
‘Toplum yenilik sevmiyor’
Özmen Birinci 1982 doğumlu… İlkokul yıllarındaki öğretmenlerinin çoğu başta TDP Genel Sekreteri Cemal Özyiğit ile bugün aynı parti içinde çalışmaktan son derece memnun olduğunu söylüyor. TKP’nin kurucularından olan bir babanın ve siyasetle iç
Özmen Birinci 1982 doğumlu… İlkokul yıllarındaki öğretmenlerinin çoğu başta TDP Genel Sekreteri Cemal Özyiğit ile bugün aynı parti içinde çalışmaktan son derece memnun olduğunu söylüyor. TKP’nin kurucularından olan bir babanın ve siyasetle iç içe bir kültürün getirisi ile O da miting meydanlarında büyümüş. DAU’de siyaset bilimi ve kamu yönetimi eğitimi aldıktan sonra, yüksek lisansını, YDU’de Uluslararası İlişkiler üzerine yapmış. YKP ve KSP’de kısa süreli çalışmalarının ardından, BDH’ya, oradan da TDP’ye geçmiş. TDP’nin ilk Gençlik Kolları Başkanı olan Özmen Birinci, 4 yıla yakın bir süredir de partinin MYK’sında yer alıyor.
“Ben şu anda dipte olduğumuzu düşünüyorum ama karamsar da değilim. Biz toplum olarak bundan daha kötü günleri de yaşadık. Toplumcu siyasetler üretmemiz, siyasetin temeline toplumu koymamız lazım. Siz icraatlarınızın merkezine sadece partililerinizi yerleştirirseniz, olmaz.”
“Dürüst siyasetçilere ihtiyacımız var. Hem kendine hem de seçmene karşı dürüst, öngörü sahibi siyasetçiler bu toplumun temel ihtiyacı. Bugünden yarını göremiyorsanız, yarına yönelik ne söyleyeceksiniz?”
“Gençlik gelir gelecek değişir sözüne son derece inanıyorum. Bugün gençler facebook’da siyaset yapıyor. Öyle bir tarihteyiz ki usta çırak ilişkisi tepe taklak oldu, gelişen teknoloji artık buna izin vermiyor.”
Gençlik Örgütleri’nin partilerden ne kadar bağımsız çalışabildiklerini soruyorum, öncelikle, genellikle örgütlerin partilere çalışan yapılardan öteye geçemediğine dair eleştirileri hatırlatarak;
Özmen Birinci’ye göre, özellikle TDP Gençlik örgütü aktif olarak zaman zaman partiye muhalefet bile yaparak çalışabiliyor. Bu muhalif duruşa bir örnek olarak da UBP ile koalisyon konusunun görüşüldüğü dönemde parti gençlik örgütünün farklı bir tavır içinde tepki koyduğunu gösteriyor.
“Başka partilerde sanırım çok daha farklı ama TDP’de gençlik örgütü son derece aktif çalışabiliyor. Koalisyon tartışmaları konusunda da ortaya koyduğumuz tepkiyi belki bir başka parti çok farklı karşılayabilirken burada son derece büyük bir olgunlukla karşılandı ve sonuçta da tavrımız etkili oldu.”
Mevcut siyasi yapıya ilişkin çok da olumlu görüşleri yok Özmen Birinci’nin.
“Olası bir erken seçimde önemli bir değişim bekliyoruz, kendi partimiz açısından. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, oylarımızı en az 2 kat artıracağız” şeklinde konuşan Birinci, yine de meclisin genel yapısında radikal bir değişiklik beklemediğine işaret ediyor. Bunun gerekçesini ise şöyle açıklıyor;
“Toplum aslında yenilik istemiyor, yeni simaları sevmiyor. Toplum devrimleri de çok sevmediğinden akşamdan sabaha bir değişiklik olması zor.”
Gençlerin siyasette yer bulup bulmadığını da soruyorum, Özmen Birinci’ye.
“TDP’de bu diğer partilere göre çok daha kolay. Örneğin UBP’de de siyasete hevesli gençler var ama öne çıkamıyorlar. Bir taraftan da toplum yenilikleri sevmediğinden gençler biraz daha dezavantajlı başlıyor siyasete. Ben de benden yaşça büyüklere karşı daha dezavantajlıyım. Bunu daha güzel şeyler söyleyerek ya da siyaset üreterek ne kadar aşabilirim ondan da emin değilim.”
25 yaşın seçilme için yüksek bir yaş olduğuna da işaret eden Özmen Birinci, seçme yaşı 18 ise, seçilme yaşı da 18 olabilir” diyor, Türkiye’deki tartışmaları da hatırlatarak ve özellikle altını çiziyor;
“Ben 18 yaşındayken de bugün mecliste bulunan birçok siyasetçiden daha kapasitesi yüksek olduğuma inanıyorum.”
“Sol partiler iktidarda daha çok yıpranıyor”
Sol partilerin iktidar süreçlerinde sağ partilere göre çok daha fazla yıprandığını anlatan Birinci, sol partiler iktidardan yıpranıyor. Çünkü daha cüretkarlar. Umut satıcılığı yapmadan bir şey yapmak peşindeler” diyor ve şöyle devam ediyor;
“Örneğin TKP’nin hükümette olduğu dönemin en belirgin tartışması, oy karşılığı kamuda istihdam taleplerine partinin cevap verememesiydi. Bu talepleri Kamu Hizmeti Komisyonu’na yönlendirince sert bir tepki oluştu. Biz yıllarca ezildik şimdi sıra bize geldi anlayışı var toplumda. TKP bunu o zaman reddetti ve bu doğru bir tavırdı. Bugün de aynı şekilde tavır geliştirilmeli.”
EKONOMİ… “YERLİ ÜRETİM DESTEKLENMELİ”

Ekonominin kötüye gittiğine işaret eden Özmen Birinci, pratik tedbirlere sıkıntıları aşmanın mümkün olduğuna işaret ediyor ve şöyle konuşuyor.
“Okulda ilk gün hocamızın yazdırdığı ve bunun ötesinde başka bir şey yazdırmayacağını söylediği şey, “her halk hak ettiği gibi yönetilir” sözüydü. Bizde toplum da suçlu ve sorumlu, çünkü kendi kendimize de yanlış yapıyoruz. Toplum eğer bu ekonomiye laik olduğunu düşünüyorsa, durum budur. Biz önce kendi üzerimize düşeni yapalım, sonra suçu devlete atalım. Örneğin, kendi süt ve meyve suyumuzu tüketelim. Doktorlar çocuğunuza şu sütü alın diyeceklerine, yerli üretimi destekleyebilir ama yerli üretim de sağlıksızsa bunu dava edelim. Bizde özenti var. Özellikle yerli üreticinin desteklenmesi, zincir etkisiyle bütün sektörleri ve üreticileri de olumlu yönde etkileyecektir.”
Güney’den yapılan alışverişlerin de mantıklı sınırlar içinde yapılması gerekliliğine işaret eden Birinci, yaşadığı ilginç bir olayı da örnek olarak anlatıyor.
“Ben Kuzey’de dikiş makinesi ve aksamlarını satıyorum. Bazı parçaları da Güney’deki bayiye ben veriyorum. Bir gün yine bir satış için gittiğim yerde, benim 10TL’ye verdiği makine kayışının, bir çift tarafından 20 Euro’ya alındığını gözlerimle gördüm. Ve kısa süre sonra da bu parçanın orijinal olduğunu söyleyen çiftin, Kıbrıslı Türk olduğunu anladım. Sanırım bizde tüccara da ciddi bir güvensizlik var ve bu haksızlık sınırında. Bizim nüfusumuz, Güney Kıbrıs nüfusundan 4 kat daha azken Onlardan 4 kat daha fazla para harcamamızın önemli bir nedeni de bu güvensizlik.”
Devlet denge unsurudur, ETİ bile satılmamalı
Partisinin özelleştirme karşıtı karma ekonomiyi savunan bir parti olduğunu söyleyen Birinci, “ben özelleştirmeler konusunda sanırım partiden de daha soldayım. Ben ETİ’nin bile satılmasına karşıyım. Çünkü devletin pazarda denge unsuru olması gerektiğine inanıyorum” diyor ve şöyle devam ediyor;
“Düşünebiliyor musunuz, mesela Kooperatifçiliğin sömürge döneminde temeli atıldı. Şimdi biz iştirakleri satmak istiyoruz. Kimin malını kime satıyorsunuz ki, bunu bize sömürge yönetimi bile yapmadı. Buralardan siyasiler elini çektiği anda zaten bu kurumlar daha karlı çalışacak. Biz 5 yıl sonrayı düşünmeden neden şimdi satıyoruz ki bu kurumları?”
“AYŞE TEYZE’DEN DAHA FAZLA SİYASET…”
Özmen Birinci’ye aday olmayı düşünüp düşünmediğini de soruyorum. Hedefini açıklıkla ortaya koyuyor;
“Çevremde tanıdığım insanlar milletvekili adayı olmam için beni cesaretlendiriyor. Bunun kriterini de şu anda ben bilmiyorum ama şu anda mecliste olan birçok kişiden daha iyi milletvekilliği yapacağıma inanıyorum. Örneğin Almanya Başbakanı Gerhard Schroder, yıllarca Başbakanlık yaptı ama parti başkanı değildi. Önemli olan siyasetleri toplum içinde toplumla birlikte yapabilmek. Bugün Ayşe Teyze evinin önündeki çukuru sorun ederek, yağmur yağdığında mağduriyet yaşamamak için o çukuru doldurtturuyorsa, bir siyaset yapmış demektir. Mecliste Ayşe Teyze’den fazla siyaset yapamayacaksam da anlamı yok. Siyaset toplumu x noktasından y noktasında götürmek yani daha ileri taşımaktır.”
Bugün mecliste, CTP ve TDP’den son derece nitelikli siyasetçiler olduğuna da vurgu yapan Özmen Birinci, şu anda meclisin çalışmamasının sorumlusunun da UBP olduğunu söylüyor.

















