
Herkes olanların farkında ama neden tepki vermiyor?
Genç Köşe / Emre Eminağa
Kuzey Kıbrıs’ı muhtemelen Girne’nin güzelim sıradağları ve limanıyla, Güzelyurt’un sıra sıra portakal ve mandalin bahçeleri ve daha birçok tarım ürünüyle, Mağusa ve İskele bölgesinin masmavi ve berrak denizleri ve plajlarıyla inanılmaz tatil ve eğlence imkanlarıyla, Karpaz’ın altın kumsalları ve doğal güzellikleriyle tanınmaktasınız. Peki ya devlet, eğitim ve diğer kurumlarında dönen liyakatsizlik, adam veya akraba kayırma ve torpilden, yasaların ihlal edilmesi yada kendi çıkarlarınca eğilip bükülmesinden, araba ve diğer yollarla para aklanmasından, hükümetin ihalesiz alım satım veya anlaşmalar gibi yolsuzluklardan, yerli üreticinin veya üretimin yerine kumar turizminin desteklenmesinden, ticaretin yabancıların eline bırakıldığı veya tekelleşmenin hüküm sürdüğü bir yer olmasından ve uyuşturucunun kolayca el altından satılıp, ta ilkokul öğrencilerine kadar ulaştığından haberiniz var mıydı? Bu soruya yanıtınız evet ise bunların yaşanmaması için veya yaşanmasına karşı ne yaptınız? Küçüklüğümden itibaren, bu olayları duymaktayım ve üzücüdür ki son yıllarda bu tarz olaylar inanılmaz rakamlara ve boyutlara ulaştı. Bulunduğum her ortamda diğer insanların da bu tarz yolsuzluklara ve usulsüzlüklere şahit olduğunu ya da bunlardan şikayetçi olduğunu duydum. Genel olarak bakıldığında insanların bu durumlara yaklaşımı sistemin ve düzenin bu olduğunu kabullenmek ve bulunduğu kötü şartlarda yaşamaya devam etmek ya da kendisine yapılan haksızlık konusunda sessiz kalıp yoluna devam etmekti. İşte bu maalesef Kıbrıs Türk toplumuna uygulanan öğrenilmiş çaresizlik politikasıdır ve çok üzücüdür ki halkımızı her geçen gün geri dönülemeyecek bir pozisyona ve yozlaşmaya hızla itmektedir. Şu anki hükümet sadece şimdiki ve kendi çıkarlarını düşündüğünden bu halden aşırı derecede memnun bulunmaktadır. Yaşananları önlemenin yolu devletteki ve diğer kurumlardaki kilit yönetici pozisyonlara işinin ehli, vicdanlı ve kendi çıkarlarını toplumun önünde tutmayan insanların atanmasıdır. Sistemin düzgün ve sürdürülebilir olabilmesi içinde sıkı ve dürüst denetimler gerekmektedir. Ancak bunları elde etmenin yolu halkın iradesinden geçmektedir. Kıbrıs toplumu kendi sırtlarından beslenen bencil zihniyetten kurtulmazsa ve sessiz kalmaya devam ederse sonumuz hiç iyi olmayacak. Bu yüzden herkesi geçici ve kısa süreli huzuru, halen huzurumuz kaldıysa, bırakıp, birlik olmaya, yaşananlara sessiz kalmayıp, gelecek ve genç nesili korumak için doğru seçimleri yapmaya davet ediyorum.