmak üzere toplam 156 devlet okulumuz var. Bu okulların bulundukları ilçelere göre dağılımı ise şöyle; Lefkoşa %30, Girne %15, Mağusa %28, Güzelyurt %15, İskele %13…
Sizce bu dağılımlar arasında ciddi bir sorun yok mu? Özellikle de Girne açısından… Ülke nüfusunun %25’i Girne’de yaşıyor ancak okulların sadece %15’i Girne’de… Bu konuda biraz daha detay vererek, bilinen ama hep dikkatlerden kaçan bazı küçük bilgileri hatırlatayım:
· Ülkemizde “Meslek Lisesi” bulunmayan tek ilçe Girne’dir…
· Girne ilçesinde sadece 13 ilkokul var. Belki de bu yüzden “23 Nisan İlkokulu” öğrenci sayısı bakımından KKTC’deki en kalabalık ilkokuldur…
· Orta eğitimde en kalabalık sınıfların Girne bölgesindeki okullarda olduğu bilinmektedir. Belki de bu yüzden son 3 yıldır Girne’ye bir ortaokulun ivedilikle yapılması gerekliliği vurgulanmaktadır. Ne dersiniz!
Şimdi… Esas soru şu galiba “böyle bir eğitim yapılanması ile eğitim sistemi, belirlenen hedeflerine ulaşabilir mi?”
ANLAYANA - GÜLMECE
Uğursuz
Avcı Sultan Mehmet bir gün adamlarıyla beraber akşama kadar bir keklik bile vuramaz. Bunun sebebinin de, sabahleyin gördüğü bir dervişin uğursuzluğuna bağlar. Saraydan çıkarken önünden geçen, tarif ettiği tipte, sivri külahlı, sırtı kambur adamı bulmaları emrini verir. Tarife göre Bektaşi babalarından Hamza Babayı yaka paça huzura getirirler. Sultan:
- Bre uğursuz, nabekar!.. Bugün sabahleyin karşıma çıktın. Bu yüzden akşama kadar bir ava rastlayamadım. Bu ne uğursuzluktur. Vurun kellesini... "
Bektaşi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dileğini açıklamak için söz alır:
- A devletlûm siz beni gördünüz bir keklik vuramadınız. Ama insaf ediniz, benim de bugün ilk gördüğüm sizdiniz ve kellemi kaybediyorum. Söyleyin, uğursuzluk hangimizde!.. "

















