
Sertoğlu, Demirören’e giderken
Geçtiğimiz Perşembe günü Futbol Federasyonu’ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldrım Demirören, resmen tanımadıkları ama yasak savar gibi selam verdiği hatta vermediği, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Ser
Geçtiğimiz Perşembe günü Futbol Federasyonu’ndan yapılan açıklamaya göre, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldrım Demirören, resmen tanımadıkları ama yasak savar gibi selam verdiği hatta vermediği, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Sertoğlu’nu davet ettiği bildirildi.
Hazretler, zahmet etmişler. Sertoğlu’nun Futbol Federasyonu Başkanı seçildiği günden beri adeta canını yercesine davet beklediği Türkiye Futbol Federasyonu en nihayet bu randevuyu vermiş.
Futbol Federasyonu’ndan alınan bilgiye göre bu ziyaret 14 Kasım 2012 Çarşamba günü Türkiye Futbol Federasyonu’nun Beylerbeyi’ndeki binasında gerçekleşecek. Ancak, Futbol Federasyonu’nun bu konunda yayınladığı bildiride Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in, Sertoğlu başkanlığındaki Futbol Federasyonu heyetini kabul edeceğinden bahsediliyor.
Hoppala, benim bildiğim aynı düzeydeki kişiler birbirilerini ziyaret ederler, kabul etmezler. Daha İstanbul’a gidilmeden ilk falso verildi. Yıllar önce, böyle bir konunda eski Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’un bir Kıbrıs ziyaretinde, eski Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu Başkanı Ömer Adal’ı es geçmesi ve görüşmeyerek adadan ayrılmasının ardından o zaman çalıştığım gazetede attığım ve büyük ses getiren başlığı bir kez daha yinelemek istiyorum. “MÜTTEKABİLİYET YERLE BİR”.
Neyse, bu ziyaretin içeriği konusunda hiçbir açıklama yapılmadı. İşlerine geldiğinde “KIBRIS BİZİM CANIMIZ” şeklinde “MANGALDA KÜL BIRAKMAYAN” Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri, ki bunların arasında Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’de var, acaba Sertoğlu ve heyetini bir taşra örgütü başkanı olarak mı, yoksa kendisi ile eşit bir Federasyon başkanı olarak mı ağırlayacak.
Tabii, bu davetin Demirören’den mi geldiği, yoksa Sertoğlu’nun biraz da Beşiktaşlığını kullanarak, yalvar kopardığı bir randevu mu olduğunu göreceğiz.
Bu ziyarete veya Kabul’e gidilirken, Sertoğlu bir gündem oluşturdu mu? Herhalde, Demirören’den futbol topu isteyecek hali yok.
Ha, bizim hakemlerimiz de telsizli döneme giriyor. Sertoğlu acaba telsiz mi isteyecek. Bana göre, Sertoğlu bu ziyarette çok ciddi talepler ile gitmeli. Bu taleplerden biri, iki eşit Federasyon olduğu Demirören’ne hatırlatılmalı. Kuzey Kıbrıs futbolunun KKTC’nin ilanından kaynaklanan FIFA’dan dışlanması gündeme getirilmeli ve bu konuda Futbol Federasyonu’nun girişimlerine lojistik destek istenmeli.
Hatta, Sertoğlu’na bir türlü randevu vermeyen Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP) Başkanı Gutsongomis ile görüşme konusunda aracı olması istenmeli. Demirören, Sertoğlu ile Gutsongomis’i bir araya getirmeli.
Düşünün, FIFA tarafından kabul edilen Kıbrıs Futbol Federasyonu, AEL-Fenerbahçe maçları nedeniyle bir FIFA-UEFA üyesi olmasının dayanılmaz zevkini Türkiye’de İstanbul’da çıkarmaktadır.
İnkar etseler de, Türkiye Cumhuriyeti’nin tek tanıdığı yasal devlet olan Kıbrıs Cumhuriyeti ile sporun her branşında hem Güney Kıbrıs’ta, hem de Türkiye Cumhuriyeti’nde ağırlarken, kenara itilmiş KKTC’yi de böyle küçük kabullerle avutmaktadır.
Her ne kadar da, bu ziyaretten fazla umudum yoksa da, dinciler tarafından günün moda söylemi haline getirilen “Hayırlara vesile olmasını dilerim.”
KKTC Karması, Londra Karması kim kime motivasyon sağlıyor?
Türkiye Cumhuriyeti’nin bile tanımadığı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 29 yılı kutlamaları önümüzdeki günlerde başlıyor. Bu bağlamda, 14 Kasım 2012 Çarşamba günü Atatürk Stadı’nda bir anlamda geleneksel hale gelen KKTC-Karması ile Londra Türk Toplumu Karması karşıya geliyor.
Son iki yıldır düzenlenen bu tarihi(!) karşılaşmalarda oynanan son dört maçın üçünde, o dudak büktüğümüz ve çok amatör dediğimiz Londra Karması KKTC Karmasını yendi. Bu karşılaşmaların ilki 17 Ocak 2009 yılında Atatürk Stadı’nda KKTC A Milli Takımı ile Londra Türk Toplumu Ligi Karması arasında yer almıştı. Bu maçta 2-1’lik skorla tek galibiyetini alan KKTC A Milli Takımı bundan sonra yer alan iki maçta 8 Ocak 2011’de Dr.Fazıl Küçük Kupası’nda Londra Karması’na penaltı atışlarıyla 5-3 ve geçtiğimiz yıl 15 Kasım 2011’de Gönyeli’deki maçta 3-2 yenilmişti.
Futboldaki izolasyonlar nedeniyle, bir türlü yer alamadığımız uluslararası platformdaki eksikliği gidermek için yok FİFİ, yok VİVA Dünya Kupası gibi, FIFA’ya üye olmayan NFBOARD üyesi takımların düzenlediği çakma turnuvalarda umut arıyoruz.
Bu bağlamda, 14 Kasım 2012 günü düzenlenecek maç aslında çok da ciddi bir anlam içermiyor. Londra kuplarında doğan anlamazlıklar nedeniyle iptal edilen Londra Kupası yerine ikame edilen KKTC Cumhuriyet Kupası, Londra’daki arkadaşlarımız için bir “WİNTER HOLIDAY” yani “KIŞ TATİLİ” olarak, düşünülüyor.
Düşünün ki, Futbol Federasyonu Başkanı Sertoğlu bile bu maçı izlemek yerine, koşa koşa İstanbul’a Demirören’in kabulüne gidiyor.
Atletizme el Fatiha
Sporun lokomotifi olan atletizm, dıştaki bireysel ve tek tük başarılara rağmen, son yıllarda adeta kayboldu. Bundan iki yıl önce, kendisi de iyi bir atlet olan Ersin Doğaç, Atletizm Federasyonu başkanlığına seçilmesiyle atletizmde bir atılım yapacak diye umutlanmıştım.
Ne yazık ki, KKTC’de okul sporlarının da çökmesiyle atletizm adeta kayboldu. Tabii, atletizmin çökmesinde, kusura bakmayın ama Milli, Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanlığı Okul Sporları Birimi ve okullarda görev alan spor hocalarının bu işi savsaklamalarıdır.
Bu başarısızlıktaki en büyük sorumlu da Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı Mutlu Atasayan’ın bağanlığıdır. Kusura bakma dünür. Ama, bu göreve zaten kurultay sona erene kadar nöbetçi bakan olarak atanmıştın.
Sakın Meliz Redif, Yiğitcan Hekimoğlu ve Kutay Kırmızı’nın spontane başarılarına bakmayın. Atletizm KKTC’de bitmiştir. Ruhuna el Fatiha.

















