1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Hepimiz büyük oyunun birer oyuncusu muyuz yoksa?
Hepimiz büyük oyunun birer oyuncusu muyuz yoksa?

Hepimiz büyük oyunun birer oyuncusu muyuz yoksa?

Katalan oyun yazarı, senarist Jordi Galceran’ın sözünü esirgemeden cesurca söyleyen metni yönetmen Hakan Elmasoğlu’nun yorumuyla K.T.Devlet Tiyatroları’nın yeni oyunu olarak tiyatroseverlerle buluştu.

A+A-

Hepimiz büyük oyunun birer oyuncusu muyuz yoksa?

Katalan oyun yazarı, senarist Jordi Galceran’ın sözünü esirgemeden cesurca söyleyen metni yönetmen Hakan Elmasoğlu’nun yorumuyla K.T.Devlet Tiyatroları’nın yeni oyunu olarak tiyatroseverlerle buluştu. Bu vesile ile Elmasoğlu ile buluşarak uzun yıllar sonra tekrar Kıbrıs’a dönüş hikayesini, çok ciddi ve güncel meselelere değinen ,şokları bol, seyirciyi sallayan oyunu,ülkenin utançlarından biri olan ve yılan hikayesine dönen Devlet Tiyatroları salonunun ihale sürecini (akıbetini) konuştuk. Elmasoğlu’nun topluma,seyirciye,ülke yöneticilerine yönelik ciddiye alınması gereken mesajlarıyla dolu samimi sohbetimiz için keyifli okumalar…

Murat OBENLER

“Katalan Jordi Galceran sözünü hiç çekinmeden,korkmadan söyleyen, değindiği güncel konularla  günü ve sorunlarını aktarabilmeyi başaran modern bir yazar"

Öncelikle oyunun ilk adımı olan metinden yani oyunun yazarından başlamak isterim. Hem Katalan olması, hem modern zamanların bir yazarı olması hem de yazdığı metnin içeriği açısından hemen dikkat çeken bir kişi. Sizlerin bu yazarın bu oyununu seçme süreciniz nasıl oldu? Yöntem olarak nasıl oluyor KT Devlet Tiyatroları’nda oyun seçimi?

Hakan Elmasoğlu: Geçtiğimiz yıl da bu yıl da verdiğim projeler kendi okuyarak sunduğum metinlerdir. Devlet Tiyatroları’nda herkesin de alıp okuduğu bir platform var. Herkesin hemfikir olduğu bir metin üzerinden ilerliyoruz. Sözünü hiç çekinmeden,korkmadan söyleyen, değindiği güncel konularla  günü ve sorunlarını aktarabilmeyi başaran modern bir yazar olan Katalan Jordi Galceran’ın Grönholm Metodu adlı oyunu çalışmaya karar verdik. Ben ilk gece seyircinin tepkilerine odaklandım. Gelen tepkilerden kurgunun da doğru ilerlediğini test etmiş oldum. Oyun ne kadar ortak müşterekleri yakalayabiliyorsa, ne kadar ülkemizde söz söyleyebilirse başarı seviyesi, insanlara aktardığı mesaj anlamlı ve yerini bulmuş demektir.

 

Dizisi ve filmi de yapılan bir metinden konuşuyoruz. 4 kişilik bu oyundaki oyuncu seçiminde kadın erkek sayılarının farklı yapımlarda farklı olarak seçildiklerini gözlemledim. Siz 3 erkek ve 1 kadın oynatmayı tercih ettiniz? Bunun tiyatronun oyuncu sayısı,kişişel tercih veya metne bağlılık gibi nedenleri mi var? Nasıl yaptınız bu tercihi?
Oyunun yazarının orijinal tercihi budur. Ankara Devlet Tiyatrosu bunu 2 erkek ve 2 kadın olarak çalıştı. Tabi ki dizisi de filmi de yapıldı. Türkiye’de Semaver Kumpanya oyunu yaptı. Yazar burada iş dünyasındaki kadın-erkek seçimlerini ve çalışma oranını yansıtmak için 3’e 1 sayısını kullanıyor. Kadın iş dünyasındaki çalışma yaşamında azınlıkta kalıyor yani.

“Her şeyden önce memleketime geri döndüm. Burada tiyatro yaptığım için çok mutluyum. Buradan gitmek de istemiyorum.”

Bu art arda 2.oyunun oldu. Hakan Elmasoğlu tekrar yuvaya geri döndü diyebilir miyiz?
Ben Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasında imzalanan protokoller çerçevesinde KT Devlet Tiyatroları’nda görev alıyorum ve bunlar dönem dönem yenileniyor. Ben her şeyden önce memleketime geri döndüm. Buradan gitmek de istemiyorum. Zaten ben Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda yönetici konumundayken evladımın yaşam şartlarını iyileştirmek adına buradan ayrılmıştım.  Şimdi geri döndüğüm ve burada tiyatro yaptığım için çok mutluyum.

“Sürekli bir salonun olmaması performansı çok etkileyen bir ana meseledir. R.D. Üniversitesi Salonu’nun kiralanmaları sonucunda sorunsuz bir prova dönemi geçirdik”

Metin kadar tiyatronun kalitesini ve/veya başarısını etkileyen başka bir konu da salon. Biliyorsun kronolojik olarak söylemek gerekirse 27 Şubat 1999’da yanan Devlet Tiyatroları binasının yerine yenisiniz yapılamayışının 25. Yılı ve dönemin Lefkoşa Türk Belediyesi yönetimince yeni Lefkoşa Belediye Tiyatrosu binası olarak başlanan yapının inşaatının durmasının üstünden 11 yıl geçti,12’nciden gün aldık. Bu utancı başkent ve ülkemiz yaşarken DT yeni oyunu yine başka bir salonda karşımıza çıkıyor. Nedir DT’nın salonu meselesinde son durum? Rauf Denktaş Üniversitesi Kültür Merkezi Salonu’ndaki prova ve oyun tecrübenizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sürekli bir salonun olmaması performansı çok etkileyen bir ana meseledir. Bu oyunda DT’nın bağlı olduğu Bakanlığın eski Mısırlızade Sineması yeni adıyla Rauf Denktaş Üniversitesi’nin Salonu’nu kiralamaları sonucunda sorunsuz(altyapı-üstyapı-teknik vs) bir prova dönemi geçirdik. Geçtiğimiz dönem çalıştığımız Albay Kuş oyununun mekanı AKM için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Başka etkinliklere de evsahipliği yaptığından dolayı 2 prova yap,sonra 4 prova ara,sonra 4 prova yap 6 prova ara veriyorduk. Bu oyunu 35 günde çıkardık (haftada 5-6 gün sabahtan akşama kesintisiz olarak çalıştık) Albay Kuş 6 ayda çıkabildi. Düşünün tam donanımlı ve tam zamanlı bir salonun oyuncu,prova,oyun sahneleme vs. üzerindeki etkisini. Süreklilik çok önemli. Tabi ki senin harıl harıl çalışan bir dekor,kostüm atölyen olmadığı için de bu oyunun dekoru konusunda özel sektörden destek aldık. Onlar da ilk kez sanatsal bir özel çalışma yaptılar.

“Oyunda sürprizli birçok yer var. Oyuncu arkadaşlardan bu oyunun tiyatral bir havada olmaması gerektiği, herkesin doğal olmasını istedim.”

Dramaturjiye baktığımızda oyuna yerel unsurların da yerleştirildiğini görüyoruz…
Oyunda sürprizli birçok yer var. Şimdi buradan ipucu verir gibi olmasın. Bu oyunu Güney Kıbrısta 2 kez yaptılar ve oyunu daha da yerel unsurlarla donatılmış şekilde oynadılar (yerli karakterler ile komedi unsuru bol bir oyun çıktı) ama biz öyle tercih etmedik. Oyuna komedi olarak bakmadığım için karakterlere çok müdahale etmedim. Benim çalışma tarzıma ve prensiplerime uygun olarak bir masa başı çalışma yaptık, orda oyuncularla bir konsensüse vararak herkes de karakterine bir öykü yazdı ve böylece anlaşmalı olarak provalara girdik. Oyuncu arkadaşlardan bu oyunun tiyatral bir havada olmaması gerektiği, doğal olması, sanki kendi aralarında konuşuyormuşlar gibi olmasını istedim. Doğal olmak da hiçbir şey yapmamak anlamına da gelmemelidir. Bu çizgiyi tutturmak için çok çalıştık.
İşimde disiplinli ve çalışkan birisiyim, işimi çok ciddiye alırım. Ben tiyatroda 28 yılı geçmiş bir kişi olarak kendime ne oyuncu ne de yönetmen diyemiyorum. O payeyi seyirci verir. Siz kendi başınıza “Oldum ben” derseniz, bu kendini beğenme hali büyük bir yanılgıdır ve kişisel, mesleki olarak gelişimin önünü kapatır.
Bunu sinema bağlamında da düşündüm çünkü filmi de yapılmış bir metinden bahsediyoruz. Film afişi gibi bir de oyun afişimiz var. Gidelim seyredelim dedirten bir afişimiz var. Tasarımcı Barış Argus ile çalıştık ve çok memnunuz.

“Çift oyunla gidiyoruz. Bu oyunun çıktığı gün aynı teknik ekiple DT olarak bir günde toplam 4 oyun oynadık.”

Oyuncu seçimlerinde de sınırlı bir kadro var bildiğim kadarıyla. Bu oyun için herhangi bir zorluk çektiniz mi?
DT Müdürü Nazım Ced sezon öncesinde şu tarihe kadar düşünülen oyunların listesini yönetmenlerden istiyor ve oyun onaylandığında da oyunun yönetmenleri ile konuşuyor. Hangi oyunda hangi oyuncuların oynayacağı da oradaki toplantıda karar veriliyor. Çocuk oyunu bu oyundan önce gösterimlerine başladı. Şimdi de bu oyun başladı. Çift oyunla gidiyoruz. Bu oyunun çıktığı gün biz DT olarak bir günde toplam 4 oyun oynadık. 3 çocuk oyunu Mağusa’da ve bir yetişkin oyunu da Lefkoşa’da. Aynı teknik ekiple.

“Oyun ciddi birçok meseleyi anlatıyor. LGBTI+ mesajı olan, psikolojiye,davranış bilimlerine, dine,siyasete,sisteme dokunan bir oyunla seyircinin karşısındayız”

Oyunun konusuna gelecek olursak gerçekten oyun içinde oyun, içiçe birçok oyun olan labirent gibi bir tiyatro eseri ile karşı karşıyayız. Düşünecek çok konusu olan zor bir oyun bu. Oyunun detaylarını bir kerede çözemeyebilirsiniz. Kesinlikle bu oyunu bir kez daha izlemek hissiyatına kapılıyor insan.
Bir oyuncu arkadaşım “oyunu izledim ama bir kez daha geleceğim. Anlayamadığım yerleri anlamak istiyorum” dedi. Ankaradaki bu oyunu oynayan Deniz Gökçer arkadaşım ile konuştuğumuzda bu oyunun 7-8 kez izleyen müdavimleri olduğunu öğrendim. Semaver Kumpanya örneğin daha komedi ağırlıklı bir metinle bu oyunu sahneliyor.
Senin de değindiğin gibi ciddi birçok meseleyi anlatıyor. LGBTI+ mesajı olan, psikolojiye,davranış bilimlerine,dine,siyasete,sisteme dokunan bir oyunla seyircinin karşısındayız. Komedi yapmak çok ciddi bir iştir zaten ama bu oyunu komedi değil gerilim yönüyle ele aldım. Bu oyun bir kara mizahtır.

“Toplumun sosyal yapısını çok iyi bilen birisiyim. Kendi özümüz çok önemli. DT’nın bu hızda ve verimlilikte iş yapmalarını istiyorlarsa salonun bitmesi lazım.”

Her ülke seyircisi de farklılıklar gösterir hatta her şehir bile. Sen bu oyunu Kıbrıs seyircisine göre uyarlamak için de yönetmen olarak özel bir çalışma yaptığını düşünüyorum. Metini sahnelenecek yere uyarlama konusunda nasıl bir çalışma yöntemin oldu?
Beni tanıyanlar bilirler ki ben Türkiye’den buraya hop diye aniden gelip oyun yöneten birisi değilim. Benim geçmişim burası zaten ve geleceğim de olsun istiyorum. Toplumun sosyal yapısını çok iyi bilen birisiyim. Benim buradan ayrılmamla şimdi arasında toplumda, ülkede farklılaşmalar, yeni şeyler gözlemliyorum. Farklı bir Kıbrıs buldum. Kıbrısın özü olan şeyleri aradım ama onların bile kaybolmakta olduğunu görüyorum. Kendi özümüz çok önemli. Bu oyunu yaparken topluma ne mesajlar verebileceğimi, toplumu oyunda tutup tutamayacağımı ölçüp tarttım. Ben sahneyi değil de seyircinin nefesini, reaksiyonunu takip ettim. Oyunun ritmi var, finali var ve istediğiniz tepkiler gelince doğru iş yaptığınızı düşünüyorsunuz. Ben de ekip de hem çalışma temposundan hem de tepkilerden çok mutlu ve bana “Hocam hep böyle çalışalım” diyorlar. Bence de hep böyle çalışalım ama başta konuştuğumuz salon konusuna geliyoruz. DT’nın bu hızda, bu verimlilikte ve bu sürelerle iş yapmalarını istiyorlarsa salonun bitmesi lazım. 

3 etaplı projenin ilk etabı bitti,şimdi 2’nci etabın ihalesine çıkılacak

Takvimleme var mı?
Karkas etabı bitti. Yeni etabın projenin parası ayrıldı ve teknik şartnameler hazırlanıp yeni ihaleye çıkılacak. O da bitince son bir mefruşat ihalesi kalacak.

“Toplum,“Nerede bizim tiyatro binalarımız?Biz 21. yüzyılda çağdaş tiyatro binalarında tiyatro izlemek istiyoruz.” demelidir.Ben toplumsal olarak bu sesi duyamıyorum.”

O zaman başkentte teknik olarak iki atıl tiyatro binası bir süre daha bizlerin utanç abidesi olarak durmaya devam edecek diye anlıyorum. Zaten bizim gibi gelişememiş ülkelerde siyasetçinin sanatsal eserler yapma konusundaki kabızlıkları ortada.
Doğrudur. Sanat toplumu da yönetimleri de her şeyi eleştirir. Toplum “Nerede bizim tiyatro binalarımız? Biz 21. yüzyılda çağdaş tiyatro binalarında tiyatro izlemek istiyoruz.” demelidir. Ben toplumsal olarak bu sesi duyamıyorum. Avrupa Birliği’nden, orada yaşamaktan bahsediyoruz ama altyapı, sanata ayrılan bütçe vs. konularında çok uzaktayız. Güney Kıbrıs Devlet Tiyatroları (THOC) bütçesi yıllık 22 milyon EURO’dur. Tiyatronun değeri her zaman daha iyi yerlerde olmalıdır. Bu toplum betonarme binalar yaparak değil kültür-sanat binaları yaparak ve oralarda kendi eserlerini yaratarak geleceğe somut bir şeyler bırakabilir. Sanat insanı desteklemek demektir. Sanatı,kültürü iyi bir yerlere getirmezsek hiçbir şekilde ilerleyemeyiz.

“Beni oyuna çeken noktalardan birisi de kar etme konusunda doyumsuz kapitalizmin günümüzdeki vahşi çarkları ve onun yarışmacı çarkları arasında kalan insandı.” Oyundaki gibi biz de konudan konuya geçiyoruz ama oyunda oyuncular da bir deneyin içinde, seyirci olarak da kendinizi bu deneyin içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz.
Tiyatronun ana görevlerinden birisi topluma ayna tutmaktır. Siz gerçek hayatta bu tür şeylerle karşılaşmıyor musunuz? Siz böyle bir eleme ile karşılaştığınız zaman kendinizden verir misiniz yoksa tüm değer yargılarınızla kendinizi ortaya koyar mısınız? Benim kişinin bütün benliğini, bütün etik değerlerini ortaya koyarak tercih yapmasını diliyorum.
Beni oyuna çeken noktalardan birisi de kar etme konusunda doyumsuz kapitalizmin günümüzdeki vahşi çarkları ve onun yarışmacı çarkları arasında kalan insandı.  Kapitalizm “Sat,daha fazla sat,en fazlasını sat” gibi insanın da önemsiz olduğu,değersiz olduğu bir pazarda çeşitli satış teknikleriyle varlığını sürdürüyor.

“Çok güncel meselelere değinen, bol şokları olan,seyirciyi sallayan bir oyun”

Gerçeklik günümüzün popüler tartışma konularından. Gerçeklikle oyunculuğun(oynamanın) çok iyi ve sağlam düğümlerle birbirine bağlandığı bir oyun aynı zamanda. Çözmekte zorlanıyorsunuz (ya da çözümsüz kalıyor)

Gerçeklik çok farklılaşan bir noktaya geldi ve devam ediyor. Oyuncular kendilerine verilen görevi oynuyorlar. Yöneticilerin, siyasetçilerin, toplumun büyük kesimlerinin kendilerini bulacakları anların da olduğu bir oyun yaptık. Çok güncel meselelere değinen, bol şokları olan,seyirciyi sallayan bir oyun bizimkisi. Yazarın seçtiği psikopos, matador, siyasetçi ve palyaço karakterleri de İspanyol tarihi ve kültüründe çok önemli yere sahip tipler. Yazar Jordi Galceran çok zeki biri ve bunları çok zekice metne yerleştiriyor.

“Sanki Türkiyede DT’nun bir oyununu seyretmişim gibi hissettim,DT artık lig atladı.” gibi yorumlar aldık. Bizlerin DT’nda bu seviyeyi koruma gibi sorumluluklarımız oluştu.”

İlk gecenin seyirci tepkileri nasıldı?
Benim ilk gece aldığım en güzel eleştiri “Ben sanki Türkiye’de Devlet Tiyatrosu’nun bir oyununu seyretmişim gibi hissettim. Oyunu çok güzel, çok iyi buldum.” Ben tüm ekip adına bu tepkiden çok memnun oldum. Yine “Devlet Tiyatrosu artık bir lig atladı. Şimdi işiniz daha da zorlaştı” diyen de oldu. Bunlar çok güzel tepkiler ve bizleri motive ediyor. Bizlerin KT Devlet Tiyatroları’nda bu seviyeyi koruma gibi sorumluluklarımız oluştu. Kendi adıma burada bu süreçte var olmayı sürdüreceğim.

Bitirirken kimlere teşekkür etmek istiyorsun?
Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne teşekkür etmek istiyorum çünkü oyuncumuz Birce Birsel Çağlar ve ben yönetmen olarak T.C. Devlet Tiyatrosu sanatçısıyız ve burada görevlendirmeyiz. Dekordaki mobilya sponsorumuz Scala İç Mimarlık’a, dekordaki emeklerinden dolayı Mr. Aleminyum Shop Ubeyd  Demir’e ve Ekrem Sipahi’ye teşekkür etmek isterim.

“Oyun her Cuma ,R.D.Üniversitesi Kültür Merkezi’nde olacak. Gündemimizde 27 Mart için bir oyun çıkarmak daha var. 3 oyunla seyirciyle buluşmak zor olsa da biz niyetliyiz ve çalışıyoruz.” 

Son olarak oyunun seyirciyle buluşma programı nedir?
Rauf Denktaş Üniversitesi Kültür Merkezi’nde (Eski Mısırlızade Sineması) her Cuma saat 20:00’de yeni oyunumuz seyirciyle buluşacak. Biletleri oyun gecesi kapıdan veya 2287191 nolu telefondan rezervasyon yapılabilir. DT olarak 27 Mart’ta yeni bir oyun çıkması gündemimizde var o yüzden Grönholm Metodu oyunumuz turneye de çıkabilir,burada da devam edebilir. Çocuk oyunu ile birlikte 3 oyunla seyirciyle buluşmak zor olsa da biz niyetliyiz ve çalışıyoruz. 

foto-oyun-2.jpgimg-0503.jpgimg-0563.jpgtoplu-fotograf.jpg

 

 

Bu haber toplam 1810 defa okunmuştur