1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. DAÜ Rektörlük: Tek bir tazminat hükmü yok!
DAÜ Rektörlük: Tek bir tazminat hükmü yok!

DAÜ Rektörlük: Tek bir tazminat hükmü yok!

DAÜ Rektörlüğü açılan davalarda DAÜ aleyhine verilmiş tek bir tazminat hükmü olmadığı duyurdu.

A+A-

DAÜ REKTÖRLÜĞÜ, DAÜ Aleyhine Açılan davalar ile ilgili basın açıklaması yaptı.
Rektörlüğün açıklamasına göre, açılan davalarda DAÜ aleyhine verilmiş tek bir tazminat hükmü olmadığı duyurdu.

Açıklamanın tam metni şöyle:


DAÜ Aleyhine Açılan ve Karara Bağlanan Davaların %81’i DAÜ Lehine Sonuçlanmıştır ve Şu Ana Kadar DAÜ Aleyhine Verilmiş Tek Bir Tazminat Hükmü Yoktur


20 Mayıs 2014 tarihinde bazı internet sitelerinde ve 21 Mayıs 2014 tarihli muhtelif gazetelerde Doğu Akdeniz Üniversitesi hakkında DAÜ-SEN Başkanı Doç. Dr. Tarık Timur ile DAÜ-BİR-SEN Eş Başkanları Kazım Hakverdi ve Buğu Sümer Cohar tarafından yapılan bazı açıklamalar yer almış bulunmaktadır. Bu açıklamalarda özetle:

a) 2010-2013 döneminde işten çıkarılan bazı personelin açmış olduğu davaların çoğunun DAÜ aleyhine sonuçlandığı,
b) DAÜ’nün milyonlarca TL tazminat ödeme ile karşı karşıya kalacağı,
c) 2011 yılında üniversite öncesi eğitim kurumlarının Doğa Koleji’ne devri ile birçok kişinin işini kaybettiği,
d) Açılan yaklaşık 35 davadan çoğunun DAÜ aleyhine sonuçlandığı,
e) İşten durdurmaların ve erken emekli edilmelerin hukuka aykırı olduğunun mahkeme kararlarıyla ortaya çıktığı,
f) Mahkeme kararlarının DAÜ yönetiminin aldığı kararların hukuksuzluğunu ortay koyduğu,
g) Ders yükünün artırılmasıyla ilgili davada mahkemenin DAÜ-SEN’i haklı bularak toplu iş sözleşmesinin çiğnendiğine hükmettiği,

diğer şeylerin yanı sıra öne sürülmektedir.

Sendikacılar bu iddiaları desteklemek üzere ortaya herhangi bir somut veri koymaktan, dava sayısı vermekten, DAÜ aleyhine kaç adet, DAÜ lehine kaç adet mahkeme hükmü çıktığını, halen mahkemelerce hükme bağlanmamış kaç adet dava bulunduğunu, DAÜ lehine veya aleyhine çıkan mahkeme hükümlerinin kaç tanesinin istinaf edildiğini, kaç tanesinin istinaf edilmediğini, leyhe veya aleyhe çıkmış hükümlerin hangilerinin kesin hüküm niteliği kazandığını, hangi hükümlerin istinaf aşamasında beklediğini açıklamaktan, yani kamuoyuna doğru ve somut bilgiler sunmaktan kaçınmışlar, genel ifadeler kullanarak gerçeklerle bağdaşmayan karamsar bir tablo çizmeğe kalkışmışlardır.

Bu konuda öncelikle kısaca hukuki duruma değinmek istiyoruz, şöyle ki;

1. Gerek Yüksek İdare Mahkemesi’nde (YİM) ve gerekse Mağusa Kaza Mahkemesi’nde DAÜ aleyhine muhtelif davalar açıldığı, bu davalarda bir kısmında DAÜ lehine, bir kısmında DAÜ aleyhine hüküm çıktığı bir gerçektir. 

2. YİM’de ve kaza mahkemesinde açılan davalarda verilen hükümler kesin olmayıp istinafa tabidir. Bu tür mahkeme kararlarının kesin hüküm niteliğine kavuşabilmesi için ya 42 gün içinde istinaf edilmemesi veya istinaf edilmesi halinde Yüksek Mahkeme’nin ilgili kararı onaylaması gerekmektedir. Bir mahkeme kararı kesin hüküm niteliğine kavuşmadıkça, taraflardan birinin o davayı kazandığını veya kaybettiğini söylemek abes ve hukuk dışıdır. Oysa adı geçen sendikacılar henüz kesin hüküm niteliği kazanmamış, yani istinaf aşamasında beklemede bulunan davaların da DAÜ aleyhine sonuçlandığını öne sürerek halkı yanıltmışlar ve hukuk dışı beyanda bulunmuşlardır.

3. Yüksek Mahkeme, istinaf aşamasında, DAÜ lehine veya aleyhine verilmiş kararları onaylama veya iptal etme yetkisine sahiptir. Yüksek Mahkeme’nin kararı beklenmeden bir davanın DAÜ aleyhine sonuçlandığını iddia etmek hukuk dışı bir davranış olduğu gibi, bilgi sahibi olmadan fikir yürütmekten ve açığa düşmekten ibarettir. Nerede kaldı ki, kesin hükme bağlanmamış, mahkemede bekleme aşamasında bulunan davalar hakkında açıklama yapmak, yorumda bulunmak aynı zamanda bir suç teşkil etmektedir. Bir camiayı temsil eden sendikacıların bu basit gerçeklerden bihaber olmaları ise hayli ibret vericidir. Bu konuda suç duyurusunda bulunma hakkımız elbette saklıdır.                            
       
Her iki mahkemede, “işten haksız olarak çıkarıldım” gerekçesine istinaden 1/6/2010 tarihinden bugüne değin DAÜ aleyhine açılan davalara ilişkin olarak gerçek durum aşağıda olduğu gibidir:

1) YİM’de 45 davacı tarafından 49 adet dava açılmış, 8 davada DAÜ aleyhine hüküm çıkmış, bu hükümlere karşı istinaf dosyalanmıştır. Sekiz istinaftan sadece ikisi DAÜ aleyhine sonuçlanmış olup diğer istinaflar beklemededir. Kesin hüküm elde eden davacıların tazminat alabilmesi için kaza mahkemesinde de dava açmaları, o davaları da kazanmaları gerekmektedir. Yüksek İdare Mahkemesi’nin tazminata hükmetme yetkisi bulunmamaktadır.     

2)  YİM’deki davalardan 15 tanesi ise DAÜ lehine sonuçlanmıştır. DAÜ lehine sonuçlanan bu 15 davadan bir tek davada istinaf edilmiş olup beklemededir. DAÜ lehindeki diğer 14 hüküm ise kesinleşmiştir.

3) YİM’deki diğer davalar ise, henüz duruşma yapılmadığından halen beklemededir.        

     

Mağusa Kaza Mahkemesi’nde açılan davalarda ise durum şöyledir:

1) DAÜ aleyhine aynı gerekçeyle 50 adet dava açılmıştır. Bu davalardan sadece bir tek davada DAÜ aleyhine hüküm çıkmış ve bu da istinaf edilmiştir. Bu istinafın duruşması henüz yapılmamıştır. 

2) DAÜ aleyhindeki 50 adet davadan 24 tanesi DAÜ lehine sonuçlanmış, bunlardan 10 tanesi istinaf edilmiş olup beklemededir. 24 davadan 14 tanesi ise DAÜ lehine kesin hüküm niteliği kazanmıştır. 

3) Diğer davalar ise henüz neticeye bağlanmamıştır.

4) Bundan da anlaşılacağı gibi şu ana kadar ortada DAÜ aleyhine verilmiş ve kesin hükme bağlanmış herhangi bir mahkeme kararı yoktur.

      

DAÜ aleyhine açılan davalardan biri de ders yüklerine ilişkindi. Mağusa Kaza Mahkemesi’nde açılan bu davada davacı DAÜ-SEN 12 adet talepte bulunmuş, bu taleplerden 11 tanesi red, 1 tanesi kabul edilmiştir. Mahkeme, bu davada, ders yükleri açısından toplu iş sözleşmesinin ihlal edildiği yolunda ilâm (declaratory judgement) vermiş, emir ve/veya hüküm (order and/or judgement) vermeyi reddetmiştir. İkisi arasında hukuken büyük fark vardır. Nitekim DAÜ-SEN mahkeme kararından memnun olmadığı için istinaf dosyalamıştır. Bu karara karşı DAÜ de istinafa başvurmuştur. Son kararı Yüksek Mahkeme verecektir, yani ortada kesin bir hüküm yoktur. Dolayısıyla ders yükleri konusunda DAÜ’nün dava kaybettiği yolundaki iddia da gerçek dışıdır.

             

Sendikacılar, üniversite öncesi eğitim kurumlarının (kolej, ilkokul ve anaokulu) Doğa Koleji’ne devredildiğini öne sürmüşlerdir, bu iddia doğru değildir. Söz konusu okullar devredilmiş değil, zarar ettiği için kapatılmış, boş kalan tesislerin sadece işletilmesi devredilmiştir. Okulların kapanmasıyla çok sayıda kişinin işini kaybettiği de iddia edilmiştir. Oysa, görevleri bu şekilde sona eren öğretmenlerden bir teki bile DAÜ’yü dava etmiş değildir. Zarar eden okullar kapatılmamış ve sendikacıların şikâyet ettiği diğer önlemler alınmamış olsaydı, DAÜ’nün varlığı da tehlikeye girecekti. Sadece şikâyet ve eleştiride bulunmak işin kolay ve ucuz tarafıdır.

     
Sonuç olarak davaların çoğunun DAÜ aleyhine sonuçlandığı, DAÜ’nün milyonlarca TL tazminat ödeme aşamasına geldiği yolundaki iddiaların asılsız olduğu yukarıda verilen rakamlardan ve belirtilen gerçeklerden de anlaşılmaktadır. Bütün devlet kurumları gibi DAÜ VYK’sından çıkan kararlar da zaman zaman dava konusu yapılmaktadır. Bu da doğaldır, herkesin hak arama özgürlüğü, yani mahkemeye başvurma hakkı vardır. Diğer devlet kurumları gibi, DAÜ lehine veya aleyhine mahkeme kararları çıkması doğal ve olağandır. Zaten YİM’deki yüzlerce, belki binlerce davanın tamamı devlet ve devlet kurumları aleyhindedir. Yüksek İdare Mahkemesi ise, demokratik ülkelerdeki örneklerine uygun olarak, munhasıran bu tür idari davalara bakmak için yaratılmıştır. Dünyada, hiç yanlış karar vermeyen bir devlet veya devlet kurumu yoktur.

Tekrar edelim ki mahkemece kesin hükme bağlanmamış davalar hakkında açıklama, yorum yapmak özellikle kazanılmamış davaları kazanılmış gibi göstermek, yargıya müdahale ve saygısızlık, aynı zamanda suç teşkil etmektedir. İşten çıkarılanlara hukuksuzluk yapıldığını öne sürenler öncelikle kendileri hukuka saygı göstermek zorundadırlar. 1/6/2010’dan itibaren açılan davalarda DAÜ aleyhine bir tek tazminat hükmü dahi yoktur, buna rağmen milyonlarca liralık tazminatlardan söz etmek hukuku çiğnemek olduğu gibi, davacı vatandaşlara da boşuna umut veren bir saygısızlıktan başka bir şey değildir. DAÜ aleyhine herhangi bir yargı kararı kesinleştiği takdirde, üniversitemiz, hukuka saygının bir neticesi olarak bunun gereğini elbette yapacaktır. Ne var ki hukuk diye diye hukuku çiğneyen  açıklamalar yapmak hiç kimsenin hakkı değildir.

Bu haber toplam 2907 defa okunmuştur