
HALA TANIĞIZ PLATFORMU: Pınar Selek’in elini tutmaktan gurur duyuyoruz. O eli hiç bırakmayacağız!
Feminist Atölye: Hayatı boyunca hep başkalarının sorunlarını kendisine dert edinen, hayatını uğruna mücadele edilecek meselelere adayan Pınar Selek bundan iki hafta önce ilk kez kendisi için bir şey istedi, hepimize bir çağrı yaptı:
Feminist Atölye (FEMA)
Hayatı boyunca hep başkalarının sorunlarını kendisine dert edinen, hayatını uğruna mücadele edilecek meselelere adayan Pınar Selek bundan iki hafta önce ilk kez kendisi için bir şey istedi, hepimize bir çağrı yaptı: “Tezim bitince ülkeme dönmek istiyorum. Seviyorum ülkemi. Sokaklarında büyüdüm. Her bir yerinde arkadaşlarım var. Yurt dışına çıkma nedenim, biraz uzak kalmaktı. Şimdi durum değişti. Sanki zorunlu hale geldi. İnanmak istemiyorum ama... Bunu da kimsenin kabul etmemesi gerek. Ne olur ülkeme dönmem için herkes bir şey yapsın. 13 Aralık’ta, kararın açıklanacağı bu saçmalığa herkes gitmeli. Uzakta olan da gelmeli, işi olan işten izin almalı.”
İşte şimdi buradayız. Bu saçmalığa bir son vermek için bir aradayız. Bakmayın hep böyle mahkeme kapılarında toplandığımızda. Hep onun adını adaletle birlikte haykırdığımızda. Biz Pınar Selekle evleri, atölyeleri, sokakları, meydanları paylaştık. Umutları, emekleri, kitapları, şarkıları bölüştük. Birlikte ürettik, birbirimizin varlığından heyecan duyduk. Derken onu ve barışa adanmış emeğini pis bir oyunla kuşattılar. Kürt Sorununa ilişkin bilimsel çalışması gözaltında kaybedileli, görüştüğü kişilerin isimlerini vermediği için en ağır işkencelere maruz bırakalı on beş yıla yakın zaman geçti. Mısır Çarşısı adlı o koca komployla kuşatıldığından ve katliam sanığı olarak kamuya sunulduğundan bu yana tam üç kez beraat etti. Sahte raporlar, düzmece kanıtlar, hukuk dışı müdahaleler, işkence altında geçersiz ifadeler, kötülük senaryosunun bütün unsurları bir bir eridi gitti. Bizse yıllarca ona, masumiyetine ve kişiliğine tanık olduğumuzu haykırdık. Kişilik katli harekâtı büyüdükçe, Pınar’ın çevresindeki dayanışma halesi de büyüdü. Pınar güzelim gülümseyişini, ışıltısını korudukça daha çok saldırdılar ona. Ama solduramadılar ne onu, ne de adalet umudunu. Bugün bir kez daha mahkeme kapılarındayız. Aradan geçen zamanda Beşiktaş Mahkemesi’nden Çağlayan Adalet Sarayı’na terfi ettik ama hukuk yoluyla işlenen zulümde zerre gerileme olmadı. Biz de Pınar Selek’e tanık olmaktan, bu bitmek bilmeyen adaletsizliğe direnmeye evrildik. Adaleti onun şahsında hepimiz için istedik. Başka türlü bu ülkede nasıl hiçbir şey olmamış gibi yaşanabilir bilemedik. Her ne kadar hukuki olarsak devam etse de bu davanın aslında simgesel, siyasi bir dava olduğunu çok iyi biliyoruz. Muhaliflere gözdağı olarak kurban seçilen Pınar Selek, her tür mağduriyeti reddeden tavrıyla, dilinde ve yaşamında zerre acılaşmaya izin vermeyen azmiyle daha da çok kinlendirdi belli çevreleri. 28 Şubat döneminin en karanlık yıllarından, savaşın en kirli döneminden miras bu davanın çözümünü, Türkiye demokrasisi ve darbe dönemleriyle layıkıyla yüzleşmenin biricik koordinatı, bir turnusol kâğıdı olarak görüyoruz. Bu dava, Pınar Selek için adaletle bitmeden hiçbirimize rahat huzur yok.
Ama belli ki yetmemiş. 22 Kasım Perşembe günü görülen son duruşmada İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi 9 Şubat 2011 tarihinde Pınar Selek hakkında vermiş olduğu nihai beraat kararını yasaları çiğnemek pahasına yok saydı. Sadece Türkiye hukuk tarihinde değil, dünya hukuk tarihinde de eşi benzeri görülmemiş skandal karara istinaden ilk kez bir mahkeme Yargıtay’ın bozma kararına direnerek verdiği kendi beraat kararını yok saydı. Yine ‘müebbet hapis’ isteği salonda buz gibi dolandı.
Mahkeme heyeti, davayla ilgili duruşma başlamadan önceki bir buçuk saat boyunca Savcının hazır bulunduğu, ancak avukatların salon dışında bekletildiği bir ortamda dosyayla ilgili söz konusu ara kararı aldı. Heyet, ardından duruşma öncesi aldığı bu kararı, duruşma sırasında avukatlara söz hakkı tanımadan ve herhangi bir gerekçe sunmadan tebliğ etti. Dahası gerekçesiz biçimde verilen beraat kararını geri alma kararı, bir yıl dokuz ay sonra ve beş celsenin ardından tam da mahkeme başkanının izinli olduğu bir celsede dosyayı bilmeyen geçici başkan ve yeni üyeler tarafından verildi. Sadece hükümsüz, yasadışı ara kararın içeriği değil, o kararın alınma ve bildirilme usulünü de kayda geçtik. El çekmiş olduğu dosyaya temyiz işlemi uygulayan mahkeme heyeti, asıl mahkeme başkanının yokluğunda avukatları dışarıda bekleterek, kilitli kapının arkasında bir buçuk saat boyunca toplandı. Mahkeme önce kararını bildirdi, sonra avukatlara söz hakkı verdi! Oradaydık, nutkumuz tutulmuş bakakaldık. Tanık olmak sorumluluktur. Yıllardır tanık olduklarımızın birikimiyle şimdi soruyoruz: Tüm bu skandallar silsilesine imza atanlar, kamuoyunun gözü önünde bu denli müdanasız hareket etme cesaretini nereden almaktadırlar? Sorunun yanıtı çok bilinçli ve incelikli bir operasyona işaret ediyor.
Bu operasyonun da farkındayız. Sadece bu kapının önündekiler değil, bunca yıl ve son gelişmeler üzerine destek yağdıran yurtiçi ve yurtdışından kurumlarız. Avukatız, milletvekiliyiz, gazeteciyiz, yazarız, aktivistiz, sanatçıyız, iş kadınıyız, sosyal bilimciyiz, feministiz, eşcinseliz, trans bireyiz, sokak çocuğuyuz ve insanız. Biz şu an görünmeyen milyonlarız. Pınar Selek adaletten alacaklı. Bizse ona hukuk yoluyla reva görülen zulmün tanığıyız.
Tanık olmak sorumluluktur. Gereği yerine gelmezse suç otaklığına dönüşür. İnfialimiz bundan. Göz göre göre yaşatılan bu hukuk cinayetinin, bu insanlık ayıbının utancına katlanamayışımızdan.
Biz bir şeyleri çözemezsek, bir sorunun içinden çıkamazsak, bir sıkıntının üstesinden tek başımıza gelemezsek hep Pınar’a danışırız. Aynı durumda bir başkası olsa Pınar ne yapardı acaba? Bunun yanıtını soru üzerine kendisi verdi geçenlerde. Dedi ki: “Olayı sahiplenir, zorbaların pençesinde kendini yalnız hissetmemen için elimden geleni yapardım. Ayrıca, kendime yaptığı gibi senden daha zor durumda olanları hatırlatırdım. Hapislerde yıllarca kalan, bilinmeyen ya da öldürülen insanları… Ve elini hiç bırakmazdım.”
Pınar Selek’in elini tutmaktan gurur duyuyoruz. O eli hiç bırakmayacağız. Ta ki hep birlikte bu ülkenin sokaklarında onun özgürlüğünün şenliğini kutlayana kadar. O gün Pınar yine en önde olacak. El edecek hepimize, hep birlikte şarkılarımızı söyleyelim diye. İşte o gün bütün bu basın açıklamalarını konfeti yapıp havalara savuracağız ve kahkahalarla güleceğiz.
Adalet dediğimiz de bu resimden ibaret.