1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. 'Suriye’den o kadar çok insan geliyor ki kamplara, 3-4 gün susuz kalıyorlar'
Suriye’den o kadar çok insan geliyor ki kamplara, 3-4 gün susuz kalıyorlar

'Suriye’den o kadar çok insan geliyor ki kamplara, 3-4 gün susuz kalıyorlar'

Hayatının 25 yılını Suriye’de, 25 yılını da Kıbrıs adasında sürgünde geçirmiş olan Suriye kökenli ressam, aktivist Adi Atassi Suriye’yi anlatıyor. Onunla röportajımızın devamı şöyle: SORU: Türkiye üzerinden Suriye’de muhalefet güçler

A+A-

 

 

 

Hayatının 25 yılını Suriye’de, 25 yılını da Kıbrıs adasında sürgünde geçirmiş olan Suriye kökenli ressam, aktivist Adi Atassi Suriye’yi anlatıyor. Onunla röportajımızın devamı şöyle:

 

SORU: Türkiye üzerinden Suriye’de muhalefet güçlerine silah transferi yapılıyor...

ADİ ATASSİ: Doğrudur bu çünkü Suriye ile Türkiye’nin sınırlarında artık rejim yoktur, muhalefetin elindedir orası. Suriye’ye silahların girebilmesinin tek yolu, o sınırdan geçmeleridir. Elbette, Türkler bizi, bizim muhalefetimizi destekliyor, Suriyeliler olarak ta başından Erdoğan’ın bize bir şekilde yardım edeceğini biliyorduk. Erdoğan, 200 binden fazla mülteci için sınırlarını açtı mesela, aynı zamanda bu mültecileri bir koz olarak da kullanıyor. Örneğin şu ana kadar uluslararası örgütlerin bu mültecilere ulaşımını engelliyor, “Hayır” diyor, “mülteciler bizim konuğumuzdur, biz bakacağız onlara” diyor. Fakat mülteciler gettolardadır, medya buralara giremiyor, kimsenin bu kamplara giriş çıkışına müsade edilmiyor, ne olup bittiğine bakmak için gitmek isteyenlere oraya yani... Bu gettolara girip çıkabilen arkadaşlarımızın çoğu kötü haberlerle geldiler.

 

SORU: Ne gibi kötü haberler?

ADİ ATASSİ: O kadar çok insan geliyor ki mesela, üç-dört gün boyunca susuz kalıyorlar. Yeterli altyapı yok, yeterli olanaklar yok. O zaman Sayın Erdoğan uluslararası topluluğun buraya yardım yapmasına neden evet demiyor? Çünkü bu konuyu siyasi bir konu olarak bize karşı kullanmak istiyor.

Erdoğan’ın kırmızı çizgisidir Kürtler, mesela. Mesela biz Kürtler’le birlikte Suriye’de binlerce yıldır birlikte yaşadığımızdan söz edecek olursak, bu Erdoğan için kırmızı bir çizgidir, “Bunu çıkarın” diyebiliyor, “Neden?” denecek olursa, o zaman “Bizde 250 bin göçmen var, onları düşünün” diyebiliyor...

 

SORU: Suriye’de Kürtler’in sayısı kaçtır?

ADİ ATASSİ: 2-3 milyon kadar Kürt vardır Suriye’de. Kürtler’in çoğu Suriye-İrak-Türkiye-İran sınırlarında yaşıyor. Ancak yıllar içerisinde farklı yerlere de yerleştiler.

 

SORU: Nasıl izliyorsunuz durumu? Biliyorum ki farklı ülkelere de gidiyorsun, mesela Madrid’deydin, sonra Kahire’deydin...

ADİ ATASSİ: Evet, çünkü ta başından siyasi olarak bu işlerde vardım, benim misyonum Suriyeli mültecilere yardım etmektir, gıda toplayarak, tıbbi malzeme, su toplayarak, dünyanın çeşitli bölgelerinden bunları toplayarak onlara yardım etmektir. Hala bunu yapıyorum.

 

SORU: Savaş mültecileri Kıbrıs’a da geliyor mu?

ADİ ATASSİ: Tabii geliyorlar...

 

SORU: Kaç kişi var Kıbrıs’ta?

ADİ ATASSİ: Sayılar önemsizdir, önemli olan Kıbrıslırum hükümeti artık bu insanlara kucak açmıyor, ekonomik kriz nedeniyle vesaire vesaire. Bize dediler ki “Eğer Suriyeliler’in buraya gelişine razı olursak, cehennemin kapılarını açmış olacağız!” Kriz nedeniyle bu mültecilere yardımcı olamayacaklarını söylediler. Şu anda yaptıkları şey de, buraya gelen veya gelmek isteyen Suriyeliler’e engeller çıkarmaktır. Burada kalanları da dolaylı yoldan adayı terketmeye zorlamaktır... Neler olup bittiğinin farkındayız...

 

SORU: Suriyeli mültecilerin bir kısmı da kuzeye gelip güneye geçmeyi deniyor...

ADİ ATASSİ: Elbette... On gün kadar önce şöyle bir olayla karşı karşıya kaldım: 20-25 kişi bir tekneyle Mağusa’ya gelmişlerdi, bunu yürüten bir mafyadır, birileri onları alıp Lefkoşa’da sınıra getirmiş... Onlara demiş ki “Eğer hayatta kalmak istiyorsanız, bu sınırı geçmeniz lazım...”

Geçmeye çalışmışlar ve Kıbrıslırum polisi yakalamış onları. 10-15 gündür tutukludurlar. Bilemiyorum, tuhaftır buradaki durum ve zordur. Hoş bir atmosfer yoktur Suriyeli mülteciler için. Sana söylediğim gibi, en basit şeyleri bile engelliyorlar, engel çıkarmaya çalışıyorlar...

Bu durumu Suriyeli arkadaşlarımla da paylaştım, “Arkadaşlar, Kıbrıs size kucak açmıyor! Başka bir yer bulmanız lazım, buraya gelirseniz eğer engellerle karşılaşacaksınız” dedim.

Göçmen olarak kabul edilmiş olan Suriyeliler dahi son sekiz aydır yardım çeklerini alamadılar. Sadece Suriyeli mülteciler değil, sosyal yardım alan Kıbrıslırumlar da sekiz aydır bu yardımları alamadılar.

Bazı Kıbrıslırumlar da şöyle diyor: “Biz kendimiz yeycek ekmek bulamazken, onları nasıl besleyebiliriz? Onları nasıl koruyabiliriz?”

Bana göre böylesi bir tavır kabul edilmezdir çünkü Kıbrıs Avrupa Birliği’ndedir, bu durumdaki insanlar için bir bütçeniz vardır, yapmak isterseniz yaparsınız ama yapmak istemezseniz, çeşitli gerekçeler uydurursunuz.

 

SORU: Hatırladığım kadarıyla Suriye, Kıbrıslırumlar için oldukça popüler bir destinasyondu, turizm ve alışveriş amaçlı çok gidiyorlardı Suriye’ye, mobilya almaya, spor kıyafetler almaya falan çünkü Adidas gibi ünlü markaların fabrikaları varmış Suriye’de... Kıbrıslıtürkler’in ucuz alışveriş için Türkiye’ye gittikleri gibi, Kıbrıslırumlar da ucuz alışveriş için Şam’a falan gidiyordu...

ADİ ATASSİ: Haklısın...Doğrudur bu...

 

SORU: Yani Suriyeliler’i iyi tanıyorlardı...

ADİ ATASSİ: Tabii tanıyorlardı... Maalesef yüzeysel bir ilgiydi bu, yalnızca ucuz alışverişe gidiyorlardı, ucuza güzel, kaliteli şeyler satın alıyorlardı. Ucuz emeğin kullanıldığı fabrikalar vardı, o nedenle Adidas gibi ünlü markalar, Suriye’de ucuza satılıyordu, ucuz emekten ötürü... Ayakkabı fabrikaları, tekstil fabrikaları vardı, mobilya fabrikaları, perde fabrikaları... Bunları ucuza almaya gidiyorlardı, ilgi yüzeyseldi yani...

 

SORU: Şimdi savaş nedeniyle herhalde bu fabrikaların çoğu ve ekonomi kötü durumdadır...

ADİ ATASSİ: Tabii...Gerçekten kötü durumdadır ekonomi, fabrikaların çoğu iflas etmiş durumdadır, “franchise” çalışan fabrikalar etkilenmez, orada kapar, başka yerde açar... Ancak en büyük hatayı diktatör yaptı – Türkler’le iyi ilişkiler kurmak amacıyla Türk fabrikalarına Suriye’ye girmeleri için izin verdi, bu şekilde bir “açık pazar” yaratmaya çalıştı sosyalist bir ülkede, bu ikisi bir arada olmaz ki... Ancak kendi ailesi nedeniyle, Türk fabrikalarla büyük işlere giriştiler. Ancak bu hareket, Suriyeli fabrikaların kapanmasını getirdi çünkü Türkiye’den gelen rekabete dayanamadılar. Türkiye’den gelen ürünler hem daha ucuz, hem de daha kaliteliydi çünkü. Pek çok tekstil fabrikası bu yüzden kapandı.

 

SORU: Savaş, Türkiye’ye de zarar verdi çünkü Suriye üzerinden ihracat durdu...

ADİ ATASSİ: Türkiye için Suriye, Ortadoğu’nun kapısıydı, ekonomik olarak, kültürel olarak ve siyasi olarak Ortadoğu’nun kapısıydı. Kültürel diyorum çünkü Türk dizilerini çevirmeye başlamışlardı Arapça’ya, bunlar Suriye’de tercüme ediliyordu, Arap dünyasına ihraç edilmek üzere. Kültür, ekonomi ve siyasi olarak Türkiye için Ortadoğu’ya giriş kapısıydı Suriye. Dini bakımdan da böyleydi, Sünni Türkler, Şii İranlılar’a karşı... Aslında Suriye’de nüfusun çoğu yani %70’i Sünniler’dir ancak pek çok azınlık vardır Suriye’de... İktidardakiler de Alevi’dir... Onlara “azınlık” da diyemeyiz aslında çünkü Suriyeli’dirler. Yalnızca anlayabilmeniz amacıyla, sayı bakımından %70 Sünni’dir.

Şimdi şöyle bir propaganda vardır Suriye’de, “Eğer bu fanatik Sünniler iktidara gelirse, çoğu azınlık ortadan kaldırılacaktır” deniyor. Bunu yaymaya çalışıyorlar, “Hristiyanlar, Aleviler, Dürziler, Kürtler ortadan kaldırılacak Sünniler gelirse” deniyor...

Ancak biz hep birarada yaşadık, Baas partisi kurulmadan önce de birlikte yaşadık, Baas partisi gittikten sonra da birlikte yaşamaya devam edeceğiz.

 

SORU: Mari’de yaşanan maskaralığı da sormak isterim sana. Oradaki silahlar Suriye’ye aitti...

ADİ ATASSİ: Evet, İran hükümeti tarafından Suriye hükümetine gönderilmiş silahlardı bunlar. Bay Katastrofyas, pardon bay Hristofyas tarafından yapılan en büyük hata neydi? Bay Hristofyas’ın Ruslar’la, İranlılar’la, Suriyeliler’le çok iyi ilişkileri vardı, silahları orada tuttu bir süre, sonra Suriye’ye gönderecekti bu silahları. Doğa ona karşı geldi – doğa sanki de ona “Suriyeliler’e karşı kullanılacak bu silahları burada tutamazsın” dedi ve “al sana, senin cezan bu!” dedi sanki de doğa!

Sonuçta o silahlar Suriyeliler’i öldürmeye gitmeden önce, Hristofyas’ın halkından insanları öldürdü... Bu Sayın Hristofyas’a doğanın bir mesajıydı...

 

SORU: Sanırım AKEL hükümetinin çöküşü de bu Mari patlamasıyla başladı...

ADİ ATASSİ: Çöküyorlar evet, çöküşü tetikleyen de Mari patlamasıydı... Ruslar’la iyi ilişkisi vardı, ekonomik olarak... Ruslar’ın burada malları vardır, bundan da kaçınamaz Kıbrıslırumlar. Paralarını kabul ediyorlar Ruslar’ın, kredilerini kabul ediyorlar, onların politikalarını da kabul ediyorlar.

Avrupa Birliği politikalarını izliyor gibi görünseler dahi yeraltında aslında Rusya’nın politikalarını izliyorlar. Bu bölgedeki Rus pastasının parçasıdırlar.

 

SORU: Leymosun’da oldukça kayda değer büyüklükte bir Rus nüfus yaşıyor şimdi...

ADİ ATASSİ: Tabii, elbette böyle... 100 bin küsur Rus yaşıyor, tam sayıları bilmiyorum. Sovyetler Birliği çöktükten sonra, Rusya’dan çıkan kara parayı aklamayı ilk kabul eden yer Kıbrıs olmuştu. Ruslar buraya gelerek illegal paraları için tam bir cennet buldular. Paralarıyla birlikte kucak açtı Kıbrıs kendilerine. Leymosun’a gittiğinizde, Rusça konuşulduğunu duyarsınız, Rusça tabelalar vardır her yerde, sanırım yavaş yavaş yollardaki tabelalar, trafik işaretleri de Rumca, İngilizce ve Rusça olarak yazılacak, Türkçe yerine!

 

SORU: Benim sormadığım, senin eklemek istediğin bir şey var mıdır?

ADİ ATASSİ: O kadar çok şey var ki söyleyecek... Söylemek istediğim en önemli şey, hem Kıbrıslıtürk, hem de Kıbrıslırum tarafının, Suriyeli mültecilerin durumuna ilgi göstermeleridir, insancıl olarak baksınlar bu soruna, onlara insan olarak baksınlar, onlara “yabancı” muamelesi yapmadan, onları geri gitmeye zorlamadan, onları birer “insan” olarak görsünler. Benim için en önemli konu budur şu anda.

 

SORU: Çünkü onları gerisin geri Suriye’ye gönderirseniz, aslında onları ölmeye gönderirsiniz...

ADİ ATASSİ: Evet...

 

SORU: Çünkü her gün haberlerde, “Bugün 112 kişi öldü”, “Bugün 103 kişi öldü” diyorlar... Aynı şey Filistin’de de oluyordu...

ADİ ATASSİ. Evet, aynen geçmişte Filistin’de olduğu gibidir şu anda Suriye’deki durum... Tüm bunların ortasında Türkiye’de mafya türemiştir, bu insanların çaresizliği üzerinden binlerce dolar kazanmak isteyen bir mafyadır bu. Türk mafyası...

Kıbrıslılar’ın Suriye’den gelen mültecilere “insan” gözüyle bakmaları çağrısı yapıyorum, “yabancı” gözüyle değil...

 


 

 

Suriyeli mülteciler için Adi Atassi’nin yürüttüğü yardım kampanyası...

 

Adi Atassi, Yurtdışında Yaşayan Suriyeliler örgütünün Kıbrıs ayağını oluşturuyor. Yurtdışında Yaşayan Suriyeliler Birliği, Suriye dışında 21 farklı ülkede yaşayan Suriyeliler’i, mültecilere yardım amaçlı bir araya getiriyor. Merkezi Viyana’da bulunan örgütte Adi Atassi Kültürel İşler Sorumlusu. Örgüt, hem Türkiye’deki göçmen kampları için yardım topluyor, hem Suriye’de savaşta yıkılmış evleri tamir etmek için yardım topluyor, hem de sınırda savaşta yaralanmış olanları acil olarak tedavi edecek bir hastane kurmak için kampanya yürütüyor. Maddi yardımların yanısıra, gıda yardımı, tıbbi yardım, giysi, battaniye, su ve lojistik destek toparlamaya çalışıyorlar.

Örgütün bir de “Suriyeli bir öksüze yardım et” kampanyası var.

Adi Atassi, konserve, gıda, battaniye gibi Türkiye sınırındaki göçmenlere yönelik yardımlar toplayarak üç-dört kez bölgeye giderek yardımları yerine ulaştırmış. Bugünlerde de Suriyeli mültecilere yardım toplamaya çalışıyor.

Onunla temasa geçmek ve yardım yapmak isteyenler için mail adresi şöyle:

[email protected]

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1025 defa okunmuştur