Londra-Brüksel hattında AB gerginliği
İngiltere'de yaklaşan genel seçimle birlikte göçmen ve Avrupa Birliği (AB) karşıtı görüşlerin artması dikkati çekerken, İngiliz hükümetinin AB politikası Londra ile Brüksel arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine neden oluyor.
İngiltere'de yaklaşan genel seçimle birlikte göçmen ve Avrupa Birliği (AB) karşıtı görüşlerin artması dikkati çekerken, İngiliz hükümetinin AB politikası Londra ile Brüksel arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine neden oluyor.
AB, İngiltere'nin birlikten çıkması halinde küresel etkisinin azalacağını savunsa da İngiltere'deki birlik karşıtları, ülkenin AB içerisinde etkisinin daha az olduğunu söylüyor. Anadolu Ajansına konuşan İngiltere Başbakanı David Cameron'ın lideri olduğu Muhafazakar Partili yetkililer, halkın kontrolsüz göçten bıktığını dile getiriyor.
Cameron, İngiliz halkının göçün kontrol altına alınması istediğini dile getirerek, gelecek yılki genel seçimi kazanırsa ülkesinin üyeliğiyle ilgili AB ile yürütülecek müzakerelerde birlik ülkeleri arasında göçe ve serbest dolaşıma sınırlama getirilmesini istiyor. İngiltere Başbakanı, göçe sınırlama getirmenin sadece AB ülkelerini değil, tüm ülkeleri kapsaması gerektiğini de savunuyor.
David Cameron'ın görüşleri Brüksel'de tepkiye neden oluyor. Londra'da bu hafta temaslarda bulunan Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, 1,4 milyon İngilizin AB'nin çeşitli ülkelerinde yaşadığını ve tüm AB vatandaşlarının serbest dolaşım konusunda eşit hakları olduğunu söyledi.
Avrupa Komisyonu Başkanlığını bu ay sonunda Barroso'dan devralacak Jean Claude Juncker döneminde de Brüksel'in İngiliz hükümetinin AB politikalarına ilişkin tavrının değişmesi beklenmiyor. Juncker, son yaptığı açıklamada, "Cameron'ın, AB'nin temel ilkelerinden olan, kişilerin serbest dolaşım hakkını mahvetme çabasına izin vermeyeceğini" söyledi.
"İNGİLTERE'NİN ETKİSİ AB'DEN ÇIKARSA ARTAR"-
İngiltere'nin AB üyeliğine karşı olan düşünce kuruluşu Bruges Group'un Direktörü ve Muhafazakar Parti üyesi Robert Oulds, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Birleşik Krallık bu ülkeye kimin gelerek, kimin çalışacağına karar verme ve ülkeye en fazla katkı sağlayacağını düşündüklerinin girişine izin verme hakkına sahip. Ancak buna, İngiltere AB'de kalmaya devam ettikçe ulaşılamaz" dedi.
UKIP'in ülkedeki popülerliğinin, Cameron'ın AB karşıtı görüşlerinin artmasına neden olduğunu dile getiren Oulds, UKIP'ten kaymalar olmasının muhafazakarlar için tehlikeli olduğunu ifade etti. Oulds, "Cameron kendi milletvekillerinin de baskısı altında. Asıl sorun UKIP'te ya da kendi milletvekillerinde değil. İngiliz toplumu kontrolsüz göçten bıktı ve David Cameron'ın toplumun endişeleriyle ilgilenmediğini düşünüyorlar" diye konuştu.
İngiltere'nin AB içerisinde etkisinin çok az olduğunu savunan Robert Oulds, şunları kaydetti:
"Bu endişe verici bir durum çünkü İngiltere'nin yeni yasalarının çoğu AB'de oluşturuluyor. AB'den çıkarsak İngiltere sadece kendi evinde değil, dünya genelinde de daha fazla etkiye sahip olacak. Mevcut halde İngiltere Dünya Ticaret Örgütü'nde (WTO) hiçbir etkisi yok. AB kuralları çerçevesinde İngiltere'nin bu kurallara uyması gerektiğinden çoğu uluslararası organizasyonda İngiltere'nin çok az etkisi oluyor. Sadece birlikten çıkış İngiltere'nin dünya genelindeki etkisini yeniden sağlayabilir."
"AB, GÜNLÜK YAŞAMIMIZI ETKİLİYOR"-
İngiltere'nin AB'den ayrılması gerektiğini savunan bir diğer düşünce kuruluşu "Better Off Out"un Direktörü Rory Broomfield de İngiltere'nin kendi sınırlarını kendi kontrol etmesi gerektiğine inandığını dile getirdi.
Broomfield, AB'nin reformlaştırılması konusunda göç sorununa gereğinden fazla odaklanıldığını vurgulayarak, "Ancak ortada göçten başka ilgilenilmesi gereken konular da var. AB, İngiltere'de günlük yaşamımızı etkiliyor" dedi.
AB'deki uygulamaların ve alınan kararların İngiltere'ye fayda sağlamadığını söyleyen Broomfield, "Bunlar tüm AB üye ülkeleri düşünülerek yapılıyor. Bu İngiltere'nin ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılamayan tek taraflı bir model" değerlendirmesinde bulundu.
"İNGİLİZ HALKI ENDİŞELİ"
İngiltere'nin başkenti Londra'daki Kuzey Enfield bölgesinin Muhafazakar Partili Milletvekili Nick De Bois de Cameron'ın serbest dolaşım ve AB ülkeleri arasındaki göçe sınırlama getirilmesine yönelik söylemlerinin ne yaklaşan genel seçimle ne de UKIP'in yükselişiyle ilgili olduğunu söyledi.
De Bois, "2010'da göreve geldiğimizde ekonomi İngiliz halkının en fazla endişe duyduğu alandı. Bize kötü bir ekonomi mirası kalmıştı. Biz İngiltere'yi AB'de en hızlı büyüyen ekonomiler arasına yerleştirdik. Şimdi ise kamuoyu yoklamalarından elde edilen verilere göre, halkın duyduğu öncelikli endişe, göçmen sayısının hızlı artışı. Yani haklı olarak hükümet, İngiliz halkının endişelerine cevap veriyor" diye konuştu.
İngiltere'nin AB'den ayrılırsa korkacak bir şeyinin olmadığını kaydeden De Bois, şunları ifade etti:
"Örneğin, Türkiye'ye bakın, AB ve dünyanın geri kalanı ile ticaret anlaşmaları yapıyor. İngiltere, G7'nin en hızlı büyüyen ve en büyük 5'inci ekonomisi olarak İngiliz halkının Avrupa içerisinde kalıp kalmama kararını almasına izin verecek kadar kendinden emin. (Barroso'nun görüşlerine ilişkin) Bizim seçilmemiş bir Brüksel bürokratının İngiltere için neyin iyi olduğuna karar vermesine ihtiyacımız yok. Bu karar İngiliz halkına ait."
UKIP ENDİŞESİ
İngiltere Başbakanı ve Muhafazakar Parti'nin lideri Cameron, gelecek yıl mayısta yapılacak genel seçimi kazanması halinde, Brüksel ile ilişkilerde müzakereler yürütülmesini ve bu müzakerelerin sonunda 2017 yılına kadar AB üyeliğiyle ilgili referanduma gidilmesini istiyor. İngiltere'nin 1973 yılından beri üyesi olduğu AB'nin reforma ihtiyacı olduğunu dile getiren Cameron, birlikle yürütülecek müzakere konularından birinin de serbest dolaşıma ve göçe sınırlama getirilmesi olacağını söylüyor.
Muhafazakar Parti, son olarak Clacton bölgesinde yapılan ara seçimde koltuğunu AB karşıtı görüşleriyle bilinen Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP) adayına kaptırmıştı. UKIP'in adayı Douglas Carswell böylece, İngiliz parlamentosuna giren ilk UKIP milletvekili olmuştu. Nigel Farage'ın lideri olduğu UKIP'in İngiltere'deki yükselişi dikkati çekerken, UKIP'in 7 Mayıs 2015'te yapılacak genel seçimle parlamentodaki varlığını artırmasına kesin gözüyle bakılıyor.
İngiliz basınına göre, Cameron'ın son günlerde AB karşıtı görüşlerinin artmasında, Başbakan'ın partisinden UKIP'e kayan oylar etkili oluyor. Cameron'ın sözlerinin, 20 Kasım'da Rochester ve Strood bölgesinde yapılacak ara seçimde UKIP adayının kazanmasını önlemeye yönelik olabileceği bildiriliyor.
YÜZDE 56, AB'DE KALMAK İSTİYOR
Bu arada "Ipsos MORI" adlı kamuoyu araştırma şirketinin yaptığı son ankete göre, katılımcıların yüzde 56'sı İngiltere'nin AB'de kalmasına destek verirken, yüzde 36'sı İngiltere'nin birlikten çıkması gerektiğini savundu. Yüzde 8 ise kararsız olduğunu dile getirdi.
"Populus" adlı araştırma şirketinin İngiltere'de gelecek yıl mayıs ayında yapılacak genel seçime ilişkin oy eğilimleriyle ilgili yaptığı son ankete göre ise ülkede en çok destek verilen siyasi parti yüzde 36 ile muhalefetteki İşçi Partisi oldu. İşçi Partisi'ni yüzde 34 ile Muhafazakar Parti, yüzde 13 ile UKIP, yüzde 9'la da Başbakan Yardımcısı Nick Clegg'in genel başkanı olduğu Liberal Demokrat Parti takip etti.
(AA/ID/FEZ)