1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Paket üstüne paket
Paket üstüne paket

Paket üstüne paket

Bir önceki günlerin konusu “Kıbrıs Çözüm Paketi”... Önceki günün konusu “Ekonomik Paket”...Dünün konusu “Çöp Paketleri”...Bugünün konusu (yine) “Ekonomik Paket”...Yarının konusu (yine) “Kıbrıs Sorunu

A+A-

 

 

Bir önceki günlerin konusu “Kıbrıs Çözüm Paketi”... Önceki günün konusu “Ekonomik Paket”...Dünün konusu “Çöp Paketleri”...Bugünün konusu  (yine) “Ekonomik Paket”...Yarının konusu  (yine) “Kıbrıs Sorunu Çözüm Paketi”.... Ondan sonrasında, başka paketler...

Üzülmeyin sakın. Paketler bitmeyecek. Daha çooook paket var sırada. Teker teker gelecekler önümüze.

Ekonomik önlemler paketleri....

Seçimlerde iktidara hangi parti ve kimler getirilecek paketleri....

Siyasi çözüm paketleri.....

Çözümsüzlük çözümdür paketleri.....

Bekleyin, görün.

***

Paket üstüne paket..Hayatımız, içimiz dışımız “paket” oldu. Daha da çoook paketler göreceğiz belli ki. İşin garibi, aslına bakarsanız biz de bir paketiz ama pek farkında değiliz. ‘Figüranlar paketi’....  İçine konduğumuz ‘ana- paket’ bir o yana bir bu yana sallanıp duruyor. Herşey önceden planlandığı gibi yerli yerine otursun diye.

Anlayacağınız çoktaaan paketlendik çaktırmadan ama farkında bile değiliz hala.

‘Vatan-Millet-Sakarya’ uğruna geliyor paketler. Başka birşey zannetmeyin. Yeni de değil. Çok eskilerden beri var.

***

Hep göze battı Kıbrıslı Türk’ün yaşam standardı, yaşam biçimi. 63’lerden önce de 63’lerden, 74’lerden sonra da.

Gazeteler yazmamıştı (yazamamıştı) ama çok net hatırlıyorum dilden dile dolaşanları. 60’lı yılların ortalarında, ‘çözüm’ arayışları sürerken bir Anayasa uzmanı gönderilmişti Anavatan’dan.  Sayın Denktaş’a. ‘Anayasa Danışmanı’ adı altındaydı galiba.  Denktaş neyi danışıyordu ona bilmiyorum. Lefkoşa’da karargah kurmuştu. Bir yandan ‘danışmanlık’ (!) yapıyor, bir yandan da Kıbrıslı Türk’ün yaşam biçimini inceliyordu adam.  Ağzından atmış bir gün. “Kıbrıs Türklerde sıkıntı mıkıntı göremedim ben” deyivermiş. “Her evin kapısı önünde bir araba var, Her evde televizyon var, hatta çamaşır makinesi var. Ben bunca yıllık profesörüm bir arabam, evimde bir çamaış makinem yok” demiş.  Lefkoşa’da dilden dile dolaşmıştı söyledikleri.

Yıllar çabucak geçti. Benzeri ifadeler çokça dolandı etrafta.  Arabalar da göze battı, maaşlar da, asgari ücretler de. Hatta ve hatta, hafta sonları yanan mangallar bile.

“Kıbrıslı Türk ağlıyor ama keyfi yerli yerinde....” de dendi “Ağlıyorlar ama inanmayın...” da...

 “Türkiye para gönderiyor onlar da lüks içinde yaşıyorlar...” da dendi, “Anadolu’nun boğazından kesilerek gönderilen parayla caka satıyorlar...”da...

“Kıbrıslı Türk tembel...” de dendi, “Kıbrıslı Türk ganimetçi” de....

Bunların hepsi söylendi, yazıldı.. Doğru. Ama  cesurca söylememiz gereken birşey daha var.

Tüm bunların söylenmesine kapı açan, neden olan bizim yöneticilerimiz değil mi ?

Koltuk ve oy uğruna herşeyi gözlerimiz önünde yapan,  uygulayan bizim yöneticilerimiz değil mi ?

Daha yıllar öncesinden, nereye doğru sürüklendiğimizi görmeyenler  ise bizler değil miyiz ?

***

 ‘Paket’i şu hazırladıydı bu hazırladıydı...Ne önemi var ki.  

Peki ya, hep olduğu gibi, ellerini önlerine kavuşturmuş  bizim yöneticilerim...?

“Peki efendim...” ; 

“Emredersiniz efendim.....” ;

“Siz nasıl uygun gördüyseniz efendim....”; 

“Öyle buyurmuşsanız öyle olacaktır efendim....”; 

“Başka emirleriniz var  mı efendim ?.....”

“Siz emredin biz yapalım. Ama bizi iktidarda tutun efendim....”  

dedikleri konusunda şüpheniz var mı ? hala....

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1130 defa okunmuştur