
Hop! Fazla ileri gittiniz!
Ülkeyi ve Lefkoşa’yı berbat hale getiren UBP yönetimi, şimdi de ‘kaba kuvvet’ gösterisine hazırlanıyor.
Maaşsız, güvencesiz, belirsiz bir ortamda aylardır sürünen Lefkoşa Türk Belediyesi çalışanlarına son iki haftadır ‘değneğin uc
Ülkeyi ve Lefkoşa’yı berbat hale getiren UBP yönetimi, şimdi de ‘kaba kuvvet’ gösterisine hazırlanıyor.
Maaşsız, güvencesiz, belirsiz bir ortamda aylardır sürünen Lefkoşa Türk Belediyesi çalışanlarına son iki haftadır ‘değneğin ucu’ gösteriliyor.
Önceki hafta toplanan ve Kaymakam’ı ‘temizlik konusunda yetkili’ kılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Nazım Çavuşoğlu çalışanlara “Pazartesi işinizin başında olun” diye salık vermiş, aba altından sopayı göstermişti:
“İşe gelmeyenlerin maaşı kesilecek, haklarında disiplin işlemleri başlatılacak!.”
Çavuşoğlu’nun tehdidi cürmü kadar yeri yakmadı. Belediye emekçileri bu sözleri duydu, ama korkmak yerine daha da bilendi.
**
Aradan bir hafta geçti.
Bu sefer hükümet güya ‘uzlaşı’ adımı attı. İçi boş, hukuken bir anlam ifade etmeyen, ama en önemlisi mevcut hükümet ve belediye yönetiminin güven vermeyen halleri nedeniyle sendika bunları reddetti. Toplumun çeşitli kesimlerinden aldığı destekle ‘eylemlere devam’ kararı aldı.
Hükümetin derdi 15 Kasım KKTC’nin kuruluş yıldönümünde Lefkoşa’yı ‘pis’ halinden kurtarmaktı. Ertesi gün pek de umurlarında değildi.
Belediye çalışanları ve halkın geneli Cuma sabahı yapılan ‘uzlaşı operasyon şovu’nu böyle okudu.
Girişim sonuçsuz kalınca da tehdidin dozu arttı.
Çavuşoğlu yeniden sahneye çıktı, çalışanlara ‘işbaşına dönün’ çağrısı yaptı.
Sonra Sağlık Bakanı Hasipoğlu konuştu, “İsyanın bedelini ödeyeceksiniz” buyurdu!
Yetmedi, Başbakan İrsen Küçük de konuştu. “İşinizin başına gidin, aksi halde karışmam. Her türlü önlemi alacak kudretimiz, kabiliyetimiz ve yetkimiz vardır” dedi.
‘Belediyeye polis yığılacağı’ söylentileri de kimi medya vasıtasıyla çalışanların kulağına ulaştırıldı.
**
Hükümet çalışandan ‘yasalara ve kararlara uymasını’ istiyor.
Uzaktan bakınca doğru talepler bunlar… Elbette herkes yasalara uymalı. Kararlara riayet etmeli. Yoksa yönetimde kaos oluşur.
Amma ve lakin o yasa ve kararlara ‘herkes’ uymak zorunda…
Yalnızca çalışanlar değil!
Yönetenler de…
Zaten film tam da burada kopuyor.
LTB personeline ‘işbaşı yapın’ diyen hükümetin de, belediye başkanının da sicili oldukça kabarık…
İsterseniz bir anket yapalım: Sokaktaki 100 kişiye İrsen Küçük ve Cemal Bulutoğluları ile ‘hukuk’, ‘kural’, ‘söz verme’ gibi kavramları sayalım ve yorum isteyelim.
Sonuç ne çıkar?
Kendi partisinin yüzde 50’si tarafından bile “Kural tanımaz, tüzüğe uymaz, verdiği sözü tutmaz, imzaladığı belgeye uymaz” diye bilinen kimdir?
**
LTB çalışanını tehdit edenler, ‘hukuk devleti’ ve ‘hukukun üstünlüğü’ kavramlarının ne anlama geldiğini iyice öğrenmelidir.
Hukuk kuralları ‘güçlü’den ziyade ‘güçsüz’ü korumak için vardır.
‘Kudretli’ devlet karşısında ‘birey’ zayıftır. Kişilerin devlet gücünü elinde tutanlar karşısında ezim ezim edilmesini önlemek için Anayasa’ya ve yasalara bariyerler yerleştirilmiştir.
‘Kudretli’ iktidar mensubu eline verilen gücü kişilere karşı sınırsız kullanabildiğinde hukukun üstünlüğü, hukuk devleti gibi mevzular o ülkede yok demektir.
Bunun adına da demokrasi falan denmez, düpedüz faşizm denir!
**
Hükümet LTB konusunda haddini aştı!
Eğer çalışanların yasalara ve kararlara uymasını istiyor ve bekliyorsa, hükümetin öncelikle yapması gereken ödevler vardır.
En başta, çalışanlara yasal haklarını vermek ve bunları gasp edenleri cezalandırması gerekiyor.
Yok, siz çalışana maaş vermeyen, sosyal yatırımlarını maaşlarından kesip bunu gerekli fonlara yatırmayan, yani alenen suç işleyen kişiye dokunmayacaksınız, ama dönüp mağduriyetin katmerlisini yaşayan, sefil hale getirdiğiniz çalışana değnek göstereceksiniz!
Ne haddinize?!

















