
Öğretmenin Kıyafeti ve Sosyal Paylaşım
Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın öğretmenlerden görüş almak için okullara gönderdiği yazı, eğitim sendikaları tarafından oldukça sert bir tepkiyle karşılandı. Hafta boyunca KTÖS çeşitli okullarda grev yaparken, geçtiğimiz Cuma günü de her
Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın öğretmenlerden görüş almak için okullara gönderdiği yazı, eğitim sendikaları tarafından oldukça sert bir tepkiyle karşılandı. Hafta boyunca KTÖS çeşitli okullarda grev yaparken, geçtiğimiz Cuma günü de her iki sendika (KTÖS ve KTOEÖS), büyük yankı uyandıran bir eylem gerçekleştirdi.
Bakanlığın herhangi bir uygulama için öğretmenden görüş almak istemesi oldukça doğal aslında… Dahası desteklenmesi gereken bir durum… Ancak kanımca göz ardı edilmemesi gereken iki önemli boyut var. Birincisi öğretmenden görüş alınırken, öğretmenin yasal temsilcisi olan öğretmen sendikaları yok sayılmamalıydı. İkincisi ise öğretmenin görüşüne başvurulan uygulamaların içeriği…
Bu yazıda; yukarıda bahsettiğim iki boyutun tartışmalarına hiç bulaşmadan öğretmenden görüş istenen; “kılık kıyafeti nasıl olmalı?” ve “sosyal paylaşım sitelerinde nasıl yer almalı?” sorularına tamamen pedagojik bir pencereden bakarak nasıl yanıtlar verilmesi gerektiğini okuyacaksınız…
Öğretmen Nasıl Giyinmeli?
“Öğretmen nasıl giyinmeli?” sorusunun pedagojik açıdan tek bir yanıtı vardır. O da “mesleğinin gereklerini en iyi şekilde yerine getirebileceği şekilde giyinmeli” yanıtıdır… Örneğin bir öğretmen, öğrencilerinin yoğun dikkatleri çekebilecek abartılı takılar kullanmaktan kaçınmalıdır. Özellikle temel eğitim kademesinde öğretmen önemli bir rol modeldir. Ancak takım elbise, kravat ya da uzun etek giymek öğretmenin rol model düzeyini yükseltmeyecektir. Dahası öğretmenin kıyafeti de bu rol modelin bir parçasıdır ama asla tamamı değildir…
Öğretmenin, mesleğinin gereklerini en iyi şekilde yerine getirebileceği şekilde giyinmesi pedagojik açıdan bir zorunluluktur da aynı zamanda… Laboratuarda ve atölyede çalışan bir öğretmenin takım elbise giydiğini düşünebilir misiniz? Resim odasında, müzik odasında, beden eğitimi salonunda, tarım dersinde bahçede ya da meslek liselerinin farklı alanlarında öğretmenlerin benzer şekilde bir örnek giyindiğini düşünebilir misiniz? Hiç kuşku yok ki böyle bir uygulama pedagojik açıdan söz konusu bile olamaz…
Öte yandan “öğretmenin ne giymemesi” gerektiği oldukça önemlidir. Hiç kuşku yok ki bu sorunun da yanıtı; her anlamda dini içerek ve unsurları taşıyan kıyafet ve aksesuarları kullanmaması gerektiğidir… Bu kapsamda yanıtlanması gereken bir soru daha var. O da “öğretmenin ne giyeceğine kim karar vermeli?” sorusu… Bana göre bu sorunun da tek bir yanıtı vardır. “Öğretmen kendi kılık ve kıyafetine karar verebilir.” Toplumun geleceğini, en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı yetiştirme görevi ve sorumluğunu verdiğimiz öğretmenlere, kendi kıyafetlerini kendilerinin belirlemesi nasıl elinden alabiliriz?
Öğretmen Sosyal Paylaşım Sitesinde Yer Almalı Mı?
Öncelikle sosyal paylaşım sitelerinin ne olduğuna bir bakalım. Bu siteler; bireylerin sistem içindeki diğer kullanıcılarla oluşturdukları görsel, işitsel ve yazılı bilgileri rahatlıkla paylaşabildikleri ve birbirlerini takip etmelerine imkan veren web tabanlı servisler olarak tanımlanmaktadır… Kısacası herhangi bir bireyin böyle bir sitede yer almasından çok, ne paylaştı daha büyük önem taşımaktır.
Öğretmen; nitelikli, aydın bir bireydir. Dolayısıyla hangi zeminde olursa olsun bir öğretmenin paylaşacağı görsel, işitsel ve yazılı bilgilerin içeriği, taşıdığı niteliklerle doğru orantılıdır. Bu pencereden bakıldığında şu rahatlıkla söylenebilir: Her platformdaki sosyal paylaşımlarda tüm bireyler için getirilecek özgürlük ve/veya kısıtlamalar hiç kuşku yok ki öğretmenler içinde geçerlidir. Ancak sadece öğretmene, sadece doktora, sadece mühendise, sadece avukata ya da bir başka meslek grubuna yönelik herhangi bir sınırlamanın getirilmesi söz konusu bile değildir…
Eğitim Bilimi Ne Diyor?
Yeni eğitim paradigmaları öğretmene; eğitim lideri olma rolünü veriyor… Öğrencilerine ezbere dayalı kalıplaşmış bilgileri öğretmek yerine; eleştirel ve yaratıcı düşünme becerileri, estetik, duyarlılık, farklılıklara saygı duyma ve toplumsal hayata aktif katılım gibi değerleri kazandırma görevi veriyor. Eğitim bilimdeki yeni yaklaşımlar, öğretmenin taktığı kravat ya da giydiği takım elbisesiyle değil; tutumları, evrensel değer yargıları ve akademik becerileri ile öne çıkması gerektiğini vurguluyor.
Ve eğer eleştirel ve yaratıcı düşünen, duyarlı, farklılıklara saygı duymayı öğrenmiş, evrensel değerlere sahip çıkan “fikri hür vicdanı hür” nesiller yetiştireceksek, bunu kalıplar içerisine girmiş öğretmenlerle yapmak mümkün değildir. Çünkü bir toplum, sahip olduğu eğitim sistemi kadar çağdaş ve öğretmeninin sahip olduğu özgürlük kadar hürdür…
ANLAYANA - GÜLMECE
Maliye Bakanı ve Öğretmenler
Maliye Bakanı ile gazetecilerle röportaj yapmaktadır. Bakan mesleği ile ilgili sıkıntılarını anlatırken, kendini en çok rahatsız eden şeyi şöyle açıklamaktadır.
- Öğretmenler çok müsrif, hiç para yetişmiyor. Her ay maşalarına %10 zam istiyorlar.
Gazeteciler hayretle sorar:
- Nereye harcıyorlar ki bu parayı?
Bakan:
- Ne bileyim, verdiğim yok ki…
AKLINIZDA BULUNSUN
Maya Takvimi’nin Sınavı
Maya uygarlığı genel olarak çağının ötesinde eserler bıraktığından çoğu zaman uzaylılarla etkileşim içinde görülmüşlerdir. Ancak Maya takviminin önemsenmesinin asıl nedeni Mayaların astronomi alanındaki mükemmele yakın tahminleridir. Ay ve gezegenlerin hareketleri, Güneş tutulmaları ve belki de en önemlisi bugünkü modern astronomi hesaplamalarıyla bilinen “Venüs Yılı”nı daha o zamanda hassas bir biçimde saptayabilmeleridir. Mayalar’ın 584 gün olarak hesapladıkları Venüs yılı günümüzde 583.92 gün olarak saptanmıştır.
Maya’lara göre son gün olan 21 Aralık 2012 yaklaşadursun “Maya Takvimi”yle bağlantılı olan dünyanın sonu kehanetleri ve kaos teorileri aldı başını yürüyor... Bu tarih için “kapital kültürün insanı inandırmak istediği şeylerden biri mi yoksa herhangi mantıksal bir temele dayanmakta mı?” soruların yanıtı belli aslında…
Hafta sonunda yaşayacağımız 21 Aralık 2012 tarihinin Dünya’nın sonu olacağına yönelik bilimsel kanıtlar ortaya çıkmayacak gibi... İşte bu durumda kimi çevreler lafı değiştirerek; “bu tarih maya takviminin sonu değil, döngüsel uzun sayım takviminin son günü ya da bu tarihte insanlığın büyük bir atılım yapacağına ya da bu tarihin foton çağına geçiş olduğunu” söylemini ortaya atıyorlar…
Ancak her şeye rağmen “Maya Takvimi”nin bizi sınadığı önemli bir unsur var… Bilimsel kanıtlara inanıp, geleceğimizi ona göre mi kurgulayacağız yoksa bazılarının bizi inandırmak istediklerine inanıp geleceğimiz için kaderimize razı mı olacağız… Tercih sizin…

















