1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. HER TOPLUM HAKETTİĞİ GİBİ YÖNETİLİR!
HER TOPLUM HAKETTİĞİ GİBİ YÖNETİLİR!

HER TOPLUM HAKETTİĞİ GİBİ YÖNETİLİR!

Aylardır Lefkoşa Belediyesi’ndeki krizi konuşuyoruz. Belediye’nin içinde bulunduğu borç batağını… Ödenemeyen maaşları… Yerine getirilemeyen sosyal hak sorumluluklarını… Grevleri… Ve biriken çöp yığınlarını… H

A+A-

 

Aylardır Lefkoşa Belediyesi’ndeki krizi konuşuyoruz.

Belediye’nin içinde bulunduğu borç batağını…

Ödenemeyen maaşları… Yerine getirilemeyen sosyal hak sorumluluklarını…

Grevleri…

Ve biriken çöp yığınlarını…

Her toplum hak ettiği gibi yönetilirmiş derler. Bu deyim sanırım bizim için son derece doğru bir deyim.

Şimdi belediyenin bu halinin siyasi sorumlularını bir tarafa bırakalım. Aylardır, UBP hükümetinin ve Bakanlar Kurulu’nun sorumluluklarını yazıp çiziyoruz.

Lefkoşalıların son seçimlerde bütün eleştiri ve uyarılara rağmen şimdi istifasını istedikleri, mevcut Belediye Başkanı’nı %60 oyla seçtiklerini de bir tarafa bırakalım.

Ama sanırım biraz da iğneyi batırırken kendimizin payına düşen çuvaldızı da unutmamak gerekiyor.

Çünkü, sorgulanması gereken en önemli nokta, bu pislik ve çöp içinde yaşamaya tahammülümüzdür.

Çeşmelerden lağım suyu akmasına gösterdiğimiz tahammüldür aslında düşünmemiz gereken.

Tıpkı yıllardır, mafyayla, yer altı güçleriyle, talan ve dolandırıcılıkla, rüşvetle, adaletisizlikle, partizanlıkla birlikte yaşadığımız gibi yaşıyoruz çöplerle.

Şikayet ederek, ama aslında görmeden…

Normalleştirerek…

 Bugüne kadar yapılan bütün eylemlerin bu alışılageldik şikayetlerin ötesine geçtiğini düşünmüyorum.

Son derece haklı olsa da sendikanın ve biraz umut aşılasa da sosyal medya üzerinden örgütlenenlerinkinin de…

Çünkü bu eylemlerin tamamı, kısa dönemli bir hedefe odaklanırken, dün başlamayan problemi görerek, görmezden gelmenin sonucu olarak çıkıyor karşımıza.

Mesela biz, Lefkoşa çöpten leş gibi kokarken, Dereboyu’nda hemen birikmiş çöplerin yanında restoranlarda yemek yiyoruz.

Çöpten kalkıp tabağımıza konan sinekleri çok da umursamıyoruz, çoğumuz.

Bırakın evlerin önünde biriken çöplere her gün küçük poşetleri ekleyen evleri, kendi restoranının önünü temizleme hassasiyeti bile geliştirmemiş işletmelerimiz.

Acizliğimiz, sadece yönetimlere ya da sisteme karşı değil, alışkanlık haline gelmiş bu acizlik kendi yaşamımıza karşı da aynı zamanda.

Bu saygısızlık sadece yöneticilerin, topluma olan saygısızlığı değil, kendi öz saygısını koruyamamak da...

Tabibler Birliği’nin geçtiğimiz gün yaptığı uyarıları tüylerim diken diken olarak okudum.

Ne yazık ki, hala bu uyarılara ihtiyacımız var.

Çöp poşeti kullanmaya, kişisel hijyene önem göstermeye ve restoranları kendi önlemlerini almaya çağıran Tabibler Birliği’nin bu uyarıları yapmaya gerek duymaması gerekiyordu.

Oysa gerek var.

Hani çok öğünüyoruz ya çağdaşlığımız ve eğitim seviyemizin yüksekliği ile.

Bu çağdaşlık ve eğitim belli ki kendimizi temizlemeyi içermiyor.

Bırakın hükümeti, gelmiş geçmiş bütün siyasetçileri, bırakın çöp toplayamayan belediyeyi, haftalardır bu şekilde yaşamaya olan tahammülüz sanırım sorunun merkezlerinden birini oluşturuyor.

Belki de alım gücünün düşmesinden, ekonomik krizden önce, yerlerde sürünen yaşam kalitemize de bakmamız gerekiyor.

Çünkü yaşam kalitemiz, alım gücümüzden çok da aşağılarda.

Bu Belediye Başkanı istifa edebilir, hatta görevden alınıp yerine başka seçim de yapılabilir. Bu hükümet gider, hatta muhalefet gücü bile kalmaz, UBP’nin.

Ama biz böyle kaldıkça ne kadar düzelir bu ülke, emin olamıyorum.

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1400 defa okunmuştur