
DEĞİŞİME İNANMAK
Günlerdir düşünüyorum sorun ne diye... İçimde derin bir kırılma, bir boşluk duygusu... Bir dilek tut dediklerinde aklına hemen birşey gelmiyorsa, hiçbir şeyi büyük bir tutkuyla beklemiyorsan, bir değişimin işaretlerini göremiyorsan kötü bir dönemden geçiy
Günlerdir düşünüyorum sorun ne diye... İçimde derin bir kırılma, bir boşluk duygusu... Bir dilek tut dediklerinde aklına hemen birşey gelmiyorsa, hiçbir şeyi büyük bir tutkuyla beklemiyorsan, bir değişimin işaretlerini göremiyorsan kötü bir dönemden geçiyorsun demektir. Yalnızca kişisel bir hal değil benimkisi... Kapılıp gidilecek heyecanların yitirildiği zamanlardayız sanki... Geçtiğimiz yıl dünyanın pek çok yerinde gerçekleşen kitlesel gösteriler değişim umuduyla gelen heyecanlar şimdi yerini bir yönsüzlüğe, sıkıcı bir muhasebe dönemine bırakmış gibi... Başkalarında da var mı aynı ruh hali bilemiyorum. Boğucu bir dinginlik, için için kaynayan bir yorgunluk hali benimkisi...
Dünyanın sokakları tenhalaşmış, heyecanını yitirmiş sanki... Kendini tutkuyla adadığın pek çok değişim arzusu belleğe acıtan detaylar bırakarak yabancılaştırıcı bir sona ulaşabiliyor. Karar alıcıların yeni bir stratejisi var artık. Tepkilerin yatışmasını, enerjinin boşalmasını bekliyorlar ve sonra istedikleri hedefe doğru yavaşça ilerliyorlar.
Bu kolektif depresyon hali geçecektir biliyorum. Kapitalist kuşatma altındaki yalan hayatlar sahnesinde oynadığımız roller, yüzümüze gerçeği haykıracak oyuncunun girişiyle başkalaşacak.
Son günlerde hem toplumsal hem de kişisel düzeylerde gördüğüm, işittiğim pek çok şey olmayanı işaret edip duruyor bana... Hipnotize eden bir ritmi var hayatın... Kontrolü ellerinde tutanlar ürkütücü planlar içindeler sanki...
Biliyorum o ruhu kanatlandıran müzik her an girebilir penceremden. Bu geçici bir durum. Yine de içimi dökmeden edemedim. Yenilenme arzusu belki de beni böyle huzursuz eden. Birden çiçek açmak arzusu...
Son sıralar hep düşkırıcı haberler aldım çevreden. İç karartıcı kitaplar, yazılar okudum. Biraz da onun etkisi galiba... İçimdeki çocuk uykuya mı daldı diye korktum birden. Çocuksu heyecanlar olmadan katlanılmaz ki bu dünyaya.
Bu sabah değişim için bir adım atmalıyım belki. Bütün düşkırıklıklarına inat yepyeni bir projem olmalı... Deneyimler arttıkça birşeyin nereye varacağını daha yola çıkmadan az çok görebiliyor insan. Yine de sürprizleri var hayatın. Çok inanıp çok çalışırsan bir biçimde geliyor değişim.
Kalbimin ve ruhumun uykuya dalmasına izin vermedim hiçbir zaman. Şunu fark ettim. Yaşlanmak bir karar meselesi. Bazı insanların yaşlanmaya karar verdiklerini görüyorum. Bunun kabulü geliyor önce. Sonra ruha ve bedene yansıyor bu kabul... Kimileri ise asla bu kabule varmadıklarından hiç yitirmiyorlar enerjilerini. Yaşama tutkusu taşımak hep gençlikte olmak demek biraz da.
İnsan hiç yorulmaz mı? Yorulur elbet... Ama dinlenip yeniden devam edebilir yola... Heyecan duymak engel olur çoğu zaman yorgunluğa. Sonuçta bir enerji yitimidir yorgunluk. İnsanın enerji kaynakları varsa direnir ona.
Nice zamanlar vardı geçmişte... Bezgin, umutsuz zamanlardı bunlar. Bazen ölümü bile arzulatacak karmasarlıklar, düş kırıklıkları yaşadığımız dahi olmuştur. Sonra birden yeniden ışımıştır dünya.
Sayısız zulüm, sayısız keder ve en önemlisi ölüm var dünyada... Ama bunun karşılığında da sayısız güzellik, sayısız keyif ve akıp giden bir yaşama tutkusu söz konusu. Kötü alternatife teslim olmamak her zaman değilse de çoğu zaman bizim elimizde. Elimize boyayı alıp birden canlı renklerle ışıtabiliriz ortalığı. En kederli zamanda birisinden gelecek birkaç söz dünyamızı değiştirebilir.
İçimde yepyeni birşey doğduğunu hissediyorum ben... Kalbime düşen tohumun incecik sesini işittim çünkü... Bellek odalarımda sayısız düşkırıklığı var. Kapalı da tutmuyorum onların kapılarını. Varsın açık kalsınlar, arasıra şöyle bir bakayım. Acıtan anları yaşandıkları zamanlardan daha farklı görürüz bir süre sonra. Yaşanırken verdikleri dehşet bitmiştir artık. Uzaklarda bir yerlerde kalmışlardır. Onları analiz edip bizi çok acıtan düğümlerini bir bir çözmüşüzdür. Bir zamanlar duyduğumuz öfke ve düşkırıklığı solmuştur.
Arasıra ziyaret eden varoluş sıkıntısı kötü birşey değildir aslında... Bir kriz anından sonra gelebilir sevinçli bir patlama. Değişime inanlar için yenilgi yoktur.
İçimin sıkıntısı sürüyor ama geçecek biliyorum. Bu yazıyı gönderdikten sonra odamı ruhumu yükseltecek bir müzikle doldurup kendime güzel bir kahvaltı hazırlayacağım. Günün içinde sürprizler var hissediyorum bunu. Sizin için de vardır. Bulacaksınız.